Dilbilimin uygulama alanları

DİLBİLİMİN UYGULAMA ALANLARI

Uygulamalı dilbilim, çeşitli teknik veya toplumsal sorunların çözümlenmesinde dilbilim yöntemlerinin veya dilbilimsel betimlemelerden elde edilen sonuçların kullanılmasından ibarettir. Başlangıçta dilbilimin, dil öğretimine (ister anadili olsun ister yabancı diller) büyük katkısı olmuştur.

Sözgelimi, bir yabancı dilin öğrenilmesinde karşılaşılan güçlüklerin bir ölçüde, kaynak dil ile amaç dil arasındaki yapı farklılıklarıyla açıklanabileceği ve belli bir anadile özgü yabancı dil öğretim yöntemlerinin hazırlanabileceği ispatlanmıştır. Sözgelimi, Fransızca’da hem bir maddeyi («ağaç, tahta») hem de bir ağaç topluluğunu («koru») belirten bois sözcüğü daha geniş bir ağaç topluluğunu belirten foret («orman») ile karşıtlaşır; buna karşılık

İspanyolca’daki lerıa sözcüğü yalnızca yakacak olarak kullanılan odunu, madera inşaatta kullanılan ağacı, bosque küçük bir ormanı, selva daha büyük, daha önemli bir ormanı belirtir. İspanyolca öğrenen bir Fransız bu sözcük dağarcığına egemen olmakta güçlük çekecektir. Ayrımsat dilbilim olarak adlandırılan söz konusu yaklaşım, yabancı dil öğrenmeye yeni başlayanların yaptıkları yanlışların çözümlenmesinden hareket eder, bu yanlışların açıklamasını anadil ile öğrenilen dil arasındaki (sözdizimsel, sesbilimsel, an-lambilimsel) yapı farklılıklarında arar ve özel bir eğitim yöntem-bilimine ulaşır; bu yöntembilim hem bir ilerleme hem de yanlışların düzeltilmesine yönelik alıştırmalar önerir.

Öte yandan, hesap öğretiminde, özellikle de göçmen çocuklarının karşılaştıkları güçlükler, doğrudan doğruya hesaba değil de onların bu dalın öğretildiği dili anlamalarındaki güçlüklere bağlıydı; bu durum; dikkatleri, öğretim dilinin önemine ve okulda, farklı toplumsal sınıflardan gelen çocukların eşitsizliği üstüne çekti. Öğretim alanındaki uygulamalı dilbilim demek ki uygulamalı dilbilimin önemli bir dalıdır ve öğretmenlerin yetiştirilmesinde rol oynar. Dilbilimsel araştırmaların doğrudan uygulandığı başka bir alan da çeviri, özellikle de otomatik çeviri alanıdır. Bilgisayar çeşitlerinin çoğalmasıyla birlikte insan eliyle yapılan çevirinin yerini, makineyle yapılan çevirinin alması olasılığı doğdu; bu durum da, ilgili dillerin sözdizimsel ve anlamsal yapısının biçimsel olarak belirlenmesini içeriyordu. Bu açıdan bakıldığında, «bütün dillere özgü ortak yapılar bulunmaktadır» varsayımından hareket eden Chomsky’nin çalışmaları bir süre için ümit verdi; ancak, bir dilin bir başka dil içine otomatik olarak yerleştirilemeyeceğinin ve evrensel nitelikte bir tür ara dilden geçilmesi gerektiğinin farkına varıldı. Bu çalışmalar matematiksel dilbilim ve dilsel tümellerle ilgili araştırmaların yolunu açtı, ancak elde edilen sonuçlar henüz sınırlıdır.

Öte yandan programlama dillerinin düzenlenmesi, dilbilimciler ile bilişimciler arasında, dallar arası bir düşünce işbirliğini gerektirir; oysa bunun tersine, yapay zekâ üzerinde yapılan çalışmalar, dilbilimcilerin bilişimden büyük ölçüde yararlanmalarını zorunlu kılmaktadır.

Ruhdilbilim alanındaki uygulamaların sayısı da oldukça yüksektir; bunlar, dil bozukluklarının ve bu bozuklukların, beyin zarındaki zedelenmelerle veya akıl hastalıklarıyla ilişkilerinin araştırılmasını kapsamaktadır. Sözgelimi, foniyatri, sinirdilbilim psikopatoloji veya dil patolojisi de dilbilimin uygulandığı ayrıcalıklı yerlerdendir; gerçekten de dilbilimin, dilin edinimi ve kullanımındaki bozuklukların anlaşılması ve iyileştirilmesinde büyük payı vardır.

Son olarak toplumdilbilimden, daha çok, bağımsızlığına yeni kavuşmuş ülkelerde, dil planlaması düzleminde büyük ölçüde yararlanılmaktadır: bu çerçeve içinde, çokdilliliğin çözümlenmesi, birden bire ortaya çıkan araç dillerinin incelenmesi, birliği sağla-
yacak ve eğitiminde kullanılacak olan dillerin cne: hâzinesinin standartlaştırılması, yeni sözcük lar yapılmaktadır. Bütün bunlardan anlaşılıyor ;î_ ” şitli durumların betimlenmesinde, yazıya geçrr.e~ fabelerin düzenlenmesinde, lehçelere aynlmış ;.. laştırılmasında, okul kitaplarının hazırlanmasına; oynamaktadırlar; öte yandan herhangi bir yönetin: mürge döneminden miras kalmış bir dil yerine ye mî dil statüsü kazandırmaya karar verdiğinde ger; yin sağlanması yine dilbilimcilere düşmektedir A durumda aynı anda varlığım sürdüren çok sav:::: söz konusu rolü üstlenecek dili seçmek ve onu . «donatmak» gerekir. Burada dil politikası ‘yan: Gev., sel duruma müdahale etme konusundaki seç:m.er ması (yani bu seçimlerin, dilbilimcilerin mûdar-E..; somut uygulaması) arasında bir ayrım yapmaz 5::

Dil politikaları, dile (dili standartlaştırmak ve alınmış aktarma sözcüklerden arındırmak, yer_ ; ma sözcüklerden arındırmak, yeni sözcükler ure* tirmek istendiğinde) veya dillere (aynı anda varl:Ş. ler arasındaki bağıntılar değiştirilmek istendiğe:: meye çalışabilir. Birinci durumda, İngilizce’nin, r: deki etkisine karşı savaşan Quebec örneği veya Ar; de dilinimodernleştirenTürkiye örneğini; ik*::c. c.. ğımsızlığım kazandıktan sonra, bir araç dil clar. sal dil statüsüne yükseltmeyi başarmış Endonezya biliriz.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*