ENVER PAŞA, türk generali ve devlet madamı
(İstanbul 1881-Belhcivan,. Tacikistan
1922). Nafia teknisyeni Ahmed Beyin oğlu.
İstanbul’da başladığı ilk öğrenimini babası Makedonya’da Manastır’a nakledilince orada
tamamladı. Manastır askerî rüştiyesini
(1894), Soğukçeşme askerî idadisini (1897),
Harp okulunu (1899) bitirdi. Teğmen rütbesiyle
orduya katıldı. Harp akademisinden,
kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu
, (1902). Makedonya’da, merkezi Selânik’te
olan III. Ordu’ya tayin edildi. Burada Manastır,
Üsküp ve Selânik’in çeşitli bölgelerinde
komiteci ve eşkıya takibi işlerinde
çalıştı. 1905’te kolağası, bir yıl sonra da
binbaşı oldu. Gizli bir ihtilâl derneği olan
Vatan ve Hürriyet cemiyetine girdi (mayıs
1906). Daha sonra, merkez kuruluşu Paris’te
olan Terakki’ ve ittihat cemiyetine
katılan (1907) bu dernekte Niyazi, Dr. Nâ-
.zım ve Eyüp Sabri Beyler de vardı. Sonradan
ittihat ve Terâkki adını alan bu cemiyette
faal rol oynadı. Aynî günlerde Talât
Bey (Paşa) ile tanışarak sıkı bir * dostluk
kurdu. Talât Beyin sürgüne gönderilme-
» sine şiddetle karşı koydu ve müfettiş-i u-
| mumî Hüseyin Hilmi Paşayı bu emri uygulamaktan
vaz geçirdi. Baltık kıyısında Reval’de
İngiltere ve Rusya arasında yapılan
görüşmelerde (haziran 1908), Osmanlı imparatorluğunun
paylaşılması konusunda kararlar
alındığı yolundaki söylentiler Rumeli’de
büyük bir tepki uyandırdı. Bu sırada
Selânik merkez kumandanı albay Nâzım’ın
öldürülüşü suçu; ittihat ve Terakki’cilere
ve bu arada Enver Beye yüklendi.
Bunun üzerine Enver Bey Selânik’ten kaçarak
Tikveş’e gitti. Abdülhamid Il’yi Meşrutiyeti
ilâna zorlamak için dağlara çıktı.
Kendisini Niyazi Bey ve diğer bazı subaylar
da takip ettiler. Sonunda tek başına Makedonya’nın
Köprülü kazasında meşrutiyeti
ilân etti (10 temmuz 1908). Aynı gece
Abdülhamid İl, 1876-1877 yılları arasında
uygulanan Meşrutiyet Anayasası’nı yeniden
yürürlüğe koymağa razı oldu. Böylelikle ikinci
Meşrutiyet resmen ilân edildi. Binbaşı
Enver Bey İstanbul’a dönüşünde «hürriyet
kahramanı Enver Bey» sıfatıyle, coşkunlukla
karşılandı. Ünü, kısa zamanda
bütün Osmanlı ülkesine yayılarak bir mit
haline geldi. Bir süre Makedonya genel
müfettişliği yaptıktan sonra Berlin askerî
ataşeliğine tayin edildi (1909). Alman imparatoru
Wilhelm II’den yakın ilgi ve iltifat
gördü. Enver Paşanın alman hayranlığının
bu yıllarda başlayarak zamanla bir
tutku halini aldığı söylenir. 31 Mart vakası
(13 nisan 1909) üzerine İstanbul’a dönerek
Yeşilköy’de Hareket ordusuna katıldı.
İtalyanlar Trablusgarp’a saldırınca işkodra
yoluyle Bingazi’ye gitti. Buranın mutasarrıf
ve cephe kumandanlığı görevlerini
üzerine aldı, italyanlara karşı başarılı savunma
savaşları verdi. Yarbaylığa yükseldi
(1912). Balkan harbi patlak verince Trablusgarp’ta
görev alan subaylarla birlikte Enver
Bey de Türkiye’ye döndü. Osmanlı devleti
aleyhine gelişen savaşta, bütün Rumeli
kaybedildi. Düşman jÇatalca’ya kadar geldi.
Bu sırada sadrazam, Kâmil Paşa idi.
Enver Bey, Talât Bey (Paşa) ve bir grup
ittihatçıyle birlikte Babı âli* baskınını düzenledi.
Hürriyet ve İtilâf taraftarı Kâmil
Paşa istifa ettirildi (23 ocak 1913); yerine
Mahmud Şevket Paşa başkanlığında tam
bir ittihatçı kabine geçti. ‘Balkanlı müttefikler
aralarında anlaşamayıp birbirleriyle
savaşmağa başlayınca Çatalca’dan hareketle
Edirne’yi kurtaran türk ordusunun ön saflarında
Enver Bey de vardı (23 temmuz
1913). Edirne’nin geri almışı ününü bir kat
daha arttırdı. Gerek bu başarısından, gerek
Trablusgarp savaşındaki başarılarından
dolayı üç yıl birden kıdem aldı, önce
albaylığa, ardından tuğgeneralliğe yükseldi.
Şehzade Süleyman Efendinin kızı Naciye Sultan
ile nişanlanarak «damad-ı hazret-i şehriyarî
» adayları arasına girdi. Babıâli baskını
ve Edirne’nin kurtarılışı ünü kadar
kudret ve nüfuzunu da arttırmıştı. Bu sebeple
ittihat ve Terakki cemiyeti genel yönetim
kurulunun ısrarı üzerine Said Halim Paşa
kabinesinde Ahmed izzet Paşa yerine, Harbiye
nazırlığını kabul etti (ocak 1914). Naciye
Sultan ile evlendi (mart 1914). Harbiye
nezaretinde ilk iş olarak başarısız kumandanlarla,
alaydan yetişme 1100 zabiti
tasfiye etti. Orduyu bir yandan gençleştirirken
bir yandan da ona millî bir şuur vermek
için uğraştı. Ordunun siyaset ile uğraşmamasına
gayret etti. Ordu kıyafetini
yeniden düzenledi. 93 Harbi bozgunundan
(•1876-1877) sonra orduda fransız sistemi
bırakılarak alman sistemi ‘benimsenmişti.
Enver Paşa bu yeni sistemi büyük bir titizlikle
uyguladı, önemli öreju dairelerinin
başına alman subaylarını getirterek seferberlik
planlarımı hazırlattı. Kabine arkadaşları
Mahmud Paşa, Talât Paşa, Meclis
başkanı Halil Bey de alman, teknik gücüne
hayrandılar. Diğer birçok sebep biraraya gelince
Osmanlı imparatorluğu Birinci Dünya
savaşma sürüklendi. Savaş sonrasında
diğer ittihatçılarla birlikte ülkeyi boş yere
savaşa sokmakla itham edilen Enver Paşa
ayrıca savaş sırasında Harbiye nazırlığı,
başkumandan vekilliği yaptığı için de ağır
bir şekilde suçlandı. Yurt dışındaki cephelere
kuvvet kaydırmak (Makedonya, Galiçya,
Romanya), ordu kumandanlıklarına alman
generallerini getirmek, sonu belli olmayan
seferler (Kanal, İran) düzenlemek, arazi,
iklim, ikmal .şartlarını gözönünde tutmadan
taarruza geçmek (Sarıkamış) gibi yanlış
davranışlarla itham edildi; Ancak,, savaştan
sonra yayımlanan gizli belgelerden„ (Anadolu’nun
Taksimi [1924]) – Türkiye’nin savaşa
girsin girmesin İngiltere, Fransa ve Rusya
tarafından paylaşılacağının, savaştan önce
bu üç ülke tarafından kararlaştırıldığı anlaşıldı.
Enver Paşa diğer ittihatçı ilerigelenleri gibi
savaş sonunda Türkiye’yi terk ederek Odesa’ya,
sonra Berlin’e, oradan da Moskova’ya
gitti. 1
Enver Paşa bundan sonraki davranışlarında
Turan ülkesi hayalini gerçekleştirmek, Orta
Asya ve Anadolu Türklerini içine alan bir
imparatorluk kurmak için çeşitli eğilimdeki
kurum ve – kişilerle (Bolşevikler, Ana-‘
dolu kuvayı milliyecileri, Türkistan beyleri)
işbirliği yaptı. Bir yandan da Anadolu’da
Mustafa Kemal Paşa tarafından başlatılan
Millî Mücadeleye katılmak için devamlı
teşebbüslerde bulundu. Ancak bu teşebbüsler
her seferinde Mustafa Kemâl Paşa
tarafından kesinlikle reddolundu. Moskova’da
rus yöneticileriyle yaptığı görüşmelerden,
Kafkasya’ya yığdığı ordunun dağılması
üzerine olumlu bir sonuç elde edemedi, üstelik
öteki itthatçılarla birlikte . Divanı
harp’te gıyaben yargılandı ve birinci feriklik
rütbesi geri alındığı gibi askerlikten
tart edilerek bir yıl sürgün ve medenî haklardan
mahrumiyet cezasına çarptırıldı. Hüküm,
Vahided’din tarafından onaylanarak
kesinleşti (13 ocak 1919). Bakû’da toplanan
Doğu Milletleri kurultayına katıldı (eylül
1920). Burada türk komünistleri diye tanınan
bazı kimselerin direnişiyle karşılaştı.
Batum’da Türkiye Şûraları partisini kurdu.
Talât Paşanın bir ermeni komitecisi tarafından
öldürülmesi (mart 1921) üzerine
büsbütün yalnız kaldı. Yeniden Moskova’ya
giderek Lenin ile görüştü. Bakû’da ikinci
bir İslâm kongresi toplamak için sov-‘
yet lideri. ile anlaştı. Batum, Bajcû yolu
üzerinden. Türkistan’da Aşkâbâd’a geldiğinde
bölgede Moğolistan’dan Gürcistan’a kadar
bağımsızlık hareketleri yaygın ve yoğun
bir hal almıştı. Halk kendisini: «Yaşa Enver
Paşa, yaşasın Turan, yaşasın din-i Muhammedi
» avazeleriyle karşılıyordu. Hazırlık
yapmadan kendisini destekleyen türk
beylerinin kuvvetlerini toplayıp harekâta
girişti. Bühara emininin adamları ve
baskın müfrezelerini ‘de kendi kuvvetlerine
kattı. Düşenbe’yi aldı. Moskova’ya
bir nota vererek kurduğu devletin tanınmasını,
kızılordu birliklerinin * Horasan
ve Buhara’dan çekilmesini istedi. Sonunda
kızılordu birlikleri Enver Paşaya karşı
saldırıya geçerek 30 bin kişilik dağınık kuvvetlerini
bozguna uğrattılar. Bunun üzerine
Avrupa’ya dönmeğe karar verdi; ancak,
Tacikistan’da Belçivan yakınlarında, türkmen
beylerinden Çegen Bey ile birlikte bir
bolşevik asker koluyle savaşırken öldürüldü.
Mezarı çarpışmanın cereyan ettiği
yer civarındaki Çegen köyündedir.
Enver Paşanın yazısı (Enveriye yazısı), kalpağı
(Enveriye kalpak) ve bıyığı (Enveriye
bıyık) uzun süre halk arasında moda olmuştu
ENVER PAŞA
17
Ara