wiki

RAMAZAN

(ar. ramazân). 1. Kameri aylann dokuzuncusu, üç ayların sonuncusu olan ve müslümanlıtoa oruç tutulan ay. (Bk. ansikl. böl. isi.) —2. Ramazan bayramı, şeker bayramı. (— BAYRAM.)|| Ramazan keyfi, oruç tutanlarda görülen kolay öfkelenme ya da sinirlilik durumu. —Folk. Ramazan davulu, ramazan ayında oruç tutacakları sahura kaldırmak için mahalle aralarında davulcu ya da mahalle bekçisi tarafından çalınan davul. || Ramazan manileri, ramazanda, mahalle bekçisi ya da davulcunun, sahur zamanı davul çalıp ev ev dolaşarak söylediği maniler. (Bk. ansikl. böl.) — Ramazanda evlerde düzenlenen toplantılar sırsında eğlence amacıyla karşılıklı olarak söylenen maniler —İkt. tar. Ramazan tahvilatı, Osmanlı döneminde, sadrazam Mahmut Nedim Paşa zamanında 1875 yılının ramazan ayında çıkartılan devlet tahvillerine halk arasında verilen ad. (Osmanlı devletinde, 30 ramazan 1292 [1875] tarihinde çıkartılan bir yasayla iç ve dış borçların faiz ve re- sülmal [anapara] ödemeleri yarıya indirildi ve öteki yarısının da devlet tahvilleriyle ödeneceğine ilişkin bir karar alınarak 35 milyon liralık % 5 faizli tahvil çıkartıldı. “Tecil-i düyun” adıyla anılan bu işlem, OsmanlI devletinin içte ve dışta mali güvenilirliğini önemli ölçüde sarstı ve Düyunu umumiye idaresinin kurulmasında etkin bir rol oynadı.) —ANSİKL Ed. Ramazan, divan edebiyatında ramazaniye’ adı verilen şiirlerde konu edinilir. Halk edebiyatında ise davulcu manileri ramazandaki yaşamın izlerini yansıtır. Öte yandan, XIX. yy. sonuyla XX. yy. başlarında İstanbul’da yaşanan ramazanlar, bu ay boyunca düzenlenen eğlenceler ve sahne gösterileri de bazı yapıtlarda dile getirilmiştir: Ramazan sohbetleri (Ahmet Rasim [1913], Eski İstanbul ramazanları,■ H. F. Ozansoy [1968]) vb. —Etimol. Ramazan sözcüğünün “çok sıcak olma (gün)” anlamına gelen “rmz” kökü ile ilgili olduğu ileri sürülürse de, bu görüş kesinlik kazanmış değildir. Rama- zan’ın Tann’nın adlanndan biri olduğu, bu nedenle (ramazat, ermizau, ramazanun ve ramazin, bazen de ermuz biçimlerinde) çoğul yapılamayacağı öne sürülür. Ramazan sözcüğünün “yanma, çok sıcak (gün)” anlamına geldiğini kabul ederler, oruç tutma ile insanda bir tür yanma meydana gelmesi ya da günahların yanıp yok olması nedeniyle bu adın verildiğini söylerler. Ancak, Kuran’da da olduğu gibi (II, 185), çoğunlukla ramazan sözcüğü ay anlamına gelen şehr sözcüğü ile birlikte kullanılır (şehr-i ramazan). Oysa, bu ayın asıl adı “natık”tır. Büyük bir olasılıkla sıcak bir mevsime rastladığı için “natık”ın yerini “ramazan”ın aldığı düşünülebilir. —Folk. İslam inanışına göre her yıl ramazan ayı, ramazan hilalinin doğuşuyla başlar, bu nedenle ramazan hilalinin görülmesi büyük önem taşırdı. Hilali görebilmek için ramazan öncesinde yüksek yerlere, minarelere çıkılır ve hilalin doğması beklenirdi. Hilali gören iki kişi aralarında bir alacak davası varmış gibi kadıya gider, içlerinden biri yanındakinin kendisinden borç aldığını ve gelecek yıl ramazan hilali göründüğünde bu borcu ödemeye söz
verdiğini belirtirdi. Kadı borçlu olduğu söylenene döner, bunların doğru olup olmadığını sorar, o da “doğrudur ama ramazan hilalinin görüldüğünü kanıtlasın” derdi. Bunun üzerine alacaklı durumundaki kişi ramazan hilalini görenleri tanık olarak çağırır, gördüklerini anlatmalarını isterdi. Tanıklar ramazan hilalini gördüklerini söyleyince, ramazan ayının girdiği kanıtlanmış sayılırdı. Ramazanın geldiğini söyleyen ve kanıtlayanlara belirli bir ücret verilir, davullar çalınıp kandiller yakılarak ramazanın geldiği halka duyurulurdu. Ramazanın ilk günü devlet daireleri kapalı olur, öteki günlerde de iş saatleri azaltılırdı. Ramazan boyunca devlet önde gelenlerinin ve varlıklı kişilerin konaklarında halka açık iftar sofraları kurulur, sofraya oturanlara “diş kirası” adı altında armağanlar ya da para verilirdi. Devlet önde gelenleri arasında da iftar sofraları düzenlenirdi. Akraba ve dostlar arasında ramazanın ilk haftasında habersiz iftara gitmek, bir saygı belirtisi sayılırdı. Daha sonraki günlerde de büyükler, akraba ve dostlar iftara davet edilirdi. İftardan sonra erkekler dışan çıkar, özellikle yaz aylarına rastlayan ramazanlarda eski İstanbul’da Fatih, Şehzadebaşı, Laleli, Beyazıt, Sultanahmet, Ayasofya, Eyüp, Mahmutpaşa, Sultanselim camisi meydanlarındaki açık hava kahvelerine gidilir, teravi namazına değin burada çubuk, nargile, kahve vb içilip sohbet edilirdi. Bu kahvelerin en ünlüsü, Laleli camisi’ne giden yol üzerindeki Yeşil tulumba meydanında bulunandı. Yatsı ezanından sonra teravi namazı için camilere gidilir, namazdan sonra da eğlence yerleri gezilirdi. Özellikle Şehzadebaşı’ndaki Direklerara- sı en canlı eğlence merkezlerindendi. Ta- vukpazarı’ndaki semai kahveleri, Şehza- debaşı’nda sergilenen kukla, karagöz, ortaoyunu gösterileri, bazı ünlü meddahların devam ettiği kahveler en çok ilgi gören eğlence yerleriydi. Ayrıca evlerde de toplanılır, çeşitli eğlenceler düzenlenip maniler okunarak sahur vaktine değin oturulurdu. Sabaha karşı bekçilerin davul eşliğinde okudukları maniler, sahuru haber verir, sahur yemeği yendikten sonra yatılırdı. Ramazan ayında minareler arasına kurulan mahyalar da ramazanın renkli öğelerinden birini oluştururdu. • Ramazan manileri. Ramazan manilerinin konusu çoğunlukla ramazanla ilgili olur; kimi zaman önünde durulan evde oturanların özelliklerini vurgulayıcı sözlere de yer verilirdi. Ramazan bayramının ilk günü tekrar ev ev dolaşılır ve bahşiş toplanırdı. Eskiden bu işi daha çok bekçiler yaptığından bu manilere bekçi baba manileri de denirdi. —İsi. Müslümanlığın temel ibadetlerinden olan oruç, ramazanda tutulduğundan bu ay şehr-i siyam ya da şehr-i savm (oruç ayı), bu ibadet dolayısıyla müslümanlann Tann katında bağışlanacağına inanıldığından şehr-i gufran (bağış ayı) diye de anılır. Kuran’da adı geçen tek ay, ramazandır (II, 185). Bu ayete göre “İnsanlık için doğruluk rehberi olan Kuran ramazan ayında indirilmiştir’’. Ramazan ayının müs- lümanlar için taşıdığı değeri dile getiren çok sayıda hadis vardır. Bunlardan birinde Hz. Muhammet “Ramazan ayı geldiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları bağlanır” der. Başka bir hadisin anlamı şöyledir: “Benim ümmetimden olan kişiler ramazanın kendileri için ne denli değerli olduğunu bilselerdi bütün yılın ramazan olmasını dilerlerdi.” Ramazan ayında gerekli koşulları taşıyan müslümanlann oruç* tutmaları farz, fitre* vermeleri vaciptir; aynca yatsı namazıyla vitir namazı arasında 20 rekât teravi* namazı kılmak sünnettir. Bunların dışında ramazan ayında daha fazla Kuran okumak, daha çok hayır yapmak, sadaka vermek, iyi huylu olmak, hatim indirmek, nafile ibadet etmek Hz. Muhammet’in uygulamalarından ve müslümanlar arasında
yaygınlaşmış dinsel ve ahlaksal törelerdendir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir