Hz. Peygamberin hükümdarları İslâm’a davet için gönderdiği
elçilerden biri yolda Gassânîler tarafından yakalanıp öldürül
müştü. Bunun üzerine Hz. Peygamber(sas) Zeyd b. Hârise ko
mutasında 3000 kişilik bir orduyu Gassânîler üzerine gönderdi.
Hz. Peygambeıisa-s) bu savaşta her zamanki uygulamasından farklı
olarak üç kumandan tayin etmişti: Oğlu gibi sevdiği Zeyd şehit
olursa amcasının oğlu Ca’fer’in, Ca’fer şehit olursa peygamber
şairi Abdullah b. Revâha’nın kumandayı ele almasını; o da şehit
olursa müslümanların, içlerinden birini komutan olarak seçmele
rini söylemişti. Ashap, Hz. Peygam berin^ bu tâlimatım, sayılan
üç kişinin de şehit olacağı şeklinde yorumlamıştı.
Bizans’ın hâkimiyetini kabul etmiş olan Hıristiyan Arap kabilesi
Gassânîler, müslümanların harekete geçtiğini haber alınca he
men Bizans İmparatorluğundan yardım istediler.Müslümanlar
Suriye bölgesindeki Gassânî topraklarına geldiklerinde hiç bek
lemedikleri bir durumla karşılaştılar: Karşılarında 100.000 kişilik
bir Bizans ordusu vardı. Kendileriyse sadece 3000 kişiydi.
İki ordu Mûte’de karşı karşıya geldi. Şiddetli bir çarpışma başla
dı. Zeyd şehit düştü. Sancağı Cafer aldı. O da şehit olana kadar
savaştı. Sancağı bu sefer Abdullah aldı. Bir süre sonra o da şehit
oldu. Müslümanların o an düzeni bozulur gibi oldu. Geri çekil
meye başladılar. O sırada yere düşen sancağı Sâbit b. Erkam aldı
ve Hâlid b. Velîde verdi. Müslümanlar hemen Hâlid’in etrafında
toplandılar.
Hâlid b. Velîd komutayı ele aldıktan sonra savaş düzeninde bazı
değişiklikler yaptı. Müslüman askerlerin yerlerini değiştirdi. Böylece
düşman, müslümanlara takviye birliklerin geldiğini zannedecekti.
Hedefi düşmanın maneviyatını sarsıp çok şiddetli bir hücum ile onları korkutmak, sonra da İslâm ordusunu emniyet içerisinde geri
çekmekti. Planını başarıyla uyguladı. Müslüman ordusu geri çekil
meye başladı. Bizans askerleri onları takip etmeye cesaret edemedi
ler. Çünkü müslümanların kendilerini çöle çekip savaşa çölde devam
etmeyi planladıklarını zannettiler. Böylece savaş sona erdi.
Galibi olmayan bu savaş, müslümanlara Bizans ordusunu, sa
vaş taktiklerini ve silâhlarını yakından tanıma imkânı verdi. Bu
tecrübe, ileride Bizanslılar’la yapılan savaşlarda müslümanlara
pek büyük faydalar sağladı. Ayrıca Suriye ve Filistin bölgesinde
yaşayan Araplar, müslümanları ve İslâm’ı, bu savaşla birlikte daha
yakından tanımaya başladılar
Antlaşma Bozuluyor
Mûte Savaşının üzerinden üç ay geçmişti. Hudeybiye
Antlaşmasına göre Mekkeli müşrikler ile müslümanlar arasında on
yıl süreyle savaş yapılmayacaktı. Antlaşmaya göre her iki taraf bir
birlerinin müttefikleri ile de barış içinde olmak zorundaydı. Ancak
Mekkeliler, müslümanların müttefiki olan Huzâa kabilesine yapılan
bir saldırıyı desteklediler. Böylece antlaşma bozulmuş oldu.
Bir süre sonra Hz. Peygamber sefer hazırlıklarına girişti;
ancak seferin nereye yapılacağını gizli tuttu. Medine’deki müs-
lümanların yanı sıra yeni müslüman olmuş kabilelerin de sefere
katılmalarını istedi. Resûlullah’ın(sAs) amacı, Mekke’ye kan dök
meden girmekti. Bunun için de Kureyş’i büyük bir ordu ile kendi
topraklarında, âni bir baskınla kuşatacak ve onları teslim olmaya
zorlayacaktı. Hazırlıklar yapıldı ve ordu yola çıktı.
Mekke civarına gelindiğinde ordu, yolda katılanlarla birlikte yak
laşık 10.000 kişi olmuştu. Hz. Peygamber gece olunca her askerin bir ateş yakmasını emretti. Kamp ateşlerini gören müşrikler
orduyu olduğundan da büyük zannederek korkuya kapıldılar.
Ebu Süfyân başkanlığındaki bir heyeti elçi olarak Resûlullah’a(sıs)
gönderdiler. Ebu Süfyân ve arkadaşları ertesi sabah Mekke’ye
müslüman olarak döndüler. Ebu Süfyân, müslümanların karşı
konulamayacak kadar büyük bir ordu ile geldiklerini Mekkeliler’e
haber verdi. Hz. Peygamber’in(sas) teminatı üzere silâhını bırakıp
evine kapananların, Mescid-i Harâm’a ve Mekke’nin reisi olan
kendisinin evine sığınanların güvenlikte olacağını da ilân etti.
D