okyanusların
tabanında yer alan yer kabuğunun,
topluca orta okyanus sırt sistemi olarak
tanımlanan deniz altı dağı kuşakları boyunca
oluştuğunu ileri süren kuram. Bu varsayım,
20. yüzyılın son çeyreğinde jeoloji
alanında çığır açıcı etkide bulunan levha
tektoniği kuramının geliştirilmesinde temel
rol oynamıştır.
Deniz dibi yayılması kuramı, 1960’ta
ABD’li jeofizikçi Harry H. Hess tarafından
ileri sürüldü. Hess’e göre, Yer’in manto
katmanından kaynaklanan ergimiş maddeler,
tüm dünya okyanuslarını çepeçevre
kuşatan 60 bin km’lik orta okyanus sırtlarının
tepelerinden sürekli olarak dışarı yükselmektedir.
Magma soğurken sırtların kanat
bölümlerinden uzaklara doğru itilir. Bu
yayılma, birbiri ardına daha genç okyanus
tabanları yaratır ve bu madde akıntıları,
kıtaların sürüklenmesine yol açar. Örneğin,
Atlas Okyanusunu çevreleyen kıtaların,
Orta-Atlantik Sırtından her yıl 1-2 cm
uzaklaştığı sanılmaktadır. Böylece okyanus
havzasının genişliği (her iki yandan açılma
nedeniyle) her yıl bu miktarın iki katı
artmaktadır. Büyük Okyanusta olduğu gibi,
kıtaların derin deniz çukuru sistemleriyle
çevrili olduğu yerlerde, okyanus tabanı
kıtalara alttan bindirerek aşağıya dalar ve
sonunda kendisini oluşturan manto katmanı
içinde eriyerek kaybolur. Elde edilen çok
sayıdaki kanıt, deniz dibi yayılması kuramını
desteklemektedir. Örneğin, ısıl sondalarla
yürütülen araştırmalar, taban tortulları
içindeki ısı akımı ile kıtalar içindeki ısı
akımının genellikle karşılaştırılabilir nitelikteolduğunu göstermektedir. Ancak orta
okyanus sırtlarının üst kısımları bunun dışındadır.
Çünkü bu sırtların bazı bölümlerinde
ısı akımı, normal değerin iiç ya da dört katı
olarak ölçülmektedir. Normalden oldukça
büyük sapmalar gösteren bu değerlerin,
sırtların tepe bölümlerine yakın yerlerde,
erimiş madde sokulumlarının varlığına işaret
ettiği düşünülmektedir. Araştırmalar
ayrıca, sırt tepelerinin bir başka özelliğinin
de, buradaki sismik dalga hızlarının, normal
değerlerden çok düşük olduğunu göstermektedirBu özelliğin, magma yükselmesine
bağlı olarak ısıl genleşmenin ve küçük
çatlamaların oluşmasından kaynaklandığı
sanılmaktadır.
Okyanus bölgelerindeki magnetik değerlerde
belirlenen sapmaların incelenmesi de,
deniz dibi yayılması kuramını destekleyen
sonuçlar vermektedir. Bu araştırmalar, orta
okyanus sırt sistemi ekseninden olan uzaklık
arttıkça, jeomagnetik alan şiddetinin
dönüşümlü olarak yüksek ve alçak sapma
değerleri verdiğini göstermektedir. Sapma
özellikleri, eksenin her iki kesiminde oldukça
bakışımlı biçimde ortaya çıkmakta ve
eksene paralel sapma kuşaklan oluşturmaktadır.
Bu çizgisel sapma eğilimlerinin, sırtların
ekseninde oluşmuş ve soğudukça ısılkalıcı
bir magnetiklik kazanmış olan bazaltlı
kayaçların dönüşümlü olarak normal ve zıt
doğrultuda mıknatıslanmış kuşaklar halinde
uzanmasından kaynaklandığı sanılmaktadır.
Bu kayaçların mıknatıslanmalarının kutupsallığı,
katılaştıkları sıradaki jeomagnetik
alanın kutupsallığına bağlıdır. Yeni magma
malzemeleri, sırtların eksenleri boyunca
yukarı doğru akarken, daha eski kayaçlar
da sırtların her iki yakasında dışa doğru
yayılır.
Deniz tortulu kalınlıklarının ölçülmesi ve
bu tür taban maddelerinin mutlak yaşlarının
belirlenmesi, deniz dibi yayılması kuramına
ek kanıtlar sağlamıştır. Bugüne değin, karot
alma, tarama ve derin deniz sondajları gibi
çeşitli yöntemlerle elde edilen en eski
tortulların yaşının ancak Jura Dönemine (y.
190-136 milyon yıl önce) dayandığı, belirlenmiştir.
Bu tür bulgular, uzun yıllar
jeologlar arasında egemen olan okyanus
havzalarının sürekliliği düşüncesiyle uyuşmamaktadır.
deniz dibi yayılması kuramı
24
Tem