MEVDÛD-I ÇEŞTt; on birinci ve on ikinci yüzyıllarda yetişmiş evliyânm büyüklerinden. Kut- buddîn, Şems-i Sûfiyân-ı Mahbûb-i Perverdigâr, Sâhib-ül-Esrâr ve Mahzen-ül-Envâr lakablarıyla bilinir. Çeşt’te doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. 1133 (H.527) senesinde vefât etti.Yedi yaşında Kur’an-ı kerîmi ezberleyen Mev- dûd-ı Çeştî, babası Ebû Yûsuf, Ahmed-i Câmî ve Necmüddîn Ömer’den ilim öğrendi. Ayrıca ilim öğrenmek için Kudüs, Buhârâ, Belh ve daha birçok yerlere gitti. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde mütehassıs oldu. Yirmi dört yaşında babası vefât edince, onun yerine geçerek talebe yetiştirmeye başladı. Binlerce talebe yetiştirdi. Oğlu Hâce Ebû Ahmed, Hacı Şerif Zendenî, Şeyh Sencan, Ebû Nâsır, Zâhid Hüseyin Tibetî, Osman Rûmî, Ebü’l-Hasan Bânî talebelerinden bâzılarıdır. Büyük evliyâ olan Mevdûd-ı Çeştî hazretlerinin pekçok kerâmetleri görüldü. Talebelerinden birisi nerede olursa olsun bir güçlükle karşılaşırsa, Mevdûd-ı Çeştî hazretlerinden yardım isteyince Mevdûd-ı Çeştî’nin mânevî yardımlarıyla müşkilleri çözülürdü. Vefâtmdan sonra da kabrine gidip, faziletine inanan ve onu vesîle ederek duâ edenlerin ne dilekleri varsa, kabûl olunmaktadır. Mevdûd-ı Çeştî, talebeleriyle birlikte Belh’ten Buhârâ’ya doğru yola çıkmıştı. Bir nehir kenarına geldiklerinde yolcuları ücretle karşıya geçiren bir kayıkçı gördüler. Mevdûd-ı Çeştî ve talebelerinin yanında hiç para yoktu. Kayık sâhibi onlara; “Para almadan sizi karşıya geçirmem.” dedi. Bunun üzerine kayıkla geçilmeyeceğini anlayan Hâce Mevdûd, besmele çekerek nehre yürüdü ve talebelerinin de kendisini tâkip etmelerini istedi. Onlar da Mevdûd- ı Çeştî’nin peşini tâkip ettiler. Göz açıp kapayıncaya kadar selâmetle karşı kıyıya geçtiler. Daha sonra onları karşı kıyıda gören kayık sâhibi pişman olup, özür diledi ve Mevdûd-ı Çeştî’nin talebelerinden oldu. 1133 (H.527) senesinde doksan yedi yaşındayken vefât eden Mevdûd-ı Çeştî hazretleri, ilim ve fazîlet sâhibiydi. Herkese tevâzu ve hürmet gösterirdi. Büyük küçük herkes onu ziyâret etmek ve sohbetinde bulunmak için koşardı. O da gelenlerle, büyük-küçük, hizmetçi demeden ilgilenir, dertlerini dinlerdi. Huzûruna gelenlere önce selâm verir, ayağa kalkardı. Böyle yapmasının sebebi sorulunca; Büyük, küçüğe selâm verir. Mîrâc gecesinde Allahü teâlâ Peygamber efendimize (sal- lallahü aleyhi ve sellem) selâm verdi. Peygamber efendimiz de karşılaştığı kimseye önce kendisi selâm verirdi. Peygamber efendimiz böyle yaparken, biz nasıl olur da O’na muhâlefet ederiz.” buyurdu. Mevdûd-ı Çeştî’nin; Minhâc-ül-Arifîn ve Hülâsa-i Şerîat isimli iki eseri vardır.
MEVDÛDÎ; Hindistanlı meşhur siyâset adamı, gazeteci, yazar. Ebü’l-Alâ el-Mevdûdî 1903 yılında Haydarâbâd’da doğdu. 1979’da Amerika’da öldü. Pakistan’a götürülerek orada defnedildi.
Mevdûdî liseyi bitirdikten sonra Dehli (Delhi) ye gidip gazeteci olarak hayâta atıldı. Cemiyyet Gazetesi’nde makâleler yazarak geçimini sağladı. Daha sonra Haydarâbâd’a dönüp, orada da gazete ve mecmualarda çeşitli yazılar yazdı. Esaslı bir din tahsili görmemiş olmasına rağmen, dînî konularda da yazılar yazmaya başlayan Mevdûdî, Niyaz Fe- tihpûrî adında birini kendine kâtip seçti. Bunun fikirlerinden çok etkilendi. Hir, ulemâsı onun kâtip olarak seçtiği Niyaz Fetihpûrî’nin mukaddesatla alay ve bozuk fikirlerinde ısrar etmesinden dolayı dinden çıktığına dâir fetvâ verdiler. Mevdûdî bilhassa İbn-i Teymiyye ve Abduh gibi kimselerin fikirlerini savunup, onların yolunu tâkip etmiştir. Bir gazeteci olarak yazarlığa başlayan Mevdûdî 1927 yılında ilk olarak İslâmda Cihad adlı kitabını yazdı. Bu kitabında ve daha sonra yazdığı bütün eserlerinde tâkip ettiği usul, İslâm dîninin esaslarına şahsî düşüncelerini de ilâve ederek anlatmağa kalkışmasıdır. 1933 yılında Tercüman-ül-Kur’ân adlı aylık bir gazete çıkarmaya başlamıştır. Bu neşriyatıyla siyâsî kimselere yaklaştı. Sonra Cem’ıyyetü Ule- mâ-il-Hint’in idâresini ele aldı. Müftî Muhammed Kifâyetullah ve Şeyh Ahmed Saîdî Dehlevî’nin yardımlarıyla Müslim Mecınuası’nı çıkardı. 1933’te Tercüman-ül-Kur’ân Mecmuası’nı çıkardı. Sonra dört arkadaşı ile birlikte Dâr-ul-İslâm idâresini kurdular. Bu arkadaşları Muhammed Manzur Nugmanî, Ebü’l-Hasan Ali Nedvî Lükne- vî, Emin Ahsen-ül-Islâhî ve Mes’ûd Alim-ün-Ned- vî idi. Nihâyet 1941’de El-Cemâ’at-ül-İslâmiyye Partisini kurdu. Akıcı kalemiyle yazılar neşretti. Şeyh Münâzır Ahsen-ül-Geylânî, Seyyid Süley- mân-ün-Nedvî, Abdülmâcid Deryâbâdî gibi meşhur kimselerin övgüsüne kavuştu. Fakat kendi fikirlerini iyice açığa vurarak yaymaya başlayınca, ileriyi gören bu ilim adamlarında tereddüt hâsıl oldu; Kitaplarına karşı ilk reddiye yazan Şeyh Münâzır Âhsen-ül Geylânî idi. Abdülmâcid Deryâbâdî’nin çıkardığı Sıdk-ul-Cedid Mecmuası’nda (Yeni Bir Haricî) başlığıyla ilk reddiyesini yazdı. Sonra Sey- yid Süleymân-ün-Nedvî, Şeyh-ul-İslâm Esseyyid Hüseyin Ahmed-ül-Medenî, Mevdûdî’ye reddiyeler yazarak yanlış düşüncelerini ortaya çıkardılar. Kitaplarının hepsini Urdu dili ile yazdı. Şeyh Mes’ûd Alim-ün-Nedvî ve talebesi tarafından Arap- çaya tercüme edildi. Urdu dilinde akıcı bir kalemi vardı. Fakat yazdığı bâzı kitaplarında, şahsî düşünceleri açıkça görülmektedir. Bilhassa Urdu dilinde neşredilen kitaplarında, Eshâb-ı kirâma dil uzatmaktadır. Hazret-i Osman’a iftira etmektedir. Se- lef-i sâlihini kötülemektedir. Pakistan’daki din adamlarından Muhammed Zekeriyyâ da, önce Mevdûdî’nin yazılarını beğeniyordu. Hatâlarını görünce, kendisine nasihat mektubu yazdı. Sonra da fikirlerini reddeden bir kitap neşretti. Doktor Abdurrezzak Hezâravî Pakistânî, bu kitabı Urdu dilinden Arap- çaya tercüme etti ve açıklayarak yayınladı. Hindistan’da 1 Ağustos 1951 günü toplanan bir ülemâ heyeti, Mevdûdî’nin kurduğu El-Cemât-ül- İslâmiye’nin Müslümanları ayrı bir yola sürüklediğine karar verdiler. Bu kararı kitaplarda ve gazetelerde yayınladılar. Pakistan âlimleri de Mevdûdî’nin kitaplarını okuyanlara zararlı olduğuna karar verdiler. Bu kararı yayınladılar. Karar, Raval- pindi şehrinde Ahbar-ül Cemiyye’de 22 Şubat 1976 târihinde yeniden yayınlandı. Pakistan’da Medreset-ül-İslâmiyye’nin kurucularından Yûsuf Benûrî, Üstad Mevdûdî kitabında Mevdûdî’nin bozuk görüşlerini ve fikirlerini göstererek gerekli cevapları verdi. Bu kitap Hakikat Kitabevi tarafından bastırılmıştır.
MEVDÛD-I ÇEŞT
15
Eki