wiki

N U ’MAN ’IN KIZI ESMÂ’YI PEYGAMBERİMİZ NİÇİN GERİ YOLLADI?

KİNDE kral ailesinden olan Numan bin Ebilcevn, Necid’de
oturuyordu. Yaptığı ince tedkiklerden sonra gönlünde
İslâm’ın hak din olduğuna dair bir sevgi ve karar
hasıl oldu. Nihayet kelime-i şehadeti getirerek, girdiği İslâm’dan
sonra ilk işi de Medine’de bulunan Resûlüllah’ı
ziyaret etmek oldu.
Resûlüllah Hazretleri, Kinde kral âilesinden
Nu’man’ın İslâm’a girişine çok sevindi. Zira böylece geniş
bir hanedan halkı ya İslâm’a girecek, yahut da taraftar
olacak veya besledikleri husumet zail olup, düşmanlıkları
son bulacaktı.
Ancak, Nu’man’m üzerinde bir emanet istek vardı.
Hicretin 9. senesinde Resûlüllah’ı ziyaret sırasında bu
emaneti ifa edecekti. Emanet, Nu’man’m dul kızı Esmâ’nındı.
Esmâ, Resûlüllah’ın nikâhına girmek istiyor,
bunu da bizzat babasına söyletmeyi arzu ediyordu.
Baba Nu’man, ziyareti sırasında kızının isteğini Resû-
lüllah’a şöyle ifade etti:
– Ya Resûlâllah, amcasının oğlu ile evli iken kocasının
vefat etmesi üzerine dul kalan soylu bir arap kızı nikâhı­
nıza girmeyi arzu etmektedir. Zatınıza lâyık yüce bir ahlâk
ve görünüşte olan bu kızımı size nikâhlamaya ne buyurursunuz?
Resûlüllah Hazretleri, Nu’man’ı ve dolayısıyla çevresini
kırmayı istemedi. Bu sebeble masumane yapılan bulcivuii uttuuı em. ıvonuşmaıaraan sonra ı\u man a dul K
zının mehrini veren Resûlüllah, nikâhım yapıp isteği yer
ne getirdi.
Nu’man, kızını göndermesi için Ashabtan Ebû Üse>
yidü’s-Saidî’yi yanına alarak Necid’e döndü. Ebû Üseyc
Resûlüllah’a mahsus olan halleri çok iyi bilen bir zatt
Necid’de Nu’man’m evine indiğinde kendisini kızın yanın
götürdüler. Ebû Üseyd, Esmâ’ya şöyle dedi:
– Resûlüllah’ın hanımları hiç bir erkeğe görünmezle]
Senin çok yakın akraban olmayan erkekler seninle anca
perde arkasından konuşabilirler.
Esmâ bunu duyar duymaz hemen diğer odaya çekilc
ve yol hazırlığı hususunda perde arkasından konuşarak
noksanlarını ikmal edip üç gün sonra yola çıktılar. Es
mâ’nın yanında hizmetçileri vardı. Hazırlanmış olan deve
nin sırtındaki hevdec bir at arabasının üzeri gibi oda ha
ündeydi.
Gayet rahat bir yolculukla Medine’ye geldiler. Ber
Sâide’nin bahçe içinde hazırlanmış olan evine indiler.
Benî Sâide kadınlan bölük bölük Resûlüllah’ın nikâh
lısını ziyarete geliyorlar:
– Hoş geldin, safalar getirdin, seninle komşu olacak
iyi günler geçireceğiz. İnşaallah bizden memnun olacak
sın., diyerek yakınlık gösteriyor, yalnızlık hissettirmeme
ye çalışıyorlardı.
Bu sırada Efendimizin hanımlanndan Hafsa ve Âiş
validemiz de kendi aralannda konuştular:
– Yol yorgunluğu, toz toprak kirletmesi yolcumuzı
üzmüştür. Gidip yardım edelim, istirahatını temine çalı
şalım. Saçını başını yıkayıp tarayalım. Bize düşen hizmet
te kusur etmeyelim.
Nitekim Hafsa ve Âişe validelerimiz gelip misafirlerim
hoş geldin dediler, hal hatırını sorup, düşündükleri hiz
metleri ifa ettiler. Ancak bu sırada bir şey dikkatlerini faz
la çekti. Kinde kral âilesinden olan Esmâ. fizik körünü:
itibariyle fevkalâdeydi. Resûlüllah’ın dikkatini diğerleri
üzerlerinden alıp kendi üzerinde toplayabilirdi. Yahut da
kendilerine böyle geliyordu. Bir anda kadınlık gayreti
kendilerini düşündürdü. Halbuki Resûlüllah gibi dünya
ve âhiret sultanının dikkatinin kendi üzerlerinden başkasının
üzerine kaymasını istemezlerdi. Ama Esmâ’da bu
cezbedici vasıf vardı.
Annelerimizden birinin aklına bunu önleyecek bir çare
geldi. Bu çareyi hemen tatbike koyuldu. Esmâ’ya şöyle
dedi:
– Sen kral hanedanındansın. Yani basit bir âileden
değilsin. Resûlüllah senin yanına geldiğinde “senden Allah’a
sığınırım” diyerek geriye çekil. Bu söz O’nun çok hoşuna
gider, böyle sözlerden memnun olur! Seni daha çok
beğenir.
Masum Esmâ, bunu aklına koydu. Kendisine yapılan
ikram ve hizmetlerden de memnun olarak teşekkür etti.
Annemizin kasdı, Resûlüllah’m sevgisini Esmâ’nın
bütünüyle üzerinde toplamasını önlemekti.
Beri tarafta Ebû Üseyd, Resûlüllah’a geldiklerini haber
vermiş, O da işleriyle meşgul olduğu ashabıyla beraber
Şavt bahçesine kadar birlikte yürüyerek, ashabını
bahçede oturtup yeni misafire (hoş geldin) demek için
evin kapısına gelmişti.
Esmâ’nın bulunduğu odaya giren Resûlüllah “hoş
geldin” diyerek yolculuğun nasıl geçtiğini sormaya başlamıştı.
Söz sırasında Peygamberimiz, Esmâ’nm kendisini
ne niyetle, ne ölçüde istediğini anlamak için:
– Esmâ, kendini bana bağışladın mı? diye sordu. Esmâ’nm
cevabı biraz garipçe oldu:
– Bir kraliçe kendini tebaasına bağışlar mı?
Peygamberimiz bunu bir acemilik ve heyecan sözü
olarak kabûl etmek istedi. Ancak, Esmâ bununla da kalmadı.
Sözlerine şunu da ekledi: – öenaen Aiıan a sığınırım!
Esmâ hem bunu söylüyor, hem de yüzünü kapatıyordu.
Aynı zamanda Peygamberimizin seveceğini zannettiği
bu sözü üç defa tekrarlıyordu:
– Senden Allah’a sığınırım!.
Resûlüllah Hazretleri âniden durakladı. Yüzündeki
dâimî tebessüm birden kaybolmuştu. Düşünmeye başladı.
Sonra şöyle buyurdu:
– Esmâ, sen pek büyük bir makama sığındın. Sığındı­
ğın makam Allah’dır. Allah’a sığınan ise emin olur. Ona
kimse karışamaz! Öyle ise hemen evine git, âilene kavuş.
Seni arzun hilâfına kimse burada tutamaz. Buna kimsenin
hakkı yoktur!
Hemen dışarı çıkan Resûlüllah Hazretleri, bahçede
beklemekte olan Ashabın yanına geldi. Hazır bulunan
Ebû Üseyd’e kesin emrini verdi:
– Ey Ebâ Üseyd, Beyaz ketenden yapılmış iki kat elbise
alıp giydirerek getirdiğini alıp hemen götür, ev halkına
teslim et.
Ebû Üseyd, emri yerine getirdi. Razife denilen beyaz
kumaştan yapılmış iki kat elbise alarak ona hediye etti.
Böylece tertemiz halde gelenlerle birlikte götürüp âilesine
teslim etti. Kabiledeki akrabaları başına toplandığı Esmâ’ya
hayretle sordular:
– Sen ne yaptın Resûlüllah’a karşı? Sende mutlaka
bir iş, bir hata var? Neyse bunu açıkla. Bizi Resûlüllah’a
karşı mahcub edecek bir şey mi yaptın?
Olanları ancak sezen Esmâ, şöyle cevap verdi:
– Hiçbir şey yok, sadece tuzağa düşürülmek var.
Bundan sonra olanları akrabalarına anlattı. Duyduğu
üzüntü ve kederden dolayı ne yapacağını bilemez haldeydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir