Her iki yanm kürenin tropikal ve sıcak
bölgelerinde yaşarlar. Ön ve arka ayaklan arasında
gerili ince bir deri bulunur. Bu perde sayesinde uçabilirler.
Kanatlannda tüy ve telek bulunmaz. Bunlara
“etkanatlı” da denir. Gececidirler. Gündüzleri karanlık
yerlerde, arka ayaklannın çengelleriyle başaşağı sarkarak
dinlenirler. Gece avlanmaya çıkarlar. Çoğu böcek-
çildir. Meyva, çiçek özü ile beslenenleri de vardır. Kuş,
kertenkele, kurbağa ve balık avlayanlanna da rastlanır.
Kaliforniya körfezinde balık avlayan yarasalar, Cordonosa
Adası’nın mağaralannda binlercesi bir arada
türer. Akşam balık tutmaya çıkarlar. Suyun üst yüzeyindeki
balıklan pençeleriyle kaparlar. Ön parmaklar,arka parmaklarından daha uzun olup, perde kanatları
germeye yarar. Başparmaklar kanat dışındı olup, kanca
tırnaklıdır. Arka bacakları öndekilere nazaran küçük
olup, dizlerden geriye bükük olur. Bu bacak pozisyonu
türeme anında rol oynar. Uçarken kol ve bacakları bir
ahenk içinde hareket ederler. Vücutlan tüylüdür. Kürkleri
çoğunlukla, kahverengi ve siyahtır. Kırmızı ve
beyaz olanları da vardır. An kuşundan büyük olmayan
minik yarasalar olduğu gibi, kanatlan açıldığında 1,5
metre eninde olanlan da vardır. Sıcak bölgelerdekilerin
boylan büyüktür. Avustralya’da yaşayan ve meyve ile
beslenen bir çeşidinin kanat açıklığı 1,5 metredir. Meyve
ağaçlanna büyük zarar verenleri vardır. Ön dişleri uzamıştır.
Böcekçil olanlar küçük olup, keskin ve sivri
dişleri böcekleri yemeye müsaittir. Bu grup, Kuzey
Amerika ve Avrupa’da bulunan umumî yarasaları kapsar.
En büyük düşmanlan baykuşlardırSıcak bölgelere göç eden veya kış uykusuna yatanları
vardır. Kuyruklu olanlarının kuyruklarının üstünde
tüy bulunmaz. İskeletleri hafif olduğundan dolayı uçuş
için mükemmeldir. Güney Amerika’da yaşayan Vampir
yarasası (Desmodus) açık havada uyuyan hayvanların
kanını emerek beslenir. (Bkz. Vampir).
Yarasalar koloni topluluğu halinde yaşamayı severler.
Mağaralar, ağaç kovukları veya harabelerde tünerler.
Düz zeminlere yapışmak için ayak parmaklan
vantuzlu olanlan da vardır. Çoğunlukla erkek ve dişi
koloniler ayrı tüneklerde bannırlar. Yarasa acayip
şekilli garip yaratılışlı bir hayvan olduğundan hakkında
türlü türlü efsaneler söylenmiştir. Orta Amerika’da eski
Mayalar bir yarasaya Tann diye tapınmıştır. Gözleri
küçük ve parlaktır. Bütün yarasaların gözleri görür
fakat görmekten çok tabiî radar sistemi olan his organlannı
kullanırlar. Birçok yarasanın kulak ve burunlanndan
sarkan acayip şekilli zarımsı ilâveleri vardır. Bu
ilâveler çoğunlukla küçük böcek yiyici yarasalarda
bulunur. Kulaklann altlannda da tragus adı verilen
küçük memeleri vardır. Tragus ve burun yapraklan
yarasalann hissi organlan olarak bilinirler. Ses dalgalanna
karşı muazzam hassastırlar. 200 bin frekanslı sesleri
rahatlıkla duyarlar. Halbuki insan, azami 20 bin
titreşimi ses olarak duyar. Bu özelliklerinden dolayı
karanlık gecede gündüz gibi hiçbir yere çarpmadan
rahatlıkla uçarlar. Yarasa süpersonik sesleri burnu ve
ağzı ile çıkanr. Sesler duvardaki cisimlere çarparak yankılanır.
Buna rağmen yarasa isterse sesini yankılanmadan
da çıkarabilir. Yarasa uçarken ağzı açık olup, kanat
çırparken insanın duyamayacağı derecede yüksek frekanslı
sesler çıkanr. Bu sesler bir cisme çarpınca hemen
yarasaya yansıtılır. Kısa an içinde, yarasa cisimlerin
şekil uzaklıklannı, hareketli veya sabit olduklarını tespit
eder; ona göre vaziyet alır. Bu sayede avını yakalar
ve düşmandan kaçar. Kör edilen bir yarasa hiçbir engele
çarpmadan uçabilmiştir. Karanlık bir odanın tavanına
ucu çıngıraklı ipler asılmış ve içeriye uçan bir yarasa
salınmıştır. Yarasanın uçuşu sırasında hiç çıngırak sesi
duyulmamıştır. Hiçbir ipe çarpmadan zikzaklar çizerek
uçmuştur. Bu hayvanlar yerde zorlukla yürürler, âdeta
sürüne sürüne gezerler. Daima kuru yerleri seçerler. Art
ayaklarının pençeleriyle veya ön ayak çengelleriyle
çıkıntılı bir cisme baş aşağı asılarak dinlenirler. Kanatlarıyla
vücutlannı öyle örterler ki, yağan yağmurlar
kanatlan üzerinden aşağı akarak vücudu ıslatmaktan
korur. Yarasalar, yiyeceklerini günlük temin ettikleri
için kışlık yiyecek biriktirme imkânına sahip değildirler.
Ilık iklimlere göç etmeyenler kış uykusuna yatarlar. Kışuykusu esnasında vücutlanndaki yağı azarazar tüketirler.
Bu yağ tabakası aynı zamanda hayvanın üşümemesini
sağlar. Yarasalann bir kısmı sivrisinek ve bazı
mahsule zarar veren böcekleri yerler. Bir kısmının ise
gübrelerinden mühim derecede istifade edilmektedir.
Gübresi ziraat dışında, barut yapabilmek için güherçile
imâlinde kullanılmaktadır. Yarasaların memeleri ve
döl yataklan çifttir. Bazılarının dişileri hayz görür.
Gebelik süresi 110 gün kadardır. Genellikle 1 veya 2
yavru doğururlar. Yavrulannı büyüyünceye kadar
kanatlannın altında taşırlar. Dişi yarasada annelik şefkati
yüksektir. Bir keresinde tüneğinden bir çocuk tarafından
alman yavrusunu gören yarasa, çılgınca
etrafında dönmüş ve sonunda yakalanmak pahasına
çocuğun eline konarak yavrusunu emzirmeğe başladığı
görülmüştür. Yarasalann ömrü 15-20 yıl kadardır.
YARASALAR (Çtılroptera)
17
Haz