wiki

Cocteau Jean

Cocteau, Jean (d. 5 Temmuz 1889,
Maisons-Laffitte, Paris yakınlan – ö. 11
Ekim 1963, Milly-la-Foret, Paris yakınları),
Fransız şairi, libretto yazarı, romancı, oyuncu,
film yönetmeni ve ressam. En önemli
yapıtları arasında şiir kitabı L ’Ange Heurtebise
(1925), oyunu Orphie (1926; Orpheus),
romanları Les Enfants terribles (1929;
Müthiş Çocuklar, 1961) ve La Machine
infernale (1934; Saatli Bomba, 1967) ile
gerçeküstücü filmleri Le Sang d’un poete
(1930; Şairin Kanı) ve La Belle et la Bete
(1946; Güzel ve Hayvan) yer alır.
Müzik, resim ve edebiyata düşkün Parisli
bir burjuva aileden geliyordu. Çocukluğu
Paris’te geçti; eğitimiyle, düşünceleriyle,
konuştuğu dil ve alışkanlıklarıyla kendisini
her zaman bir Parisli olarak gördü.
Cocteau’nun sanatçı kimliği, I. Dünya
Savaşı’nın hemen öncesinde, siyasal karışıklıkların
görülmediği ve incelmiş zevklerin
egemen olduğu yıllarda gelişti. Küçük yaşta
tiyatroyla ilgilendi; 19 yaşında da ilk şiir
kitabı La Lampe d’Aladin’ı (Alaaddin’in
Lambası) yayımladı. Tiyatro dünyasını asıl
Cocteau, 1939
Gisele Freund
keşfi, Sergey Diaghilev yönetimindeki Rus
Balesi ile başladı. Bale yazma isteğini dile
getirdiğinde Diaghilev, “Etonne-moi” (Şaşırt
beni) diyerek onu kışkırtmıştı. Bu ünlü
söz, yalnızca müziğini Erik Satie’nin yaptığı
Parade (1917; Geçit Töreni) ile gene müziğini
Darius Milhaud’nun yaptığı Le Boeuf
sur le toit (1920; Damdaki Sığır) gibi bale
yapıtlarında değil oyun ve filmlerinde de
Cocteau’ya esin kaynağı oldu. I. Dünya
Savaşı’nda Belçika cephesinde ambulans
şoförü olarak görev yaptı. Oradaki gözlemlerini,
sonradan Thomas l’Imposteur (1923;
Düzenbaz Thomas) adlı romanında kullandı.
Pilot Roland Garros ile dost oldu;
havacılıktan esinlenerek yazdığı ilk şiirlerini
Le Cap de Bonne-Esperance (1919; Ümit
Burnu) adlı kitapta toplayarak ona ithaf
etti. 1916 ve 1917’de zaman zaman gelebildiği
Paris’te gelişmekte olan modern sanat
dünyasına katıldı; kentin bohem Montparnasse
semtinde, Picasso ve Modigliani gibi
ressamlar, Max Jacob ve Guillaume Apollinaire
gibi yazarlarla arkadaşlık kurdu.
Savaştan sonra Max Jacob,- Cocteau’yu
geleceğin şair ve romancılarından Raymond
Radiguet ile tanıştırdı. Süssüz, açık ve basit
bir estetiği savunan 16 yaşındaki bu delikanlı
Picasso’nun grubundaki herkes için
bir dahiydi; estetik anlayışı da Cocteau’nun
yapıtlarının temel özelliği oldu. Radiguet
Cocteau için çok değerliydi. 1923’te 21
yaşında öldüğünde, Cocteau sürekli düşünce
alışverişi, karşılıklı yüreklendirme ve
duygu aktarımına dayalı bir dostluktan
yoksun kaldı.
Radiguet’nin ölümünden duyduğu acı-yüzünden
afyona alışan Cocteau bir süre
tedavi gördü. Fransız Tommasocu filozof
Jacques Maritain, onu ilk kez sanatoryumda
ziyaret etti. Maritain’in etkisiyle kısa bir
süre için dine yöneldi. Bu karmaşık deneyimler
yaşamında yeni bir dönem başlattı;
en önemli yapıtlanndan bazılannı bu sırada
yazdı. Uzun şiiri L ’Ange Heurtebise’de
(1925) şair, yapıtlarında tekrar tekrar ortaya
çıkacak bir melekle şiddetli bir çatışma
içindedir. İlk kez 1926’da sahnelenen oyunu
Orphee şairliğin derinlemesine bir yorumuydu;
oyun çağdaş tiyatroda trajedinin
yeniden canlanmasında rol oynadı. Mart
1929’da üç haftada yazdığı Müthiş Çocuklar’da,
Paul ve Elisabeth adlı iki kardeşin
kapalı dünyalarını inceledi. 1950’de bu romanı
senaryolaştırdı; filmdeki açıklayıcı
metinleri de kendisi seslendirdi.
İlk filmi Le Sang d’un poete (1930) kendi
özel mitolojisinin bir yorumuydu. O dönemde
güç anlaşılır, kişisel ve şaşırtıcı
olarak değerlendirilen temalan, sonradan
birçok başka yapıtta ele alındı; kişisel
olmaktan çıkarak çok daha evrensel bir
nitelik kazandı. Gene 1930’ların başında
Cocteau, Oedipus temasını özgün bir yorumla
ele alan ve birçoklannca en önemli
oyunu kabul edilen Saatli Bomba’yı yazdı.
1940’larda önce senaryo yazan, daha sonra
da yönetmen olarak yeniden film çahşmalanna
döndü. Çocuk masallarına dayanan bir
fantezi niteliğindeki La Belle et la bite
(1946) ile ölüm ve şiir temalarını yeniden
ele aldığı Orphie’yi (1950) yönetti. Görsel
sanatlarda da başarılı olan Cocteau 1950’de,
Saint-Jean-Cap-Ferrat’daki Santo Sospir
Villa’sının dekorasyonunu yaptı ve bir dizi
önemli grafik çalışmasına başladı. Bunlar
arasında Menton’daki Belediye Binası’nın,
Villefranche-sur-Mer’deki Saınt Pierre Şapeli’nin
ve Milly-la-Foret’deki Saint-Blaisedes-
Simples Kilisesi’nin freskleri sayılabilir.
Cocteau’nun şon filmlerinde rol alan evlatlığı
ressam Edouard Dermit, sanatçı 74
yaşında öldüğünde tamamlayamamış olduğu
Frejus’deki şapelin dekorasyonunu
sürdürdü.
Cocteau’nun ölümü, yapıtlanna ve hakkında
gelişen efsaneye yeni bir boyut kazandırdı.
Sağlığında çok farklı biçimlerde değerlendirilmişti.
Saatli Bomba örneğinde görüldüğü
gibi Yunan tragedyasını yeniden
canlandırdığı, Les Parents terribles (1938;
Müthiş Aile) örneğinden anlaşıldığı gibi de
orta sınıf yaşamını anlatan bir burjuva
oyunu yazan olduğu vurgulandı. Müthiş
Çocuklar romanıyla klasikçi, bazı şiirlerinde
ise gerçeküstücü’olarak nitelendirildi. Bazı
eleştirmenler onu melodrama ve klişeye
düşkün bir sanatçı olarak görürken, bazıları
yaşadığı dönemin derin dramını dile getiren
bir sanatçı olarak kabul ettiler. Oxford
Üniversitesi onursal doktorluğu (1956),
Belçika Kraliyet Fransız Dili ve Edebiyatı
Akademisi (1955) ve Academie Française
(1955) üyeliği gibi en saygın unvanlara layık
görüldü.
Cocteau 20. yüzyıldaki çok yönlü sanatçılann
önde geleni olarak nitelendirilmiştir.
Ama birçok yapıtının zor anlaşılır olması
yüzünden önemi, yaşadığı sürece tartışılmış
ve yeniden değerlendirilmiştir. Sonunda,
uzun sanat yaşamındaki temel güdünün
şaşırtmak ya da eğlendirmek hevesinden
çok sanatçının doğal yeteneğine yön veren
doğaüstü bir güce duyduğu derin inanç
olduğu kabul edilmiştir.
Cocteau’nun Türkçeleştirilen yapıtları arasında
La Voix humaine (1930; insan Sesi,
1940), L ’Aigle â deux tetes (1946; İki Başlı
Kartal, 1949, 1962) ve 1967’de Türkiye’de
sahnelenen. Le Bel Indiffirent (Kaygısız)
vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir