Besmele ile başlayıp, hamdele ile bitirmektir. H attâ her lokmayı aldıkça «Bismillah» demek, daha güzeldir. Daha güzeli, birinci lokmada «Bismillâh», İkincide «Bismillâhirrahmân», üçüncüde «Bismil- lâhirrahmânirrahim» demektir. Herkesin duyup söylemesi için, Besmeleyi aşikâre okumalıdır. Sağ el ile yemeli, tuz ile başlayıp, tuz ile bitirmelidir. Lokmayı küçük almalı, iyice çiğnemeli, ağzındaki lokmayı yutmadan diğerini almamalıdır. Çünkü bu, yemekte aceledir. Yemeği yermemelidir. Resûl-i Ekrem, hiç bir yemeği beğenmezlik etmezdi. Hoşuna giderse yer, gitmezse yemezdi. Önünden yemelidir. Yalnız meyvede öyle değildir. Meyve yerken elini dolaştırabilir. Çünkü bu, ayıplanmaz ve iğrenilmez. Nitekim hadîsde :
«Önünden ye.» buyurulmuş ve buna rağmen Resûl-i Ekrem meyveler üzerinde elini dolaştırmıştır. «Bu nasıl olur?» diye sorduklarında«Meyve, yemek gibi bir çeşit değildir.» (9) buyurmuştur. Ekmeğin ortasından, yemeğin tepesinden yememeli. Çöreğin kenarından yemeli. Ekmek az olursa, onu kesmemeli, kırmalı. Pişmiş eti de kesme- meli. Resûl-i Ekrem, bundan da menetmiştir. Isırıp yemelidir. Ekmek üzerine kap kaşık koymamalıdır.
Hadîsde Resûl-i Ekrem (S.A.V.) şöyle buyurdu :
«Ekmeğe hürmet edin; Allahtı Teâlâ onu göklerin bereketlerinden indirmiştir.» Elini ekmek ile silmemeli. Resûl-i Ekrem bir hadîsinde :
«Sizden birinizin lokması düşerse, alıp üzerindeki toz toprağı gidersin, sonra yesin, onu Şeytan’a bırakmasın ve parmaklarım yalamadan elbezine sürmesin; inşân, yemeğin hangi cüz’ünde bereket olduğunu bilemez.» (10) buyurmuştur.
Sıcak yemeği üfleyerek soğutmamalı; bu menedilmiştir. Yenecek kıvama gelinceye kadar beklemelidir. Hurmayı da üç, beş, yedi veyâ daha ziyâde de olsa, tek tek yemeli, meyvenin kabuk ve çekirdeklerini bir kapta toplamalı, hurm a çekirdeklerini ağzından avucunun içine almamalı, elinin üzerine alarak atmalıdır. Posası ve çekirdeği olan her meyvede vaziyet böyledir. Çürük ve bozuk yiyecekleri de tabaktan alıp çekirdeklerin olduğu yere koymalıdır. Yemek esnâsında çok su içmemeli, lokma boğazında kaldığı veyâ suya fazla isteği olduğu zamân içmelidir. Susadığı zamân, içmesi, tıbbî cihetten iyidir. Çünkü su, mideyi dibağatlandınr denilmiştir.
SU İÇMENİN ÂDÂBI:
Bardağı sağ eline aldıktan sonra Besmele ile nefes nefes sorumak (*) sûre tiyle içmeli; birden döküp yutmamalıdır. Nitekim bir hadis- de Resûl-i Ekrem (S.A.V.) :
aSuyu, yudum yudum ve ağır ağır için, birden içmeyin. Zîrâ bundan ciğer hastalığı hâsıl olur.» (11) buyurmuştur.
— Suyu, otururken içmeli, ayakta veyâ yaslanmış vazıyette iç- memelidir. Resûl-i Ekrem, bundan nehyetmiştir. Buna rağmen ayakta içtiği de olmuştur. Bu, belki bir zarûrete mebni idi.
— Bardağın üzerine damlamamasına dikkat etmeli ve içeceği suyun içine bakmalıdır. Bardağı ağzından uzaklaştırınca «Allahu Teâlâ’ya hamd olsun ki, suyu, kendi fazlı ile tatlı ve temiz olarak yarattı. Bizim isyânlanmız sebebiyle acı ve tuzlu yaratmadı.» demesini Resûl-i Ekrem tavsiye buyurmuşlardır. (12)
— Bir toplulukta su dağıtılırken, bardak sağ elde ve sağ taraftan dolaştırılmalıdır. Resûl-i Ekrem süt ve şerbet gibi şeyler içtiği zamân, bir yudum aldıktan sonra, yanında bulunanlara da birer yudum içirirdi. Bardak dâimâ sağdan dolaşırdı. Resûl-i Ekrem’in sağında her zamân Hz. Ebû Bekir (R.A.) bulunurdu. Bir gün bir bedevi Hz. Ebû Bekir’in yerini boş bularak oraya oturmuştu. Hz. Ebû Bekir gelince, yerine bedevinin oturduğunu gördü ve başka bir yere oturdu. Bu sırada yine Resûl-i Ekrem’e bir bardak süt takdim edildi. Resûl-i Ekrem mutadı veçhile bir yudum aldıktan sonra, bardağı sağdan başlamak üzere, orada bulunanlara vereceği sırada, mecliste bulunan Hz. Ömer (R.A.), Ebû Bekir’in (R.A.) üstünlüğünü bildiği için, Resûl-i Ekrem’e bardağı önce Ebû Bekir’e vermesini hâtırlattı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem: «Hayır, sağdan başlayın, sağdan», buyurdu ve bardağı, sağında bulunan bedeviye verdi.
— Suyıı, üç nefeste içmeli. Besmele ile başladıktan sonra, birinci yudumda «Elhamdülillâh», ikinci yudumda «Elhamdülillâhi Rabbi’l- âlemîn», üçüncü yudumda da, «Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemin er- Rahmani’r-Rahiym» demelidir.
Yemek ve içmek husûsunda bu anlattıklarımız, yirmi kadar âdâb- tır ki, bunlara dair haber ve eserler [hadîsler ve sahabelerin sözleri ve halleri] vardır.