i. (ital. [?]). Küpeşte ile ara seren arasındaki cunda yelkeni. || Düzey serenli yelken gemilerinde, bu serenlerin ucuna ayrıca açılan dört köşe yelken. || İskopamar alaveresi, iskopamar sereninin iç cundasındaki tornodan ve yelkenin ortasındaki radansadan donandıktan sonra amora yakasına bağlanan selviçeye verilen ad. (İskopamar gargisi de denir.) || İskopamar amorası, iskopamar yelkeninin amora yakasını, yan mataforasının cundasından çekmek üzere adı geçen yakaya bağlanan halat. || İskopamar bastonu, iskopamar yelkeninin açıldığı serenin ucuna, bu yelkeni açmak ve bağlamak için sürülen çubuk. || iskopamar mataforası, iskopamar yelkeninin alt başosunu geren bumbaya verilen ad. || İskopamar sereni, iskopamar yelkeninin üst kenarının bağlandığı seren, (m) İSKORBÜT i. (fr. scorbut; rusçadan alınma ortaçağ lat. scorbutus’isin). C vitamini eksikliğinden ileri gelen, had kaşeksi ve kanama şeklinde beliren hastalık. j| Çocuk iskorbütü veya Barlow hastalığı, ilk çocukluk çağında görülen, kemik ağrısı ve kemik zarı altı kanaması şeklinde beliren hastalık. (Yalnız kaynamış sütle beslenmenin sonucudur, bu sütlere meyve suyu veya C vitamini katılarak tedavi edilir.) — ansİkl. Patol. Tarihte XII. yy.dan beri sözü edilen iskorbüt’e en çok kıtlık içinde yaşayan yoksul halklarda, seferdeki ordularda, kuşatılmış şehirlerde, gemi tayfalarında ve mahpuslarda rastlanır. Uzun süre, iskorbüt kötü beslenmenin, yorgunluğun, nemli soğuğun, tuzlu veya pis su kullanılmasının sonucu olduğu sanıldı. Daha sonraları ise, hastalığın sebebi, tuzlama yoluyle saklanan yiyeceklerle beslenmeye, yeterince taze besin alınmamasına bağlandı. Bu sebepten gemilerde taze limon suyu kullanılmak âdet olmuştur, iskorbütün sebebi gerçekte besinseldir, iskorbüte yolaçabüecek olan besinlere portakal suyu gibi C vitamini bakımından zengin maddelerden katılması hastalığı önlemeğe yeter. C vitamini hayvan organlarında da (karaciğer) var dır. Buna karşılık, A ve B vitamini bakımından zengin olan tahıllar yumurta veya mayalı maddeler iskorbütü önleyemez, iskorbüt gittikçe artan bir halsizlik ve bacaklarla eklemlerde ağrılarla başlar. Diş etleri yara olur ve kanar; ağızdaki sümüksü zar mavimsi lekelerle kaplanır; dişler sallanmağa başlar. Ardından, organizmanın çeşitli yerlerine kan oturur ve kan sızmaları başlar (bk. purpula) ve iç organlarda kanamalar görülür. Bundan sonra da, organizmada ölümle bile sonuçlanabilen genel durum bozuklukları başlar. Günümüzde iskorbütün belirtileri çok daha önemsizdir; yani hastalık sadece, ağızda veya derideki kanamalar biçiminde ortaya çıkar. Tedavisi de hastaya C vitamini, yani askorbik asit bakımından zengin yiyecekler verilmesine dayanır. Dişeti ve ağız içi iltihaplarına karşı ise ağız dokusunu büzerek kan sızmasını önleyen gargaralar kullanmak, kan sızan yerlere tentürdiyot veya onda bir oranında sulandırılmış kromik asit sürmek gerekir. Sızıntılar kanama halini alırsa genel kan durdurucular kullanılır. — Vet. Bünyeleri asit sentezi yaptığı için iskorbüt, evcil hayvanlarda çok az görülür. Bununla birlikte, besiye çekilmiş domuzlarla köpeklerde kimi zaman rastlanabilir ve insanda olduğu gibi dişetlerinde kanamalar; derialtı katılgan dokusunda, sümüksü zarlarda ve eklemlerde nokta nokta veya yaygın kanamalar biçiminde ortaya çıkar; dişler sallanır ve yerinden oynar. Ayrıca, genç köpeklerde görülen, kemik zarı altında kanamalar, kemik dokusunda gevşeme ve genel bir kansızlıkla kendini gösteren başka bir iskorbüt çeşidi daha vardır.
İSKOPAMAR veya İSKOPOMAR
09
Eki