EBU MÜSLİM el HORASANî (Abdurrahman
bin Müslim), Horasan’lı kumandan ve,
devlet ‘adamı (İsfahan 719 – Medayin, Rumiye
755). iranlı bir aileden geldiği söylenir.
Horasan’da dinî ve siyasî bir amaçla ayaklanan
halkın başına geçerek Emevîleri devirdi,
tdevlet yönetimini Abbasîlerin eline
verdi. Hayatını yazan kaynaklar soyu, nereli
olduğu, nasıl yetiştiği konusunda kesin
bilgi veremedikleri gibi birbirini tutmayan
görüşler ileri sürerler. Tarihçilerin üzerinde
anlaştıkları tek konu, Ebu Müslim’in Küfe
ileri gelenlerinden ve Acl kabilesi başmanlarından
Mak’il oğlu idris ve İsâ adlı iki kairdeşin
hizmetinde bulunduğudur, idris, kendisine
hizmet eden Ebu Müslim’i, sonradan
Abbasîlere bağlı bir koldan gelen ve Balka’nın
Humayma köyünde oturan, Muhammed
bin Ali bin Abdullah bin Abbas’a, Muhammed
de onu bir süre sonra yerine geçen
oğlu İbrahim’e verdi. İbrahim Ebu Müslim’i
takdir ederek çevrenin ileri gelenlerinden
Ebül-Necm Ümran bin İsmail’in kızıyle
evlendirdi. Sonra onu, çok genç yaşta
Emin-el Muhammed adiyle değerlendirerek
Horasan’da çıkarılması planlanan isyanın
yönetimiyle görevlendirdi. Uzun süredir
Emevjlere karşı ayaklanmak için kaynaşan
Horasan halkı, bazı ileri gelenlerin
de katılmasıyle, Ebu Müslim’in ba-
• şarılı ve etkili propagandaları sonucu harekete
geçti. Bazı söylentilere göre, Ebu
Müslim bir gün içinde Merv’e yakın, 60 köy
halkını arkasına, takmış, Horasan dehkanlarını
müslüman etmiştir. Ebu Müslim’in sürekli ve etkili çalışmaları’ sonunda Horasan
halkı, Emevîlere karşı olan bütün kabilelerle
birleşerek, 747 yılında ayaklandı.
Emevî hanedanına karşı ayaklananlara Yemen
halkı ve Beni Rabia da katıldı. Ebu
Müslim ayaklananların başında önce
Merv’e* (748), sonra da Nişâpûr’a girdi.
Emevî halifesi Mervan II’nin doğu genel
valisi Yezid bin Ömer bin Hubeyre, ayaklanmayı
bastırmak üzere, Horasan’a’ bir
ordu gönderdi. Ebu Müslim bunun üzerine
Horasan ve Maveraünnehr’den bir ordu topladı,
Abbasî ileri gelenlerinden Kâhtebe bin
Şebib el Tai’yi ordunun başına geçirerek.
Emevîlere karşı gönderdi. Kumandan Kâhtebe,
bütün emevî ordularını dağıttı. Irak’-
a girdi. Faiuca savaşında Yezid’in kumanda
ettiği orduyu bozguna uğratarak Emevî
idaresine son verdi (750); Ebu Müslim bu
savaşlarda görev almadı. 754 Yılına kadar
Horasan’da valilik yaptı. Bir aralık Kûfe’-
de halifeyi ziyaret etti. Halife Abdülabbas’ın
ölümünden sonra Ebu Cafer halife ilân edildi.
Yeni halifenin amcası oğlu Şam valisi
Abdullah bin Ali de, halifeliğini ilân ederek
bütün Elcezire ve Şam ordularını kumandası
altında topladı. Irak üzerine yürüyünce
Ebu Cafer, Horasan ve Irak ordularını
Ebu Müslim’in kumandası altında
Abdullah bin Ali’ye karşı gönderdi. Nusaybin
yakınlarında beş ay süren bir çarpışmadan
sonra Abdullah bin Ali yenildi, bütün
hâzinesiyle Ebu Müslim’in eline düştü
(754). Ebu Müslim hâzineyi halifeye göndermediği
gibi halifenin verdiği Şam valiliğini
de kabul etmedi, doğruca Horasan’a
gitti. Halife Ebu Cafer el Mansur, onun bu
davranışlarını öteden beri duyduğu kuşkuları
güçlendiren bir hareket saydı; hile ye
vaatlerle Irak’a getirttiği Ebu Müslim’i Rumiye’de
öldürttü.Ebu Müslim, İslâm tarihinin en başarılı kumandanlarından
biri sayılır. Emevî devletini
yıkıp Abbasî devletini kurması yüzünden
ona nâkıl-üd-devle (devlet değiştiren)
ve sahib-ül-devle (devlet kuran) denir. Abbasî
devletini iş başına getirmek için Emevî
ailesinin bütün ileri gelenlerini ortadan
kaldıran Ebu Müslim, Horasan’ın işlerini
düzene koydu, sınırlarını güven altına aldı.
Merv’de camiler yaptırdı, geniş ölçüde onarımlara
girişti, İslâmlığın Orta Asya ülkelerinde
siyasî bakımdan, üstün duruma gelmesi
ve yayılması onun çağında çin ordularına
karşı kazanılan Talaş savaşıyle gerçekleşti
(751). Ebu Müslim, Abbasîlerin kışkırtmaları-
ile kendisine karşı ayaklanan ikiv
kumandanını, Buharada başkaldıran Şarik’
bin Şeyh ile kendisine karşı çıkan Süleyman
bin Kesil-ül-Huza’yı da öldürttü.
Horasan’daki arap boylarını, Rebia ve Kuza
gibi birtakım yerli prensleri kendine bağladı.
Emevîlerin İran’daki bütün önemli
kuruluşlarını ve orada kendine karşı çıkan
arap asilzadelerini ortadan kaldırdı. Birçok
tarihçilerin kan dökücü, acıma bilmez, soğukkanlı^
ve yiğit olarak niteledikleri Ebu
Müslim’in öldürülmesi, onun insan üstü bir
varlık olduğuna, bir bakıma tanrılığına inanan
İran mecusîleri arasında büyük.tepkiler
yarattı. Bir aralık, Sinbad adlı birinin
başkanlığı altında toplanarak Horasan’ın
bir bölümünü, Rey ilinin bütününü ele
geçirdilerse de halife Ebu Cafer’in kumandanlarından
Cumhur bin Murâd el içli tarafından
yenilgiye uğratıldılar. Ebu Müslim’in
eski halk inançları ile yeni din inançlannı
birbirine karıştırarak büyük bir
kalabalığı kendine bağladığı söylenir. Bazılarına
göre, tanrılığın kendi varlığında .göründüğünü
de ileri sürdü. Öğrencisi El Mukanna’riın
kurduğu mezheplerde, Ebu Müslim’in
tanrı olarak maddî bir biçim kazandığına,
«jtecessüd»üne inanılır. Ebu Müslim,
yalnız İran’da değil, Anadolu’da özellikle
Fütüvvet teşkilâtıyle halk arasında kutsal
tanındı, birçok menkıbelere konu oldu.
Ebu Müslim’in kahramanlıklarını, olağanüstü
davranışlarını, masallaşmiş hayatını
konu edinen hikâye ve destan söylentileri
şarkiyat uzmanlarının ilgisini çekti, uzun
boylu çalışmalara, halk bilgisi araştırmalarına
yol açtı
EBU MÜSLİM el HORASANî (Abdurrahman bin Müslim)
03
Kas