BEN DE ŞAŞTIM!

BEN DE ŞAŞTIM!

Devlet müesseseleri iğinde bir çok umum mü- ‘ dürlüMer vardır. Bunların içinden biri de, Diyanet İşleri Teşkilâtıdır. Bir umum müdürlük halinde Başvekâlete bağlı olarak çalışan bu müessesemizin garb devletlerinde olduğu kadar muhtariyeti ma’alesef yoktur. Öbür umum müdürlüklerden farklı tarafı, onlar dünya işleri ile vazifelenmiş oldukları halde, Diyanet İşleri Riyasetinin, Müslümanların din işleri ile alâkalı müşküllerini halledip, dinî hükümleri bildirmekle mükellef tutulmuş olmasıdır. Farklı tarafı budur. îçinde bulunduğu bir müşkülünü îslâmm emrine uygun olarak halletmek isteyen bir Müslüman, sualini bu işlerle vazifelenmiş olan Diyanet işlerine sorar, mes’elesinin dinî hükmünü öğrenir. Nitekim bir Hıristiyan da kendi dinine uygun olup olmadığı noktasından soracağı bir mes’elesini Patrikhaneye sorup, öğrendiği gibi… Her îki dinin mensuplan için bu böyledir. Hal böyle iken Samsun’dan adı Süleyman olan bir içki satıcısı, Diyanet İşleri Riyasetine bir kısım dinî müş küllerini soruyor, ve isminin Süleyman oluşunu gören müşavere kurulu da bu Müslümanm suallerinin cevabını, Islâm hükümlerine göre tesbit ederek, adresine postalıyor. Cevaty alan Süleyman, soluğu, İslama, Müslümanlara çamur atmakla vazifeli Hürriyet’te alıyor ve (Diyanetin cevabı tekel bayiini şaşkına çevirdi) şeklinde bir başlıkla, vazifesini yapmış olan Diyanet işlerine ver yansın ediyor. Samsun’lu Süleyman’ın çileden çıkmasına sebep olan Diyanetin cevaplarına bir göz atalım. Mesele ne imiş, dini hükümlere aykın bir taraf mı var ki, adam (Diyanetin eeyabı beni şaşkına çevirdi) diye feryad ecüyor? Müşkülleri şöyle: Sual : — T.C. Kanunlarının serbest olarak içümesi ve satılmasına müsaade ettiği alkollü içkilerden sağlanacak kâr- haram mıdır, helâl mıdır?.’ ‘■ CJevap: — Dinimizde yenilip, içilmesi haram ölan. caddelerin alihıp satillnası da dinen (meıftnudur.) Yani haramdır. Sual: — İçki satan bir bâyi’e iöara verilen dükkândan alınan kira parası, haram mı, helâl mı? Cevap:— İçki satıcısı kimseye dükkân kiralamak (mökruhdür.)ı Sual: — İçip, satan bayiin dinî yerlere, yanı camf ve Kur’an kursları gibi yerlere yardım yapması caiz mir değii mi?. Cevap: — Haramdan kazanılmış bir parayla yapı­ lan sadakalardan dinî bakımdan bir sevap elde’ edilemez. • Tekel bayiinin Diyanet İşleri Riyasetinden sorduğu ve dihih hükümlerini bildirmekte mükellef olan Riyasetin, de verdiği çevaplar bunlardır. Peki bunda şaşılacak he var ki: «— Ben ,(jnanen)‘ (!) dinine bağlı bir vatandaş olarak Diyanetin cevabı karşısında şaşkûıa döndüm» diyor, bu Cmânen) dinine bağlı tekel bayii! ” – Sual Diyanet İşleri Riyasetine soruluyor; alâkalı zevat vazifelerinin, icâbıni yerine getirerek, Kur’an’m hü­ kümlerini soru sahibine bildirmek hassasiyetini gösteriyorlar. , Nitekim bir Hıristiyan için de mesele aynıdır. O da kendi dininin salahiyetli müessese si olan Patrikhaneye s6- râr. İncil’in hükümlerine göre sualinin cevabını alır. Ve öğrendiği, cevapdan dolayı hiç t e ‘şaşkına dönmez. Bu te kel bayii Kur’ân’ın hükümlerine göre verilen cevaptan şaşkına döndüğünü ifade ettiğine göre, aCabâ, diyorum,

suali yanlış makama mı sordu da şaşkına döndü? Zira hikâye malum: ‘ Kilisenin çan kulesindeki p u ta konmuş olan bir kar ,ga kapkara kanadlarmı çırparak «GakI Gak!» diye öttükten sonra konduğu ‘kuleyi kirletip gitmiş. Karganın kuleyi kirlettiğini görenler hayrete düşmüşler: — Bu Müslüman kargası ise kilisede ne işi var? Hristiyan kargası ise kulemizi neden kirletti? Demekten kendilerini alamamışlar. — Bu tekel bayii Müslümansa Diyanete sorduğu su alinin cevabını neden protesto ediyor, değilse neden Müslümanların din işlerini halletmekle mükellef müessesesine soruyor? Velhasıl bu adamın hâline akıl erdiremedim vesselâm.

 

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*