wiki

YAĞ

  1. Hayvanlardan ya da bitkilerden elde edilen ve mutfakta değişik yemeklerde kullanılan yumuşak ya da sıvı madde. (Bu anlamda kullanılan başlıca maddeler şunlardır: tereyağı, zeytinyağı, ayçiçeği yağı, margarin, içyağı vb.) (Bk. ansikl. böl.] —2. Yağlayıcı özellikleri bakımından sanayide sürtünme yüzeylerini yağlamada ve elektrik yalıtkanlığı bakımından da elektrik sanayisinde kullanılan hidrokarbon. (Bk. ansikl. böl. Petrokim.) —3. insanın ve omurgalı hayvanların derisinde ve özellikle derialtında bulunan ve hem yedek besin deposu hem de soğuğa karşı koruyucu olarak çifte görev yapan yağlı doku. (Derialtı yağı, özellikle suda yaşayan memelilerde [balinagiller, foklar] ve yeterince kıllı olmayan kara hayvanlarında [domuz] ve insanda boldur.) —4. Yağ bağlamak, şişmanlamak, semizlemek, semirmek. || Yağ bal, güzel, hoş, istenir nitelikte || Yağ bal olsun, yedikleri helal ve afiyet olsun anlamında söylenen iyi dilek sözü. || Yağ basmak, aşırı ölçüde yağlanmak, semirmek. || (Birine) yağ çekmek, yağ yakmak, bir kimseyi aşırı ölçüde övmek, pohpohlamak; ona dalkavukluk etmek (arg.). || Yağ gibi gitmek, yağ gibi kaymak, sözkonusu bir taşıtsa, hiç sarsılmadan hızla gitmek. ]| Yağ tulumu, yağ küpü, çok şişman bir kimse için kullanılır. || Yağ yakmak, tavada yağı çok ısıtıp kızgın duruma getirmek. || Yağa bala batırmak, aşırı ölçüde ikram etmek, yedirip içirerek ağırlamak. || Yağı erimek, şişman kimselerden söz ederken, zayıflamak. || Yağıyla balıyla, her şeyiyle, istenilen, düşünülen biçimde. —Antropol. ve Biyol. Toplam yağ, vücuttaki arık (yağsız) kütleye eklenerek onu bütünleştiren yağ kütlesi. (Bk. ansikl. böl.) —Balıkç. Yağ fıçısı, yağı çıkarılmak istenen morina karaciğerlerinin içine konduğu büyük tahta kap. —Boyac. ve Yağ. mad. Kuruyan yağ, istenilen polimerleşme derecesi ve kıvama erişinceye dek ısıl işleme (280-310 °C) uğratılan, yağlı ve sentetik verniklerin yapımında kullanılan sikatif yağ. (Keten yağı, çin yağı [tung yağı] kuruyan yağlardır.) —Böcbil. Yağ keseciği, karıncasever ve termitsever hayvanlarda, yedek yağ depolamaya yarayan karındaki geniş bölüm. (Göğüs kalkanıyla tergit arasındaki geniş bir zar biçiminde uzanır. Yağ keseciğine daha çok toplu yaşayan böceklerin üreme yeteneği olan dişilerinde ve termitlerde rastlanır.) —Denize. Yağ dökme, deniz çok dalgalı olduğunda, sakinleştirmek amacıyla deniz yüzeyine yağ dökmek işlemi. (Eşanl. YAĞ k u l l a n m a.) [Bk. ansikl. böl.] —Dokubil. Yağ bezi, yağ salgılayan bez. (Bk. ansikl. böl.) || Yağ dokusu, bileşiminde çok yağ bulunan doku. (Bk. ansikl. böl.) —Eczc. Balık yağı, mezgitgiller familyasın
    dan morinanın ve diğer türlerin taze karaciğerinden çıkanlan yağ. (Raşitizme karşı etki gösteren ve büyümede rol oynayan A ve D vitaminlerini içermesi nedeniyle tedavide kullanılır.) || Silikon yağı, silisyumun organik türevlerinin oksijenli polimeri. (Viskozitesi az ya da çok olabilir. Tedavi edici etkisi yoktur. Krem ve losyonların deri üzerine yayılmasını kolaylaştırır.)! Tıbbi yağ, ana maddesi badem, yerfıstığı, zeytin ya da haşhaş yağı olan ve çözünmüş ya da süspansiyon halinde belirli kimyasal maddeleri ya da bitkisel drogların etken maddelerini içeren prepa- rat. (Tıbbi yağlara örnek olarak kâfurlu yağ ve kompoze banotu yağı [Tranquille balsamı] gösterilebilir.) || Vazelin ya da parafin yağı, petrolden elde edilen doymuş sıvı hidrokarbonların saflaştırılmış karışımı. (Viskozitelerine göre akıcı ve kalın olmak üzere iki şekilde bulunur. Her ikisinin de laksatif etkisi vardır.) —Elektrotekn. Yalıtkan yağ, kimi kez katı yalıtkanlarla karıştırılarak, kimi gereçlerin (transformatörler, indüktanslar, kondansatörler, kablolar ve disjonktörler) yalıtımında kullanılan mineral ya da sentetik yağ. (200 kV/cm’ye erişebilen yüksek bir die- lektrik sertliğe sahip bu yağlar, aygıtlarda soğutucu akışkan olarak da kullanılabilir.) —Fişekç. Dinitrototuen yağı, dinitrotoluen izomerlerinin bir karışımından oluşan, olağan sıcaklıkta sıvı durumunda bulunan yağlı madde || Ksilityağı, trinitroksilen üretiminde ele geçen ve nitrolanmış ksilen- lerin bir karışımından meydana gelen yağlı artık madde. || Patlayıcı yağ, nitrogliserin; patlayıcı özellikleri bakımından nitrogliserine benzeyen kıvamlı sıvı yağlara verilen ad. —Fizyol. Deri yağı, yağ bezlerinin salgıladığı madde. (Bk. ansikl. böl.) —Isıbil. Yağ ayırıcı, bir maddenin, özellikle bir buhar makinesinden çıkan buharın yağını ayırmaya yarayan aygıt. |j Yağ ayırma, buhar üretecinin beslenmesinde yeniden kullanmak için bir buhar makinesinden gelen suları içindeki yağlardan ve yağlı maddelerden arındırmaya dayanan işlem. —işlem. Taşlama yağı, aşındırma işlemlerini kolaylaştırmak için kullanılan madde (En çok yağlar ve gresler kullanılır. Taşlama yağları sürtünmeyi azaltır, açığa çıkan ısının uzaklaştırılmasını sağlar, aşındırıcının kirlenmesini geciktirir, yüzeyini aşındırarak temizlediği malzemeden koparılan metal talaşların yapışmasını önler ve taşlanan yüzeyin kalitesini yükseltir.) —Karb. kim. Yağ giderici, yağlı bir kömüre katıldığında bu kömürün koklaşma gücünü iyileştiren uçucu madde oranı düşük bir ürün, genellikle bir kömür ya da bir kok için kullanılır. —Kim. Yağ giderme, genellikle sulu bir karışım içindeki yağı ayırma işi. (Bk. ansikl. böl.) || Yağ giderici madde yağı ya da yağlı maddeleri uzaklaştırmakta kullanılan ürün. —Kozmet. Ana maddesi sıvı bir yağdan oluşan, cildi yumuşatmak ve korumak amacıyla kullanılan kozmetik ürün. (Kozmetik sanayisinde gerek ana madde [vazelin, parafin yağı], gerek etkin öz [soya yağı, avokado yağı], gerekse ürüne kimi özellikler kazandıran katkı maddesi [hint- yağı] olarak mineral, bitkisel ya da hayvansal yağlar kullanılır.) —Kürkç. Yağ giderme, kürklerin döner bir dolap içerisinde ince talaşla temas ettirilerek temizlenmesi. Yağ, talaşa emdirildikten sonra merkezkaç kuvvet yardımıyla giderilir. —Mak. san. Yağ kaması, hafifçe yakınsak konumda olan, sürtünen iki yüzeyin arasında bulunan kama biçiminde yağ kütlesi; yüzeyler yer değiştirirken sözkonusu yağ kütlesine basınç uygular. || Yağ sisi, püskürtmeyle elde edilen ve makinelerin kimi bölümlerini yağlamak için kullanılan yağ damlacıkları aerosolü. —Metalürj. Yağ giderme metal bir parçanın yüzeyindeki yağlı maddeleri elle kul

lanabilmek ya da daha sonra uygulanacak metalûrjik işlemleri kolaylaştırmak amacıyla uzaklaştırma. (Bk. ansikl. böl.) —Org. kim. Yağ asitleri, formülü
H—(CH2)„—COOH
olan doymuş karboksilik asitler ile bu asitlere benzeyen doymamış bileşiklere verilen ad; n’in tek sayıda olduğu bu bileşiklerin yağ asitleri olarak adlandırılmasının temel nedeni bu bileşiklere daha çok yağlı’ maddeler’in hidrolizi sırasında rast- lanılmasıdır. —Parf. ve Eczc. Esans yağı ya da uçucu yağ, ESANS’ın eşanlamlısı. —Patol. Yağ kisti, deliğinin tıkanmasından ötürü yağ bezinin genişlemesinden ileri gelen ve epitelyum döküntüleri ile yağdan oluşan deri altı uru. —Petrokim. Bileşik yağ, bitkisel ya da hayvansal bir yağlı madde katılmış (zeytinyağı, hintyağı, balina yağı, içyağı vb., buhar makineleri ile hava kompresörlerini yağlamada ve metallere suvermede ve işlemede kullanılan yağlama yağı. || Çözünür yağ, özellikle metalleri işleme sırasında yağlama ve soğutmada kullanılan, suyla kararlı emülsiyonlar ya da kolloidal dağılımlar oluşturmaya yatkın yağ. || Dişli yağı ya da aşırıbasınç yağı, yüksek basınçlara dayanması ve karterdeki dişlileri yağlayabilmesi için özel bir katkı maddesi eklenmiş yağlama yağı. || Fakir yağ, soğurulmuş kesimlerin geri kazanılmasından sonra yenileştirilmiş soğurma yağı. || Flüks yağı, yumuşatmak için bitüme katılan az uçucu yağ. || Ham yağ, ham petrol. || iğ yağı, yüksek hızda dönen, fazla yük binmemiş makine organlarının, özellikle de tekstil makinelerinin iğlerini yağlamada kullanılan, düşük akışmazlıklı yağlama yağı. || Kesme yağı, metalleri işleme ve kesme sırasında kesici takımı soğutmada kullanılan yağlayıcı petrol yağı. || Kullanılmış yağ, kullanılmış olan ve çevre kirletici olmaktan başka bir özellik taşımayan artık yağ. (Geri kazanılabilir olduğundan, bu yağ yeniden petrol yağına dönüştürülebilir ya da yakıt olarak kullanılabilir.) || Mineral yağ, ya doğal halde kullanılan ya da mineral kökenli ürünleri işlemeyle elde edilen hidrokarbon karışımı. || Motor yağı, kumandalı ateşlemeli ve içten yanmalı motorlarda kullanılan yağlama yağı. || Petrol yağı, yağlama yağı olarak kullanılan, kıvamlı, az ya da çok renkli, ağır petrol ürünü. || Sentetik yağ, petrol yağları kadar ya da onlardan daha fazla yağlayıcı niteliği olan ve özel yağlama işlemlerinde kullanılan bireşim ürünü. || Silindir yağ -* SİLİNDİR. || Siyah yağ, ağır artıkların karışımından elde edilen ve kaba işlerde (vagon ya da tarım makinelerinin dingilleri, konveyör zincirleri ve kabloları) kullanılan düşük nitelikli yağ. || Soğurma yağı, bir gazın en az uçucu bölümlerini geri kazanmada kullanılan petrol ürünü. || Şist yağı, bitümlü şistlerin elektrikle ayrıştırmasıyla elde edilen mineral yağ. || Transmisyon yağı, az yük binmiş, önemli sıcaklık yükselmesi olmaksızın çalışan makinelerin hareketli organlarını yağlamada kullanılan yağlama yağı. || Türbin yağı, buharlı türbin yağı, buharlı türbin tipi makinelerde kullanılan yağlama yağı; diğer özelliklerinin yanı sıra suyla kalıcı emülsiyonlar oluşturmama özelliği de vardır. || Üfleme yağı, hava üflenerek sıcakta yükseltgenmiş ve böylece akışmazlığı artırılmış, bileşik yağlarda katkı maddesi olarak kullanılan bitkisel ya da hayvansal kökenli yağ. || Yağlama yağı, özellikle hareketli yüzeyler arasındaki sürtünmeyi azaltmada kullanılan, genellikle arıtılmış yağ. || Zengin yağ, soğurulmuş hidrokarbonlar içerdiğinde soğurma yağına verilen ad. —Res. Ham yağ, çıkarıldıktan sonra hiç bir işlemden geçmemiş olan yağ. || Kolo- fan yağ, ince bir tabate halinde uygulanıp kurumaya bırakıldığında, oksidasyon yoluyla kuru bir tabakanın ortaya çıkmasını sağlayan yağ. || Pişmiş yağ, görece düşük sıcaklıkta (150 °C – 160 °C) kuru
tucu maddeler eşliğinde ya da bu maddeler olmadan termik olarak işlenen rafine yağ. || Rafine yağ, kimyasal yapısını değiştirmeden niteliklerini iyileştirmeye yönelik bir dizi işlemden geçirilen yağ. || Reçineli yağ, reçine ya da reçine tortusunun, katalizörlü ya da katalizörsüz, ısılayrışımıy- la elde edilen ürün. || Sülfone yağ, bazı sıcaklık şartlarında sülfürik asit ya ya başka sülfonik asitlerle işlendikten sonra bir bazla nötralize edilen rafine ya da pişmiş veya püskürtme yağ. || Sülfürlü yağ, bazı sıcaklık koşullarında kükürtle işlenen rafine ya da pişmiş veya püskürtme yağ. || Üfleme yağ, oksidasyon yoluyla kalınlaştırılan, katalizör eşliğinde ya da katalizörsüz, sıcak hava, oksijen ya da ozon üflenerek işlenen rafine yağ. —Sabunc. Sabunun sıvılaştırılması sırasında ayrılan, bileşiminde °/o 20-27 oranında yağ asitleri bulunan ve yapısındaki ka- tışkı maddelerinden dolayı koyu bir rengi olan faz. (Bu yağ, hamurlaştırma işleminde kullanılmak üzere yeniden çevrime sokulur.) —Su işler. Yağ giderme, kullanılmış şehir sularını bileşiminde buiunan sıvı ve katı yağlardan arındırmaya dayanan işlem. (Bk. ansikl. böl.) —Sütç. Yağ oranı, bir besinin kuru maddesinde, özellikle peynirlerde bulunan ve yüzde ile ifade edilen yağlı madde oranı. —Tarım san. Katı fıstık yağı ya da katı araşit yağı, Amerika’da kavrulmuş fıstığın öğütülmesi ve hidrojenli sıvı yağ katılmasıyla elde edilen yumuşak hamur kıvamında yemeklik yağ. || Katı kakao yağı, kakao çekirdeklerinden özütlenerek elde edilen ve çikolata yapımında kullanıldığı gibi eczacılıkta, kozmetik sanayisinde, hatta bazı çikolatalı şekerlemelerin yapımında kullanılan hamur kıvamında yağlı madde. || Katı karite yağı, Butyrospermum porkii’ nin tanelerinden çıkarılan hamur kıvamında yağlı madde. (33 ila 42 °C arasında eriyen ve stearin yapımında kullanılan sarı bir yağdır.) —Tekst. Yağ giderme, yapağı halindeki yünleri yıkama tekniğinde kullanılan işlemlerden biri. (Bk. ansikl. böl.) — iplik çekiminden önce tekstil elyafının içindeki yağlı maddeleri uzaklaştırma. || Harman yağı, tekstil maddesine, iplik çekim işlemini kolaylaştırmak için oldukça önemli miktarlarda eklenen, genellikle sulu emülsiyon halindeki yağ ya da enzim ürünü. (Genellikle, İngiliz sistemine göre taranmış yün iplikçiliğinde kullanılır.) || Sıvı yağ, başlangıçta ana maddesini sıvı yağ, günümüzde ise bir sentez ürünü oluşturan ve tekstil sanayisinde kullanılan ürün. —Yağ. mad. Asitli yağ, besin yağlarının arıtılması sırasında oluşmuş yansızlaştırma hamurunun işlenmesi yoluyla elde edilen, yağ asitleri sanayisi ile sabun yapımında kullanılan, serbest yağ asitleri ile trigliseritten meydana gelen karışım. || Katkısız yağ, tek bir tür bitkinin kaliteli ve çok iyi korunmuş meyvelerinden salt mekanik yöntemlerle elde edilen sıvı yağ. || Rafine (arıtılmış) yağ, bir ya da daha çok kimyasal ya da fiziksel işlemden geçirilerek bileşimindeki serbest yağ asitlerinin, renkli pigmentlerin, kokulu ürünlerin giderilmesiyle tadı, rengi ve kokusu iyileştirilen saf sıvı yağ ya da yağ karışımı. || Sıvı yağ -» SIVIYAĞ. || Sıvı besin yağı, olağan sıcaklıkta sıvı halde bulunan, besin sanayisinde besinleri tatlandırmak, pişirmek ya da korumak amacıyla kullanılan, bitkisel ya da hayvansal madde. (Bk. ansikl. böl. Yağ. mad.) —ANSİKL. Yemekli yağlar doğada serbest halde bulunmaz, yağlı besin maddelerinden (hayvansal, bitkisel) elde edilir. Ayrıca bütün yiyeceklerde az ya da çok yağ bulunur. Hayvansal yağlar (tereyağı, içyağı) katıdır, belli bir sıcaklıktan sonra sıvı- laşır. Bitkisel yağlar (tropikal ülkelerde elde edilen bazı odun yağları dışında) genellikle sıvıdır. Korunma, taşınma ve kullanma kolaylığı bakımından bazı yağlar özel işlemlerle katılaştırılır. (-> MARGARİN.)
Yağ enerji veren besinlerin başında gelir; ama yalnız başına yenmez. Başka yiyeceklere katılarak yenir ve yiyeceklere lezzet verir. • Türkiye’de en çok kullanılan sıvı yağlar zeytinyağı ve ayçiçek yağıdır. Bunlardan başka pamuk yağı, mısırözü yağı, soya yağı, susam yağı, kolza yağı vb. üretilir Bu yağlar, ham olarak elde edildikten sonra natürel, rafine ya da sertleştirme işlemine tabi tutulur ve margarin olarak piyasaya sürülürler. Çok eskiden beri ilkel yöntemlerle elde edilen zeytinyağı, Cumhuriyet döneminde kurulan modern tesislerde üretilmeye başlanmıştır. Ancak, hâlâ mengenelerle çalışan zeytinyağı imalathaneleri bulunmaktadır. Ayçiçeği ise Birinci Dünya savaşı’ndan sonra Bulgaristan, Romanya gibi Balkan ülkelerinden gelen göçmenlerle türk tarımına girmiş, bu göçmenler Trakya bölgesine yerleştirildiği için de sanayi bu bölgede gelişmiştir. Soya tarımı da, Türkiye’de Birinci Dünya savaşı’n- dan sonra başlamıştır. 1958’de, Turyağ İzmir tesislerinde bir süre soya işlenmiş, ancak kârlı olmadığı için üretim sürdürülme- miştir. 1959’da Rize’de, 1957-1965 yılları arasında da Ordu soya fabrikası’nda soya yağı üretilmişse de soya tarımının gelişmemesi nedeniyle soya yağı üretimi kısıtlı kalmıştır. Yerfıstığı ilk kez 1897’de Selanik’te, 1908’de deneme olarak İstanbul Tarım okulu’nda, 1930-1933 yılları arasında Osmaniye (Adana) ve Silifke (İçel) ilçelerinde yetiştirilmiş, daha sonra Güneydoğu Anadolu bölgesinde gelişme göstermiştir. 1930’da, İstanbul’da kurulan bir glikoz ve nişasta fabrikasında mısır işlenmeye başlanmış, bu tesiste yan ürün olarak mısırözü yağı üretilmiş, üretim daha sonra kurulan fabrikalarla geliştirilmiştir. Margarin sanayisi ise, Türkiye’ye, 1950’lerden sonra girmiş ve çok kısa bir süre içinde ülke düzeyinde bir pazar oluşturmuştur. Haşhaş, aspir, kolza, susam yağları yetiştirildikleri bölgelerde ilkel yöntemlerle elde edilmekte ve o bölgede tüketilmektedir. 1991’de Türkiye’de 80 000 t zeytinyağı, 511 000 t margarin, 480 000 t sıvı rafine yağlar, 100 000 t tereyağı, 16 000 t prina yağı üretilmiş; 11 800 t zeytinyağı, 103 100 t margarin, 100 200 t sıvı rafine yağ, 4 600 t prina yağı, 26 100 t fındık yağı dışsatımı yapılmıştır. Dışalımda ise 684 0000 tonla bitkisel ham yağlar en büyük kalemi oluşturmakta, onu sıvı rafine yağlar (10 300 t), yenmeyen bitkisel yağlar (68 800 t), tereyağı (5 700 t) ve margarin (100 0001) izlemektedir. —Antropol. ve Biyol. Yağ diğer dokulardan daha az yoğun olduğundan, toplam yağ vücudun yoğunluğuna bakılarak saptanabilir (vücudun yoğunluğu, vücudun havadaki ve su içindeki ağırlığına ya da suya batınca taşırdığı suyun hacmine bakılarak hesaplanır). Toplam yağ aynı zamanda, deri kıvrımlarının kalınlığına ya da kolların ve bacakların radyografisinde görülen yağ tabakasının kalınlığına bakılarak da saptanabilir. —Denize. Yağ dökme. Denize dökülen yağ, dalgaların yüksekliğini azaltmaz, ama tekneye çarparak çatlamalarını önler. Su yüzeyine yağ dökerek yapılan denemelerin, karşılaştığı sabit engeller (mendirekler, dalgakıranlar vb.) için daha da tehlikeli bir soluğana dönüşen, ancak gemiler için çok daha az tehlikeli olan dalga kınlmalarını önlediğini göstermiştir. Yağ dalga burundan geldiğinde kullanılır. Dalgaya doğru seyreden bir gemi, loçaların- dan yağ dökebilir. En etkili yağlar, hayvansal ve bitkisel kökenli yağlar, özellikle de balık yağıdır. —Dokubil. Yağ bezleri, insanda el ayası ve ayak tabanından başka vücudun bütün yüzeyinde bulunur; kıl kökleriyle ilintili olarak yağ damlacıkları içeren ve katlı epitelyum oluşturan çekirdekli hücrelerden yapılı küçük basit salkımaklar halindedir. Yağ damlacıkları, hücreler bezin deliğine doğru yaklaştıkça çoğalır, hücreler 

burada patlar ve içlerindeki yağı akıtırlar. Yağ bezlerinin salgısı kılları ve deriyi yağlar ve bunların esnekliğini ve dayanıklılığını artırır. Meme bezlerinin yapısı yağ bezlerininkine benzer. Hayvanda, yağ bezleri çoğunlukla bir kıla bağlıdır ve onu yağlamakla görevlidir, bununla berber, gözkapaklarının Me- ibomius, cinsel organlarının sünnet derisi bezleri gibi öz delikleri de olabilir. • Yağ dokusu, bir bağ dokusudur. Bağ dokusunun bol damarlı bölümlerinde hücreler yapısal bir değişikliğe uğrayarak ve yağla dolarak bu dokuyu oluştururlar. Yağ dokusu derinin altında ince ya da kalın bir tabaka halinde yer alır. —Fizyol. Deri yağı değişik kıvamda alkali bir maddedir. Başlıca maddeler olarak, hücre artıkları, yağ ve yağ. asitleri, kolesterol ve sabundan oluşur. İçsalgı bezlerine bağımlı olarak çalışır, ama heyecan etmenleri ile de harekete geçebilir. Deriyi dış ortamdan ayırarak ve yumuşatarak koruyucu bir rol oynar. —Kim. Yağ giderme. Nehirler ile denizlerin kirlenmesine karşı yürütülen mücadele öncelikle arıtma tesislerinden atılan kullanılmış suların pratik olarak yağlarından arındırılmasını kapsar; bu amaçla uygulanan yağ giderme işlemi genellikle du- rultma, soğurma, merkezkaçlama, pıhtılaştırma, yumaklaştırma ya da yüzdürme yöntemleriyle gerçekleştirilir. —Metalürj. Yağ giderme. Metal parçaların yüzeyini kaplayan yağlı maddeleri (sıvı ya da katı yağlar), daha sonra uygulanacak yüzey işlemlerini güçleştirdiğinden temizlemek gerekir. Yağ giderme işleminde şu yöntemler uygulanır: 1. Organik çözücülerle yağ giderme. Bu yöntem özellikle sabunlaşmayan mineral yağları çözmek için uygulanır, işlem sırasında hidrokarbonlar (benzin, benzen) ya da klorlu çözücüler kullanılır. Klorlu çözücüler arasında en çok kullanılanı trikloro- etilen ile perkloroetilendir Yağ giderme ya sıvı ortamda ya da çözücü buharı içinde yapılır, işlemin çözücü buhan içinde uygulanması durumunda ürün tüketiminin en alt düzeye indirilebilmesi için çözücünün geri kazanım yoluyla sürekli olarak damıtılmasını sağlayan donanımlar tasarlanmıştır; 2. sıcak alkali çözeltilerle yağ giderme, bitkisel ya da hayvansal yağları sabunlaştırma, mineral yağları emülsiyonlaştırma yoluyla uzaklaştırmakta kullanılır. Çözeltiler sodyum hidroksit, sodyum karbonat, fosfat, metasilikatlardan hazırlanır ve gerektiğinde kimi zaman ıslatıcı etkenler katılır; 3. elektrolitik yağ giderme, özellikle elektroliz yoluyla kapianacak yüzeylerin hazırlanmasında uygulanır. Sc^ukta kullanılan elektrolitler daha çok alkali siyanür, sodyum hidroksit ve karbonat ağırlıklı bileşiklerden oluşur. Temizlenecek parçalar anot ya da katot olarak yerleştirilir. Katodik yağ giderme yoluyla aynı zamanda gerçek bir yüzey temizleme işlemi sağlanırken, açığa çıkan bol miktarda hidrojenle yabancı maddeler mekanik olarak temizlenir. Örneğin, “yağ giderme-bakır kaplama”, klasik elektrolitik yağ giderme işleminden türetilmiş bir yöntemdir. Bakır ve sodyum siyanürlerden hazırlanmış alkali bir banyoya katot olarak yerleştirilen parça, açığa çıkan hidrojenle şiddetli bir tepkimeye girer ve aynı anda koruyucu hafif bir bakır kaplama meydana gelir; 4. sesötesi titreşimlerle yağ giderme, tüm metaller ile cam, seramik ve plastik maddeler gibi diğer malzemelerin temizlenmesinde kullanılır. Parçalar, içine ısıtılmış temizleme sıvısı konan ve 20-40 kHz düzeyindeki frekanslarda sesötesi dalgalar üreten, manyetik alan çizgilerini yoğunlaştırıcı ya da piezoelektrik bir türdönüştürü- cüyle donatılmış bir kaba yerleştirilir; sesötesi dalgalar sıvı içinde bir kavitasyon dayı yaratır; bu sırada oluşan milyonlarca mikroskobik kabarcık şişerek büyür ve işlenen parçalara yapışan tanecikleri kopararak patlar. Oldukça ekonomik olan bu yöntem, sıvı ya da katı yağları, perdahlama pastalarını giderirken, aynı zamanda talaş, toz ve tüm yabancı maddelerin
uzaklaştırılmasını sağlar. —Petrokim. Ham petrolleri damıtma ve arıtma yoluyla elde edilen mineral yağlar sanayide yağlama yağı, yalıtkan yağı (elektroteknikte), ısıtaşıyıcı akışkan, suverme akışkanı vb. biçimlerde olduğu gibi, mineral yağların temel öğesini oluşturan yağlayıcı preslerin üretiminde de çok sık olarak kullanılır. Yağlara ilişkin işlevler genellikle çok sayıda ve karmaşıktır. Örneğin bir yağlama yağı şu özellikleri taşımalıdır: ürünün akışmazlığı bu işlev için temel bir etken olduğunda enerji tasarrufu sağlamak için makinelerin sürtünmelerini ya da pasif dirençlerini azaltmak; nemli bir atmosferin etkisine ya da motorlarda yakıtların yanmasıyla oluşan kükürtlü ürünler gibi tepkin maddelerin etkisine karşı koyarak, makine organlarının iyi durumda olmasını ve uzun ömürlü kalmasını sağlamak için bu organların aşınmasını ve korozyonunu önlemek; çevre ortamla ısı değişimi yaparak makine sıcaklığını düşürmek (motor pistonlarını soğutma, kesici takımlara yağ püskürtme); gazlara ve sıvılara karşı sızdırmazlığı en ust düzeye çıkarmak (kompresör pistonlarının seg- manları, pompa salmastraları, dinamik contalar vb.); benzinli ya da Diesel motorlarda çalışma sırasında oluşan katışkıları uzaklaştırmak (kir sökme ve dağıtma işlevleri). Kimyasal bakımdan mineral yağlar temel olarak parafinik, naftenik ve aromatik hidrokarbonların karışımından oluşmuştur; bunların herbiri, ham petrolün çıkarıldığı petrol bölgesine göre farklı oranlarda karışım içinde yer alır. Ancak piyasadaki mineral yağlar genellikle parafinik (en çok kullanılanlar) ya da nafteniktir. Parafinik hidrokarbonlar, dallanmış ya da dallanmamış düz zincirli doymuş bileşiklerdir. Molar kütlesi yüksek moleküller (az dallanmış ya da dallanmamış) yağların donma sıcaklığını önemli ölçüde artınr; bu da, kış mevsiminde ya da soğuk ülkelerde sakınca yaratır. Bu nedenle parafin giderme işleminden geçirilmelidirler. Parafinik hidrokarbonların akışmazlığı sıcaklığa bağlı olarak oldukça az bir değişiklik gösterir (akışmazlık indisi yaklaşık 100). Bu üstünlük bu hidrokarbonların gitgide daha az kullanılan naftenik hidrokarbonlara yeğlenmesine neden olur; naftenik hidrokarbonlar ise halkalı, doymuş moleküllerden oluşur ve sıcaklığa bağlı olarak büyük akışmazlık değişimleri gösterir (akışmazlık indisleri yaklaşık 40-60). Buna karşılık naftenik hidrokarbonların oldukça düşük olan akma noktası (en akışkan olanları için yaklaşık – 30 °C) bu hidrokarbonların frigorifik makineler, sürekli olarak açık havada kalan elektrikli transformatörler vb.’de kullanılmasını sağlar. Aromatik hidrokarbonlar, yükseltgenmey- le çözünmeyen bol miktarda çökeller verebilen doymamış halkalı bileşiklerdir. Akış- mazlık indisleri çoğunlukla sıfıra yakın, hatta sıfırın altındadır ve akma noktaları da çok yüksektir. Bu nedenle, çözücüyle işleme sokarak bu çökellerin uzaklaştırılmasına çalışılır. Mineral yağlarda düşük derişimler halinde kükürt (Ortadoğu çıkışlı ham petrollerden elde edilen yağlarda yaklaşık % 1), azot ve oksijen bulunabilir. Kükürtlü ürünlerin tamamen giderilmesi her zaman en iyi niteliklere sahip yağlayıcıların elde edilmesini sağlamaz: bu ürünlerden bazıları yükseltgenme önleyiciler ve doğal aşınma önleyici etkenler olarak tepkimeye girer. Yağların özellikleri, laboratuvarda deney makineleri ile gerçek büyüklükteki makineler üzerinde değerlendirilir. Akışmazlık ölçülebilen en önemli ayırtedici özelliktir. Böylece motor yağları, amerikan SAE (So- ciety of Automotive Engineers) normuna göre, ya düşük sıcaklıkta (-5’ten -3 0 °C’a kadar), W harfinden (VVinter) önce gelen 0, 5, 10,15, 20, 25 sayılarıyla ya da yüksek sıcaklıkta (+100 °C) yalnız 20, 30, 40 ya da 50 sayılarıyla işaretlenerek, akış- mazlık aralıklarına göre sınıflandırılır. Ay
rıca sanayi yağları için değişik SAE, İS0 (international Organization for Standardi- zation) vb. sınıflandırmaları vardır. Mine rai yağların akışmazlığı sıcaklığın ters yönünde ve önemli biçimde değişir. Akış- mazlık indisi bu değişimi belirginleştirir: indis ne kadar yüksekse değişim o kadar güçlüdür. Bir yağın saydamlığa bağlı rengi, arıtma ya da arılaştırma derecesiyle denktir. Bir yağın bozulduğu, git gide koyulaşan rengiyle anlaşılır. Parlama ya da tutuşma noktası hem yağın öz uçuculuğu hem de işleme sırasında yağın içine katılmış tutuşucu maddelerin varlığı hakkında bir bilgi verir. Örneğin bu nokta, motorlarda sıcak olarak kullanılan yağlar için 200 ile 250 °C ve soğuk olarak kullanılan yağlar için 150 ile 200 °C olmalıdır Artık karbon ya da Conradson artığı, bir yağın pirolize (ısılbozunma) uğradıktan sonra kömürlü çökeller oluşturmaya yatkınlığını gösterir. Asit indisi, 1 g yağı yansızlaştırmak için gerekli potasın miligram cinsinden sayısıdır. Arı mineral yağların asil indisi sıfıra yakındır, ancak bu indis, yağ kullanıldıkça yükseltgenmeye uğrayarak artar. Aşınma önleyici özellikler ile aşırı basınç özellikleri laboratuvar makineleriyle (4 bilyalı makine. Timken, F.Z.G. vb.) değer lendirilir. Yağları arıtmada birçok işlemden yarar lanılır. Bunların içinde en çok kullanılan lar şunlardır: hafif ve orta yağların am maddesini oluşturan distilatlar ile asfalt gi derme işleminden sonra ağır yağ ya da bright-stock elde etmeyi sağlayan bir ar tık veren, boşlukta damıtma; aromatil’ ürünleri uzaklaştırarak akışmazlık indisin iyileştiren, çözücülerle (fenol, furfurol ys da N-metilpirolidon) işleme; donma nok tasını düşüren, düşük sıcaklıkta parafin gi derme; yağın rengini ve kararlılığını iyileş tiren, gerek renk giderici topraklarla, ge rekse hidrojenle katışkıları giderme ve yansızlaştırma işlemleri. Çok etkili bireşim katkılarının geliştiril mesi yağların özelliklerini büyük ölçüde iyileştirmeyi sağladı. Yükseltgenme önle yiciler yükseltgenmeye karşı duyarlılığı ve çökel oluşturma eğilimini azaltır; deterjan lar, dağıtıcılar yanmamış maddelerin, mo tor yağlarında kolloidal asıltı halinde kal masını sağlar; aşınma önleyici ve aşırı ba sınç katkı maddeleri, dişli düzenleri gib yük altındaki mekanizmaların sürtüner parçaları arasında koruyucu filmler oluş turur; akışmazlık indisini iyileştiren katk maddeleri her mevsimde kullanılabiler motor yağlarının üretilmesini sağlar (mul tigrad denen yağlar). Çalışma sırasında yağların temizlenme si, filtreler, dekantörler vb. aracılığıyla ya pılır. Kullanılmış yağları yenileştirme, yen yağ hazırlama yöntemlerini andıran kar maşık arıtma yöntemleriyle fabrikalardı gerçekleştirilir. —Yağ. mad. Sıvı besin yağları, temel ola rak yağ asitlerinin trigliseritlerinin karışı mından oluşur; yağlı tohumlardan, yağl meyve posalarından ve hayvansal yağl dokulardan çıkarılır. Türkiye’de en çok tü ketilen bitkisel sıvı besin yağları zeytinya ğı, ayçiçeği yağı, pamuk yağı, soya yağı susam yağı, haşhaş yağı, yerfıstığı yağı mısırözü yağı ve kolza yağıdır. Dünya üre timi en fazla olan yağ ise soya yağıdır. Tohum yağları, yağ bakımından çol zengin yağlı tohumlardan (ayçiçeği, pa muk çekirdeği, kolza, yerfıstığı) elde edi lir; tohumlar temizlendikten sonra öğütü lerek ezme, pişirme ve daha sonra sürekl preslerde (cendere) sıcakta presleme iş lemlerinden geçirilir. Preslerden alınan vı yağı kısmen sıkılan tohumlarda (ekspelle ya da presleme küspesi) kalan yağ, da ha sonra organik bir çözücüyle (genellik le heksan) sıcakta özütlenir. Bu aşamad; bileşiminde genellikle % 2’den daha a yağ bulunan ve hayvan yemi olarak kul lanılan bir küspe ile çözücünün geri ka zanılmasından sonra özütleme yağı eldi edilir. Yağ bakımından fakir tohumlarıı (soya) işlenmesinde presleme yoluyla yeterli verim sağlanamadığından hazırlanan tohumlar doğrudan çözücüyle özütlenir. Presleme ya da özütleme yoluyla elde edilen yağlar piyasaya verilmeden önce organoleptik* özellikleri ile renklerinin iyileştirilmesi amacıyla rafine edilir. Su, asit (fosforik asit gibi) ya da tuz etkisiyle fos- folipitlerinden (ya da helme) arındırılır. Serbest yağ asitleri ile helme giderme işleminden kalan fosforik asit kalıntısı, sodyum hidroksitle yansızlaştırılır. Bu sırada oluşan ve yağ içinde çözünmeyen sabun- ler (ve tuzlar), merkezkaçlarına yoluyla yansızlaştırma hamuru denen sabun-yağ karışımı biçiminde ayrılır. Yansızlaştırman yağ, daha sonra yıkanarak kurutulur; etkinleştirilmiş toprak (ya da ağartma toprağı) ve kimi zaman etkin kömürle ağartılır; bileşiminde bulunan kötü kokulu ürünler vakum altında, kızgın su buharı etkisiyle sürüklenerek ayrılır, böylece yağ kötü kokularından arındırılmış olur. Serbest yağ asitleri ile kötü kokulu ürünler ayrıca helme ve renk giderme işlemlerinden sonra, klasik koku gidermedekin- den daha yüksek bir sıcaklıkta vakum altında kızgın su buharı etkisiyle uzaklaştırılabilir; bu koşullarda uygulanan arıtma işlemine “fiziksel” arıtma denir. Meyve yağları. Meyveler yıkandıktan ve gerekiyorsa kabukları soyulup çekirdekleri çıkarıldıktan sonra öğütülür; soğukta ya da ısıtıldıktan sonra preslenir. Böylece su ve yağdan oluşan bir karışım elde edilir. Yağ, sudan durusunu alma ya da mer- kezkaçlama yoluyla ayrılır. Bir yağ, örneğin zeytinyağı üretiminde olduğu gibi, soğukta presleme yoluyla elde edilip süzülerek durultulduktan sonra herhangi bir arılaştırma işlemine uğratmadan doğrudan tüketilebilir; böyle bir yağa “ katkısız yağ” denir. Kimi yağlar piyasaya sürülmeden önce depolama sırasında kristallenebilecek bileşenlerinden (örneğin ayçiçek yağındaki mumlar) arındırılmak üzere düşük sıcaklıkta uygulanan mum’ giderme işleminden geçirilir. Sıvı yağlar, sıcakta basınç altında nikel gibi metal bir katalizör eşliğinde hidrojenle tepkimeye sokularak katılaştırılabilir. Hid- rojenleme denen bu işlemin amacı, depolama sırasında yağların kararsızlığının nedeni olan linolenik asidi linoleik aside dönüştürmektir. Buna seçimsel hidrojen- leme denir. Hidrojenleme sırasında, çoklu doymamış asitler (birden çok çifte bağlı) sis ve trans biçimindeki tekli doymamış asitlere dönüştürülerek doymuş asitlerin oluşturulması yoluyla sıvı yağlardan yarı katı yağlar elde edilebilir. Yağlar, havadaki oksijenin etkisine karşı duyarlıdır; bunun yanı sıra ısı, ışık ve kimi metallerle (demir, bakır vb.) daha da hızlanan yükseltgenme sonucu, yeni rafine edilmiş yağlarda bulunmayan çok sayıda bileşiğin (peroksit, aldehitler, ketonlar vb.) oluşmasıyla bozularak acılaşırlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir