Buraya kadar zuhr-i âhirin lehinde ve aleyhinde olan âlimler ile delillerini arzetmiş olduk. Bizim kanâatimize göre de zuhr-i âhir kılmmamalıdır. Şüphe ve ihtiyat sebebiyle kılınmasını müdâfaa eden zevata karşı şunları hatırlatmakta fayda vardır: 1. Fıkhın ibâdât, muâmelât ve ukubâta ait her bölümünde müctehidlerin sayısız ihtilâfı, ictihad ve görüş farkları vardır. Müslümanlar -şâyet bizzat ictihad edecek kadar âlim değil iseler- bu içtihadlardan birine uymakla mükelleftirler. İçtihadlanna veya tâbi oldukları müçtehide (mezhebe) göre yaptıkları ibâdet sahih ise artık başka bir mezhebe göre sahih olmaması onları ilgilendirmez ve ibâdetlerine zarar vermez. Üzerinde ihtilâf edilmiş binlerce meselede bir müçtehide tâbi olarak ibâdet ederken sâdece cuma namazında ihtilâfı gözönüne alıp ihtiyata riâyet etmeye kalkışmak lüzumsuz bir davranıştır. 2. Her bid’at bir sünneti öldürür. (51) Bu zuhr-i âhir se
Netice:
12
Ara