Sağlık Bilgisi

DERİ VE HASTALIKLARI

Deri kesitinin mikroskobik görünümü

DERİNİN GÖREVLERİ: D erinin çeşitli görevleri v ard ır. B u n lard an en önem lisi in san vücuduyla dış ortam a ra sın d a bir sınır o lu ştu rm asıdır. D eri vücut ısısının norm al sın ırlar a ra sın d a k orunm asına yardım cı olur. Ö rneğin, sıcak h a v a la rd a te r bezlerin d en salg ılan an fazla te r, vücut yüzeyini nem lendirir. Bu nem lilik, kısm en vü cu t ısısıyla b u h arlaştırılıp vücut yüzeyinden uzaklaştırılm aya çalışılır. Böylece v ücut ısısm m b ir bölüm ü b u işlem için ku llan ılarak ısı kaybı, dolayısıyla d a serinlem e sağlanm ış olur. Soğuk h a v a la rd a kıl diplerindeki k aslar refleks o larak k asılırlar. B unun sonucu olarak vücut yüzeyindeki kıllar dikleşir ve a ra la rın d a h are k etsiz b ir h av a ta b ak a sı oluşur. K ılların ara sın d a k alan b u h av a tab ak ası, ısıyı kötü ilettiğinden v ücut ısısıyla dış ortam ın soğuk h av ası a ra sın d a b ir d erecey e k a d a r ılık ve kalıcı b ir engel o lu ştu ru r. Kıl diplerindeki k aslar kasıldığında, b u ra la rd a b u lu n an yağ bezleri, d eri yüzeyine yağ sa lg ılarlar. Bu yağın d a vücut ısısının kaybını azaltıcı etkisi v ard ır. Ö te y an d an derinin tüm kalınlığının ve d erialtı yağ dokusunun d a ısısını koruyucu etkileri v ard ır. D erideki kılcal d am arla r, sıcak h a v a la rd a genişleyerek vücudun ısı kaybetm esini sağ larlark en , soğuk h av a la rd a b u n u n tam tersin i g erçek letirirler. Y ani soğuk h av a d a büzülüp ısı kaybını önlerler. B u rad a önem li b ir noktaya değinm ek istiyoruz. Soğuk h a v a la rd a ısınm ak am acıyla alkol alındığında g erçek ten b ir sıcaklık duylulur. Bu sıcaklık duygusunun n ed en lerin d en biri, alkolün deri d am arların ı genişletm esi sonucu vücut içindeki oldukça sıcak kanın deriye akın etm esidir. D eriye gelen bu sıcak kan, derideki ısıya duyarlı sinir u çların ı u y arır kişiye sıcaklık duygusu verir. H ava soğuk olduğundan alkolün etkisiyle genişleyen d eri d am arların d a n , bu kez fazla ısı kaybedilm eye b aşlan ır. Böylece kişi b ir sü re so n ra d a h a çok üşüm eye b a şla r. Soğuk h av ad a ısınm ak am acıyla alkol alınm ası, y u karıda açıkladığım ız n ed en lere bağlı o larak donm a tehlikesi y a ra tır. D erinin y ap ısın d a b u lunan ve b iraz ileride ay rın tılarıy la inceleyeceğim iz e k rin te r bezleri, asit özellikte b ir te r salg ılarlar. B una bağlı o larak d eri yüzeyinin pH ’sı, 4-5.5 a ra sın d a, yanı asit özellikte koru n u r. D eri yüzeyinin bu asit özelliği deriyi çeşitli m ikroplara k arşı korur. V ücudun kıvrım yerlerini ö rten derinin yapısında, ekrin te r bezleri yerine, salgısı baz olan apokrin te r bezleri bulunur.B u nedenle bu bölgelerde d eri yüzeyinde koruyucu bir asit ö rtü sü oluşm az. B una bağlı olarak da kıvrım y erlerin d e derin in m an tar h astalık ların a ve piyoderm ilere çok rastlan ır. D eri aynı zam an d a b ir depo organıdır. B u rad a en önem li depo m addesi k arb o n h id ratlard ır. B unun yanı sıra, d eri altı yağ tab ak ası geniş bir yağ deposu o larak görev y ap ar. D eri d am arların d a bol m ik tard a kan dinam ik b ir biçim de depo edilm iş d u ru m d ad ır. D eri aynı zam anda b ir su d ep o su d u r. D erinin belkide en önem li görevlerinden b iri de D vitam ini depolam a ve sentezede bilm e yeteneğidir. D eride D vitam ininin ön m addesi olan 7-dehidrokolesterol,~ uitraviyole ışın ların ın etkisiyle D vitam inine dönüşür. D eride b u lu n an m elanin adlı boya m addesi, deriyi ve vücudu güneşin z a ra rlı ışın ların a k arşı belli b ir ölçüde korur. V ücuttaki bazı m addeler derideki te r bezleri aracılığıyla d ışarı atılırlar. Ö rneğin ü re , asit ürik, kolin, k reatin , dem ir ve potasyum tu z la n ekrin te r bezlerinden deri yüzeyine, vücut dışına atılırlar. A pokrin te r bezlerinden y ağ lar ve am onyak atılır. Bilindiği gibi vücudun kıvrım yerlerindeki te r, örneğin koltuk altı te ri d ah a kötü kokar. B unun nedenini şöyle açıklayabiliriz. D aha önce değindiğim iz gibi kıvrım y erlerin d e apokrin te r bezleri b u lunur. Bu b ezlerd en y u k arıd a değindiğim iz gibi yağ ve am onyak salgılanır. B una ek o larak apokrin salgılarının b az olduğu an ım san ırsa kötü kokunun nedeni o rtay a çıkar. Kötü kokunun nedeni işte salg ılan an bu m addeler ve bölgelerin bazik olm alarıdır. D eri aynı zam anda yağda eriyebilen m addelere k arşı geçirgen b ir ortam o lu ştu ru r. Ö te y an d an d eri çeşitli duyuları algılayan duyu organcıklarım ve sinir u çların ı b arın d ıra n b ir yapıdır.
17.2. DERİNİN MİKROSKOBİK YAPISI: D eri b irb irin d en farklı yapıda iki ay rı ta b a k a d a n oluşm uştur. D ıştaki tab ak ay a epiderm is d enir. B unun hem en altındaki ikinci tab ak a y a da derm is (Korium) denir. D erm işin altın d a hip o d ermis (yüzeysel fasya, d erialtı dokusu) denilen gevşek bağdokusu y apısında b ir ta b a k a bu lu n u r. H ipoderm is kendi altın d a b u lu n an d erin fasya ile u zan ır ve onun aracılığıyla d eri altındaki k a sla ra ve kem iklere tu tu n u r.
17.3. EPİDERMİS: Epiderm is m ikroskobik o larak incelendiğinde, çok katlı k eratinize skuam öz epitel yapısında olduğu görülür. E piderm isin bu çok katlı yapıdaki h ü cresel dizilişinde, en dışta b u lu n an h ü creler sürekli vücut yüzeyinden kaybedilirler. A m a epiderm isin d erin k atların d aki h ü creler de sürekli çoğaldıklarından, ep id ermis kaybedilen h ü crelere k arşın h er zam an aynı yapı ve kalınlığını korur. E piderm isin çok katlı epitel y apısında derinde yer alan ve büyük bir çoğalm a yeteneğine sahip olan epitel h ü cre lerinin çoğu kolum nar tipte, o rtad ak iler küboid ve en yüzeydekiler de yassıdır. E piderm isin d erin k atların d a yer alan kolon biçim indeki (kolum nar) h ü creler, d eri yüzeyine doğru yer değ iştirirlerk en y assılaşırlar, çekirdeklerini k ay b ed erler ve k era- tin denilen protein bakım ından çok zenginleşirler. K eratin su geçirm eyen ve m ekanik etkilere dayanıklı bir proteindir. E piderm isin en dış bölüm ünü o lu ştu ran yassı epitel ta b ak a sın a boynuzsu (pul) tab ak a da diyebiliriz. Epiderm is ve özellikle epiderm isin keratinleşm iş bölüm ü vücudun h er yerinde aynı kalınlıkta değildir, Ö rneğin, epiderm is ve özellikle b u n u n keratinleşm iş tab ak ası ayak tab an ın d a, avuç içinde çok kalın olm asına karşılık gözkapaklarm daki d erid e çok incedir.D erinin m ekanik etk ilerd en fazla etkilenen bölüm lerinde k eraü n leşm e çok a rta r.

