Büyük hadîs âlimlerinden ve Mâlikî mezhebinin en büyük fakihlerinden. ismi, Ismâil bin îshâk bin Ismâil bin Hammâd bin Zeyd bin Dirhem el-Ezdî olup; künyesi, Ebû Ishâk’tır. Basra’da Cerîr bin Hâzim oğul
lannın azâdksı olup, 179 (m. 795) de Basra’ da doğmuştur. Şeyh-til-islâm, âlim ve faziletler sâhibi olan Ebû îshâk (r.a.) pek çok kıymetli kitaplar te’lif etmiş ve bir de Müsned hadîs kitabı toplamıştır. 282 (m. 895} de Zilhicce ayında Mekke-i mükerre- mede, haccettikten sonra vefât etmiştir. îsmâil bin îshâk, Muhammed bin Abdullah el:Ensârî, Müslim bin ibrâhim el-Ferâhîdî, Süleymân bin Harb el-Vâşid Haccâc İbn-i Minhal, Amr bin Mezrûk, Muhammed bin Kesîr, Mesded bin Müser- rid, Abdullah bin Seleme” el-Ka’nebî, Abdullah bin Recâ’, Ebû Velîd et-Tayâlisî, ibrâhim bin Haccâc, Ahmed bin Yûnus, îsmâil bin Ebî Üveys, Ali bin el-Medînî, îshâk bin Muhammed el-Fervî ve pekçok büyük âlimden ilim almış, hadîs-i şerîf öğrenmiş ve yazmıştır. Imâm-ı Kâlûn’dan kırâat ilmi öğrenen îsmâil bin îshâk, Ahmed bin el-Ma’dil’den de Mâlikî fıkhını, Ali bin el-Medînî’deri de hadîs ilminin inceliklerini, râvilerin durumunu anlatan illet ilmini öğrenmiştir. Mûsâ bin Hârûıl el-Hâfiz, Abdullah bin Ahmed bin Hanbel, Ebü’l-Kâsım el- Beğâvî, Yahyâ bin Sa’îd, Ebû Amr Muhammed bin Yûsuf el:Kâdî, ibrâhim bin Muhammed bin Arfe, Ebû Bekir bin el-Enbârî, HÛseyn bin îsmâil el-Mehâmılî, Muhammed bin Mûhallid ed-Devrî, Muhammed bin Ahmed el-Hâkimî, îsmâil bin Muhammed es-Saffâr, Muhammed bin Amr, Ahmed bin Selmân en-Necâd, Mtik- rim bin Ahmed el-Kâdî, Ebû Bekr eş-Şâfiî ve bunlar gibi pek çok âlim, îsmâil bin îshâk el-Ezdî’deîı hadîs-i şerîf almışlardır, îsmâil bin îshâk’m huzûrunda pek çok zât çeşitli ilimleri öğrenerek büyük âlim olmuşlardır. / Haüb-i Bağdâdî; “îsmâil bin Îshâk el- Ezdî; âlim, fazîletli, ilminde ve amelinde sağlam bir zât idi. Mâlikî mezhebini yayıp kendisi sened kabûl edilirdi. Müsned hadîs kitabı tasnif etti. Kur’ân-ı kerîm ilimleri (kırâat ilmi) üzerinde kitaplar yazmış ve Mâlik bin Enes, Yahyâ bin Sa’îd el-Ensârî ve Eyyûb-i Sahtiyânî’nin (r.a.) hadîslerini toplamıştır. Nahiv hususunda da iki cild kitap yazttııştır. Eski o Bağdâd’ı vatan edindi. Halîfe Mütevekkil zaıîıâmnda Bağdad’da Kadı (hâkim) ta’yin edildi” buyurmuştur. Aslen Basralı olan îsmâiİ bitt îshâk, Ahmed bin Ma’dil’den öğrenmiş olduğu Mâlikî fıkhında üstâd oldu. Mâlikî mezhebini ve lmâm*ı Mâlik’in üstünlüğünü Irak’ a yaydı. Çünkü o zaman îmâm-ı Mâlik edîne-i münevverede yaşadığından, rak’ta pek tanınmıyor ve mezhebi de biliniyordu. Ayrıca Mâlikî mezhebini anla- n, bu mezhebin fikhî usûllerini beyân en eserleriyle de kendisinden sonra elen Mâlikî âlimlere rehber oldu, ilk defa
halîfe Mütevekkil zamanında Sivar bin Abdullâh’ııı vefatıyla boşalan Bağdâd-ı Şarkî’ye (Kerh kasabası) halifenin emriyle kadı oldu. Hüküm vermekteki mâhirliği, ilimdeki derecesi, mes’eleleri halletmedeki şöhreti o kadar yayıldı ki, bir mecliste onun isrçıi zikrolunduğu zaman, hükmü hemen ksîbûl edilirdi. Samanındaki müslü- manlar Kâdı’l-kudât’m (Baş hâkim) hükmünü bırakır, onun hükmüne uyarlardı. Vefât edinceye kadar Kâd’ıî-kudât’m hükümlerine değil, onun hükümlerine uyuldu. Elli sene hiç vazifesinden alınmadan kadılık yaptı. Çünkü o ilmiyle amel eden büyük bir âlim, faziletler sâhibi, müs- lümanlann hâmisi (koruyucusu) plan bir zâttı. Zamanında Mâlikî mezhebi kendisinden sorulurdu. Kendisi şöyle anlatıyor: Bir gün Yahyâ bin Eksem ve bir çok âlim Mâlikî mezhebindeki fıkhî bir mes’eleyi konuşurlarken yanlarına girdim, “işte ehl-i Medine” dediler. Beni hürmet ile karşıladılar ve Yahyâ bin Eksem: “Muhakkak ki Medine geldi” dedi. Ya’nî Medine fıkhını (Mâlikî fıkhını) en iyi bilen zât geldi. Bırakın hemen o mes’ elenin cevâbını versin demek istedi. Abdullah bin Süleymân bin Vehb: “iki hadîs-i şerîf âliminin şöhreti her yere yayıl dı. Bunlar; îsmâil bin îshâk el-Ezdî ve Mûsâ bin îshâk eİ-Hatmî’dir. Bunlar öyle büyük zâtlardır ki, Allahü teâlâ yeryüzündekilere bir belâ vetmeyi irâde ettiği zaman, onların duâsı bereketiyle o belâyı kaldırır” buyurmuştur. Ebü’l-Abbâs şöyle diyot: “îsmâil bin îshâk’m annesi vefât ettiği zaman, üzgün olarak hayvanıma bindim ve ona ta’ziye etmeğe gittim. Onun yanında Beni Hâşimîler (Peygamberimizin akrabâlan) fıkıh âlimleri, adâlet sâhibi olanlar ve büyük zâtlar vardı. Ona ta’ ziyede bulundum. Annesini kaybetmenin üzüntüsünden dolayı gizleyemediği bir hâl ve titreme vardı. Ta’ziyeme şiirle cevap verdi, memnun olduğunu anladım.” Tefsir, hadîs, fıkıh ve kırâat ilimlerinde çok kıymetli,kitaplar te’lif eden îsmâil bin îshâk,bilhassa kırâat, sarf ve nahiv (Ar^p dilbilgisi) husûsunda zamanına kadar te’ lif olunan eserleri içine alan ve hepsinden daha geniş eserler te’lif etti. El-Müsned, hadîs kitabı, Ahkâm-ül-Kur’ân, Meâni’y-il- Kur’ân, Kitâb-ül-kırâat bunlardandır. Hâtîb-i Bağdâdî “îsmâil bin îshâk’m faziletine ve zamanının bir tânesi olduğuna, bu son iki kitabı şâhitlik eder” buyurdu. Nahiv husûsunda yazmış olduğu kitabı ikiyüz cüz (kısım) olup, tamamlayamamıştır. Ayrıca Peygamberimizin üzerine Salevât-ı şerife getirmenin faziletini anlatan bir kitap da yazmıştır. îsmâil bin îshâk; Abdullah bin Reca’, î’mrân el-Kattân, Amr ibni Abdullah, Kâbus bin Ebî Zabyân, Hz. Âişe’den rivâyet ederek: “Resûlullah (s.a.v.), seferde ve hazarda, hasta veya sıhhatli iken, sabah namazının sünnetini terk etmezdi” buyurdu, îsmâil bin Ishâk; îsmâil bin Ebî Üveys, Mâlik, Yanyâ bin Sa’îd, Sa’îd bin Müseyyib’den rivâyet etti: Sa’îd bin Müseyyib “Muhakkak ki, “Allahü teâlâ tövbe edenleri mağfiret edicidir” &yet-i kerîmesi günah işleyip tövbe eden, sonra yine günah işleyip tövbe eden, sonra yine günah işleyip tövbe eden kimseler için nâzil oldu” buyurdu. Îsmâil bin Ishâk; Fervî, Mâlik, Nâfi’den rivâyet ederek îbn-i Ömer’in (r.a.), Hz. Osman’ın (r.a.) şehîd edilmesinden sonra üzüntüsünden, doyasıya ağız tadıyla yemek yemediğini haber verdi.