ABBÂSÎLER DEVRİ

ABBÂSÎLER DEVRİ

Hicrî ikinci asırda, devlet, Emevîlerden Abbâsîlere geçti (Hicrî 132). Abbâsîler devrinde büyük bir ordu, Batı Afrika ve En- dülüsten, Hindistan’ın bir kısmına ve Habeşistan’a kadar olan sa­hada devleti ayakta tutuyordu.

İnsanlar, emniyetle ve bolluk içinde yaşıyorlardı.

İslâm, tam bir şeref kaynağı idi; meşhur mücahitler, her tarafta hizmette, peygamberimiz(S.A.S.) in sünneti herkesçe bilinmekte ve bid’atlerle mücadele edilmekteydi. Hakkı söyliyenler de, iba­detle meşgul olanlar da çoktu.

Devrin Halîfeleri Ebû Câfer El Mansûr (Hicrî 136/Milâdî 754), oğlu El Mehdî (Hicrî 158/Milâdî775), El Hâdî (Hicrîl69/Milâdî 785) ve oğlu Harûn-Reşîd (Hicrî 170/Milâdî 786), hürmet edilen ve şöhreti devrimize kadar gelen şahsiyetlerdi.

Bu devirde âlim ve sâlihlerden, Mâlik b. Enes, Ebû Hanîfe, Hammâd b. Seleme, Ebû Amr b. Alâ, İbrahim b. Ethem, Süfyân üs- Sevrî gibi kimseler yaşıyordu.

Arapça, işgal edilen memleketlerin resmî dili olmuştu. Farsça sadece konuşma diliydi. Türkler, Abbasîlerin kendilerine göster­dikleri sevgi ve teveccüh sebebiyle, dinlerinin de dili olan arapça- yı, kendi dillerine tercih ettiler.

İslâmiyeti kabul eden her millet, müşterek İslâm medeniyetim kurmada, bütün gücünü harcıyordu.       ■

Abbâsîler, ihtilâli hazırlayıp başardıktan biraz sonra, Bağdad’ı kurdular. Bu şehir, çok kısa bir zamanda, sadece doğu’nun değil, bütün dünyanın en büyük ve en parlak şehri haline geldi.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*