MERV’DEKİ SOSYAL DURUM
Hicrî 50 senesinde Araplar, ailelerim Horasan’a nakledip, orayı vatan edinmeye başlamışlardı. Horasan askerî valileri, din için savaşa (gazaya) çıkarlar, kış gelince Merv’e dönerlerdi.
îslâmın zaferleri sırasında, Merv’de bir vali bulunuyordu. Merv valiliği, Emevî devleti boyunca devam etmiştir.
Araplar, yerli halk ile temaslarını, “Merzuban” adı verilen muhtarlar vasıtasıyla devam ettirirlerdi.
Merv’de üç dinî cemaat bulunuyordu: Hıristiyanlar, Ateşperestler, Yahudiler.
Merv, piskoposluk merkeziydi. Orada Ceyasır yakınında kiliseler (Bîa) ve rühbân (râhip) yetiştiren yerler vardı.
Arap halkı, İranlılar kadar ekseriyeti teşkil etmiyordu.
“Merv, Merv’rûd ve Herat’da, eski oturanlar yerlerinde kalmışlardı.
Araplar, bilhassa Merv vahasında ikâmet ediyorlardı. Merv civarında araplann yaşadığı köyler, Bûniye va Basan vardı. Fakat Arap karakteri, burada kuvvetli ve açık değildi. Onlar, Horasan’lı olmayı itiyad edindiler, kendilerini İranlIlara benzettiler. Bunların İranlı işçileri vardı. İranlı kadınlarla evleniyorlardı.
Horasan’da, Arap hakimiyeti, beş mühim kabileye dayanır. Bu sistem, Horasan’ın sağlam bir irtibat halinde bulunduğu Basra’dan geçmiştir. Bekir, Temîm, Ahlül Âliye, Ezd, Abdül Kays. Bu kabileler arasındaki rekabet ve savaşlar başlı başına bir konu olup, doğuda arap hakimiyetinin kalkmasıyla, son bulmuştur.