Endonezya


Notice: Undefined index: tie_hide_meta in /var/www/vhosts/saglikdogasi.com/public_html/wp-content/themes/teknolojihaber2/includes/post-meta.php on line 3

Toplam 13.670
adadan oluşur, bunlardan yaklaşık
12.700’ünde yerleşme yoktur. Sumatra, Cava,
Borneo’nun güney kesimi (Kalimantan)
ve Selebes’ten oluşan Büyük Sunda Adalannı,
Bali’den Timor’a kadar uzanan Küçük
Sunda Adalannı, Selebes ve Yeni Gine
arasındaki Maluku Adalannı (Baharat
Adalan) ve Yeni Gine’nin batı kesimini
kapsar. Yüzölçümü 1.919.443 km2’dir; batıdan
doğuya 5.100 km, kuzeyden güneye
1.900 km boyunca uzanır. Doğuda Papua
Yeni Gine ve Arafura Denizi, güney ve
batıda Hint Okyanusu, kuzeybatıda Andaman
Denizi, kuzeyde de Malakka Boğazı,
Güney Çin Denizi, Selebes Denizi ve Büyuk
Okyanusun batı kesimiyle çevrilidir.
• Başkenti Cakarta’dır. Güneydoğu Asya’nın
; en büyük ve en kalabalık ülkesi olan
■; Endonezya, Asya ve Avustralya arasındaki
konumuyla da stratejik bir önem taşır. 1986
I tahmini nüfusu 168.662.000’dir.
I D O Ğ A L YA P I. Yüzey şekilleri. Başlıca ada-
I lann en belirgin özelliği sık tropik ormanj
larla kaplı sarp volkanik dağlardır. Bu
1 dağlar yumuşak bir eğimle alçalarak yerini
kalın alüvyonlu bataklıklarla örtülü, sığ
denizler ve mercan kayalıklarla çevrili kıyı
ovalarına bırakır. Bölge düzeyinde birbiriy-
I le kesişen bir dizi sahanlık, volkanik dağ
j sırası ve denizaltı çukuru karmaşık bir
:oğrafi yapı oluşturur.
■t Büyük ve Küçük Sunda adaları Asya
makarasının güneydeki uzantısı Sunda Sahanlığının,
Yeni Gine’ye komşu adalar ise 1 Avustralya anakarasının kuzeydoğudaki
uzantısı Sahul Sahanlığının üstündedir. Birinci
sahanlık güney ve batıda, ikinci sahanlık
ise kuzeydoğuda derin denizaltı çukurlai
nyla çevrilidir. Japonya ve Filipinler dağ
| kuşağının uzantısı, Borneo ve Yeni Gine
arasında bir dizi volkanik dağ ve çukur
biçiminde yayılır. Sumatra’dan Timor’a ka-
< dar bir zincir biçiminde uzanan adaların
güney kenarı Güneydoğu Asya anakarasının
en hareketli kuşağını oluşturur. Etkin
• yanardağların bulunduğu bu bölge kuzeye
ve iç kesimlere doğru alçalarak yerini
bataklık düzlüklere ve sığ denizlere bırakır.
Dünyanın üçüncü büyük adası olan Borneo
genellikle tepeliktir, ama yükseklik çok
seyrek olarak 1.200 m’nin üzerine çıkar.
Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan
yayvan dağ sisteminin güneyinde alüvyonlu
bataklıklar bulunur. Borneo ile Sumatra
arasında Malakka Yarımadasının
uzantısı olan, granit kökenli Riau Adaları
(kepulauan) yer alır. Batıda volkanik olmayan
bir dizi küçük adayla çevrili olan
Sumatra, dört bölgeye ayrılır: Dar kıyı
ovası, Barisan Dağlan, alçak tepelik alan ve
adanın doğu yansını kaplayan alüvyonlu
düzlükler. Adadaki birçok güzel gölün en
ünlüsü olan kuzeydeki Toba Gölü (danau)
deniz düzeyinden 900 m yüksektedir. Tek
bir yapısal blok görünümünde olan Cava’
nin güney ve kuzey kıyılarında kireçtaşı
platformlar uzanır. Ortadaki yanardağ kuşağının
iki yanında alüvyonlu havzalar bulunur.
Cava’nın doğusunda sıralanan küçük
adalardan Bali ve Lombok benzer bir yüzey
i şekli gösterir. Sumbawa ve Flores’ten sonra
i daralan zincir, kuzeye doğru kıvrılan volkai
nik Banda Adalanyla sürer. Sumba ve
i Timor ise volkanik olmayan adaların bir
:: uzantısını oluşturur. Sunda ve Sahul sahan-
! lıklan arasında sıkışmış olan Selebes, derin
J körfezlerle oyulmuştur; adadaki sıradağlar
1 da derin vadilerle parçalanmıştır. Yeni Gi-
! ne, Kuzey Maluku ve komşu adalan kapsaj
yan Sahul Sahanlığının kuzeyi dağlık bir
kuşakla çevrilidir; Avustralya anakarasına
j bakan kesimler genellikle düzlük bataklıkj
lardan oluşur.
s Endonezya’da 200 kadar etkin ve yüzlerce
| sönmüş yanardağ bulunur. Sumatra’dan
İ Selebes’in kuzeyine kadar bir yarımay biçi-
| minde sıralanan bu yanardağlar zengin bir
I toprak dokusu oluşturur. Yakın dönemde
i püsküren yanardağların çoğu Cava’dadır.
İ Dünyaca ünlü Krakatoa’nın (Krakatau)
1883’teki püskürmesi Sumatra ile Cava
arasındaki Selat Sunda Adasının yok olma-
1 sına neden olmuştur,
j Akaçlama ve toprak dokusu. Ülkenin başi
lıca uzun akarsuları Borneo’daki Kapuas,
î Barito ve Mahakam’dır. Sığ iç denizler hem
ulaşım, hem doğal kaynaklar açısından
önem taşır. Cava’da andezitli volkanik,
Sumatra’da riyolit, Borneo’da granit ve
tortul kayaçlar egemendir. Nemli bölgeler
genellikle verimliliği kayaç kökenine göre
değişen lateritli topraklarla örtülüdür. Belirgin
bir kurak mevsimin görüldüğü yerlerde
esmer topraklara rastlanır. Yüksek sıcaklar
ve şiddetli yağışlar genelde hızlı bir aşınmaya
yol açar. Rüzgârların taşıdığı volkanik
küllerin çökelmesiyle oluşan katmanlar en
verimli alanlardır.
İklim. Endonezya’nın iklim koşullarını
belirleyen öğeler Ekvator’un çevresinde
bulunması, adalardan oluşması ve iki kara
kütlesi arasında yer almasıdır. Kıyı kesimlerinde
23°-31°C arasında değişen yıllık ortalama
sıcaklık 600 m’den sonra giderek
düşer. Kar yağışı görülen tek bölge Yeni
Gine Adasının doğusundaki Maoke Dağlandır.
Gündüz ile gece arasındaki sıcaklık
farkı mevsimler arasındaki sıcaklık farkından
daha yüksektir. Yağışlar miktar ve
dağılım bakımından önemli değişiklikler
gösterir. Ülkenin büyük bölümünde yıl
boyunca görülen şiddetli yağışlann büyük
bölümü aralık-mart arasında düşer. Genelde
2.000 mm olan yıllık ortalama yağış
miktarı, Doğu Cava ve Kuzey Selebes’te
1.500 mm’ye, Küçük Sunda Adalarında da
1.000 mm’ye kadar iner. Buna karşılık bazı
istasyonlarda 500-700 mm arasında değişen
günlük yağışlar da saptanmıştır. Mevsimler
arasındaki yağış farklılıkları muson rüzgârlanndan
kaynaklanır. Şiddetli kasırga ve
tayfunlar görülmese de; öğle sonrası fırtınalara
sık rastlanır.
Bitki örtüsü ve hayvan varlığı. Endonezya’
nin yaklaşık üçte ikisi ormanlarla kaplıdır;
ekili alanlann oranı yüzde 11, çayır ve
otlaklann ise yüzde 7’dir. Alçak kesimlerde-
Cava Adasında teraslanmış pirinç tarlaları,
Endonezya
Waldo E Austin – Black Star
ki karışık tropik yağmur ormanları, 1.500
m’den sorıra yerini genellikle meşe, defne,
tik ve manolyadan oluşan yaprakdökmeyen
yağmur ormanlarına bırakır. Sumatra’nın
doğu, Borneo’nun güney kıyı şeritlerinde
mangrov bataklıkları bulunur. Çiçek açan
bitki türleri 30 bini, ağaç türleri ise üç bini
bulur.
Endonezya hayvan varlığı bakımından iki
bölgeye ayrılır. Asya’ya bağlı olan batı
bölgesinde gergedan, orangutan, tapir, kaplan
ve fil gibi hayvanlar yaşar. Bali ile
Lombok ve Borneo ile Selebes arasından
geçen ayrını hattının doğusunda Avustralya’
ya özgü hayvanlara rastlanır. Bu bölgenin
hayvan varlığı kakadu, çardakkuşu, cennetkuşu
gibi kuşlan ve bandikut, kuskus gibi
179 Endonezya
keselileri kapsar. Belirli bir yöreye özgü
türler arasında Cava’daki tavuskuşu, Barisan
Dağlarındaki dağkeçisi, Cava nın batı
ucundaki tek boynuzlu gergedan, Borneo’daki
hortumlu maymun, Selebes’teki geyik
domuzu ve anoa denen yaban mandası ile
3 m boyundaki Komodo ejderi sayılabilir.
Ülkede çok değişik böcek türleri de
bulunur.
Y E R L E ŞM E d o k u s u . Endonezya’da dağların
ve denizlerin oluşturduğu engeller geçmişten
gelen toplumsal, kültürel ve dinsel
farklılıklara güçlü bir yapı kazandırmıştır.
Bu nedenle günümüzdeki yönetsel bölünme,
büyük ölçüde tarihsel bölgelere denk
düşer. Kıyı kesimlerinde genellikle ticaretle
uğraşan karışık kökenli “kıyı Malaylan”
ağırlıktadır. Buna karşılık iç kesimdeki
toplulukların geleneksel ve kapalı yapılarını
korudukları görülür.
Temelde kırsal bir ülke olan Endonezya’
da Cava, Madura, Bali ve bir ölçüde de
Sumatra ve Selebes dışında genellikle seyrek
bir yerleşme dokusu vardır. Büyük
ölçüde kendi kendine yeten küçük ve bağımsız
köyler, yapı olarak önemli bölgesel
farklılıklar gösterir. Yaşam biçimini toprağın
verimliliği belirler; küçük ve bağımsız
çiftçiler büyük çoğunluğu oluşturur.
Kentleşme yavaş bir süreç izlemektedir.
Cakarta, Surabaya ve Medan dışındaki
kentlerin çoğunda kırsal yaşam biçiminin
izleri belirgindir. Önemli kentler Cava’da
toplanmıştır.
NÜFUS . Endonezya’nın çok renkli etnik
bileşimi üç geniş grup altında toplanabilir.
Hindu kültüründen güçlü bir biçimde etkilenmiş
olan ve sulu pirinç ekimiyle uğraşan
Cava ve Bali’nin iç kesimlerindeki topluluklar,
ülke nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturur.
Köklü ve gelişmiş bir kültüre dayanan
bu grup Cava, Sunda, Madura ve Mali
halklannı kapsar. Etnik bakımdan karışık
bir yapı gösteren kıyıdaki Müslüman halklar
Sumatra ile Selebes’in güneyinden gelen
Malaylar ile Makasarlardan oluşur. Bütün
kıyı kentlerinde bulunan bu grubun etkisi
Cava’nın dışında çok daha güçlüdür. Üçüncü
grubun içine, yağışlann sulu pirinç
tarımına elvermemesi nedeniyle dönüşümlü
ekim yapılan bölgelerdeki kabile topluluklan
girer.
Bu kültürel sınıflandırmanın dışında kalan
önemli etnik topluluklar arasında Sumatra’
daki Bataklar ile Minangkabaular, Selebes’
in kuzeyindeki Minahasalılar ve Ambolular
sayılabilir. Yerel kökenli olmayan en büyük
topluluk, birçok kuşaktan beri Endonezya’da
yaşayan Çinlilerdir. Hollandalılann ve
Avrasyalıların çoğu bağımsızlıktan sonra
ülkeden ayrılmıştır. Büyük kentlerde iş
yaşamında ve Batı kültürüyle ilgili alanlarda
belirli bir ağırlığı olan Hintli, Arap ve
Avrupalı kesim sayıca küçük bir topluluk
oluşturur.
Konuşulan dillerin çoğu Malezya-Polinezya
kökenlidir. Bu diller 16 büyük gruba
ayrılır. Ulusal dil olan Endonezya dili
Sumatra’nın doğusundaki Djambi ilinde
konuşulan bir Malay lehçesinden geliştirilmiştir.
Oldukça basit olduğu için kolayca
benimsenmiş olan bu dil, ulusal birliğin
sağlanmasında önemli bir etken olmuştur.
Endonezya’da bütün büyük dinler önce kıyı
kesiminde tutunmuş ve Cava ile Sumatra’
nin güneyindeki açık bölgeler dışında çok
yavaş bir biçimde iç kesimlere yayılmıştır.
Günümüzde nüfusun yüzde 90’ma yakın
bölümü Müslüman olmakla birlikte Hinduizm
ve Budacılık ile eski animist ve pagan
inançların güçlü etkisi sürmektedir. Ülkenin
Endonezya
181 Endonezya
OR.M«n. 77 3
Endonezya 182
her yanına yayılmış olan Hıristiyanların
yaklaşık üçte ikisi Protestandır. Çinlilerin
çoğu Budacıhk ve Konfüçyüsçülüğe inanır.
Bazı uzak yörelerde kabile dinleri egemendir.
Müslümanlığa en sıkı biçimde uyulan
yerler Aceh, Sumatra ve Cava’nm batı
kesimleri, Kalimantan’ın güneydoğu kesimi
Bali’de bir krater gölü kıyısına kurulmuş Budacı
tapınağı, Endonezya
Ara Güler
ve bazı Küçük Sunda Adalarıdır. Cava’da
Müslümanların yalnızca üçte biri dinin gereklerini
tam anlamıyla yerine getirir; bunlara
santri denir. Bürokratların çoğunluğunun
oluşturduğu Hindulaşmış Müslümanlar
priyayi, geleneksel inançları sürdüren, İslam
inancının pek yerleşmemiş olduğu ve
genellikle köylü olan Müslümanlar abangan
olarak bilinir.
Nüfus yoğunluğunun (1986) km2 başına
88 kişi olduğu Endonezya’da, nüfus dağılımı
son derece dengesizdir. Aşın nüfus
sorunu yalnızca belirli bölgelerde vardır.
Dış göçler nüfus artışı’nda ve bileşiminde
önemli bir rol oynamaz. Toplam nüfusun
(1980) yüzde 77,6’sı kırsal kesimde yaşar.
Doğum ve ölüm oranlan (1985) sırasıyla
binde 30,4 ve 12’dir. On beş yaşın altındaki
grubun toplam nüfus içindeki oranı yüzde
40’a yakındır.
E K O N O M İ. Endonezya’da büyük ölçüde
tarıma ve madenciliğe dayanan, gelişme
yolunda bir karma ekonomi yürürlüktedir.
1967’den sonra uygulanan planlı kalkınma,
ikili ve çok taraflı yardım kuruluşları aracılığıyla
çalışan Batılı ve Japon iş çevrelerince
yönlendirilmektedir. Bu çalışmalar sonucu
ekonomide küçümsenmeyecek bir gelişme
sağlanmış olmakla birlikte, Endonezya kişi
başına düşen milli gelir bakımından hâlâ en
yoksul ülkeler arasında yer almaktadır.
1984 verilerine göre ülke gayri safi milli
hasılası (GSMH) 78,881 milyar ABD Dolan,
kişi başına düşen milli gelir ise 486 ABD
Doları’dır.
Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) içindeki
payı (1984) dörtte bire yakın olan tanm
sektöründe, toplam işgücünün yansından
fazlası çalışır. Üretimin büyük bölümünü
küçük üreticiler sağlamakla birlikte, ihracata
dönük büyük çiftlikler de tanmda önemli
bir yer tutar. Endonezya dünyanın önde
gelen kauçuk üreticilerinden biridir. Öteki
önemli ürünler kahve, çay, tütün, kopra,
baharat (karanfil ve küçük hindistancevizi),
palmiye yağıdır. Temel gıda ürünü pirinçtir;
devletin modernleştirme çalışmaları verimliliği
önemli ölçüde artırmıştır. Aynca mısır,
manyok, tatlı patates, yerfıstığı ve soya
fasulyesi de yetiştirilir. Son yıllarda keresteciliğin
gösterdiği hızlı gelişme sonucunda,
ahşap ürünler önemli bir ihracat kalemi
durumuna gelmiştir. Hızlı kesimin ormanlarda
yol açtığı yıkımı önlemek amacıyla
bazı kısıtlamalar getirilmiştir. Balıkçılık henüz
küçük ölçekli bir etkinliktir; Japonya’
nin yardımıyla son yıllarda üretim ve ihracatta
belirli bir artış sağlanmıştır.
Endonezya dünyanın önde gelen petrol,
doğal gaz ve kalay ihracatçılan arasında yer
alır. Petrol rezervleri 9,8 milyar varil, doğal
gaz rezervleri ise 800 milyar m3 olarak
tahmin edilmektedir. Devlet mülkiyeti altındaki
bu yataklann işletilmesine kalifiye
işgücü ve sermaye ile katkıda bulunan
yabancı şirketler üretimden pay alır. Arıtım
işlerini devlete ait petrol şirketi Pertamina
yürütür. Doğal gaz alanında üretim tesisleri
giderek artmaktadır. İşlenen öteki önemli
madenler bakır, manganez, nikel ve boksittir.
Sanayinin en önemli dalını petrol üretimi
oluşturur. Son yıllarda özellikle devletin
öncülüğünde büyük ölçekli imalat sanayileri
kurulmuştur. İthal hammaddeye dayanan
başlıca sanayi dokumacılıktır. Kimyasal
maddeler, oto lastiği, elektronik parçalar,
çimento, gübre ve kâğıt da önemli sanayi
ürünleridir. Genel tüketim mallan üreten
küçük ölçekli imalat kuruluşlan yaygındır.
Bankacılık sektörünün büyük bölümünü
elinde tutan devlet, faiz ve sıkı para politikalarıyla
ekonomiye yön vermede önemli
rol oynar. Bununla birlikte müdahale ve
denetim mekanizmaları gevşetilerek, yabancı
sermayeyi çekecek özendirici önlemler
alınmıştır. Orta ve küçük ölçekli sanayilerde
yoğunlaşmış olan özel sektörün ağırlığı
giderek artmaktadır. Her yıl biraz daha
Bali’de balıkçı tekneleri, Endonezya
Ara Güler
artan petrol gelirlerine karşın, ödemeler
dengesinin sağlanmasında dış yardımlar
önemli rol oynar. Genelde hammadde ve
gıda ürünlerine dayanan ihracat karşılığında
mamul mallar ithal edilir. Ayrıca pamuk
gibi hammaddeler ve bazı gıda ürünleri de
ithal edilir. Dış ticarette en önemli yeri
tutan Japonya’yı ABD, Singapur ve Malezya
izler.
Ülke içi taşımacılık büyük ölçüde deniz
ulaşımına dayanır. Başlıca yük limanlan
Cakarta’ya bağlı Tanjungpriok, Surabaya’
ya bağlı Tanjungperak ve Medan’a bağlı
Belawan’dir. Petrol yüklemenin büyük bölümü
Sumatra’nın güneyindeki Palembang’
dan yapılır. Karayolu ağının gelişkin olduğu
adalar Cava ve Sumatra’dır, Endonezya
Devlet Demiryollan (PJKA) Cava, Madura
ve Sumatra’da toplam uzunluğu (1984)
6.500 km’ye ulaşan hatlar işletir. Ülke
içinde çeşitli şirketlerce tarifeli hava seferleri
yapılır. Dış hat seferleri genellikle Cakarta
ile Bali’deki Denpasar havaalanlarından
yapılır.
Y Ö N E T S E L V E T O P L U M S A L K O Ş U L L A R .
1945 Anayasası uyarınca yürütme gücü
geniş yetkilerle donatılmış olan devlet başkanının
elindedir. Başkan, devlet yönetiminin
en üst organı olan Halk Danışma
Meclisi’nce (MPR) beş yılda bir seçilir ve bu
organa karşı sorumludur. Silahlı kuvvetler
başkomutanı olmanın yanı sıra yasama organı
Halk Temsilcileri Meclisi’nin (DPR)
önderi sayılır ve olağanüstü durumlarda
DPR’nin izniyle yasa yerine geçen kararnameler
çıkarabilir. DPR, siyasal partiler,
silahlı kuvvetler, meslek kuruluşları, öğrenci
birlikleri gibi gruplann ve bölgesel temsilcilerin
gösterdiği adaylar arasından başkanın
seçtiği 920 üyeden oluşan ve beş yıllık
görev süresi içinde yılda yalnızca bir kez
toplanan MPR, devlet yönetimine ilişkin
genel ilkeleri ortaya koyar. DPR’nin 460
üyesinin 100’ü çeşitli gruplar arasından
başkanca atanır; geri kalan üyeler nispi
temsile göre seçimle belirlenir. Başkan
hükümet çahşmalannda kabinenin yanı sıra
tanınmış kişilerden oluşan Yüksek Danışma
Konseyi (DPA) ile mali işleri denetleyen
beş kişilik Yüksek Hesap Kurulu’ndan
(BPK) da yardım görür. Ülke siyasetinde
en önemli güç, siyasal partilere bağlı olmayan
61 meslek kuruluşunun ortak sekreterliği
olan Sekber Golkar’dır. Resmî muhalefet
partileri Birleşik Kalkınma Partisi (PPP) ve
Endonezya Demokrat Partisi’dir (PDI). On
yedi yaşına ulaşan ya da evli olan her
yurttaşın oy kullanma hakkı vardır; seçimlerde
aday olma yaşı ise 21’dir.
Endonezya’nın sosyal sigorta sistemi, tedavi
ve koruyucu hekimliğe yönelik bütün
sağlık hizmetlerinin bir arada bulunduğu il
sağlık merkezlerine dayanır. Doktor ve
yardımcı personel sıkıntısı henüz giderilememiştir.
Önemli hastalıklar denetim altına
alınmıştır, ama yetersiz beslenme sorunu
özellikle çocuklar açısından hâlâ sürmektedir.
Bebek ölüm oranı (1985) binde 79’dur.
Ortalama ömür kadınlar için 56, erkekler
için 53 yıldır. Konut açığının büyük olduğu
kentlerde genel hizmetler de yeterli olmaktan
uzaktır.
Eğitim sistemi altı yıllık ilköğretimden
sonra, üç yıl orta ve üç yıl lise düzeyinde
verilen ortaöğretimi kapsar. Ders programlan
genel, mesleki, teknik ve tanmsal
bölümler biçiminde aynlır. Yükseköğretim
resmî ve özel nitelikte 40 kadar üniversite,
enstitü ve yüksek öğretmen okulunu kapsar.
Başlıca üniversiteler Bogor Tanm Enstitüsü,
Bandung Teknoloji Enstitüsü ve
Endonezya Üniversitesi’dir.
K Ü L T Ü R E L YA Ş AM . Endonezya’da yüzyıllarca
süren kültürel özümleme, bu alanda
zengin bir çeşitlilik yaratmıştır. İS 8-10.
yüzyıllar arasındaki dönemde Cava’nın orta
kesiminde inşa edilen ve günümüzde yıkıntı
durumunda olan yaygın tapınak kompleksleri
Hinduizmin etkisini yansıtır. Mahayana
Budacılığının büyük anıtı Borobudur(*),
güney yanküresinin en görkemli yapısı olarak
kabul edilir. Aynı dönemde yayılan
Hindu efsaneleri Ramayana ve Mahabharata,
Cava ve Bali’nin kırsal geleneklerine
güçlü bir biçimde sinmiştir. Bu kültürel
mirasın izleri müzik, dans ve oyunlarda açık
bir biçimde görülür. Geleneksel tiyatro,
gölge oyunu (wayang kulit), kukla oyunu
(wayang gölek) ve aktörlerin yer aldığı
sahne oyunu (wayang orang ya da wayang
wong) biçimlerini kapsar. Sahne oyununda
genellikle mask giyen aktörlere bir game-
7an(*) orkestrası eşlik eder.
Başlıca bezeme sanatlan metal işlemeciliği,
taş, ahşap, kemik ve fildişi oymacılığı,
dokumacılık ve bez boyam acılığıdır. Bu
alanda öteki Güneydoğu Asya kültürlerinin
bazı etkileri görülmekle birlikte, çeşitli
özgün üsluplar bulunur. Batik(*) boyama
tekniğiyle ince işlemeli ve karmaşık desenler
elde edilir. Örgü işlerinde şifreyi andıran
geometrik figürler kullanılır. İpliklerin önceden
boyanmasına dayanan dokumacılık
son derece gelişmiştir.
Cakarta’daki Ulusal Müze’de zengin bir
oyma, dokuma ve el sanatları koleksiyonunun
yanı sıra ülkenin çeşitli yerlerindeki ev
Geleneksel gıysııer içinde ketjak dansı yapan Balili
bir kız, Endonezya
Ara Güler
ve köylerin maketleri bulunur. Ulusal Müze’de
kentin tarihini yansıtan belge ve
yapıtlar sergilenir. Öteki önemli müzeler
Surakarta’daki (Cava) Radya Pustaka,
Denpasar’daki Bali ve Ubud’daki (Bali)
Ratna Warta’dir.
1950’lerde Cakarta’da açılan Ulusal Tiyatro
Akademisi, bütün tiyatro türlerinin geliştirilmesini
ve Batılı çizgilere uygun oyunların
sahnelenmesini sağlamıştır. Edebiyat
hem sözlü, hem yazılı türleri kapsar.
1920’lerde ve 1930’lann başında yayımlanan
ilk modem romanların başlıca teması eski
ve yeni kuşak, geleneksel ve modern yaşam
biçimi, Endonezya ve Batı kültürü arasındaki
çatışmadır. Selasih’in Kalan tek Untung
(Talih İstemezse) adlı yapıtı, bir kadın
yazar tarafından yazılmış ilk önemli kitap
olarak kabul edilir. Bir şiir ustası olan Amir
Hamzah’nın (1911-40) şürleri Tanrı konusundaki
düşüncelerini dile getirir. Eugene Delacroix’dan
etkilenmiş olan Raden Saleh
(1816-80) modem resmin gelişmesine öncülük
etmiştir.
TARİH. İlk krallıklar ve Hint etkisi. Bugünkü
EndonezyalIların atası sayılan İlk-
Malayların (Proto-Malay) Asya anakarasından
adalara yönelik göç dalgalan Neolitik
Çağdan başlayarak İO 1000’lere değin sürdü.
Kıyılarda ve akarsu çevrelerinde kümelenen
birçok küçük topluluk, uzun yıllar
kapalı ve dış dünyadan kopuk bir yaşam
biçimini sürdürdü. İS 1. yüzyılda Hindistan
ve Çin’le başlayan ticari ilişkiler, adalarda
Hinduizm ve Budacılığın kültürel etkisinin
yayılmasını sağladı. Limanlara uğrayan ticaret
gemilerinden alınan vergilerle zenginleşen
krallıkların en güçlüsü, merkezi Sumatra’nın
güneydoğusundaki Palembang olan
Şrivicaya Krallığı’ydı.
Şrivicaya krallarına ilişkin ilk yazılı kaynaklar
7. yüzyılın ikinci yansından kalmadır.
Mahayana Budacılığmın Tantra kolundan
etkilenmiş olan bu krallar, kendilerini
bodhisattva (geleceğin Budası) olarak görüyordu.
Bu tutum yeni yükselmekte olan
krallığın öteki rakipleri safdışı ederek deniz
ticaretini kendi tekeli altına alma çabasıyla
da bağlantılıydı. Zamanla küçük birimleri
kendisine bağlayan Şrivicaya, egemenliğini
Sumatra’nın yanı sıra Malakka Yarımadasına
ve Cava’nm batısına kadar genişletti. On
birinci yüzyılın sonlanna doğru Mınangkabau
krallarının denetimindeki komşu
Djambi kenti öne çıkarak kıyı ticaretini ele
geçirdi. Bu sırada Çinliler bölgede yeni
limanlar bulduğundan, Djambi güçlü bir
krallığa dönüşmesini sağlayacak kaynaklardan
yoksun kaldı. Ortaya çıkan boşluğu 13.
yüzyılda bir Cava hükümdan doldurdu.
Cava’nın tarihine ilişkin ilk bilgiler 8.
yüzyılda adanın ortasındaki Kedu Ovasını
elinde tutan ve Şrivicaya ile ilişkileri olan
Şailendra hükümdarlanyla ilgilidir. Tarımsal
zenginliğe dayanan bu krallığın güçlü bir
dinsel temeli de vardı. 10. yüzyıl başlannda
Şailendralann ortadan kalkmasından soiıra,
adanırı doğusundaki Brantas Irmağı vadisinde
egemen olan Pasuruan Krallığı öne
çıktı. 1035’te bütün rakiplerine boyun eğdiren
Pasuruan kralı Erlangga, ülkesinin Kediri
(Panjalu) diye bilinen güney kesimini
oğullarından birine, Janggale diye bilinen
kuzey kesimini de öbürüne vererek topraklannı
iki oğlu arasında paylaştırdı. Bu
kralların gücü, düzeni sağlama ve büyük
çaplı sulama tesislerini kurma karşılığında
vergi topfadıklan köylülere dayanıyordu.
Yerel feodal beylerin sürekli ayaklanmalan
karşısında Kediri hükümdarlan, 1222’de
183 Endonezya
başkentlerini adanın doğusundaki limanlara
daha yakın olan Kutaraja’ya (sonradan
Singhasari) taşıdılar. Bu sırada Cava’nın
gelişmiş kültürel değerleri çevredeki adalarda
da etkili olmaya başladı. Bu etkiye
dayanarak siyasal egemenliğini genişleten
Kertanagara (hd 1268-92), 1275’te Malayu’yu
da kendisine bağladı.
Macapahit egemenliği ve Müslümanlığın
yayılması. 1289’da Kubilay Han’ın bağlılık
bildirmesi için gönderdiği elçileri geri çeviren
Kertanagara, Moğollann istilasına karşı
koymaya hazırlanırken, çıkan bir ayaklanmada
öldürüldü. Bir süre sonra duruma
egemen olan damadı Kertaracasa, krallığın
başkentini Macapahit’e taşıdı. Bir dizi ayaklanmayı
bastırdıktan sonra. 1319’da bütün
Cava’yı denetim altına aldı. İmparatorluğun
kurulmasında önemli rol oynayan ünlü komutan
Gacah Mada, Kertanagara’nın kızının
başta olduğu dönemde (y. 1329-50)
devlet yönetimini üstlenerek Bali, Sumatra
ve Bomeo’da Macapahit egemenliğini kabul
ettirdi. Daha sonra başa geçen Hayam
Vuruk’un döneminde (1350-89) Macapahitler
güçlerinin doruğuna çıktı. Vuruk’un
ölümünden sonra bağımsızlık ilan etmek
isteyen Palembang hükümdan yenilgiye
uğratıldıysa da, bölgede yayılan Müslümanlığın
etkisiyle Sumatra yeniden öne çıktı.
13. yüzyılın sonlanna doğru Sumatra’nın
kuzeyinde Samudra-Pasai ve Perlak adlı iki
küçük Müslüman krallık kurulmuş bulunuyordu.
14. yüzyıl sonunda varlıklı bir ticaret
merkezi durumuna gelen Samudra-Pasai,
15. yüzyıl başlannda Malakka limanının
girişini denetim altına aldı. Bölgeyle gelişen
ticari bağlar sonunda Cava’mn kuzeyinde
de benzer Müslüman devletçikler ortaya
çıktı. 16. yüzyılda Samudra-Pasai’nin yerini
alan Açe Sultanlığı, Müslümanlığı Sumatra’nın
batısındaki Minangkabau’ya da yaydı.
Bu arada Macapahitlerin iç çekişmeler
sonunda sahneden silinmesiyle Cava’da
Müslüman devletler ile iç kesimdeki aristokratlar
arasında çatışmalar baş gösterdi.
16. yüzyılın ikinci yansında bütün adayı
egemenlik altına almaya çalışan Müslüman
Demak sultanlan yenilgiye uğrayınca, Cava’nın
ortasındaki Mataram Krallığı güçlenmeye
başladı. Mataramların 17. yüzyılın ilk
yarısında kıyı devletlerine karşı saldınya
geçmesi, Cava’nın denizaşırı ticaretinin yıkılmasına
yol açtı. Bu ortamda 1510’da
Maluku Adalarını ele geçirmiş olan Portekizlileri
izleyen İspanyollar, HollandalIlar
ve İngilizler yerel güçleri birbirine karşı
kullanarak bölgeyi adım adım denetim altına
almayı başardılar.
Hollanda egemenliği. 1602’de oluşturulan
Birleşik Doğu Hindistan Kumpanyası, öncelikle
Cava’daki merkezi Batavia’dan yönettiği
ticaret üsleri ağıyla bölgede bir ticari
tekei kurmaya yöneldi. 1641’de Malakka’yı
Portekiz’den aldıktan ve İngiliz etkisini
önemli ölçüde, sınırladıktan sonra, yerel
hükümdarlıkları denetim altına almaya girişti.
Ardından en güçlü devlet olan Mataram’ın
iç çekişmelerinden yararlanarak
adım adım topraklannı ele geçirdi. Böylece
1755’te Mataram Krallığı’ndan geriye küçük
Yogyakarta ve Surakarta sultanlıkları kaldı.
Kumpanyanın bölgedeki ürünleri toplamak
için kurduğu zorunlu ekim ve vergi sistemi,
büyük bir zenginlik kaynağı oldu. Ama 18.
yüzyılda kaçakçılık yüzünden ticari tekelin
kırılması, yönetim giderlerinin yükselmesi,
görevliler arasında baş gösteren yolsuzluklar
ve İngiliz rekabetinin artan baskısı
kumpanyayı mali güçlükler içine soktu.
1784’teki Paris Antlaşmasıyla Doğu Hint
suları İngiliz ticaretine açıldı. Bir süre sonra
Endonezya tarihinin ilk dönemleriyle ilişkilendirilen bölgeler
Endonezya 184
Hollanda topraklarının Fransız yönetimi
altına girmesi ve kumpanyanın dağıtılması
bölgenin yönetiminde önemli değişikliklere
yol açtı.
Napoleon’un Doğu Hint Adalarını İngiliz
saldırılarına karşı korumak için 1806’da
bölgeye genel vali olarak atadığı Herman
Willem Daendels, merkezî bir yönetim
sistemi kurdu. İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyasının
1811’de Cava’yı ele geçirmesinden
sonra Hindistan genel valisinin yardımcısı
olarak yönetimi üstlenen Thomas Stamford
Raffles, merkeziyetçi yapıyı daha da
geliştirerek sultanlıkları 16 İngiliz temsilciliğine
bağladı. Zorunlu vergi sistemi yerine
bütün arazilerin mülkiyetine el koyarak bir
rant sistemi oluşturdu. Ama Napoleon’un
yenilgiye uğramasından (1815) sonra Cava
yeniden Hollanda’ya verildiğinden, bu tasardan
uygulamaya geçirme olanağını bulamadı.
Merkezî yönetim sistemini temelde koruyan
HollandalIlar, Cava Savaşı (1825-30) ve
Sumatra’daki Padri Savaşı (1821-37) gibi
yerel ayaklanmalan bastırdıktan sonra başlangıçta
sultanlıklara tanıdıktan özerkliğe
son verdiler. Bu arada genel valiliğe atanan
Johannes Van Den Bosch, bölgenin tarım
gören HollandalI bir topluluk oluştu. Öte
yandan Batı etkisinde seçkin bir yerli tabaka
ortaya çıktı. Plantasyon ekonomisiyle
kırsal kesimde çözülmeler başladı.
19. yüzyıl sonlannda Hollanda’da sömürgedeki
toplumsal koşullann düzeltilmesi
gerektiği yönünde güçlü bir eğilim belirdi.
1901’deki yönetim değişikliğiyle birlikte
eğitim ve sağlık hizmetlerini geliştirmeye ve
köylüleri desteklemeye yönelik Ahlaki Politika
benimsendi. Sömürgenin Batı uygarlığıyla
bütünleşmesini sağlama düşüncesinden
yola çıkan bu politika, yaşam koşullannda
önemli bir değişiklik getirmedi. Bununla
birlikte ekonomik sistemin dolaylı bir
sonucu olarak geleneksel toplum yapısı
kınlırken, aydın bir tabakanın doğması,
modern düşüncelerin yayılması ve İslamcı
çevreleri de etkilemesi sonucunu getirdi.
Milliyetçiliğin yükselmesi. Sömürge yönetiminin
ekonomik ve toplumsal alandaki
aynmcı politikalanna tepki temelinde gelişen
milliyetçi akım, 1908’de Budi Utomo’
nun(*) (Yüce Uğraş) kurulmasıyla örgütlü
bir biçim aldı. Daha çok kültürel çalışmaları
temel alan bu dernek, seçkin tabakayla
sınırlı kaldı. Buna karşılık 1912’de kurulan
Sarekat İslam (İslam Birliği) hızla büyüyerek
geniş bir kitle desteği buldu. 1914’te de
Doğu Hint Adalan Sosyal Demokrat Birliği
GÜNEY ÇIN DENİZİ
0 2 0 0 4 0 0 mı
A 2<k> 4 6 lT 6 b 0 km
o ıtembang Banj’armasin CAVA DENİZİ ıtavia „ o ‘urakarta
H İN T O K Y A N U S U
_ _ . Flores . _ cC> ‘
. £ / Tm°r
aırlF3frfcS§i>
ftAru
^Tanimbar
BANDA DENİZİ
HOLLANDA DENETIMI ALTINDAKİ BÖLGE: ■1619‘a | 11898 e ! (i 942 ye
değin [___ j değin |______ J değin AVUSTRALYA
Endonezya’daki Hollanda denetiminin yayılması
Zainu’ddin, A Short History of Indonesia (1968) Praeger Publishers
potansiyelinden yararlanmak amacıyla Tanm
Sistemi (Cultuurstelsel) olarak bilinen
yeni bir yöntem geliştirdi. Her köyün ekili
alanlannın beşte birini ihracat ürünlerine
ayırmasını ve bunu vergi olarak yönetime
vermesini öngören bu sistem, 1840-80 arasında
Hollanda’nın bütçe gelirlerinin üçte
birini sağladı. Buna karşılık köylüler ağır
sömürü altında giderek yoksullaştı. Yerel
hükümdarlar ise sistemin uygulanmasında
bir aracı durumuna geldi.
1860’larda adalann zenginliklerinden yararlanmak
isteyen HollandalI iş çevrelerinin
baskılan sonunda, söz konusu sistem hemen
kaldmlmamakla birlikte, özel sermayenin
de bölgeye girmesini sağlayacak Liberal
Politika benimsendi. 1870’te kabul edilen
bir yasayla Avrupah yatınmcılann uzun
vadeli kiralama yoluyla toprak edinmesine
izin verildi. Böylece kahve, şeker, çay ve
tütüne dayanan ihracata kauçuk, kopra gibi
yeni ürünler ve kalay gibi madenler eklendi.
Hızlı ekonomik gelişmeye siyasal egemenliğin
yayılması eşlik etti. 1875-1904 arasındaki
Açe Savaşı(*) sonunda Sumatra’nın bütününde
denetim sağlandı. Selebes ve Maluku
adalarındaki hükümdarlar Batavia’ya bağlandı.
Bunu doğudaki öteki adalar izledi.
1910’a gelindiğinde Doğu Hint Adalannı
birleşik bir sömürgeye dönüştürme süreci
tamamlanmış bulunuyordu. Bu gelişmelerle
birlikte büyük kentlerde yönetim işlerini
(ISDV) kuruldu. I. Dünya Savaşı sonrasında
Hollanda yönetiminin sınırlı bir temsil
temelinde oluşturduğu Halk Konseyi (Volksraad),
büyük ölçüde iç içe geçen iki örgütün
yürüttüğü mücadeleyi durduramadı.
1920’de Endonezya Komünist Partisi’ne
(PKI) dönüşen ISDV, Sarekat İslam içindeki
tutucularla ortaya çıkan çatışmalar üzerine
bağımsız bir mücadele çizgisine yöneldi.
Bu partinin 1926 sonunda Cava’da, 1927
başında da Sumatra’nın batısında başlattığı
ayaklanma kısa sürede bastınldı. Bu arada
Sarekat İslam da önemli ölçüde güç kaybetti.
Bandung’daki aydın çevrelerin aynı sıralarda
bağımsızlık hedefiyle kurduğu dernekler,
Temmuz 1927’de Sukarno’nun başkanlığında
kurulan Endonezya Milliyetçi Partisi’nde
(PNI) bir araya geldi. Hollanda
yönetimiyle işbirliğini reddeden bu parti,
ılımlı liderleri de içine alan geniş bir cephe
kurmayı başardı. Ama 1929’da Sukarno ve
öteki bazı liderlerin tutuklanması, cephenin
bölünmesine ve birkaç partiye dönüşmesine
yol açtı. 1931’de serbest bırakılan Sukarno,
1933’te yeniden tutuklanarak sürgün edildi.
Bunu milliyetçi liderlere yönelik yoğun
baskılar izledi. II. Dünya Savaşı’nın patlak
vermesiyle Japonya’nın 1942’de Cava’yı
işgal etmesi, milliyetçi hareketin önünde
yeni bir dönem açtı.
Japon yönetimi baskıcı politikalar izlemekle
birlikte, milliyetçi çevrelere dayanma
yoluna gitti. Sukarno, Japon yönetiminin
izniyle Mart 1943’te Halk Gücünün Merkezi
(Putera) adlı bir örgüt kurdu. Ardından
Merkezî Danışma Konseyi, gençlik örgütleri
ve gönüllü savunma kuvvetleri oluşturuldu.
1944 sonlannda Endonezya’nın bağımsızlığı
yönünde bazı adımlar atan Japonya’
nin teslim olmasının ardından, 17 Ağustos
1945’te Cakarta’da (Batavia) bağımsızlık
ilan edildi. Devlet başkanına önemli yetkiler
veren cumhuriyetçi bir yönetim oluşturuldu.
Endonezyalılann kararlı tutumu karşısında,
yönetimin devri için görüşme masasına
oturmak zorunda kalan Hollanda, Temmuz
1947’de ve Aralık 1948’de anlaşmaları çiğneyerek
yönetimi zorla ele geçirmeye çalıştı.
Bu girişimlerin sonuç vermemesi üzerine,
Lahey’de yapılan yuvarlak masa toplantısı
sonunda Ağustos 1949’da yönetimin
devri konusunda anlaşmaya vanldı.
Bağımsızlık sonrası. Hollanda ile sembolik
bir birliği sürdüren Endonezya, 1950’de
arlamenter yönetimi öngören bir anayasa
enimsedi. 1955’teki ilk seçim öncesinde
meclis üyeleri partiler arası bir anlaşmayla
atama yoluyla belirlendi. Çok sayıda partinin
katıldığı seçimler sonunda ilk dört sırayı
Müslümanlann ağırlıkta olduğu Masyumi
ve Nahdatul Ulama – NU (Ulemanın Yükselişi)
ile PNI ve PKI aldı. Bu partilerin
dayandığı kesimler, ülkedeki parçalanmışlığı
ve bölgesel çekişmeleri yansıtıyordu.
Bağımsızlık sonrasında birbirini izleyen kısa
ömürlü hükümetler, Dış Adalar ile Cava
arasında odaklaşan çatışmanın üstesinden
gelemediği için aynlıkçı eğilimler güçlenmeye
başladı. Bu arada 1954’te Hollanda ile
sembolik birliğe de son verilmesinden sonra,
Yeni Gine’nin batı kesimini oluşturan
Batı Irian (eskiden Irian Barat, bugün Irian
Jaya) konusundaki anlaşmazlık da şiddetlendi.
Sınırlı yetkilerle devlet başkanlığını
üstlenmiş olan Sukarno, bu ortamda ülkenin
geleneklerini temel alan Güdümlü Demokrasi
görüşünü ortaya attı. Köylerde
olduğu gibi, sorunlann çözümünde uzun
görüşmeler (musyawarat) yoluyla anlayış
birliğine (mufakat) varma ilkesinin uygulanmasını
öngören bu sistem, devlet başkanınm
gözetimi altında dört ana partiye ve
meslek gruplannı temsil eden bir meclise
dayanacaktı.
Süregiden kanşıklıklar üzerine Mart
1957’de “savaş ve kuşatma hali” ilan edildi.
Yıl sonunda HollandalIlara ait işletmelere
el konmaya başladı. 1958 başında Batı
Sumatra’daki ayrılıkçı liderler bağımsız bir
hükümet oluşturdu. Masyumi’nin desteklediği
bu ayaklanma Kuzey Selebes’e de
sıçradı. Ama ordunun müdahalesiyle kısa
sürede bastırıldı. 1959’da ordunun desteğiyle
Güdümlü Demokrasi görüşünü yeniden
gündeme getiren Sukamo, meclisin onayım
alamamasına karşın yeni bir anayasayı yürürlüğe
koydu. Yürütme gücünü de üstlenerek
kendine bağlı bir hükümet kurdurdu.
1960’ta bütçeyi onaylamayan meclisi dağıtarak
atama yoluyla yeni bir meclis oluşturdu.
Yeni yönetimin temel dayanaklan olan’
ordu ile PKI arasında bir denge politikası
izlemeye özen gösterdi. Bu sırada enflasyon
hızla yükselirken, ihracat gelirleri düşmeye
ve dış borçlar artmaya başladı.
Bandung Konferansı’yla (1955) Üçüncü
Dünya içinde etkin bir yer almış olan
Endonezya, Sukarno’nun yönetimi altında
Batı’yla daha açık bir çatışmaya girdi.
1962’de Hollanda’yla varılan anlaşma uyannca
Batı Irian’m 1969’da bölge halkının
seçimini yapmasına değin BM yönetimi
altına girmesi kabul edildi. Eylül 1963’te
Malezya Federasyonu’nun oluşturulmasına
karşı çıkan Endonezya, Şubat 1965’te
BM’den çekildi.
3U Eylül 1965’te ordu içindeki bir darbe
girişiminden sonra duruma egemen olan
fjeneral Suharto, iktidarı ele geçirmeye
Çalışmakla suçladığı PKI’ye karşı Cava ve
fBali’de vahşi bir kıyım başlattı. Ölü sayısıİun
80 bin ile 1 milyon arasında tahmin
«dildiği bu kıyımın ardından güç dengesinin
bozulmasıyla, Sukarno giderek artan bir
»askı altına girdi. Genelkurmay başkanlığımı
üstlenen Suharto, Mart 1966’da olağanüstü
yetkiler elde ederek yönetimde geniş
taplı bir temizlik gerçekleştirdi ve sonunda
jVlart 1968’de devlet başkanlığına getirildi,
fîukarno ise ölümüne (1970) değin ev hapsinde
tutuldu.
I Malezya ile çatışmaya son vererek BM’ye
pönme karan alan ve Güneydoğu Asya
fjluslar Birliği’nin (ASEAN) kuruluşunda
jbtkin bir rol oynayan Suharto, ülkeye
Şabancı sermaye girişini kolaylaştıran bir
Jiizi önlem aldı. Bölgedeki sorunlarda ABD
Jlış politikasına uygun bir çizgi izledi. Gücünü
ordudan ve gizli güvenlik örgütünden
almaya devam etmekle birlikte, sivil görü-
Jıümlü bir yönetime geçiş için çeşitli siyasal
Jüizenlemelere girişti. 1971’de baskı altında
yapılan seçimlerde hükümet güdümündeki
fSebker Golkar büyük bir çoğunluk elde
jetti. Getirilen siyasal kısıtlamalar üzerine,
kıuhalefetteki partiler iki ana parti altında
birleşti. İzlenen otoriter yönetime karşın,
%974’ten sonra özellikle İslamcı çevreler ve
öğrenciler arasında düzene yönelik tepkiler Ifoğunlaştı. Bu arada çeşitli yolsuzluklar ve
>rdu içindeki hiziplerin çatışmalan da su
‘üzüne çıktı. 1975-76 yıllannda Portekiz’e
tit olan Doğu Timor’un (Timor Timur)
Ihakı, dış politikada sorunlara yol açtı.
! 1978’den sonra muhalefeti bastırmak için
İ’eni baskıcı önlemler alan yönetim, orduya
fdaha ağırlıklı bir rol verdi. 1982’de Sebker
İGolkar seçimleri kazanırken, Suharto
5983’te dördüncü kez, 10 Mart 1988’de de
İbeşinci kez başkan seçildi.

Rate this post

Notice: Undefined index: tie_hide_share in /var/www/vhosts/saglikdogasi.com/public_html/wp-content/themes/teknolojihaber2/single.php on line 65
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*