En üstte lifler biçiminde keratin, altında epidermi s, en altta ise dermiş tabakası görülmektedir

En üstte lifler biçiminde keratin, altında epidermi s, en altta ise dermiş tabakası görülmektedir

Deri kesitinin mikroskobik görünümü

Deri kesitinin mikroskobik görünümü

.B arfiks ç a lışa n la rd a avuç içinde n asırlaşm an ın görülm esi, b u d u ru m a b ir ö rn ek tir. E piderm is kendi içinde beş ta b a k a y a ayrılm ıştır. B unlar sırasıy la d ıştan içe doğru şöyle dizilm işlerdir: En d ışta stratu m korneum ; b u ta b ak a d ak i h ü cre ler yassılaşm ış (skuam öz-pul), çekirdeklerini kay b etm iş ve k era tin denilen p ro tein d en çok zenginleşm işlerdir. D eri yüzeyinden sürekli kaybedilen h ü cre ler b u n la rd ır. Bu ta b ak a n ın altındaki ta b a k a ise “ S tratu m lusidum ” adını alır. S tratu m lusidum avuç içi ve ayak ta b a n ı d erisin in epiderm isinde b u lu n u r. B unun altın d a stratu m granulozum ta b a k a sı b u lu n u r. Bu ta b ak a d ak i h ü cre lerd e k era tin tan ecik leri görülm eye b a ş la nır. S tratu m granülozum un altın d a ise “ S tratu m spinozum ” denilen ta b a k a bulunur. B unun d a a ltın d a ise epiderm isin en d erin ta b ak a sı olan “ S tratu m b a z a le ” b u lu n u r. S tratu m spinozum ve stratu m b az ale ta b ak a ların ın ikisine b ird en “ S tratu m germ inativum ” d en ir. E piderm isin hem en altın d a y er a lan derin in d erm iş ta b ak a sı, epiderm isin stratu m b azale ta b a k a sın a doğru eldiven p arm a k ları biçim inde u za n tılar gön d erir. Bu u za n tılara “D erm iş p a p illa la rı” d en ir. D erm iş p ap illaları epiderm is ve derm iş ta b ak a ların ın b irb irin e sıkıca tu tu n m aların ı sa ğ la rla r ve böylece b u iki ta b ak a n ın b irb iri ü zerin d e k ay m aların a engel o lu rlar.
17.4, DEMMİŞ: D erm iş, epiderm isin hem en altın d a y er a lan d erin in ikinci a n a ta b ak a sıd ır. D erm iş çok elastik b ir dokudur. S ırtta, ayak ta b a n ı ve avuç içinde d a h a kalındır. D erm iş “ P apilla ta b a k a sı” ve “R etiküler ta b a k a ” olm ak ü zere iki ta b a k a d a n oluşm uştur. D erm iş elastik liflerd en zengin b ir b ağ dokusudur. K an ve lenf d am arları, sin irsel y ap ılar, kıl kökleri (kıl folikülleri), kıl dibi düz k asların ı iç eren b ir y apıdır. D erm işin p ap illa ta b ak a sı, epiderm isin h em en altın d a b u lu n u r ve y u k arıd a değindiğim iz gibi epiderm isin b azal ta b a k a sın a doğru eldiven 543
p arm ağ ı biçim inde ve p ap illa adını a la n u za n tılar gön d erir. D erm işin retik ü ler ta b a k a sı p ap iiler ta b ak a sın ın hem en altın a y erleşm iştir. R etiküler ta b ak a n ın altın d a d erialtı dokusu (H ipoderm is) b u lu n u r.
17.5. DEM RENGİNİ SAĞLAYAN ÖĞELER: D eriye rengini k azan d ıran b aşlıc a b eş öğe v ard ır. B unları şöyle sıralay ab iliriz: 1) M elanin (kahverengi) 2) M elanoid (kahverengi) 3 K aro ten (sarı-tu ru n cu ) 4) H em oglobin (pem be) 5) O ksihe- m oglobin (kırm ızı). B u n lard an hem oglobin ve oksihem oglobin özelliklerine “K an ” bölüm ünde değinm iştik. B u rad a şu n u belirtelim . D erinin derm is ta b ak a sın d ak i kılcal d a m a rla rd a d o laşan kan, kırm ızı rengi dolayısıyla deriye b ir pem belik, kırm ızılık k azan d ırır. Sıcak b ir o rtam d a ya d a u tan m a, sıkılm a gibi d u ru m la rd a d eri d a m a rla rı genişlediği için b u ra la ra gelen k an m iktarı a r ta r ve d eri renginin d a h a çok pem beleşip kızardığı g örülür. K aroten, sa rı-tu ru n cu ren k te b ir boya m ad d esidir. E piderm isin stratu m korneum ta b ak a sın d a, derm is içindeki yağ h ü crelerin d e ve d erialtı d o k usunda b u lu n u r. Özellikle h av u ç ve öteki bitkiler k aro ten d en zengindirler. B esin yoluyla alm an k aro ten in b ir bölüm ü sindirim k an alın d a A vitam inine d ö n ü ştü rü lü rk en , öteki bölüm ü sindirim k an alın d an em ilip k an yoluyla d o k u lara taşın ır. K aroten yağ içinde eriy en b ir.m ad d e olduğundan, yağ h ü creleri ta ra fın d a n kolayca em ilir. M elanin k ahverengi b ir boya m addesi olup “M elan o sit” denilen özel h ü cre ler ta ra fın d a n sentez edilir. M elanositler epiderm isin stratu m germ inativum ta b ak a sın a yerleşm iş olan ve b u ra d a n epiderm isin yüzeysel ta b a k a la rın a doğru h ü cresel u za n tılar gönderen, h ü cre lerd ir. M e- lan o sitlerd e sentez edilen m elanin, d a h a so n ra h ü cresel u za n tılar içinde ilerleyip, b u u zan tıların ucu n d an h ü cre dışına b ırakılır. A çığa çıkan bu m elanin tan ecik leri bazı keratinli h ü cre ler ta ra fın d a n h ü cre içine alın ırlar. M elanin sentez

Çeşitli ırklar ve değişik deri renkleri.

Çeşitli ırklar ve değişik deri renkleri.

cesitli-irklar-ve-degisik-deri-renkleri

Derideki kıllar: 1) Kılın görünen bölümü 2) Epidermis 3) Kıl köJkü 4) Dermiş 5) Sebase bezleri 6) “Arrektör pili " kası.

Derideki kıllar: 1) Kılın görünen bölümü 2) Epidermis 3) Kıl köJkü 4) Dermiş 5) Sebase bezleri 6) “Arrektör pili ” kası.

edem eyen am a m elanini d ışa rd a n h ü cre içinde alab ilen b u tü r h ü cre lere “M elanofor” denir. M elanin m addesi deri, saç, retin a ve b ö b rek ü stü bezinde ve değişik o ra n la rd a b u lu n u r. K im yasal b akım dan m elanin “T irozin” adlı am ino asidin polim erize o larak kurm uş olduğu b ir p ro tein d ir. Tirozin, m elanosit h ü crelerin d e “T irozinaz” adlı enzim in yardım ıyla “D ihidroksi fenil a lan in ” (DOPA) denilen b ir m addeye d ö n ü ştü rü lü r. DOPA d a h a so n ra aynı h ü cred e m elanine d ö n ü ştü rü lü r.

TİROZİN ________ DOPA ___________ „ MELANİN
                                   T irozinaz

D erinin çeşitli bölgeleri m elaninizasyon bakım ınd an farklılıklar gö sterir. Bu farklılıklar, m elanosit say ısın a ve h er b ir m elanositte sentez edilen m elanin m addesinin m iktarına bağlı o larak o rtay a çık ar. Ö rneğin kol ve b a c a k la rd a , yüzde, penis ve büyük d u d ak ları ö rten d eri bölüm ünde, m em e u cu n u çevreleyen a re o lad a m elanosit sayısı oldukça fazla olduğundan b u ra la rd a d eri rengi d a h a koyudur. M elanositler kıl köklerinin e tra fın d a d a çok sayıda b u lu n u rlar. Bu yakınlık nedeniyle m elanosit h ü creleri, m elanin m addesini kolayca kıl h ü crelerin e v erirle r ve böylece saç renginin oluşm asını sa ğ larla r. M elanin yönünden fakir sa ç la r sarı, m elanin bakım ından zengin
sa ç la r d a kahverengi-siyah ren k te o lu rlar. Esm er ırk la rd a ve esm er kişilerde esm er ren g in kaynağı m elanosit sayısındaki fazlalık olm ayıp, h e r b ir m elanosit h ü cresin in fazla m ik tard a m elanin sentez edebilm e yeteneğidir. U ltraviyole ışın ları ve ön hipofiz bezinden salg ılan an “M elanin stim ulan horm on” (MSH) m elanin sentezini a rtırırla r. U ltraviyole ışın lar kısa b ir sü re etkileyecek o lursa, önce m elaninin rengi koyulaşır, d a h a uzun sü ren etkilerde m elanin sentezi a rta r. Çok uzun sü re ultraviyole altın d a k alın ırsa m elanosit sayısında b ir artış g ö rülür. G üneş ışın ların ın esm erleştirici etkisi, b u ışın ların içinde b u lu n an ultraviyole ışına bağlıdır. U ltraviyole ışın lar bulutsuz h a v a la rd a d ağ la rd a d a çok m ik tard a b u lu n u r. B undan dolayı kayak sp o ru yapm ak için d ağ a çıkm ış o lan lard a ya d a d ağ c ıla rd a kış o rtasın d a güneş altın d a yanm ış gibi b ir esm erleşm e görülür. Bu esm erleşm e k arlı y am aç lard a d ah a çok olur, çünkü ultraviyole ışın lar k a rd a n y an sıy ıp ,d ah a yoğun b ir biçim de deriyi etk ilerler.Y an sıy an bu ışın lar yalnız deriyi değil retin ay ı d a etkileyip onu zed elerler ve “K ar körlüğü” denilen olaya neden o lu rlar. Bu ned en le d ağ lard a belki de derinin k o ru n m asın d an çok, uygun gözlüklerle gözlerin korunm ası gerek ir. D erideki m elanin adlı b u boya m addesinin en önem li görevi, derinin epiderm is tab ak asın d ak im itozla çoğalan h ü crelerin krom ozom larını u ltra- viyole ışınlarının etkisinden korum aktır. U ltravi- yole ışın lar yüksek d o zlard a m itotik h ü crelere u laştık ların d a, bu h ü crelerd e k anserleşm eye neden o lu rlar. M itozdaki beyaz ırk tan kişiler d erilerin d e d ah a az m elanin taşıd ık ların d an , çok güneşli bölgelerde uzun sü re önlem alm ad an y a şa rla rsa , zencilerle k arşılaştırılam ay acak ölçüde yüksek o ran d a, d eri k an serin e y ak alan ırla r. D erinin rengi genler ta ra fın d a n denetlenir.
17.6. DERİNİN KAN DAMARLARI: D eri derm iş ta b ak a sın d a kılcal d a m a rla ra sah ip tir. Epiderm is ta b ak a sın d a d am ar bulunm az, b u rad ak i h ü creler b ir alt ta b ak a d an , yani derm işten bir çeşit em ilm e yoluyla b eslen irler. Epiderm is ta b ak a sın da d am ar bulunm adığından yalnız bu tab ak a zedelendiği zam an herh an g i b ir kanam aya rastlan m az. D erm işin p apiller tab ak ası retik ü ler ta b ak a sın a o ran la çok d ah a zengin bir kılcal d am ar ağm a sah ip tir.
17.7. DERİNİN LENF DAMARLARI: D erinin lenf d am arları derm işin p apiller tab ak asın d a kör u çlar biçim inde b a şla rla r ve d ah a so n ra hipoder- m isteki oldukça geniş lenf d am arların a u la şırlar. Lenf d am arların ın içinde valvül denilen kapakçıkla r b u lu n u r. Bu kap ak çık lar lenf sıvısının belli bir yöne akm asını sa ğ larla r. D erinin lenf d am arları a ra sın d a çok say ıd a b ağ lan tılar v ard ır.
17.8. DERİNİN EKLERİ: Saç ve kıllar, tırn ak lar, seb ase bezleri ve te r bezleri derinin ekleri olarak ele alın ırlar.
17.9. SAÇ VE KILLAR: K ıllar bazı bölgeler dışında hem en hem en vücudun tüm yüzeyini kaplam ışla rd ır. A yak ta b an ı avuç içi, göbek, klitorisin, büyük ve küçük d u d ak ların iç yüzleri, prepisyu- m un iç yüzü ve glans penis kıl taşım ay an deriyle k ap lıd ırlar. K ıllar, epiderm isin te rs dönm üş bir eldiven p arm ağ ı gibi derin in derin k atların a girm esiyle o lu ştu rd u k ları keseler içine yerleşm işlerdir. Bu k eselere “Kıl folikülleri” denir. Kıl folikülleri derm işin ve b azen hipoderm isin derin ta b a k a la rın a dek u za n ırla r. K ıllar kıl kökü ve kıl şaftı olm ak ü zere b irb irin in devam ı olan iki yap ıd an oluşm u şlard ır. Kıl kökü, kıl şaftının dibinde hafif b ir şişlik gö sterir.B u şişliğe kıl soğancığı (Bulbus pili) d en ir. D erm iş, kıl soğancığının içine doğru kıl p ap illası denilen b ir uzantı gönderir. Kılın beslenm e ve büyüm esini sağ lay an yapı kıl p ap illasıd ır. Kıl şaftı kıl kökünden doğduktan so n ra, bir süre kıl folikülünün içinde yol alır ve d ah a so n ra deri yüzeyine çık ar. Kıl folikülü deri yüzeyine dik açıyla değil, eğim li o larak açılır. Folikülle deri yüzeyi a ra sın d ak i kirpiklerin ve ayva tüylerinin a rre k tö r p illeri yoktur. Dik açının geniş olduğu ta ra fta kıl folikülünün dibine “A rrek tö r pili” denilen b ir ya da b irk aç düz kas yapışır. Bu k asların öteki u çları ise d erm an ın d ah a yüzeysel ta b a k a la rı içindedir. Soğuk h av ad a ya da korku,
h eyecan gibi d u ru m lard a bu düz k aslar k asılarak kılların dikleşm esine n ed en o lu rlar. A rrektör pillerle kıl folikülü arasın d ak i bölgeye (biraz ilerde değineceğim iz) “ S ebase b ezleri” yerleşm iştir. K ıllar o rtalam a olarak h afta d a 1.5-2.2 m m .’lik b ir hızla b ü y ü rler.
17.10. SEBASE BEZLERİ: S ebase bezleri, kıl folikülüyle arre k tö r pili a ra sın a yerleşen çok katlı kübik epitel h ü crelerin d en kurulm uş keseciklerdir. K eseciklerin duvarını o lu ştu ran çok katlı kübik epitelin kese içine en yakın b u lu n an h ü creleri özel b ir biçim de y ağdan zenginleşirler ve h ü cre olm aktan çıkıp küçük yağ fıçıcıkları haline gelirler. Bu değişm eye h ü cren in yağlı dejen erasy o n u denir. Yağlı d ejen erasy o n a u ğ ra yan h ü creler d ah a so n ra keseciklerin boşluğuna d ü şe rle r ve böylece seb ase bezlerinin salgısı olan yağ salgısı hazırlanm ış olıır. B u rad a görüldüğü gibi h ü cren in tüm ü yağlanıp h ü cren in kendisi salgı m addesi halini alır. Bu tip salgı y ap an b ezlere “ H olokrin b ezleri” denir, K ese boşluğuna düşen yağlanm ış h ü crelerin yerine çok katlı epitel dokunun d ah a derinindeki h ü creler gelir. O nlar da b ir sü re so n ra yağlanıp salgı o larak atılırlar. S ebase bezini olu ştu ran kesecikler, kısa b ir kanalcığın yardım ıyla kıl folikülüne açılırlar. A rrek tö r pili kası kasıldığı zam an seb ase bezi sıkışır ve içindeki yağı kıl folikülüne, o rad a n da deri yüzeyine boşaltır. S ebase bezleri en çok kafa d erisinde, yüzde, dışkulak yolunda, b u ru n k en a rların d a bu lu n u r. G lans penis, prepisyum un iç yüzü ve küçük d u d ak lard a seb ase bezleri tek b a şla rın a b u lu n u rla r ve d o ğrudan doğruya b u rala rd a k i deri yüzeylerine açılırlar. Avuç içi ve ayak ta b an ın d a seb ase b ezlerine rastlan m az. S ebase bezleri ta ra fın d an salgılanan yağa “ S ebum ” denir. Sebum deriyi ve saçla rı nem lendirir, bazı b ak terileri ö ldürür ve deriyi b ir ölçüde m ekanik etkilere k arşı dirençli kılar.
17.11. TER BEZLERİ: V ücuttaki te r bezleri “E krin” ve “A pokrin” olmak ü zere iki çeşittir. Ekrin te r bezleri vücudun hem en hem en b ü tü n yüzeyine yayılm ışlardır. Ö zellikle avuç içi, ayak tab an ı ve koltuk altın d a çok sayıda b u lu n u rlar. T er bezlerinin te r salgısını h azırlay an “ Glome- riil” adını alan bölüm ü, d erm an ın ve hipoderm a- nın d erin k atların a y erleşm iştir. G lom erül bölgesindeki epitel h ü creleri ta ra fın d a n h az ırlan an te r salgısı, kıvrım lı b ir k an al aracılığıyla d eri yüzeyine boşaltılır. Ekrin te r bezlerinin salgısı kim yasal olarak asit y ap ıd ad ır. A pokrin b ezler de bazı farklılıklar dışında, tüm üyle ekrin b ezlere b en zerler. Bu farklılıklar şu n lard ır: A pokrin bezler meme başı, koltuk altı, m em enin areo lası, an u s çevresi, genital bölge ve gözkapak- ların d a bulu n u r. S algıları baz y ap ısın d ad ır ve glom erül, b ir k an al yardım ıyla kıl folikülüne açılır. A pokrin bezler cinsel y aşam d a rol o y n arlar ve gen ital bölgelerin (cinsel bölgelerin) özel kokusunun oluşm asında katkıda b u lu n u rlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir