“Merv” deyince, “Merv-i Şâhcân” anlaşılmaktadır. Mânâsı, Melikin Ruhu demekti

DOĞU’NUN CENNETİ MERV

“Merv” deyince, “Merv-i Şâhcân” anlaşılmaktadır. Mânâsı, Melikin Ruhu demektir. Bu, büyük Merv’dir. Horasan şehirlerinin en meşhurudur. Burada Abdullah îbnü’l Mübârek’in hocalanndan “Süfyân Bin Saîd es-Sevrî” gibi, arkadaşı İshâk B. Râhûya gibi, hadîs âlimleri ve mezhep imamlarından Ahmed İbnü Hanbel gibi, cemiyetin temeli, din âlimi, meşhur kimseler doğmuştur.

Abdullah îbnü’l Mübârek, tarihçe çok eski olan bu şehrin, ki­min tarafından kurulduğunun bilinemeyeceğini ifade etmiştir.

Şu hikâye şehrin eskiliği hakkında güzel bir örnek olabilir: “Merv’in kalesi büyük bir yapıdır. Tahumers isimli hükümdar, bu kaleyi inşa etmek istediği zaman bin kişiyi çalıştırmış, onların muhtaç olduklan herşeyin bulunduğu bir de çarşı yaptırmıştır. Ka- zandıklannı yine o çarşıya bıraktıklarından, kale tamamlandığı zaman, ancak bin dirheme malolduğu görülmüştür.”

Bu eski kalenin, daha sonraki halini anlatan bir başka hikâye

 

daha vardır.

“Talebesi, Ebû îshak et-Talakânî, Razîk nehri üzerindeki Arap mescidinde, Abdullah îbnü’l Mübârek’in yanındayken, iç kalenin mesnetlerinden biri çökmüş, oradan bazı kafataslan düş­müştür. Dağılan dişlerden ikisi tartılmış, herbirinin iki okka ağırlı­ğında olduğu anlaşılmıştır. Abdullah îbnü’l Mübârek, onlan eliyle hareket ettirerek, “Bu dişlere göre, diğer azalarının ne kadar büyük olabileceğini hayretle soruyormuş.”

Abdullah îbnü’l Mübârek’in gençliğim geçirip, (141 hicri) se­nesinde ilim aramak için muhtelif şehirlere seyahate çıktığı Merv şehrinin, coğrafi ve tarihî durumunu da bir kere gözden geçire­lim:

Merv, Rusyanın Hazar ötesi bölgesinde, Asya’nın bir vaha şehridir. Bu vaha, Karakurum çölünün Güney kenannda 37° -30′ kuzey ve 62° doğu’da, Herat’dan 230 mil kuzeyde ve Hîve’den 280 mil güneydoğu’dadır. Yüz ölçümü, 1900 mil kare’dir. Propamirus ve Hindikuş adı altında, Hazer Denizinden Pamirlere uzanan bü­yük dağ zinciri, Merv’in takriben 180 mil güneyinde kesintiye uğ­rar. Bu boşluğun arasında veya yakınında, kuzeye doğru paralel olarak Heri Rûd ve Murgab ırmakları akar. Nihayet Karakum çö­lünde kaybolurlar. Böylece Merv’i bir gözetleme kalesi yaparlar. Bu nehirler, Afganistan’a kuzey batıdan bir giriş, aynı zamanda kuzey doğu îran ile Buhâra ve Semerkand şehirleri arasında bir ba­samak taşı meydana getirirler.

Bu vaha, Murgab ırmağından alınan sun’î kanallar sistemiyle sulanır.

Memleket, bütün doğu’da, veriminden dolayı meşhurdur. Her çeşit kuru sebze ve meyve, bol miktarda yetişir, buğday, mısır, ar­pa, kavun, pirinç, pamuk, ipek böceği yetiştirilir.

Eskiden beri de böyle olduğunu, îbnü Havkal’dan öğreniyo-

ruz: Şehir temiz ve pek tertiplidir. Binaların taksimatı, nehirlere ve merkezden çıkan hatlara göredir. Her sokağın diğerinden aynlış tarzı, başka bir memlekette yoktur.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*