Abdullah bin Ömer (R.A.), Resûlüllah (S.A.V.) Efendimizin şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: «Üç geceden az bir zamanda hatmeden kimse, Kur’ân’ı tastamam anlayamamıştır.» İbni Hacer bunu açıklarken ya da yorumunu yaparken diyor ki, «Günlerden bir şey anlayamamıştır..» Ancak bu konu üzerinde durmak gerekir. Üç geceden az bir zamanda okuyan kimse, gerektiği şekilde düşünememiş ve mânanın derinliğine inememiştir, demektir. Çünkü acele okuması buna engel olmuştur. Seleften bir cemaat ise, Kur’ânrı üç günde ya da üç gecede hatmetmişler, bundan az bir zamanda hatmedilmesinimekrûh saymışlardır. Diğer bir cemaat bu görüşe katılmamış, sayı mefhûmunun bu konuda hüccet olamıyacağını iddia etmişlerdir. Usûlciler yanında da en sahihi olan budur. Bu bakımdan başka bir cemaat bir hatmi bir gün bir gecede, bir başkası da iki hatmi bir gün bir gecede yapmışlardır. Başka bir cemaat de aynı zaman içinde üç hatim yapmıştır. Bir rek’- atte bir hatim yapanların sayısı ise hayli kabarıktır. Başka bir cemaat ise belirtilen zaman içinde üçten fazla hatim yapmışlardır. Başka bir cemaat iki ayda bir hatim yapmış, bir başkası da ayda bir hatim yapmıştır. Başka bir cemaatin ise on günde bir, bir başkasının haftada bir hatim yaptığı bilinmektedir. Haftada bir yapılmasında çoğu sahâbî ve başka ilim adamları birleşmişlerdir. Onlardan Osman bin Afvan (R.A.), Zeyd bin Sâbit, îbni Mes’ud ve Ubey bin Kâ’b Hazretleri’ni gösterebiliriz.. (Allah hepsinden razı olsun!) Bu zatlar cuma günü Kur’ân’ın başından okuyup En’âm sûresine kadar tilâvette bulunurlardı. Cumartesi günü ise En’âm’dan Yûnus’a kadar; pazar günü Yûnus sûresinden Tâ-Hâ sûresine kadar; pazartesi günü Tâ-Hâ sûresinden Ankebût sûresine kadar; salı günü Ankebût sûresinden Zümer sûresine kadar; çarşamba günü Zümer sûresinden Vâkıa sûresine kadar; perşembe günü Vâkıa sûresinden sonuna kadar okur ve böylece bir haftada bir hatim yapmış olurlardı. Hatim duasını yapar, hâsıl olan sevâbı taleb edilen yerlere bağışlarlardı. Yapılan bir rivâyette Hazret-i Ali (R.A.) demiş ki: «Femî bi-şevk..» Bununla şunu kasdettiği söylenir: (F) harfiyle Fâtiha —ki buna cuma günü başlanılır—, (Mim) harfiyle Mâ- ide, (Y) harfiyle Yûnus, (B) harfiyle Benî îsrâil, (Şın) harfiyle Şuarâ, (Vav) harfiyle Ve’s-Saffat, (Kaf) harfiyle Kur’ân’m sonuna kadar olan kısım… Böylece yedi günde bir hatim yaptığını, ağzının bununla şevk ve heyecan duyduğunu anlatmak istemiştir. Sahîh rivâyete göre, Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz, Abdullah bin Amr’e (R.A.) buyurdu ki: «Kur’ân’ı yedi günde okuyup hatmet; bunun üzerine bir fazlalık yapma (yâni daha azgünde hatmetmeye çalışma ya da daha çok günlerde uzatma..) Buna hatm-i ahzab, yani hizibler hatmi denir. îmam Nevevî diyor ki: «Bu hususta muhtar olan, hatmin farklı zamanlarda olması şahısların farklılığıyla ilgilidir. Kim ince düşünmekle Kur’ân’m letâifine mazhar olur, maarifine kapı açarsa, o okuduğunun mânasını bu ölçüde kavrayacak şekilde kendisine bir zaman seçsin. İlim ve irfan yaymakla meşgul olan ya da hükümet işleriyle uğraşan veya buna benzer konularla ilgili bulunan kimse, işine engel olmayacak şekilde hatim için kendisine bir zaman ölçüsü seçmelidir. Bu durumda olmayan kimse ise mümkün olduğu nisbette hatimleri çoğaltsın, kendisine bıkkınlık vermiyecek şekilde zaman ölçüsü kullansın.. Ve bütün bunları yaparken fazla sür’atli okumamaya dikkat etsin!.» İmam Nevevî (R.A.) diyor ki: Seyyid Çelil İbn Kâtip Sofi gündüzleyin dört hatim, geceleyin de dört hatim yapardı. Bunu, tayy-i lisan ve bast-i zaman lûtfuna hamletmek gerekir. Yoksa bu kadar kısa zamanda dört hatim yapmak mümkün değildir. Yâni dil, âyet ve sûreleri katlayıp sür’at göstermiş, zaman da o nisbette uzamış, zaman içinde zaman yaratılmış… Ebû Medyen el-Mağribî Hazretleri’nin ashâbından Şeyh Mûsâ es-Sederânî Hazretleri bir gün ve bir gecede yetmiş bin hatim yapardı. Kendisinden yapılan rivâyete göre hacda Ha- cer-i Esved’i öpüp Kâbe’nin kapısına varıncaya kadar bir hatim indirdiği bilinmektedir. O kadar ki onun dost ve yârânı yapmış olduğu bu hatmi harf harf işitmişlerdi. Aynı rivâyeti Gazâlî İhyâ’da, Aliyyü’l-Kaari Şerh-i Mişkât’de nakletmişler- dir. Amr bin Şuayb’in kendi babasından yapmış olduğu sahih rivâyete göre, Resûlüllah (S.A.V.) buyurdular ki: «Kul, Kur’- ân’ı hatmedince bu esnada altmış bin melek onun için istiğfarda bulunur.»8*1 Ebû Leys, el-Bostan adlı kitabında diyor ki: «Kur’ân oku yana yaraşan, bir senede iki hatim indirmektir. Bu, daha fazla hatim yapmaya kudreti yetmediğine göredir. Haşan bin Zi- yad’m Ebû Hanîfe Hazretlerinden yapmış olduğu rivâyete göre, îmam demiş ki: «Kim Kur’ân’ı bir yılda iki defa hatmederse, şüphesiz ki onun hakkını ödemiş olur. Çünkü Resûlüllah (S.A V.) Efendimiz, vefat ettiği yılda Kur’ân’ı iki defa Cibril’e (A.S) arzetmişti.» Bazısına göre bir hatmi kırk günden fazla geciktirmek —özürsüz
— mekrûhtur. îmam Ahmed bunu kesinliğe kavuşturmuştur. Çünkü Abdullah bin Amr (R.A.), Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’den sormuştu:
— Ya Resûlâllah! Ne kadar zamanda Kur’ân’ı hatmedeyim? Peygamber (S.A.V.) ona : — Kırk günde, diye cevap vermişti