İslamda Beslenmenin Önemi
Beslenmeye Sıradışı Yaklaşım
Tıbb-ı Nebî beslenmeye çok büyük önem vermiştir. Sağlığın mükemmelleşmesinde ve bozulmasında zaten en önemli etken de beslenme alışkanlığımızda. Günümüzde sağlıklı beslenme ile ilgili her ne kadar söylenip yazılmış sayısız belge bulunsa da, Tıbb-ı Nebevi bunların hepsinden farklı yaklaşımı ve sıradışı olması ayrıcalıklı önemine sahiptir. Modern tıbbın daha henüz yeni keşfetmiş olduğu birçok önemli tavsiyenin, daha o yıllarda yapılmış olması oldukça dikkat çekicidir.
Beslenmemizle kanımızın temizliği ve kirliliği arasında direkt bağlantı vardır. Üzülerek ifade etmeliyim ki birçok sağlıklı beslenme diyetleri istenilen başarıyı vermekten çok uzaktırlar. Sağlıklı kilo verme önemli bir beceridir. Kilo verememek bayanlar için neredeyse saplantı haline gelmiş ve bu durum piyasada çok önemli bir ticari sektör oluşturmuştur.
Şiddetli açlık halinde ve yemeğin hemen ardından su içilmesi zararlıdır. Dinlenmiş halde su içmek sağlık için daha faydalıdır. Yiyeceklerin özelliklerine göre birbirlerini dengeleyici tarzda olanları beraber tüketilerek besinlerin vücuda zarar vermeleri önlenirken, fayda maksimum seviyeye çıkarılır. Sıcak olanları soğukla, tatlı olanları ekşi ile, kabızlık yapanları yağlı gıdalar ile desteklemek yerinde olacaktır.
İştah varken yemek yemeye son vermeli ve yemekler iyice çiğnenerek yavaş bir şekilde yenmelidir. Bir önceki öğünü sindirmeden kesinlikle tekrar yenmemelidir. Yemekten önce hareket edilmesi çok faydalı iken hemen sonrası hareket etmek çok zararlıdır.
Süt ile balığı, sirke ile sütü, sarımsakla soğanı, et kurusu ile taze eti, sumakla sirkeyi, sirke ile pirinci, nar ile keşkeği birlikte yememelidir. İki soğuk, iki sıcak veya iki gaz yapıcı gıdanın birlikte alınmaması gerekir. Üzeri açık yiyecek ve içeceklerden kaçınmalıdır.
Bir hadislerinde Peygamberimiz: “Sizlere yemeği soğutarak yemenizi tavsiye ederim. Çünkü soğuk yemek faydalıdır, bereketlidir. Bilmiş olunuz ki fevkalade sıcak yemekte fayda ve bereket yoktur” buyurmuşlardır.
Ayrıca Peygamberimiz oturarak yemek yemeyi, yemeklere ve içilen suya üflenilme – mesi gerektiğini ifade etmişler, her yemek öncesi ve sonrasında mutlaka ellerin temizlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Beslenmemizin ince ayarları, Peygamberimizin tavsiye ve uygulamalarıyla düzene sokulmuştur.
Yediklerimizi Karıştırmak
Sağlığımızın bozulmasının çok yememizle ve yediğimiz gıdaları aynı öğünde karıştırmamızla ilgisi büyüktür. Değişik şekillerde sindirim vardır. Nişastalı yiyecekler (pirinç, ekmek gibi) ağızda oluşan pityalin enzimi ile sindirilir ve bu enzim alkali bir ortam oluşturur. Proteinli yiyecekler ise (et, süt ürünleri gibi) hidroklorik asit ve pepsin enzimi ile sindirilir. Her iki değişik gıdanın aynı öğünde alınması enzimlerin birbirini nötralize etmesine sebep olur ve sindirim bozulur. Bu gıdaların karıştırılması ile midede mayalanma oluşur. Asitli ortam ve mayalanmanın neticesinde alınan gıdalar kanın koyulaşmasına, dolaşımın bozulmasına yol açar. Boş bir mide olarak düşünülecek tencere içine iki adet çiğnenmiş pirzola veya bir miktar köfte, ardından bir tabak pirinç pilavı, iki bardak ayran, biraz meyve konup bir kaç saat sonra onların bir arada yaptıkları reaksiyona dikkat etmenizi öneririm. Hele hele bir gece sonra bu yemeklerin oluşturduğu birleşimin kokusu sizi oldukça rahatsız edecektir. Aynı deneyi kendi üzerinizde deneyebilirsiniz; tüm bunları yedikten bir-bir buçuk saat sonra kendinizi zorlayıp istifra etmeyi başardığınızda, o yemek karışımının sizi ciddi anlamda tiksindirdiğini görebilirsiniz.
Bizler gıdaları karıştırarak, meyveleri ne zaman yememiz gerektiğini bilmeden, sırf doygunluk hissini elde etmek için sürekli sağlığımızı bozmaya devam ediyoruz.
Az Yemenin Önemi Peygamberimiz: ‘İnsanoğlu midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. İnsanoğluna belini doğrultacak birkaç lokma kâfidir. Mutlaka yemesi gerekirse, midesinin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes alıp vermeye (havaya) bırakmalıdır’ buyurmuşlardır.
Yine hadislerinde: ‘Birçok hastalığın gerçek sebebi çok yemedir. ’ Ve ‘Allah’a en sevgili olanınız az yiyenleriniz, vücut bakımından da hafif olanlarınızdır’ buyurmuşlardır.
Bu hadislerden anlaşılacağı gibi az yemenin beslenmemizdeki önemine dikkat çekilmiştir. Günümüzde de beslenme uzmanlan, diyetisyenler, hekimler ve konuyla ilgili ilgisiz herkesin ortak noktada buluştukları en önemli konu, az yenilmesi gerektiği fikridir. Çünkü artık eskiden söylenildiği gibi can boğazdan geçmiyor, ama canın boğaz yüzünden çıktığı artık daha iyi bilinen bir gerçek haline gelmiştir.
kaç saat sonra onların bir arada yaptıkları reaksiyona dikkat etmenizi öneririm. Hele hele bir gece sonra bu yemeklerin oluşturduğu birleşimin kokusu sizi oldukça rahatsız edecektir. Aynı deneyi kendi üzerinizde deneyebilirsiniz; tüm bunları yedikten bir-bir buçuk saat sonra kendinizi zorlayıp istifra etmeyi başardığınızda, o yemek karışımının sizi ciddi anlamda tiksindirdiğini görebilirsiniz. Bizler gıdaları karıştırarak, meyveleri ne zaman yememiz gerektiğini bilmeden, sırf doygunluk hissini elde etmek için sürekli sağlığımızı bozmaya devam ediyoruz.
Az Yemenin Önemi
Peygamberimiz: ‘İnsanoğlu midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. İnsanoğluna belini doğrultacak birkaç lokma kâfidir. Mutlaka yemesi gerekirse, midesinin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes alıp vermeye (havaya) bırakmalıdır’ buyurmuşlardır. Yine hadislerinde: ‘Birçok hastalığın gerçek sebebi çok yemedir. ’ Ve ‘Allah’a en sevgili olanınız az yiyenleriniz, vücut bakımından da hafif olanlarınızdır’ buyurmuşlardır. Bu hadislerden anlaşılacağı gibi az yemenin beslenmemizdeki önemine dikkat çekilmiştir. Günümüzde de beslenme uzmanlan, diyetisyenler, hekimler ve konuyla ilgili ilgisiz herkesin ortak noktada buluştukları en önemli konu, az yenilmesi gerektiği fikridir. Çünkü artık eskiden söylenildiği gibi can boğazdan geçmiyor, ama canın boğaz yüzünden çıktığı artık daha iyi bilinen bir gerçek haline gelmiştir.
Çok Yemek
İnsanın dengesi, doğanın dengesi ile özdeştir. Doğada nasıl her şey denge halinde ise, vücudumuzda da birçok hassas denge vardır. Bir litrelik boş şişe içine bir buçuk litre sıvı koyamazsınız. Gözün görme mesafesi, kulağın işitme sınırı vardır. Vücudumuzda meydana gelen tüm işleyiş mekanizmaları doğadaki mekanizmalara benzer. Zorladığınızda karşılığında mutlaka bir tepki alırsınız. Midenin fazlaca doldurulması sadece onun değil, tüm sindirim sisteminin ve vücut organlarının zorlanması anlamına gelmektedir. Günümüzde yemek yemede hem miktar hem de çeşit olarak ölçüyü kaçırmış bulunmaktayız. Kur’an-ı Kerim’de; “Ey Ademoğulları!.. Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez” buyurulmuştur. “Çok yemek yiyerek ve içecek tüketerek kalplerinizi öldürmeyiniz!.. Çünkü kalp bir bitki gibidir. Çok su dökerseniz ölür, hiç su vermezseniz kurur.” Gerçekte çok büyük anlam ifade etmektedir bu cümle. Aslında sağlık sistemimizde beslenme teknolojisi bir modernleşmeden ziyade, öze dönmenin bir sonucu olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Bu aslına dönme, en doğal hal olan az, sade ve hafif beslenme alışkanlığını akla getirmektedir. Böylelikle bu alışkanlık mükemmel sağlığa ulaşmada en önemli merkezî konumuyla öncülük görevini üsdenmeye devam etmektedir.
Sağlık
“Sıhhat ve afiyet üzere olmak, yüce Allah’ın kuluna vermiş olduğu en büyük nimetlerden biridir.” Çünkü sağlıklı olmayan insan istediği gibi hareket edemez. Allah’ın emirlerini de gereği gibi yerine getiremez. İnsan bu nimete karşı şükretmeli ve kıymetini bilmelidir. Zira, “Sağlık, yüce Allah’ın Müslümanlıktan sonra kişiye vermiş olduğu en büyük nimetlerdendir.” Davud Aleyhisselam bir sözünde; “Sağlık, gizli bir hazinedir. Bir saatlik üzüntü, insanı bir sene yaşamış gibi yıpratır. Dostlardan ayrı kalmak ise kişiyi hasta eder” der. Sağlık, sağlıklı olanların başında bir taçtır. Hastalardan başkası onu göremez. ‘Sağlık farkında olunmayan bir nimettir’ denmiştir.
Sağlığın Önemi
Peygamberimiz, ‘Sîzlerden her kim vücutça sağlıklı, nefsinden, malından korkusuz ve huzurlu, günlük yiyeceği de yanında olarak sabahlarsa sanki dünyanın bütün nimetleri kendisinde toplanmış gibi olur’ buyurmuşlardır. Gerçekte de bu hadisin anlamı düşünüldüğünde, bir insanın isteyebileceği en önemli şeylerin burada ifade edildiği görülmektedir. Bu yüzden dünyanın bütün nimetleri tabiri kullanılmıştır. Ayrıca ‘İki nimet vardır ki insanlardan pek çoğu bunların kıymetini bilmeyerek zarar etmiştir: Biri sağlık, diğeri ise boş vakittir’ buyurmuşlardır. Sağlığın aslında birçok kişide mükemmel anlamda bulunmadığını tüm açıklığıyla ifade eden Peygamberimiz, bir hadislerinde: ‘Emniyetli (korkusuz) yaşamak ve sağlıklı olmak iki büyük nimettir ki, insanlardan pek çoğu bu iki nimetten mahrumdur.’’ buyurmuşlardır. Emniyetli ve bunun sonucu olarak korkusuz yaşamanın zorluğu günümüz şartlarında ortadadır. Ekonomik yetersizliğin her geçen gün yoğunlaştığı ülkemizde, fakir olanlar geçim korkusu ve zengin olanlar da hırsızlık korkusundan rahatlarını yitirmiştir. Peygamberimiz yine bir hadislerinde, ‘Sağlıklı mümin, hastalıklı müminden daha iyi, daha üstün ve Allah’a daha sevimlidir’ buyurmuşlardır. Bu, sağlıklı olmanın gereklerini yerine getiren dikkatli ve nitelikli insanlar için söylenmiş bir hadistir. Doğumsal veya sonradan oluşmuş, insanın kendisinin elinde olmaksızın gelişen rahatsızlıklar için söylenmemiştir. Bu tarz bir ifade evrensel gerçeklerle bağdaşırken, istisnai durumlar genellemenin dışındadır. Bu ayrıcalığın ifadesini bulduğu diğer bir hadislerinde Peygamberimiz, ‘Allah kime hayır murat ederse ona musibet verir’ buyurmuşlardır. Burada musibetten birçok anlam çıkarılabileceği gibi, bunların içinde hastalıklar ağırlıklı olarak kabul edilebilir. Peygamberimiz, “Ey insanlar! Şüphesiz ki dünyada insanlara, iman ve sağlıktan daha kıymetli bir şey verilmemiştir. Böyle olunca, yüce Allah’tan bunları isteyiniz” buyurmuşlardır. Bir gün Peygamberimizi ziyaret eden bir kişi, kendisinden hangi duanın üstün olduğunu sormuştur. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Rabbinden dünya ve ahirette bağışlanmanı ve sağlıklı olmanı iste” buyurmuşlardır. Bu hadisle sağlıklı olmada duanın önemine işaret etmekte ve bunu tavsiye etmektedirler.
Sağlığın Korunması
Sağlığın korunması İlahî bir emirdir. İnsan sağlığı insan yaşamının merkezi konumunda kabul edilmiş ve sağlığın bozulmasına sebep olan her şeyden korunma çağrısı yapılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de, “Allah yolunda mallarınızı harcayınız! Ve kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız! Davranışlarınızda dürüst olunuz! Çünkü Allah, dürüstleri sever” buyurulmuştur. Kişisel bütünlük sahibi olmanın bir sonucudur dürüstlük. Ruh durumu sağlıklı olmayan insanın kişisel bütünlük sahibi olması ve ardın