Mefhumu ve hükmü:Daha ziyade satım ve kira akidlerinde teâmül haline gelmişbulunan pey akçesinden maksad, akid icra edildiği takdirdeücret ve bedele mahsûb edilmek üzere mal sahibine verilenmeblâğdır. Pişmanlık akçesi ise taraflardan birinin akiddenvazgeçmesi, pişman olması halinde karşı tarafa verdiği meblâğdır;bu da ya önceden verilmiş pey akçesinin geri alınmamasıveya sonradan verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir.İslâm hukukunda pey akçesi ve dolayısle pişmanlık akçesiüzerinde iki farklı görüş vardır. Bunlardan menfî olanı, yâni«akid icra edilirse bedele mahsûb etmek, vazgeçilirse geri almamaküzere verilen, pey akçesinin caiz olmadığını» ileri sürengörüş üzerinde daha çok mâlikiler söz etmişlerdir. Fıkıh kitaplarındakiifadelerinden anlaşıldığına göre:a) Akid icra edilirse bedele saymak, icra edilmezse gerialmak üzere verilen pey akçesi caizdir.b) Akid icra edilirse bedele saymak (semenden mahsûbetmek), icra edilmez ise geri almamak, karşı tarafa bırakmaküzere verilen pey akçesi caiz değildir; bu şekilde yapılan akidbâtıldır.c) Akid, ikinci şıkka göre yapılmış olmakla beraber meselâsatın alan akdin icrasını tercih eder ve pey akçesini bedelesaymak isterse, ekseriyete göre —akid baştan bâtıl olduğuiçin— bu da caiz değildir. Ancak İbn Amr ve bazı tâbiûn fukahâsmdanbunun caiz olduğu görüşü nakledilmiştir. (1)Şâfiî ve hanefîlerin de katıldığı bu menfî görüş, Hz. Peygamber(s.a.)’in bunu yasakladığını ifade eden bir hadîs ile,
pey akçesinin karşılıksız olduğu ve sınırı belli olmayan bir muhayyerlik mahiyetinde bulunduğu esaslarına dayanmaktadır. Pey ve pişmanlık akçesini caiz görenlerin başında Ahmed b. Hanbel ve hanbelîler vardır. Onlara göre : Pey akçesi —her iki nev’i ile— caizdir; çünkü Hz. Ömer’in bunu caiz gördüğü ve tatbik ettiği bilinmektedir. Bunun caiz olmadığını ifade eden hadis zayıftır, sâbit değildir. Ayrıca normal bir satım akdinde satın alan bilâhare pişman olup malı satıcıya iade etse ve onu razı etmek üzere fazladan bir şeyler (para, mal vb.) verse bu ittifakla caiz görülmüştür; pey ve pişmanlık akçesi de mahiyet bakımından bundan farklı değildir. Kezâ bir kimse, malını satmakta olan bir başka kimseye «bu malı satma, şu meblâğı sana veriyorum, eğer gelip malını alırsam bedelden mahsûb ederim, almazsam verdiğim şu meblâğ senin olsun» dese, bu şekil caiz görülmüştür; pey akçesinin de —netice itibariyle— bundan farkı yoktur. (2) Satıcı veya mucirin pişman olması halinde alıcı veya müste’cire bir meblağ vererek akdin icrasından vazgeçmesi mahiyet bakımmdan pey akçesine benzetilerek, onu caiz görenlerin bunu da caiz görmüş sayılacakları ifade edilmiştir. (3)