wiki

MUVAHHİDLER

MUVAHHİDLER;muvahhidler Alm. Almohaden (pl), Fr. Almohades (pl.), İng. Almohades. On ikinci ve on üçüncü asırlarda, Endülüs, Fas ve Tunus’a kadar bütün batı Müslüman ülkelerine hâkim olan hâ- nedân. Muvahhidîn hânedânmm kurulmasını Mes- muda Berberí kabilesinden İbn-i Tûmart sağladı. İbn-i Tûmart, doğudaki İslâm ülkelerini gezerek, tahsil gördü. Bâzı hâl ve hareketlerinde ifrâd sâhibi idi. Ehl-i sünnet âlimlerini reddetti. Murâbıtlar sultânı Ebü’l-Hasan Ali bin Tafşin, İbn-i Tûmart’ı Merrakeş’ten uzaklaştırdı. İbn-i Tûmart, çok sarp bir mevkî olan Tinmel’e kaçıp, burasını merkez üssü hâline getirerek taraftar topladı. İslâmın temel kaynaklarının bir kısmını kabul etmeyip, Abbâsî halifeliği aleyhinde propaganda yaptı. Kendi sapık fikirlerine inananların ileri gelenlerinden idârede söz sâhibi meclisler teşkil etti. Bunlara; Onlar, elliler ve yetmişler meclisi dedi. Bunlardan sonra ulemâya, devletin kuruluşunda müessir olan kabile reisleri ve halkın ileri gelenlerine yetkiler verdi. Makâm, mevki dağıtarak çevresini kandırdı. Bir şecere uydurup hazret-i Ali soyundan olduğunu id- diâ etti. Hazret-i Mehdî’nin yakın bir zamanda geleceğinden bahsedip sonraki plânları için hazırlıklar yaptı. Bir müddet sonra vaziyeti müsâit bulup beklenen Mehdî’nin kendisi olduğunu iddiâ etti. Şeytânî zekâsı ve güçlü çenesi ile çevresindeki câhil Berberîleri kandırdı ve tesiri altına aldı. Zekî ve gayretli bir genç olduğunu keşfettiği Ab- dülmü’min’i ilim için doğuya gitmekten vazgeçi- rip kendi sapık fikirleriyle yetiştirdi. Onu, topladığı fedâilere kumandan tâyin etti. İlme ve ilim sâ- hiplerine karşı savaş açtı. Kuzeybatı Afrika ve Endülüs’te yaygın olan Mâlikî mezhebi ve mensuplarına saldırdı. Taraftarlarına Muvahhidîn dedi. Kuzey-batı Afrika ve Endülüs’e hâkim olan Murâbıtlara karşı silâhlı mücâdeleye başladı (1123).

Abdülmü’min kumandasındaki ordusunu Murâbıtların başşehri Merrakeş üzerine gönderdi. 1130’da İbn-i Tûmart ölünce, halîfesi ve kumandanı Abdülmü’min, Muvahhidlerin reîsi oldu. Emîr-ülmüminîn ünvânını aldı. Saltanatı âilesine mirâs bıraktı. Abdülmü’min’in reisliğindeki Muvahhidler, Tunus ve Fas’ı zaptedip, 1161 senesinde İspanya’ya geçtiler. İşbiliyye’yi başşehir yaptılar. En- dülüs’deki sünnî Müslümanların tepkisini, Şiî Fâtımîler ve Hıristiyanlarla ittifâk kurarak bastırdılar. Abdülmü’min, 1163 senesinde, İspan- ya’ya sefer hazırlığı yaparken hastalanarak ölünce, tahta, oğlu Muhammed geçti. Ancak kırk beş gün sonra indirilerek yerine kardeşi Ebû Yâkub Yûsuf geçti. İbn-i Rüşd ve İbn-i Tufeyl gibi felsefecilerin bozuk fikirlerimi ve İbn-i Tûmart’ın sapıklıklarını benimsemiş olan Ebû Yâkub zamâ- nında, Belensiya emîri Muhammed bin Sa’d yeniden ayaklandı. Bunun üzerine Ebû Yâkub, İs- panya’ya sefere çıktı. Muhammed bin Sa’d donanması ile Majorka Adasına kaçtı. İbn-i Sa’d’ın oğulları, Muvahhidlerle anlaşarak ellerindeki bölgeleri teslim ettiler. Böylece 1172 senesinde Muvahhidler, bütün Endülüs’e hâkim oldular. Bundan sonra Hıristiy ani arla harp, zaman zaman yapılan saldırılarla devâm etti. Ebû Yâkub, otuz yedi vâlinin komutan olarak katıldığı büyük bir ordu hazırlayarak 1184 senesinde Portekiz’e sefer düzenledi fakat, Portekiz’in Santarem şehri önünde ölünce, yerine Ebû Yûsuf geçti. Ebû Yûsuf, ordusu ile derhâl Merrakeş’e döndü. Muvahhidlerin idâresinden memnun olmayanlar, Ali bin Raniye’nin etrâfında toplandılar. Ali bin Raniye, birbirini tâkip eden akmlarla Muvahhidlerin gücünü zayıflattı. Bu hareketler, 1188 senesine kadar sürdü. Şiî Fâtımîlerden de yardım alan Ebû Yûsuf, 1189 senesinde Murâbıtlan kesin bir mağlûbiyete uğratarak, ortadan kaldırdı. Bütün Muvahhidîn hükümdârları gibi Ehl-i sünnet düşmanı olan Ebû Yûsuf, yaptığı bütün çalışmalara rağmen, Mâlikî mezhebinin halk arasında yaygın olarak tatbik edilmesini bir türlü hazmedemiyor- du. Bu yüzden fırsat buldukça Ehl-i sünnet kitaplarını toplatıp meydanlarda yaktırırdı. Murâbıtları ortadan kaldırdıktan sonra 1190 senesinde, İs- panya’da yeni saldırılar başlatan Hıristiyan krallıklara karşı sefer düzenledi. Birçok müstahkem mevkii ele geçirdi. Kastilyalı Sekizinci Alfon- so’nun isteği üzerine antlaşma imzalandı. Ebû Yûsuf, 1199 senesinde Merrakeş’te öldüğü zaman, devletin iç ve dış işleri henüz tam olarak hâlledilmemişti. Ebû Yûsuf un yerine Muhammed Nâsır geçti. Müslümanların birliğini bozan, Ehl-i sünnet Müslümanlara hak tanımayıp, onlara her tarafta zulmeden Muvahhidler bu dönemden sonra İs- panya’daki Hıristiyan hücumlarına karşı dayana- mıyarak, devamlı gerilediler. 1212’de Avrupa Hıristiyanlarının müttefik ordusuna karşı Las Navas de Tolas’da uğradıkları mağlûbiyet, Endülüs’ten büsbütün çekilmelerine sebep oldu. Kuzey Afrika’daki hâkimiyetleri de; Abdülvâdiler Hafsîler ve Merînîler tarafından sarsılmaya başladı. Tlemsan’da 1236 senesinde Abdülvâdi hânedânlığı kuruldu. Tunus ve Cezâyir de Hafsîler hânedânın eline geçti. Merrakeş’in 1269’da Merînîlerin eline geçmesinden sonra Muvahhidîn şeyh ve mü- ridlerinin ortadan kaldırılmasıyla hânedâna son verildi. Muvahhidler Devleti, kuruluşu îtibâriyle sapık bir ideoloji sahibi olan İbn-i Hazm, îbn-i Rüşd ve îbn-i Tufeyl’in bozuk fikirlerini yaydıklarından, yıkılmaları, İslâm âleminin lehine oldu. Yoksa, sapık ideolojileri belki de din ve îmân hâlini alıp, insanlığın felâketine sebep olacaktı. Kuzey Afrika’daki Berberî kabilelerine dayanan Muvahhidler, hutbeyi halîfe adına değil, hükümdârları adına okurlardı. Devlet teşkilâtı ve idârede söz sâhibi; onlar, elliler, yetmişler meclisleriydi. Hükümdâra, en büyüğüne Hâcib denen on vezir yardımcı olurdu. Ordu umûmiyetle piyâ- de birliklerinden meydana gelirdi. Ordunun esâsı hassa kıt’alarma dayanırdı. Asker ihtiyâcı, Berberî kabilelerinden seçilen gençlerden karşılanırdı. Kuvvetli bir donanmaya sâhiptiler. Sâhil şehirlerini kuşatmada, donanmalarından faydalanırlardı. Devletin gelirleri, harp ganimetleri, haraç ile Afrika ve İspanya’da işletilen altın, gümüş mâdenlerinden sağlanırdı. Su kanallarına ve zirâate önem verip, yeni usûller uyguladılar. Zirâat, tabiî ilimler, tıp ve kimyâ ile sanat alanlarında ilerlediler. Muvahhid hükümdârları, Murâbıtlara düşman olduklarından, onların yaptırdığı eserleri yıktırarak, yeniden câmi, mektep, medrese ile idârî ve sosyal müesseseler inşâ ettirdiler. Stratejik mevkilere kaleler yaptırdılar. Bilhassa Abdülmü’min zamânında Merrakeş’te kurulan ve üç bin talebenin okuduğu medresede, İbn-i Tûmart’ın fikirleri doğrultusunda her sâhada hizmet gören memurlar yetiştirildi. İleri gelenlerin çocukları da, burada tahsil görürlerdi.

Muvahhidler Hükümdârı
Saltanatı İbn-i Tûmart el-Mehdî…………. … ….?

Abdülmü’min……………. ……………….:….1130-1163

Birinci Ebû Yâkub Yûsuf…..,……. …..1163-1184

Ebû Yûsuf Yâkub el-Mansûr………….1184-1199

Muhammed en-Nâsır………………….. ….1199-1214

İkinci Ebû Yâkub Yûsuf…………………1214-1222

Birinci Abdülvâhid el-Mahlû……. …..1222-1224

Abdullah el-Âdil………………………….. .1224-1227

Yahyâ el-Mu’tasım…………….. …………1227-1229

Ebü’l-Alâ İdris el-Me’mûn……………..1229-1232

İkinci Abdülvâhid er-Reşîd …………..1232-1242

Ali es-Sa’îd el-Mu’tedid…………………1242-1248

Ebû Hafs Ömer el-Murtaza…. ……. .1248-1266

Ebü’l-Ulâ el-Vâsık………………………. 1266-1269

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir