Palmyra, tadmur, tadmor ya da tudmur
olarak da bilinir, bugünkü Humus valiliği
(muhafaza) sınırları içinde yer alan antik
Suriye kenti. Yörenin Samilerden önceki
Latince adı olan Tadmur’a İÖ 19. yüzyıla
ait bir Kappadokia tabletinde rastlandı.
Selevkoslann buradan geçen yolu doğu-batı
ticaret yollarından biri durumuna getirdikleri
İÖ 3. yüzyıla değin kentin pek önemi
olmadı.
Önceleri bağımsız bir kentti; İmparator
Tiberius döneminde (İS 14-37) Roma ege-
Palmyra’da Bel Tapınağı
H. Roger Viollet
menliğine girdi. İmparator Hadrianus’un
ziyaretinden sonra serbest kent (civitas
libero) statüsüne kavuştu. Daha sonra imparator
olan Caracalla, Palmyra’ya vergi
bağışıklığı tanıdı.
İran’da ve Güney Mezopotamya’da Partlann
yerini Sasani egemenliğinin almasından
(İS 227) kısa süre sonra Basra Körfezi yolu
Palmyralı tüccarlara kapandı. Bunun doğurduğu
sıkıntılara Roma Devleti’ndeki karışıklıkların
da eklenmesi, kentte Septimius
Odaenathus’un egemenlik kurmasına yol
açtı. Odaenathus’un, veliaht olan büyük
oğlu ile birlikte karısı Zenobia’nın buyruğuyla
öldürüldüğü söylenir. Daha sonra
iktidarı eline geçiren Zenobia’nm döneminde
Palmyra kuvvetleri Anadolu’nun büyük
bir bölümünü işgal etti (270). Zenobia
Roma’ya karşı Palmyra’nm bağımsızlığını
ilan ettiyse de, İmparator Aurelianus İS
272’de Anadolu ve Palmyra’yı yeniden Roma
topraklarına kattı.
Kent, Şam’ı Fırat Irmağına bağlayan Diocletianus
Yolu (Strata Diocletiana) üzerinya’da deki başlıca durak noktası olarak önemini
sürdürdü. 634’te Halife Ebubekir’in komutanı
Halid bin Velid tarafından fethedildi.
Palmyra’da konuşulan dil Aramcaydı. Biri
iri harfli, öbürü bir Mezopotamya el yazısı
olan iki yazı sistemi vardı. Bu da kentin
Doğu ile Batı arasındaki konumunu belirtiyordu.
Palmyra Gümrük Tarifesi adıyla
bilinen, iki dilde hazırlanmış büyük bir yazıt
ile büyük kervan şeflerinin heykellerinin
kaidesindeki yazıtlar Palmyra’da ticaretin
yapısı ve örgütlenmesi konusunda başlıca
bilgi kaynaklandır.
Palmyra Aramilerinin büyük tanrısı Bol’du
(belki de Baal). Bol sonraları Babil tanrısı
Bel-Marduk’la birleşerek Bel oldu. Her iki
tann da gökteki yıldızların hareketlerini
düzenlerdi. Palmyralılara göre Bel’in Güneş
Tanrısı Yarhibpl ve Ay Tanrısı Aglibol ile
ilişkisi vardı. İS 2. yüzyılda Adsız Tanrı
kültü ile Palmyra’da tektanrıcılığa doğru bir
eğilim ortaya çıktı.
Palmyra’daki yıkıntılardan eski kentin planı
açıkça anlaşılır. Doğu-batı doğrultusundaki
ana yolda çift sıra sütunlu bir galeri
uzanır; bunun üzerinde üç tane nymphaion
vardır. Agora, senato ve tiyatro kentin
güneyinde yer alır. Öteki yıkıntılar arasında
Diocletianus’un Ordugâhı denen büyük bir
yapı ile kentin Bel, Yarhibol ve Aglibol’a
adanmış büyük tapmağı bulunur. Hemen
hemen bütün anıtlarda Korent düzeni egemendir,
ama Mezopotamya ve İran etkileri
de görülür.
Eski Palmyra sit alanında yer alan bugünkü
Tadmur kenti Kerkük (Irak)-Trablusşam
(Lübnan) boru hattı üzerinde ve Suriye
çölünden geçen karayollarının kavşak noktasındadır.
Nüfus (1970) 12.705.
Palmyra
07
Mar