17. Ebû-Hüreyre’den Rasûl-i Ekrem’in (s.a.) şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: «Cuma günü yıkanan sonra câmiye gelip nasib olduğu kadar namaz kılan, sonra imam hutbesini bitirinceye kadar susan, sonra onunla beraber -cuma- kılan, gelecek cumaya kadar ve üç gün de fazla olarak af ve mağfirete nâil olur.» (Müslim) 18. Ebû-Sâid’den rivâyet edildiğine göre cuma günü Ra- sûlullâh (s.a.) minberde hitâbederken bir adam mescide gelmişti de Rasûl-i Ekrem ona iki rek’at namaz kılmasını emretmişti.» (Müslim, Tirmizi, Nesâî İbn Mâce). 19. Ebû Hüreyre’den Hz. Peygamber’in (s.a.) şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: «Herhangi biriniz cumayı kılınca ondan sonra dört rek’at daha namaz kılsın.» (Ahmed, Müslim, Ebû-Dâvûd). 20. İbn Ömer’den Rasûlullâh’m (s.a.) cuma namazından
sonra evinde iki rek’at namaz kıldığı rivâyet edilmiştir. (Buhârî, Müslim, Ahmed…)
Hutbe :
21. Câbir’den rivâyet edildiğine göre Rasûl-i Ekrem (s.a.) minbere çıkınca -cemâata- selâm verirdi (ibn Mâce) 22. es-Sâib b. Yezid’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Hz. Peygamber, Ebü-Bekir ve Ömer zamanlarında cuma günü ilk ezan, imam minbere oturunca okunurdu. Hz. Osman halife olup halk çoğalınca Zevrâ üzerinde -okunmak üzere- üçüncü ezanı (5) ilâve eyledi. Rasûlullâh’ın sadece bir müezzini vardı. (Buhârî, Nesâî, Ebû-Dâvûd). 23. İbn Mes’ud’dan rivâyet edildiğine göre Rasûl-i Ekrem (s.a.) şehâdet getirdiği zaman şöyle derdi. «Hamd Allah’a mahsustur. O’ndan yardım diler, O’ndan mağfiret niyaz eyleriz ve nefislerimizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah’ın doğru yola ilettiğini şaşırtacak yoktur; saptırdığını da doğru yola iletecek yoktur. Tanıklık ederim ki Al- lah’dan başka mabud yoktur, yine tanıklık ederim ki Muham- med Allah’ın kulu ve elçicisidir. Allah O’nu, kiyâmetin önüsıra, müjdeleyici ve uyancı olarak göndermiştir. Allah ve Rasûlüne itâat eden makûl ve doğru davranmıştır. Onlara itâat etmeyen ise ancak kendisine zarar verir; Allah’a hiçbir zarar veremez.» (Ebû-Dâvûd) 24. Câbir b. Semüre’den rivâyet edildiğine göre Rasûlul- lâh (s.a.) ayakta hitâbeder, iki hutbe arasında otururdu; -hutbede- âyetler okur ve halka gerekeni söyleyip hatırlatırdı. (Ahmed Müslim, Nesâi…) 25. Yine Câbir’den rivâyet edildiğine göre Rasülullâh (s. a.) cuma günü -hutbede- vaazı uzatmazdı; hutbe birkaç cümleden ibaret idi.» (Ebû-Dâvûd). 26. Ammâr b. Yâsir’den rivâyet edildiğine göre Rasûlul- lâh’m şöyle dediğini işitmiştir: «Kişinin namazının uzun, hutbesinin kısa olması -dini- iyi anladığının işâretidir; namazı uzatın, hutbeyi ise kısa tutun.» (Ahmed, Müslim).
5) Bu üçüncü ezandan maksad bugün okunan birinci ezandır. Sondan başa doğru sayılırsa kamet birinci, hatibin önünde okunan ezan ikinci, minareden okunan ilk ezan ise üçüncü olmaktadır. Bu ezan müs- lümanların uzaktan yakından cumaya yetişebilmelerini temin maksadıyla okutulmuş ve sahâbenin tasvibiyle meşrûiyet kazanmıştır.