(Francesco), Italyan şair ve hümanist (Arezzo 1304 – Arqua, Padova, 1374). Montpellier ve Bologna’da hukuk öğrenimi gördükten sonra din adamı oldu ve Avignon sarayı’na yerleşti. 1353’e kadar Avignon’da kaldı ve orada Ste-Claire kilisesi’nde Laure de Noves (Laura) ile tanıştı (1327): idealleştirdiği bu aşk, rarca’yı yaşamı boyunca etkiledi. Diplomatik görevlerle Kuzey Avrupa’ya, daha sonra da Roma’ya gitti ve yolculukları sırasında araştırmalarına devam etti. 1341’de Roma’da Campidoglio’da törenle şair tacını giydi. Avignon’a dönüşünde (1342) derin bir dinsel bunalıma düştü; kardeşi Gherardo’nun manastıra girmesi üzerine bu bu bunalımı daha da arttı. Gündelik başarıların boşluğuna inanan Petrarca, Vaucluse’deki evine giderek daha çok çekilmeye başladı. Manevi yaşamındaki bu değişim, İtalya’nın geleceği ve Roma kilisesi’ni yeniden canlandırmak için duyulan ve gittikçe güçlenen kaygılarla aynı döneme rastlar. Boccaccio’nun Floransa Üniversitesi’nde ders verme önerisini geri çeviren Petrarca, Visconti ailesinin hizmetine girdi, ardından 1367’de Padova’ya Francesco da Carrara’nın yanına gitti. Bir yandan yolculuklara çıkmayı sürdürürken, bir yandan da incelemelere ve ibadete daha çok zaman ayırdığı yaşlılık yıllarında, her zaman önem verdiği geniş kültürel ilişkilerini mektuplaşmalarla daha da geliştirmeye çalıştı. Çağdaşlarının gözünde Petrarca her şeyden önce bir hümanistti: eski yazmaları buldu ve temize çektirdi, tarihsel (Re- rum memorandarum [Unutulmayan şeyler], 1344) ve felsefi (De vita solitaria [Yalnız yaşam üzerine], 1346-1356; De otio re- ligiosorum [Dinsel aylaklık]) incelemeler yayımladı.’ Latince yapıtlarının felsefi özü daha çok Secretum (Sırlar)’dadır [1342 -1358]. Bu yapıt, klasik kültür ile dinsel inanç arasında geniş bir sentez kuran, diyalog şeklinde kaleme alınmış bir itiraftır. Petrarca’nın latince yapıtları arasında ayrıca, Scipio Africanus’un kişiliğini ele alan’ ve Roma’nın zaferini yücelten Af rica adlı epik şiir (1338-1342), De viris illustribus (Unlü kişiler) [1338’den sonr.], De reme- diis utriusque fortunae (Alınyazısına karşı ilaçlar) ve düzyazı ya da manzum mektuplar vardır. Ancak Petrarca asıl ününü halk dilinde (toscana lehçesi) yazdığı ve Canzoniere’de (1470) bir araya getirilen Ri- me sparse ve / Trionfi*’ye borçludur. Ele- jilerden oluşan bu yapıtta Petrarca, daha sonra petrarcacılığın en önemli unsurlarından biri haline gelecek olan antitez oyunlarına başvurarak, dünya zevkleri ile çileci yaşama duyduğu yakınlık arasında nasıl bocaladığını anlatır. Ayrıca, gerçekleşmesi olanaksız bir aşkı büyük bir ustalıkla ölümsüz bir imgeye dönüştürerek, insan hayatını Tanrı’nın sonsuzluğunun bir yansıması haline getirir ve böylece gizemcilik ile kişisel bir yaşantıyı birleştiren modern lirizmin kurucusu olur. Petrarca’nın yapıtı, batıdaki tüm klasikçi eğilimlerin örnek aldığı Dante’nin gerçekçiliği karşısında bir seçenek oluşturmuştur.
□PETRARCA
19
May