Rasathanesiyle, yalılarıyla, sahilsaraylarıyla, hatta daha da eskilere gidecek olursak yazmalarıyla meşhur bir semt olan Kandilli, Boğaz’ın en güzel manzaraya sahip noktalarından birinde kurulmuştur. Üsküdar’ın en kuzeyinde bulunan semt, Anadoluhisan ile Vaniköy arasındadır. Serin suların yalayıp geçtiği Kandilli sırtlan, özellikle de Cemile Sultan korusunun bulunduğu tepe, Boğaziçi’nin en geniş ve en güzel göründüğü yerlerdir aynı zamanda.
Daha 1580 den itibaren burada, saraya ait bir bahçenin varlığı bilinmektedir. Kandilli, bilhassa Dördüncü Murad Han zamanında önem kazanmış, bu cievirde buraya bir kasır inşa edilmiştir. İşte semtin isminin de bu tarihlerden kaldığı rivayet edilmektedir. Şöyle ki Sultan Dördüncü Murad, Revan Kalesi’nin zabtından döndüğü günlerde, Kandilli’deki kasırda oğlu Şehzade Mehmed dünyaya gelir. Hem kazanılan zaferin sevinci, hem de yeni doğan şehzadenin vediği sevinç ile sultan, bahçede bulunan uzunca bir serviyi kandillerle donattırır ve bu kandiller yedi gece boyunca serviyi süsler. Bu hadiseden sonra burası “Kandilli Bahçe” diye anılmaya başlar ve 1880’lere kadar da bu isim kullanılır. Bu tarihlerden sonra ise artık burası sadece bir bahçe değil, yeni bir semt havasına bürünür. Öyle ki, aradan geçen zaman, bahçeyi unutturur ve sadece Kandilli ismi kalır.