Hz. Peygamber (s.a.) hutbe irâd ederken çok defa heyecanlı bir tavır takınır, gözleri kızarır, sesi yükselir ve bir orduyu uyarırmışçasına sert bir edâ ile «sabah akşam başınıza geliverecek; -üç parmağını birleştirerek- ben kıyâmete şu kadar yakın olarak gönderildim» derdi. «Emmâ ba’dü» dedikten sonra «sözün en hayırlısı Allah’ın kitabıdır, yolun en hayırlısı Muham- med’in yoludur, işlerin en fenâsı uydurulup dine katılanlardır, her bid’at sapıklıktır,» derdi. Yine «Ben her mü’mine kendisinden daha yakınımdır; kim vefat eder de geride bir mal bırakırsa bu âilesine aittir; her kim de geride borç ve bakıma muhtaç çoluk çocuk bırakırsa bu bana aittir, benim borcumdur» buyururdu. Hutbesine Allah’a hamd-ü senâ ve şehâdet ile başlar ve yukardakilere benzer sözler söylerdi. Hutbeyi kısa yapar, namazı uzatır, Allah’ı çok anar ve kelimesi az, manâsı geniş sözleri seçip söylerdi. «Kişinin hutbesinin kısa, namazının uzun olması, özü anlayışının bir işâretidir» buyururdu.Hutbede ashabına İslâm’ın esaslannı öğretir, gerektiğinde onlara bazı şeyler emreder, bazılarını da yapmayın derdi. Nitekim hutbe okurken camiye giren adama iki rek’at namaz kılmasını emretmiş, halkın omuzlarına basarak ilerleyen birine de «böyle yapma, otur» demiştir. Bir sual sorulduğunda veya başka bir sebeble hutbesini keser, soruya cevap verir, sonra hutbesine devam eder, tamamlardı. Gerektiğinde minberden iner; sonra çıkıp hutbesine devam ederdi. Nitekim Hz. Haşan ve Hüseyin için inmiş, onları alıp tekrar minbere çıkmış ve hutbesini tamamlamıştır. Hutbede icabında «ey filân gel, otur; ey filân namaz kıl!» diye seslenir, gerekeni emrederdi. İçlerinde ihtiyaç sahibi birini görürse halkı yardıma çağınr, teşvik eder, Allah’ı andıkça şehâdet parmağıyla işâret eder, ellerini kaldırıp yağmur duası yapardı. Cuma günü -gerektiğinde- biraz bekler, cemâat toplanınca mescide girer, cemâate selâm verir, minbere çıkınca kıbleye dönüp duâ etmez, yüzünü halka çevirip otururdu. Bilâl ezana başlardı. Bitirince Hz. Peygamber hemen kalkar ve hutbesini irâd ederdi. Minber yapılmadan önce savaşta bir yay’a, cumada da bir değneğe dayanarak hitâbederdi. Minber yapıldıktan sonra bunları da terketmiş ve hiçbir zaman eline kılıç alarak hutbe okumamıştır. Minber yapılmadan önce mescide konan bir hurma kütüğüne yaslanarak hitâbede bulunurdu. Minber yapılınca bu kütüğü terketmiş ve kütükten çıkan iniltiyi mescidde bulunanlar işitmiştir. Minberi üç basamaklı idi. Mescidin batısına konmuştu. Minber ile batı duvarı arasında bir koyun geçecek kadar mesafe vardı. Cumadan başka günlerde Hz. Peygamber minbere çıkıp oturunca yahut da cuma günü ayakta hutbe irâd ederken sa- hâbe ona doğru dönük vaziyette otururlardı. Kendileri ayakta birinci hutbeyi yapar, sonra kısa bir müddet oturur, sonra kalkar ve ikinci hutbeyi yaparlardı. Hutbe bitince Bilâl (r.a.) kamet getirirdi. Daha önce de cemâatin Ftasulullâh’a yaklaşmalarını, sükût içinde hutbeyi dinlemelerini söylerdi. (25) îbn Hişâmi’n nakline göre Rasülullah (s.a.)’ın ilk hutbesi şöyledir:«Hamd-ü senadan sonra: Ey İnsanlar! Kendiniz için hazırlık yapın. Şüphesiz biliyorsunuz ki her biriniz ummadığı bir anda ölecek, sürüsünü çobansız bırakacak, sonra da Rabbı -arada tercüman ve perdeci (kapıcı) olmaksızın- ona şöyle diyecektir: Sana elçim gelip dini tebliğ etmedi mi? Ben sana mal verip ihsanda bulunmadım mı? Sen kendin için buraya ne hazırladın? Kul sağma soluna bakar, hiçbir şey göremez. Sonra önüne bakar cehennemi görür. Kim, yarım hurma ile de olsa bu ateşten kendini koruma gücüne sahipse hayır işlesin. Bunu da bulamayan güzel söz söylesin. Çünkü bu sebeple bir hayır 10’dan 700’e kadar katlanarak mükâfatlandırılır. Allah’ın selâm, rahmet ve berakâtı üzerinize olsun! (26) Yine aynı kaynağa göre ikinci hutbeleri de şöyledir: Hamd-ü senâdan sonra. (27) «Sözün en güzeli Allah’ın kitabıdır. Allah’ın, gönlünü o- nunla (Kur’ân ile) süslediği .küfürden sonra İslâm’a sokluğu kimse; Allah’ın kitâbım diğer beşeri sözlere tercih eden kimse şüphesiz kurtuluşa ermiştir. O, sözün en güzel ve en üstünüdür. Allah’ın sevdiğini seviniz; Allah’ı bütün gönlünüzle seviniz. Allah’ın kitabından ve Allah’ı anmaktan usanmayınız; gönüllerinize bundan bıkkınlık gelmesin; çünkü bu, Allah’ın bütün yarattıklarından seçilip süzülmüştür, Allah ona «seçtiği amel», bu ibâdeti yapanlara «seçtiği kul» ve sözler arasında «en iyi söz» adını vermiştir. İnsanlara verilenler arasında haram ve helâl de vardır. Allah’a kulluk edin ve O’na ortak koşmayın. O ’na tam mânasıyla saygı gösterin (takvâ). Ağzınızla söylediklerinizin iyi olanlarında Allah’a sadâkat edin, İlâhi ruh ile aranızda sevişin; birbirinizi sevin, Allah kendisine verilen sözün bozulmasma gazabeder. Allah’ın selâmı üzerinize olsun.
1. Hz. Peygamber’in Hutbede Takib Ettiği Yol
31
Ağu