Kureyş müşrikleri, Islâmiyetin yayılmasını önlemek için her çâreye, her yolsuzluğa başvurdular.
Peygamberimizin mensub bulunduğu âilenin Kureyş aileleri arasındaki üstün şerefini bile inkâra ve bunu, Medineliler arasında yaymağa kalkıştılar. ,
Medineli Müslümanlardan bâzılan, Peygamberimize gelerek : «Biz, Senin kavmmdan işittik. Onlardan birisi : (Muhammed, süprüntü içinde \ biten hurma ağacma benzer!) diyordu» dedüer.
Peygamberimiz, onlara : «Ben, kimim?» diye sordu.
«Sen, AUâh’m Resûlüsiin!» dedüer.
Peygamberimiz : «Ben, Abdiilmuttalib’in oğlu Abdullâh’m oğlu Mu-hammed’im!
Yüce Allâh, mahlûkatı yarattı.
Beni, onlann en hayırlısından kıldı.
Sonra, onlan, iki kısma ayırdı.
Beni, o iki kismm en hayırlısından getirdi.
Sonra, onlan kabilelere ayırdı.
Beni, o kabilelerin en hayırlısı olan bir kabüeden getirdi.
Sonra, kabüeleri, evlere, âüelere ayırdı,
i Beni, o evlerin, âüelerin en hayırlısı olan bir âüeden vücûd$ getirdi.
Ben, sizin, âüe yönünden de, en hayırlınızım! Mergubluk, şeref ve şanlılık yönünden de, sizin en hayırlınızım!» buyurdu. (1)
Bunu, Hz. Abbas da, Kureyş müşriklerinden işitip Peygamberimize duyurmuştu.
Peygamberimiz de, Minberde ayakta diküerek : «Ben, kimim?» diye sormuştu.
«Sen, AUâh’m Resûlüsiin! Sana selâm olsun!» demişler, Peygamberimiz : «Ben, Abdülmuttalib’in oğlu Abdullâh’m oğlu Muhammed’im!…» diye başlayan yukaridaki Hadîslerini îrâd buyurmuşlardır (2).
Hz. Âişe der ki : «ResûluUâh, Medine’ye gelince, Kureyş müşrikleri, Resûlullâh’ı hicv (nazmen zem ve tahkir) etmeğe başladılar.
Ensân da, Onunla birlikte hicvettüer.
Bunun üzerine, ResûluUâh, Hassân b. Sâbit’e : (Sen de, onlan hicv
et!