wiki

A B D Ü LH A K ÎM S İY Â L K Û T Î

Hindistan’da yetişen fıkıh ve kelâm âlimi. Babası Şemseddîn Muhammed’dir. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sınıf arkadaşı idi. 1657 (H. 1067) senesinde Siyâl- kût şehrinde vefât etti. Zamânın âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Fıkıh ve kelâm yanında birçok ilimlerde yüksek dereceye ulaştı. Çok kitap yazdı. Zamânı- nın sultanlarına, devlet ileri gelenlerine, emirlere ve insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını çekinmeden söyledi. İlimdeki ince meseleleri hemen hallederdi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerine çok hürmet ederdi. İmâm-ı Rabbânî hazretleri de Abdülhakîm Siyâlkûtî için; “Bir çok kıymetli kitaplar yazan, aklî ve naklî ilimlerde (din ve fen ilimlerinde) Hindistan’da bir eşi bulunmayan Abdül
j **• & Jl*- ûL- a» jL-_ • «İUL-J Obja» jU ûl*W J» û N • JLC.^1 y JmA J» «îjfcl* jCI «jfc-VU ot»-> J»
V- Oİ»U AuV *’sLjfJjj» ’j t ) • Ij»- dİ ff|l 4 — *+ j* .*► fjrt • f >*< ^ ■iJ*’* «i-ı f *•* \ j £ f î, – u – u rfijy »u-tj J», J-ı .iji — 0 ^ j J , OMİI I v-iiy ^ J- V’iU J. *•<> ^ > • TuJJt iJj yuV* s/’i. • -au Ü • n/J ^ ^ jU-V) • ^ ^ • C I ^ ‘ ^ l’i • rl-*-‘ tW — Ç –jî •*-* V** j*1. -M J* ( C
Ü J «*1, «W , J^iLI Jl udt «-U. ^ > > c-ifl * oLS, fl. Jl
j/ t i)’ ij£» H-‘ «•’ i» ‘ j f a jU ,yı. ijAl j – j-*— V u p ı j^ ji ,1 u -ı -pı ^ —j „î « l, uı .w, il jU_ J» J-*. Uy-I £- *»’ J>* <i *^İJ J-r **
tjf j V\ O/#) • »Ti j VI cA/ j Jl i
çj.; «iıU- ;>î j – J itf% ; • *L»ı /T —‘ i?f* k . ^.5, • öL.1 ûKJ
Abdülhakîm Siyâlkûtî’nin kıymetli eseri Şerh-i Mevâkıf Ha- şiyesi’nin ilk say
hakîm Siyâlkûtî” diye medh ederdi. Gençliğinde ve yaşlılığında ilim öğrenmeye, öğretmeye ve fetvâ vermeye devâm eden Abdülhakîm Siyâlkûtî, ilmin her şûbesinde derin bilgi sâhibiydi. Pekçok âlim onun ilmindeki üstünlüğünü medh etmiştir.
Buyurdu ki: “Çok kimse vefât eden âlimlerden istifâde edildiğine inanmıyor. Kabir ziyâreti; ölülerin rûhuna okumak, onlara duâ etmek için yapılır diyor. Tasavvuf büyükleri ve fıkıh âlimlerinden çoğu, kabir ehlinden yardım görüldüğünü kitaplarında ve sözleri ile haber verdiler. Hattâ bunlardan çoğu, vefât etmiş âlimin rûhundan istifâde ederek yetiştiklerini, olgunlaştıklarını söylediler. Böylece olgunlaşanlara “üveysî” dendi. Duâ eden, Allahü teâlâdan istemektedir. Duâsının kabûl olması için Allahü teâlânın sevdiği bir kulunu vâsıta yapmaktadır. Dileği veren, kendisinden istenilen Allahü teâlâdır. Kabirdeki velî ise, bir sebep bir vâsıtadır. Bir câhil, bir ahmak, dileğini Allahü te- âlânın kudretinden beklemeyip, velî yapar, yaratır derse, bu düşünce ile ondan isterse bunu elbette yasak etmelidir. Peygamberlerin (aleyhimüsselâm) kabirlerinde diri olduklarını herkes bilir ve inanır.” Eserleri: Abdülhakîm Siyâlkûtî’nin eserlerinden bâzıları şunlardır: 1) Beydâvî Hâşiyesi, 2) Sa’düddîn Tef- tâzânî’nin Şerh-ul- Akâid’ine hâşiyesi, 3) Mevâ- kıf Şerhi’ne hâşiyesi, 4) Mutavvel Hâşiyesi, 5- Ed-Dürret-üs-Semîne fî İsbât-il-Vâcib Teâlâ.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir