Berâ’ b. Âzib : «Resûlullâh’ın Eshâbmdan bize ilk gelen kişiler, Mus’-ab b. Umeyr ile îbn-i Ümm-ü Mektûm’du.
Bunlar, halka Kur’ân okurlardı.» der (6).Üçüncü Akabe Bey’aü ve Medine’nin Kur’ân’la Feth Olunuşu :
Nübüvvetin 13 cü yılmda Akabe’de Peygamberimize îmân ve bey’at eden Medine’liler 73 erkek, 2 kadmdı.
Medine’de hemen hemen Peygamberimizin ismi anılmayan ev kalmamış gibiydi (7).
«Hiç bir şehir, kolay kolay feth olunmamıştır. Medine ise, Kur’ân’la (kolayca) feth olunmuştur.» sözü bir vâkıayı, bir gerçeği ifâde etmektedir (8).
Bununla beraber, Medine’de Peygamberimize-henüz îmân ve bey’at etmemiş olanlar da, vardı.
Peygamberimizin 180 Kişiden Bey’at Alması :
Peygamberimiz, Medine’ye gelir gelmez, Medine’lüerin üeri gelenlerinden bir hayli kimselerden de, îcâzkâr bir sûrette bey’at aldı.
Peygamberimizi evinde 7 ay ağırlayan Ensârdan ve Peygamberimizin akrabâfersııdan olan Ebû Eyyûb-i Ensâri der ki:
«Bir gün, Resûlullâh’a ve Ebû Bekir’e yetecek kadar yemek yapıp getirince Resûlullâh : (Git, bana Ensârın Eşrâfmdan 30 kişi çağır!) dedi.
Yanımda, hazırladığım yemeğe ekleyecek bir şey bulunmadığından, bu, bana çok ağır geldi.
Biraz ağırdan aldım.
Peygamber (As.): (Git, bana Ensârın Eşrâfmdan 30 kişi çağır!)
dedi.
Bunun üzerine, gidip onları çağırdım, geldiler.
Gelince, onlara : (Yemek yeyiniz!) dedi.
Yedüer. Ancak önlerinden bir kısmmı yiyebildüer.
Onlar, bu mûcize karşısında, Peygamber (As.) m Resûlullâh olduğuna şehâdet ve oradan ayrılmadan Peygamber (As.) a bey’at ettiler.
Peygamber (As.), bundan sonra : (Git, bana, Ensârın Eşrâfmdan 60 kişi çağır!) dedi.
Vallâhi, 60 kişi, beni 30 kişiden daha çok korkuttu.
Gidip çağırdım.
Resûiullâh, onlan da yemeğe yaklaştırdı, yediler.
Onlar da, ancak önlerinden bir kısmını yiyebildiler.
Bu mûcize karşısında, Peygamber (As.) m Resûiullâh olduğuna şe-hâdet ve daha oradan ayrılmadan, Peygamber (Aş.) a bey’at ettiler.
Bundan sonra Resûiullâh : (Git, bana Ensârrn Eşrâfmdan 90 kişi çağır!) dedi.
Beni, bu 90 ve 60 kişi, 30 kişiden daha çok korkuttu.
Oiıları da, gidip çağırdım.
Yemekten yediler. Onlar da, ancak önlerinden bir kısmını yiyebildiler ve bu mûcize karşısmda, Peygamber (As.) m Resûiullâh olduğuna şe-hâdet, daha oradan ayrılmadan da, Peygamber (As.) a bey’at ettiler.
îşte o gün, bu yemekten 180 zat yedi ki, hepsi de, Ensârdandı» (9).
Peygamberimize Bey’at Eden Medine’li Kadınlar :
Peygamberimiz, Medine’ye geldiği zaman, yalnız Ensâr erkeklerinden değil, Ensâr kadınlarından da, bey’at almıştı.
Umm-ü Atiyye’nin bildirdiğine göre : Peygamberimiz, Medine’ye geldiği zaman, Ensâr kadınlarını bir evde topladı.
Onlara, Hz. Ömer’i gönderdi.
Hz. Ömer, evin kapışma dikildi. Selâm verdi ve Peygamberimizin selâmım onlara söyledi. «Ben, Resûlullâhın size gönderdiği Elçisiyim!» dedi.
Onlar da «Resûiullâh ve Resûİullâh’m Elçisi hoş geldi!» dediler.
Hz. Ömer: «Allâh’a hiç bir şeyi şerik koşmayacağınıza,
Zinâ etmeyeceğinize,
Çocuklarınızı öldürmeyeceğinize,
Ellerinizle ayaklarınız arasından bir iftira düzüp getirmeyeceğinize,
Mârufda, Resûlullâh’a karşı gelmeyeceğinize… dâir bana bey’at edi niz!» dedi.
«OIuk!» dedüer ve evin içinden, bey’at için, ellerini uzattılar.
Hz. Ömer de, evin dışmdan elini onlara doğru uzattı.
Sonra da «Allâhım! Şâhid ol!» dedi.
Hz. Ömer, onları, cenâze peşinden gitmekten ve Cumadan da, nehy
etti.
Mârufda Peygamberimize karşı gelmemek sözünün mânâsım sordular.
Hz. Ömer, onlardan, feryâd-ü figân ederek ağlamayacaklarına ve mahremleri olmayan erkeklerle konuşmayacaklarına dâir kesin söz aldı
(10).
Umeyme der M : «Resûlullâha, bey’at etmek üzre ben de, gitmiştim. (Yâ Resûiullâh! Allâha hiç bir şeyi şerik koşmamak,
Hırsızlık ve zinâ yapmamak,
Çocuklarımızı öldürmemek,
Ellerimizle ayaklarımız arasından bir iftira düzüp getirmemek Mârufda Sana karşı gelmemek üzere bey’at edeceğiz!) dedik.
Resûiullâh: (Takat ve gücünüz yettiği kadar!) dedi.
(Allâh ve Resûlü bize kendimizden daha merhametlidir!
Yâ Resûlallâh! Bizimle musâfaha etmeyecek misin? Getir, elini ver, bey’at edelim Sana!) dedik.
Resûlallâh: (Ben, kadınlarla musâfaha etmem.
Benim, yüz kadına birden hitab etmem, her bir kadına ayrı ayrı hi-tab etmem gibidir.) buyurdu.
Rivâyete göre bey’at için gelen bazı kadınlar da, Peygamberimizin, Ridasüe örtmüş olduğu eline, ellerini koyarak, bey’at ettiler.
Kadınlardan birisi, şartın ağırlığından ürkerek, bey’at etmedi. Bey’at sırasında, Esmâ’nm yerine, amcasının kız çocuğu altın büe-zikli elini uzatarak Peygamberimizle musâfaha etmiş, Peygamberimiz: «Ben, kadınlarla musâfaha yapmam!» demiştir.
Peygamberimizin, san bir elbise giyinmiş, başını sarmış, eline sarı bir örtü örtmüş olduğu halde, altı kadından bey’at aldığı ve kadınlardan alınan bey’atlarda, kendilerinin, ölülere ağıt yakmaktan, ağlarken yüz göz tırmalamak, üst baş yırtmak, saç baş yolmak, ah! vah! diyerek bağırıp çağırmaktan da, men edildikleri bildirilmektedir. (11) .
Yine Umm-ü Atıyye der ki : «Peygamber aleyhisselâm, biz kadınlardan İslâmiyet üzerine bey’at alırken, ölüye bağıra bağıra ağlamayacağımız hakkmda da, bey’at almıştı.
Bizden, beş kadından fazlası, feryâd figân etmemek için, verdikleri sözlerinde durmadılar.
O beş kadın da : Ümm-ü Süleym, Ümm-iil’alâ, Muâz’in zevcesi, Ebû Sebre’nin kızı ve daha bir kadındı (12).
îbn-i Sa’d’in tesbitine göre Ensâr kadınlarından, aşağıya isimleri sıralananlar Müslüman olmuşlar ve Peygamberimize bey’at etmişlerdi.