29- Orucun meşru kılınmasındaki hikmet, pek aşikârdır. Şübhe yok ki, Al- lah-u Teâlâ Hazretleri, kayıtsız ve şartsız her şeye hakimdir. Elbette O’nun kullarına emrettiğ ve caiz gördüğü şeylerde birçok yararlar vardır. Biz bunları gereği gibi bilmesek de, muhakkak hikmetleri vardır. Bununla beraber orucun din ve ahiret yararlarından başka, sağlık yönünden, sosyal ahlâk bakımından birçok yararalırın pek iyi takdir edebilmekteyiz. Bu konu üzerinde yazılmış bir hayli yazı ve risale vardır. Bir hadis-i Şerif de buyurulmuştur: “Her şey için bir zekât vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur. Oruç sabrın yarısıdır.”(*) İnsan oruç sayesinde hayvanı duygularım azaltır, ruhunu arıtır ve meleklik sıfatı ile vasıflanmaya başlamış olur.Oruç tutan kimse, nefsini birtakım şiddetli arzuların saldırısına karşı direnmeye alıştırır, nefsin taşkınlıklarına karşı koymayı sağlar. Oruç tutan kimse, bir zaman mahrumiyete katlanır. Bu mahrumiyet, yiyecek ve içecek bulamayan herhangi bir yaratığın içine düştüğü acizliğin benzeri değildir. Bu, irade ile benimsenmiş, yüksek bir hedefe yönelik bir mahrumiyettir, bir nefis mücadelesidir. İnsan bu mahrumiyet sayesinde yoksulların ve mahrumların hallerini tecrübe ile anlamış olur. Böylece kendisinde acıma, şefkat ve yardımlaşma duyguları artar, insaniyet için pek faydalı hale gelir. Ayrıca kendisinin duyacağı manevi hazlar ise, her türlü düşüncenin üstündedir. Mabud’unun kutsal emrine bağlanarak, hak ysahibi olduğu nimetlerinden bir müddet, mahrumiyete katlanan insan, artık başkalarının nimetlerine göz diker mi? Başkalarının zararına çalışır mı? İşte, bütün insanlığın yararına hizmet eden kutsal bir ibadetin şer’î yönden hikmeti apaçıktır. Bunu anlayamamak için insanın düşünce ve duygudan büsbütün mahrum olması gerekir.
Orucun Meşru Olmasındaki Hikmet
12
Mar