EĞRETİ veya İĞRETİ sıf. ve zf. (ar: Ariyet,
ödünç> câriy e t i’den). İstenildiği zaman
konulup çıkarılan, takma: Eğreti bacak. ||
Bir yere belirli bir süre için konulan: Eğreti
merdiven. |j İyi yerleşmemiş: Tuğla eğretiymiş,
kedi basar basmaz düştü. || ödünç:
Eğreti alınmış elbise. || [Mücevher için]
Yalancı: Altının ve gümüşün itibarı yok
idi. Bu cihetle Beni İsrail, bu eğreti külliyatı
boyunlarındaki veballeri gibi beyhude
kendilerine yük edip taşıyorlardı (Cevdet
Paşa). || Mec. Durmuş oturmuş olmayan,
düzensiz:. Bastığı yerin■ ayaklarının
altında sıkı, durduğunu hissedememek, hemen
yola çıkılacakmış kadar eğreti bir hayat
yaşamak ne azaptı şeydi? (Sabahattin
Ali).
— Huk. Eğreti ilişiği. Germen. hukukundaki
Lehnsverhaeltnisse’nin türkçe karşılığı.
|| Eğreti sözleşmesi, bugünkü Türk hukukunda
ariyet sözleşmesinin bazı yazarlar
tarafından kullanılan karşılığı. || Roma hukukundaki
Precarium sözleşmesinin türkçe
karşılığı.
— İnş. Eğreti kiremit, sonradan düzeltilmek
üzere dama yerleştirilmiş kiremit örtü. ||
Eğretiye almak, bir yapının onarılacak kıs-*,
mı altına destek koymak.
— Precarium sözleşmesi, Romaf hukukunda
«isimsiz sözleşmeler» (contractus
innominati) bölümüne girer. Bu sözleşmede
de, ariyet sözleşmesinde (Commodatum) ol-,
duğu gibi bir malın, fakat genellikle bir taşınmazın
ücretsiz kullanılması, Precarium
alanın (Precarista) ricası üzerine; bu kimseye
devredilirdi. Malı veren, dilediği zaman
geri isteyebilirdi. Ariyet sözleşmesinden
farklı- olarak, malı alan (Precarista) sadece
vâziülyed (detentor) olarak kalmaz, aynı
zamanda zilyed (Possessor) olur ve zilyedliği
koruyan interdictumlaıdan yararlanabilirdi.
Klasik sonrası devirde bir isimsiz sözleşme
olarak kabul edilmiş ve Precarium
verene, şeyin geri verilmesini sağlamak için,
actio praescriptis verbiş davasını açma hakkı
tanınmıştır. Germen hukukunda, toprak
üzerinde proprietas veya eigen denen bir üst
-mülkiyet hakkına sahip olan derebeyi
(Lehnsherr); âdeta Roma hukukundaki Precarium
sözleşmesindeki ilişkiye benzer bir
şekilde, topraktan yararlanma hakkını (Leken,
Precarium, beneficium, feudum), topraktan
bir nevi alt-mülkiyet hakkına sahip olarak
yaralanan kişiye (Lehnsmann) bırakıyordu.
Germen hukukundaki bu neyi feodalite
ilişkileri, aradaki farkları gözönünde bulundurmak
ve tam bir aynılık değil, sadece
bir. benzerlik olduğunu unutmamak şartı
ile, Islâm-Türk hukukunda, mirî arazi üzerinde
Devlet’in rakabe’ye ve reâyâ’mn tasarruf
hakkına sahip oluşu durumu ile ‘mukayese
edilebilir.
EĞRETİ
15
Kas