EDEN BULUR
Ne ekersen onu biçersin”deyimi, bir kişinin başkalarına karşı sergilediği davranışların er ya da geç kendisine de geri döneceğini ifade eden bir atasözüdür. Bu deyim, genellikle olumsuz davranışlar için kullanılır, ancak olumlu davranışlar için de geçerli olabilir. İşte bu deyimi açıklayan detaylı bir izah:
Anlamı ve Kapsamı
Karma ve Etki-Tepki Prensibi:
Deyim, doğrudan karma yasasıyla ilişkilidir. Karma, kişinin eylemlerinin, niyetlerinin ve davranışlarının gelecekteki sonuçlarını belirlediğine inanılan bir kavramdır. Buna göre, bir kişi kötü bir eylemde bulunursa, bu kötülük bir şekilde ona geri dönecektir. Aynı şekilde, iyi eylemler de olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Fizikteki etki-tepki prensibi gibi, sosyal ve ahlaki bağlamda da her davranışın bir karşılığı vardır. Bu prensip, evrensel bir yasa olarak kabul edilir ve “Eden bulur” deyimiyle özdeşleşir.
Adalet ve Hesap Verme:
Deyim, bir tür evrensel adaletin varlığını ima eder. Yani, dünyada veya evrende bir denge vardır ve bu denge, bir şekilde adaleti sağlar. Kötü eylemlerde bulunanlar, er ya da geç bunun bedelini öderler.
Hesap verme durumu, toplumsal ve bireysel düzeyde de geçerlidir. İnsanlar, başkalarına zarar verdiklerinde, sosyal ilişkilerinde veya iç huzurlarında bir bedel öderler.
Toplumsal Yansımalar:
Toplumda, kişinin davranışları genellikle bir yankı uyandırır. Birisi kötü davranışlarda bulunuyorsa, bu davranışlar başkaları tarafından fark edilir ve ona karşı olumsuz bir tutum geliştirilir. Sonuç olarak, kişi sosyal çevresinden dışlanabilir veya itibarı zarar görebilir.
Olumlu davranışlar ise genellikle takdir ve destekle karşılanır. Bu da kişiye sosyal çevresinde daha fazla saygı ve sevgi kazandırır.
Örneklerle Açıklama
Olumsuz Davranışlar:
Bir iş yerinde sürekli olarak dedikodu yapan ve insanları arkasından kötüleyen bir kişi düşünelim. Bu kişi, kısa vadede bazı avantajlar sağlayabilir, ancak uzun vadede bu davranışları öğrenildiğinde güvenilirliğini yitirebilir ve iş arkadaşları tarafından dışlanabilir.
Aynı şekilde, hile yaparak veya yalan söyleyerek başkalarını kandıran bir kişi, bir gün bu davranışları ortaya çıktığında güvenilirliğini tamamen kaybeder ve zarar görür.
Olumlu Davranışlar:
Bir başkasına yardım eden, iyi davranışlar sergileyen bir kişi, toplumda sevgi ve saygı görür. Zor zamanlarında, yardım ettiği kişilerden destek görebilir ve sosyal ilişkileri güçlenir.
Örneğin, bir arkadaşına zor günlerinde destek olan bir kişi, kendi zor günlerinde aynı arkadaşından destek alabilir.
Sonuç
“Eden bulur” deyimi, evrensel bir doğruluğu ve adaleti ifade eder. Kişinin davranışları, er ya da geç, olumlu veya olumsuz olarak kendisine geri döner. Bu deyim, insanlara etik ve adil davranmanın önemini hatırlatır ve toplumda daha sorumlu bireyler olmayı teşvik eder.
Abbasi Halifelerinden Harun Reşid için söylen- / l J | \ medik söz, edilmedik isnad kalmamıştır. Bil- ” hassa Hıristiyan tarihçiler bu zat için saraylarında enfüsî âlemler yaptığını bile kaydeylemekten çe- ‘ kinmemişlerdir- Fakat Müslümanların büyük tarihçisi îmam-ı Süyûtî «Tarih-ül Hulefa» smda: — Harun Reşid için söylenenleri söylemekten Allah’a sığınırım. Hakkındaki rivayetleri isbat edecek delil yoktur, demektedir. Harun Reşid için yazılanlar sadece saray debdebesi olmayıp onun hakkında hikmet ve ibret dolu hikâyeler de nakledilir. Nitekim «îrşad» da şöyle bir menkıbesini okumaktayız: Bahçesindeki bir fidana çok kıymet veren Harun Reşid, fidanı iyice sulayıp, gülünü kimseye koparttırmadan kendisine getirmesi için bahçıvanına emreder. Bah çıvan emr-i şahaneyi yerine getirmek için gece gündüz fidanın üzerinde titreyip hizmet ederken, bir gün henüz açılmış olan gülün dalma konan bir bülbülün, gagalayarak .gülün yapraklarını uçurup, darmadağınık ettiğini korku ile görür. Gidip endişe içinde padişaha bülbülün yaptığını anlatır. Padişah: — Üzülme Efendi, bülbülün de yaptığı yanma kalmaz! der.. Ferahlayan bahçıvan, tekrar ağaçların arasındaki işine döner. Bir gün bakar ki, otların arasında dolaşan bir yılan o bülbülü ağzına almış, dikenlerin araşma doğ ru kayıp -gidiyor. Durumu yine padişaha anlatan bahçı van, bu sefer de aynı cevabı alır: — Üzülme Efendi, yılanın da ettiği yanma kalmaz! Bir müddet sonra bahçıvan yine otlar arasında dolaşırken işi azıtan azgın yılan, bahçıvanın ayağına dolanmaz mı?Hemen elindeki kürekle kendini kurtaran bahçıvan, planın başını ezer ve yaptığını da Harun Reşid’e anlatır. Harun bu defa da: — Üzülme Efendi, senin yaptığın da yanma kal- «^nafc! der. \ Ne çâre ki, çok sürmez. Bahçıvan Harun Reşıd’in gazabını celbedecek bir suç işler. Padişah, cezalandırılması için hâkimin huzuruna sevkeder- Ancak, bahçıvan hâkimin bütün suallerine: — Ben ancak Harun Reşid?e karşı konuşurum. Baş ka kimse benden cevap alamaz, diye inad eder. Nihayet, Harun Reşidin huzuruna getirilen bahçı van şöyle konuşur: —* Padişahım, sen bülbülün yaptığı yanma kalmaz, dedin. Onu yüan yuttu. Yılanın da yaptığı yanma kalmaz dedin, onu da ben öldürdüm. Benim de yaptığımın yanıma kalmayacağını söyledin, işte o da oldu. Beni zindana attırmaktasm. Acaba bütün bunların ettikleri yargına kalmayınca, senin ettiğin yanına kalacak, sana da» bir eden bulunmayacak mı sanıyorsun? Zat-ı Şahaneniz benim kusurumu affedip, hatamı bağışlayınız. Siz bana etmeyiniz ki, size de bir eden bulunmasın? Padişah bahçıvanın bu konuşmasından son derece ibret aldığı için şahsına karşı işlediği kusurunu affederek onu bağışlar. Ona bir şey yapmadığı için Harun îie- şid’e de başkası yapmaz… Evet, atalarımız çalma kapıyı, çalarlar kapını derler. Ed^îr bulur, sözü de bu mânâyı işaret eder. Büyük lüğün şanı sana yapana aynını yapmak olmayıp onu affetmektir. Af daima âli kimselerin şiarıdır.