wiki

ISLÂM ’A DÂİR İLK YAZILAN KİTÂBLAR

Sontk dördüncü asır’da kelâm’a dâir eserler yazılmağa başlandı.
D edikodular ve makaaleleri ibtâle faldılar. Daha sonra insânlar bunlara,
kıssalara ve bunlardan va‘z etmeğe heves ‘etti. Bundan sonra
«Yakîn» ilmi kaybolmağa başladı. Kalb ilmi, nefsin sıfatları, Şeytan’-
m hîle yollarını aramak ilimleri garibJialdı.Ym e az kimseler müstesna
çokları bu ilimlerden yüz çevirdi; kelâm mücâdelelerine «İlim»y’kafiyeli
konuşup yaldızlı cümlelerle sözlerini süsleyenlere de «Âlim»
denilmeğe başlandı. Bunun başlıca sebebi, dinleyen cemâatin, hakikati
seçebilecek liyâkatta olmayıp, Sahâbe’nin ilim ve ahlâkım bilemediklerinden
aralarındaki farkı anlıyamadıklarıdır. Bu sûretle bu
gibilere «Âlim» dendi de, selefden halefe bu isim intikal etti. Âhiret
ilmi dürüldü. İlim ile kelâm [lâfçılık] arasında fark kalmadı. Havaslardan
başkası lâf satmak ile ilmi ayıramaz hâle geldi. Ancak «Havass»
olanlardır ki, hangisi daha âlimdir diye kendilerine soruldukta
«Falanca âlim, falanca da lâfçı» diyebilirler ve lâfçılık ile ilmi birbirinden
ayırabilirlerdi. İşte böylece geçmiş asırda dîn, zayıflamağabaşladı. «Ya bu zamân hakkındaki kanâatin nedir?» diye sorarsan derim
ki, iş öyle bir raddeye geldi ki, bu gibi hatâları düzeltmek isteyenlere
mecnûn diyecek kadar ileri gittiler. Bu zamanda en doğrusu
inşânın sükût edip kendi nefsiyle meşgûl olmasıdır.
Âhiret âlimlerinin alâmetlerinden biri de, halkın ittifakı ile olsa
bile ihdas edilen şeylere kıymet vermeksizin onlardan kaçınmaktır.
Sahâbe’nin hâli, ahlâk ve ilimler üzerinde olmalıdır. Onların
bütün gayretleri ders okutmak, kitâb yazmak, mübâhase etmek, Kadılık,
Vâlilik, vakıf mütevelliliği, vasilik, yetim malı yemek, Pâdişâhlar
arasına karışmak ve onlarla hüsn-ü muâşeret miydi? Yoksa: Allahu
Teâlâ’dan korkup, kendilerine acımak, Allah’ın nimetlerini tefekkür,
neis ile mücâhede, iç ve dış mürâkabe, günâhların küçük ve
büyüğünden kaçınmak, nefsin gizli şehvetlerini, Şeytân’ın hilelerini
ve benzerî bâtın ilimlerini aramak mıydı? İşte hakîkî müslümânın vazifesi,
Salıâbe-i kirâmın hâlleriyle hâllenmek onların yaptıklarına
muttali olmaktır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir