Genel

ENERJİ HATLARI, ENERJİ ZİNCİRLERİ

ENERJİ HATLARI, ENERJİ ZİNCİRLERİ

ENERJİ TÜRLERİ

ENERJİ TÜRLERİ

Enerjiyi, kaynağından kullanıldığı yere ulaştıran dönüştürme, iletme ve depolama araçlarının tümüne birden enerji hattı denir. Bunun tersine, özel bir kullanımdan bir enerji kaynağına doğru uzanan dönüştürme, iletme ve depolama araçlarının tümüne birden enerji zincirleri denir. Dolayısıyla, ne kadar enerji kaynağı varsa o kadar enerji hattı, ne kadar kullanım varsa o kadar enerji zinciri vardır.
San Gorgonio’da rüzgâr enerjisi

çiftliği (Kaliforniya, ABD), Kaliforniya Eyaleti 1980’lerde dünya rüzgâr enerjisi üretiminin yüzde 85’ini sağlayacak kapasiteye sahipti.
ENERJİ KAYNAKLARININ Yenilenebilir enerjiler

DOKUMU Uzun süre kullanılan, daha sonra yerini yenileı

.. , kaynaklarına bırakan bu tür enerjiler, bu defa başk

Dünyanın enerji potansiyelim daha iyi değerlendirmek için, ^ ündeme ^ tir ve bü^k teknik üj

yaygın bir alışkanlık olarak yemlenebilir ener,ı kaynaklan ile ye- maktadır Bu enerjü hidroelektrik d d b ü]

nılenemez olanlar birbirinden ayrılır. en£rji Mançosunda çok büyük bir ^ tutmamakt&ad;

Yenilenemez enerji kaynaklan ri yüksektir, dolayısıyla da sanayi ölçeğinde üretimlt

Enerji sağlayan yenilenemez hammaddeler (ve mineraller) ala- enerjisi. Güneş ışınlan, kullandığımız ene

nında, günümüzdeki teknik ve ekonomik koşulların elde etme ölçüde kaynağını oluşturur. Bu ışınlar, akarsuları besi

olanağını verdiği miktarlara çıkarılabileceği ispatlanmış rezervler de- Timlerinin gerçekleşmesini sağlar, hava kütlelerinin

nir. Bu ürünler için kullanılan kaynak terimiyse genel olarak, jeo- meşine neden olur. Biyokütlenin fotosentezle kendin

lojik incelemeler sonucu varlığı tespit edilmiş veya işletilmesi bu- 8ere^li enerjiyi de yine güneş ışınları sağlar. Fosi,

gün için pahalıya mal olan ürünler anlamına gelir. Mesela bu tür bakıma «depolanmış güneş enerjisi»dir. Bunların dı,

ürünler arasında, asfaltlı kumlardan ve şistli bitümlerden elde ışınları, iki dönüştürme ilkesine göre işletilebilir: bunl

edilebilecek olan petrol sayılır. cisi> ‘§lk enerjisini doğrudan elektrik enerjisine dönü?

Fosil yakıtlar. Petrol, kömür, doğalgaz gibi yakıtlar, toprağın yumdan yapılmış fotopiller sayesinde gerçekleştirilen

altında yüz milyonlarca yıl kalmış organik maddelerin yavaş ya- dönüştürme; İkincisi de ışığı ısıya dönüştüren termoc

vaş ayrışması sonucunda oluşmuştur. Bu yakıtların rezervleri, in- nüştürmedir. Bu sonuncu yöntemde dönüştürme, su k

san ölçeğinde yenilenebilir nitelikte değildir; dolayısıyla da insan- lektörler (güneş ışınlarıyla ısıtma) veya daha yüksek ıs

lar her zaman yeni maden ve gaz yatakları bulma peşinde koşma- düzenler için (güneş fırını, elektrik santralı) güneş işinle

ya mahkûmdur. Öte yandan depolanabilir ve kullanımı basit olan ^ar aracılığıyla bir noktada odaklanmasıyla gerçekleşti!

bu yakıdar, malzeme yapımı ve kimyasal ürün üretimi için çok el- Akarsu enerjisi. Sudan elde edilen elektrik, dünyi

verişli hammaddelerdir. Bu yakıtlar 1990’da, dünya enerji ihtiya- gm olarak kullanılan yenilenebilir enerji kaynağını olu;

cinin yüzde 90’ını karşılıyordu. olarak suyun yapay yolla tutulmasıyla (hidroelektrii

Uranyum. Bu element, atom çekirdeğinin kohezyon enerji- üretilen bu enerji, ırmak ve derelerin debisinden yar

sinden zincirleme nükleer tepkime elde etmekte kullanılan bir (akarsu ve kanal santralları), daha ender olarak da gelg

metaldir. Bu tepkime, büyük miktarlarda ısı açığa çıkarır. 1 gram nın sağladığı güçten yararlanılarak elde edilir,

uranyum, 2 ton petrolden elde edilebilecek ısıl enerjiye eşdeğer Daha az kullanılan bir enerji türü de, elektrik üretimi

enerji üretir. Nükleer santrallarda denetim altında uygulanan bu lanılan rüzgâr enerjisidir. ABD, rüzgâr enerjisinden en

yöntem, 1989’da dünyada kullanılan elektriğin yüzde 16’sını kar- trik üreten ülkedir. 1980’lerde yalnızca Kaliforniya, bı

şılıyordu. yüzde 85’ini üretiyordu. Dönen kanatların çıkardığı ;

KAYNAĞINA GÖRE ENERJİ TÜKETİMİ

(Mtep)
Kömür Petrol Doğalgaz Hidrolik Nükleer
aya1 ;a ve 72,8 112,5 4 6,9 3,6 32,6
:mburg 9,9 24,1 8,3 0,1 9,9
ia 28,9 74,8 55 63,7 16,5
518,9 113,4 13,2 31,5 0
ya 19,9 48,1 5 5,7 11,5
476,5 778,9 490,5 72 156
a 18,8 88,7 25,1 11,2 61,1
15,7 92,3 39,3 7,7 0
ya 75 245 45,4 21,4 48,9
dre 64,1 82,4 48,8 1,5 14,2
ye 15,9 23,8 3,1 2,0 0

;u eyaletleri hariç. Kaynak: BP Staıistical Review, 1990.
ENERJİ KAYNAKLARININ EŞDEĞERLİĞİ
V Fiziksel birim Enerji (GJ) Eşdeğer (tep)
jmür İt 26 0,619
>1 ürünieri 11 42 1
petrol, ağı, fuel-oil) :rik 1 MWsa 9,33 0,222
îlgaz 1 MWsa 3,24 0,077

im alanlarının görüntüsünü bozması dışında çevre kirliliği-açmayan bu enerji kaynağına duyulan ilgiye karşılık rüz-ık çeşidi konumlarda çalışabilen hava üreteçlerinin gerçek-mesinden ve etkili depolama donanımlarının ortaya kon-dan sonra güvenilir bir enerji kaynağı haline gelecektir, termi. Uranyum gibi doğal radyoaktif elementlerin dün-merkezinde parçalanması sonucunda oluşan ısı, jeotermik sn sayesinde 500-2 000 metre derinlikte bulunan su tabaka-kadar ulaşır. Jeotermik gradyan her 100 metre için 3 derece rattır, dolayısıyla 200 metre derinlikte sıcaklık, yüzeydeki ğa oranla 6 derece artar. Bununla birlikte bazı yerlerde (lev-ı sınır bölgelerinde) sıcaklık artışı 100 metrede 100 °C’ye

:ermik alanlar, içerdikleri akışkanın sıcaklığına ve özelliğine ımflandırılır. Bu sınıflama şu şekilde yapılır: iksek enerjili jeotermi. Bu alanlar, yerkabuğunun aktif böl-ıde bulunur; içerdikleri suyun sıcaklığı (buhar halinde) 150-Z arasındadır;

rta enerjili jeotermi. Bu alanların içerdiği akışkanlar 70 ila I arasında değişen sıcaklıklardadır;

jşük enerjili jeotermi. Bunlar belki de jeotermik kaynakların /gm olanlarıdır ve çökelti havzalarında rastlanır. Bu alanlar-kışkanların sıcaklığı 60 ila 80 °C arasındadır.

;ük enerjili jeotermi, konutların ve sanayiyle ilgili yerlerin lasına elverişlidir, orta enerjili, özellikle yüksek enerjili alan-:lektrik santrallarmın türbinlerini veya sanayi kuruluşlarını ‘ebilir.

okütle enerjisi. Bu enerji bitkisel ve hayvansal maddeler-lde edilir. Doğrudan yanma, karbonlaşma (odunkömürü ıi) ve gazlaştırma (metanol üretimi), ısıl kimyasal değerlen-teknikleridir. Bunlar, özellikle, odun veya saman gibi kuru elere uygulanır. Nemli maddeler, hayvan dışkılarından ve-a artıklarından metan üretmeyi sağlayan havasız yerde ma-jırma veya şeker pancarı, şekerkamışı veya çeşitli tahıllar :ker bakımından zengin ürünlerden etanol elde etmeyi sağ-akollü mayalandırma gibi biyokimyasal tekniklerle dönüş-r.

un, en yaygın olarak kullanılan «yeşil enerji»dir ve yakacak ıryakıt üretiminde kullanılmak üzere çok büyük miktarda üde oluşturur. Türkiye’de odun esas olarak, konutlarda ak için kullanılır. Konutların yarıya yakını genellikle ucuza lan bu yakıtı tercih eder.

klardan elde edilen enerji. İnsanların ürettiği atık mad-n bir bölümü enerji elde etmek için kullanılabilir. Sanayi rının veya konutlardan çıkan çöplerin (kâğıt, karton, plastik eler, odun) ısı elde etmek üzere yakılması, en yaygın değer-me yöntemlerinden biridir.
ÜRETİMDEN TÜKETİME

Birincil enerji kaynakları, doğadan işlenmemiş halde alman hammaddeler (kömür, petrol, gaz, uranyum, biyokütle) ve enerji yüklü akımlardır (jeotermi, akarsular, güneş ışınları). Bunlardan bazıları oldukları gibi kullanılabilse de çoğu taşıma, dağıtım ve kullanım bakımından elverişli özelliğe sahip değildir. Kullanıcılar tarafından tüketilen enerjiler, sözü edilen birincil enerjilerden (petrol ürünleri, kömür) türetilmiş ürünlere dönüştürme yoluyla veya mesela enerji vektörü denen elektrik gibi daha üst düzeyde enerjilere dönüştürme yoluyla elde edilir.

Petrol eşdeğer ton (tep, ton eşdeğer petrol) ve bunun katlan (ki-lo-mega-, giga- …) ekonomistler tarafından genellikle, çok farklı özellikte birincil ve ikincil enerjileri hesaplamak için kullanılır. Yakıtların eşdeğerlik katsayıları, bunların ısı sağlama gücünün temel yakıt maddesi olan petrolünküne oranlanmasıyla hesaplanır. Ticarî birimi kilovatsaat (kWsa) olan elektrik enerjisi için iki eşdeğer vardır. Birincisi, enerji bilançosu için kullanılan ve 1 MWsa, yani 0,222 tep’lik elektrik üretimi için gereken yakıt miktarını belirten üretim eşdeğeri; İkincisi de jul etkisi nedeniyle (elektrik iletkenlerde ısınmayla meydana gelen kayıplar) 1 MWsa için 0,086 tep olan tüketim eşdeğeri.

Bir ülkenin enerji bakımından bağımsızlığı, ürettiği birincil enerji miktarıyla tükettiği miktarın yüzde olarak oranıyla belirlenir. Esas olarak da birincil veya son şeklini almış enerji ithalatı veya ihracatıyla belirlenir. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, nükleer kaynaklı elektrik (ve hidroelektrik), kullanılan uranyum yurt dışından ithal edilse de birincil enerji sayılır. Buna karşılık bir ülke tarafından üretilip ihraç edilen uranyum birincil enerji olarak kabul edilmez.

Birincil adı verilen enerjiler genellikle üç alanda tüketilir: enerji alanı (son biçimini almış enerji, iç kullanımlar, kayıplar), enerji amaçlı olmayan kullanımlar (fosil yakıdardan malzeme veya sentez ürünleri üretimi), kullanıcı sektörler. Ayrıca, muhtemel bir kıtlığı karşılamak üzere stratejik amaçlı petrol depolanır.

Birincil enerji kaynakları yeryüzünde eşit dağılmış olmadığı gibi bunların yer kadarı veya doğa varlıkları içindeki yerleri ve derinlikleri her yerde bir değildir. Bu nedenlerle bu kaynakların üretimi, ticareti ve tüketimi ülkeden ülkeye değişmekte, en verimli şekilde üretilmeleri ve kullanılmaları için de sürekli çaba harcanmaktadır.
Güneş aynaları. Güneş ışınlan tüpler üstünde yoğunlaştırılır.

Bu tüplerin içinde yağ dolaşımı sağlanmıştır. Böylece, depolanan ısı, suyu buharlaştırır, buhar da bir türboalternatörü çalıştınr.
Jeotermi. Sınırlı bir sınai kullanım kapasitesine sahip olmakla birlikte, doğayı kirletmeyen bu enerji kaynağının, birçok durumda daha verimli olduğu ortaya çıkmıştır.
‘igrilenemez enerjiler. Kömürün, e~r^” ve doğalgazın yerini başka enerjiler alıncaya kadar, fosil trımn en yüksek miktarda enerji ff îr içen, çevreye verilen zarann e r -ası gerekmektedir. Burada bir ı~:~~a tesisi görülüyor: kömürden ıı~a avantajlı olan gaz daha fazla f’ ~; yanar ve petrolün sağladığı = – miktar enerjiyi çevreyi daha az kirleterek sağlar.
TÜRKİYE’DE YENİ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ ÜRETİMİ
[ip bin tep/Yıl
1989 1997
ve
■ artıkları 2504 1512
. 54 71
21 207
.rop lam 2579 1790
i = ,-jls. DİE 1997 Yıllığı

ENERJİYE EGEMEN OLMA YOLUNDA

Son yirmi yıldan beri enerjinin daha iyi kullanımına yönelik olarak dünya ölçeğinde çalışmalar yürütülmektedir. Bu çalışmaların amacı, ülkelerin ekonomik kalkınmalarını çevreye en az zarar verecek biçimde sağlamak, bu arada uzun vadede yeni enerji kaynakları bulup bunları işletecek teknikleri geliştirmektir. Bu amaçla kurulmuş Uluslararası Enerji Ajansı’na Türkiye de üyedir.

Enerji politikaları oluşturma gereği

1973’te petrol ambargosunun ortaya koyduğu tehdit, bütün dünyada enerji sorunlarının önemini gözler önüne serdi. Sanayileşmiş ülkeler, enerji bakımından ne denli dışa bağımlı olduklan-nı fark ederek kısa veya uzun vadeli enerji kıtlıklarının doğuracağı sonuçların endişesini yaşadılar. Bir yandan enerji harcamalarını kısıtlayacak önlemleri alırken, öte yandan yeni maden yataklarının araştırılması, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, enerji dağıtım şebekelerinin çoğaltılması için çalışmalar yaptılar. Bu önlemler meyvelerini verdi, çünkü 1973’ten beri bu ülkelerin ekonomilerinde üçüncü sektörün rolü giderek arttı ve çoğunda, enerji tüketiminde hissedilir azalma meydana geldi. 1970’lerde petrol krizinin ardından gelişme temposunda görülen gerilemeye karşılık, enerji tüketiminde görülen bu azalma, bir yandan ekonomik gelişme sürdürülürken öte yandan enerji ihtiyacının düşürülebileceğini kanıtladı. Böylesine bir uyum yeteneği ülkelerin bazı ekonomik, teknik ve stratejik kozlara sahip olmasını gerektirir, ki bu kozlara gelişmekte olan ülkeler sahip değildir. Bu ülkeler için tersine, 1970’lerden beri enerji tüketimi, sanayide gelişmenin yanı sıra hızla nüfus artışını da birlikte getirmekte, enerji ihtiyacı da buna bağlı olarak hissedilir ölçüde artmaktadır.

Enerji tüketiminin kısıtlanması

Enerji tasarrufu yapmak bir bakıma yeni enerji kaynağı yaratmak ve çevreyi en iyi biçimde korumak anlamına gelir. 1973’ten itibaren ülkeler bu konuda çeşitli özendirici ve yasal önlemler almaya yönelmişlerdir. Yollarda hız kısıtlaması, konudarda ısıtma derecelerine getirilen sınırlamalarla ilgili yönetmelikler, enerji tasarrufu yapan işletmelere vergi indirimleri, vb. gibi önlemler buna örnektir. Bu önlemlere paralel olarak, insanları enerjiyi daha tasarruflu harcamaya yöneltmek amacıyla bilgilendirme kampanyaları yürütülmüştür, bu girişimlerin yanı sıra teknik ilerleme, donanımlardan ve sanayi kuruluşlarından daha fazla verim almayı sağlayarak, ilerde sağlanacak enerji tasarrufuna katkıda bulunmaktadır.

Petrole büyük ölçüde bağımlı olan taşıma sektörü, sürekli bir teknik gelişme içindedir. Otomobil yapımcıları (kimi zaman hü-kümederin de zorlamasıyla), araçların yakıt harcamasını hissedilir ölçüde düşürmeyi başarmıştır. Teknolojik seçim, otomobillerin boyudarını (düşük yoğunluklu malzemelerin geliştirilmesi ve kullanılmasıyla) küçültmeye, karoserilerin aerodinamik yapısını iyileştirmeye, motorlardan alman verimi yükseltmeye yönelmiştir. Otomobillerin ortalama yakıt tüketimi 1973’te 100 kilometrede 8,5 litreden 1989’da 6,5 litreye düşürülmüştür. Bu tüketimi daha da düşürmek amacıyla otomobil teknolojisinde veya mevcut yol
şebekelerinde iyileştirmeler gerçekleştirmek için çok sayıda prc i yürütülmektedir. Hava taşımacılığı alanında da benzer çalışmalar sürdürülmektedir. Karada olsun, havada olsun, işletmeci veya kullanıcı için araç seçimindeki tek ölçüt, yakıt tüketimi olmuştur.

Konut sektöründe enerji tasarrufu, yakıt kazananlarının verirr_-ni artıracak, daha iyi yalıtım sayesinde ısı kayıplarını düşürecek enerji tüketimini iklim koşullarına göre düzenleyecek teknikler geliştirilerek çözümlenebilir. «Süper yalıtımlı» bazı konudarda, aydınlatmanın, ev aletlerinin ve sakinlerinin vücutlarından yayılan sıcaklık odaları ısıtmaya yeterli olmaktadır! Sanayi alanında rekabe; ve enerji tasarrufu birbiriyle bağdaşmamaktadır. Yeni üretim yöntemleri, bilgisayarla bütünleşerek, üretim yöntemlerinin mümkün olduğu ölçüde iyileştirilmesiyle, üretimin rasyonelleşmesini zorunlu kılmaktadır. Düşük yoğunluklu veya füzyon noktası düşük malzemelerin kullanılması ve bu kullanımın tüketim mallarının tasarlanmasında genelleşmesi de enerji tüketimini azaltmaktadır. Ne var ki asıl enerji tasarrufu, büyük enerji tüketen yöntemlerin (de-mir-çelik sanayiinde olduğu gibi) ve yayılan ısının enerji olarak yeniden devreye sokulmasında yatmaktadır. Bu konuda atılmış adımlardan biri, termik santrallarda ısı ve elektrik enerjisinin ayır anda üretilmesini sağlayan birlikte üretme ilkesidir.

Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi

Nükleer elektrik sanayiinin son zamanlarda gösterdiği gelişme, birçok ülkenin petrole bağımlılığını azalttı. Uranyum kısmen petrolün (ve öteki yakıdarın) yerini aldı. Öte yandan büyük petrol şirkederi, piyasaya enerji sağlayan başka ürünler sunmakta ve yeni enerji kaynağı arayışlarını yaygınlaştırmaktadırlar.

Enerji rekabetinin en canlı olduğu en iyi gelişmelerin kaydedildiği alan sanayi sektörüdür. Bu alanda kullanılan kazanlar, kömür, doğalgaz veya fuel-oil kullanabilecek biçime dönüştürülmüştür. Sanayileşmiş ülkelerde ısı üretiminde de yaygın olarak kullanılmaya başlayan elektrik, konudarın ve üçüncü sektörün enerji ihtiyacının yüzde 45’ini, duruma göre tercih edilebilen kullanımların da (ısınma, mutfak) yüzde 55’ini kapsamaktadır. Sıkıntının en fazla duyulduğu taşıma sektörü, teknik ve ekonmik yönden petrole bağımlılığını sürdürmektedir. Bu alanda karayolu taşımacılığı her zaman demiryolu taşımacılığından daha ağırlıklıdır, bu nedenle de yeni yakıt türlerinin geliştirilmesi gerekmektedir.

Biyokütle, bitkilerden elde edilen sıvı ve gaz yakıtlar (biyoya-kıt) sayesinde petrole alternatif oluşturabilir: Brezilya, petrol kurlarının iniş çıkışı ve şekerkamışı fiyadarınm düşmesi sırasında, daha 1970’lerde kendi yakıtını üretti. Etanol, daha şimdiden kurşunsuz benzinde katkı maddesi olarak kullanılabilmektedir. Me-tanol de bugünkü yakıtların yerini alma konusunda gelecek vaat etmektedir. Bu yakıt, doğalgazdan, kömürden, hatta odundan bile üretilebilmekte, odundan üretildiğinde çok ucuza mal olduğu gibi, fosil yakıtların ölçülü kullanımını sağlamakta ve sera etkisine yol açmamaktadır.

Mamul ürünlerin (cam, metaller) yeniden devreye sokularak kayda değer bir enerji tasarrufu sağlanmasının ve yanabilir malzemelerin yakılmasının dışında, çöplerin ve atıkların enerji bakımından daha iyi değerlendirilmesi sağlanabilir. Eşit miktarda kütleler söz konusu olduğunda, organik atıkların yanmasıyla oluşan
ı gazı, karbon gazının yol açtığı sera etkisinin altmış katım naktadır. Bir ton çöpten 75 kilogram petrole eşdeğer mik-metan sağlayan bir üretim tekniği sayesinde, bu gaz elde evlerde kullanılan gaza ilave edilebilir veya yakıt olarak kul-oilir. Ne var ki, çöp ayıklama ve doğa kirletici atıkların azal-düzenlerinin daha yetkin hale getirilmesi gerekmektedir, mürün daha iyi değerlendirilmesi için yapılan araştırmalar rülmektedir. Bu alanda hedef, taşımanın daha iyi hale geti->i ve bu maddenin kullanılabilirliğini (mesela yakıt olarak), jtırma ve sıvılaştırma tekniklerinin iyileştirilmesi sayesinde ıaktır.

inya ölçeğinde uygulamalar

ıların sadece sanayileşmiş ülkelerin girişimleri olarak kalışı gerekir; kaldı ki, bu işin teknik ve malî yükü, gelişmekte jirçok ülkeyi nükleer enerji kullanmaya itmektedir, ülkelerin, sanayileşmiş ülkelerin desteğinde, enerji tasarrufu ‘an teknikleri benimsemeleri, enerji kaynaklarını korumaları gün sanayileşmiş ülkelerin vaktiyle tükettikleri enerjiden damı tüketerek gelişmelerim gerçekleştirmeleri gerekmektedir, ıi enerji türlerinin geliştirilmesi, yüksek araştırma giderleri-den olmakta, bu enerjilerin sanayileştirilmesi de henüz pa-ı mal olmaktadır. Kimi zaman da gözden çıkarılan malî des-lyesinde, silisyumlu fotopillerde olduğu gibi, belirli bir pa-in kabul edilebilir maliyetlere düşme olanağı doğabilmekte-azı tasarılar için, getirilen çözümlerin topluma neye mal |ınm hesaplanması öncelik kazanmaktadır. Doğaya verilen arı «hafifletici» uygulamalara yönelmek veya doğayı kirle-lynaklarm kullanımının yol açacağı sonuçlara katlanmak ye-temiz enerji kaynaklarını kullanmak daha etkili ve daha }mik görünmektedir.

\RININ DÜNYASINDA ENERJİ

rkesçe kabul edilen nüfus gelişmesi göz önüne alınacak ı (1990’da 5 milyar olan dünya nüfusu 2000 yılında 6,1 mil-020’de de 7,8 milyar olacaktır),enerji kullanımındaki yoğun-Jişmiş ülkelerde azalıp gelişmekte olan ülkelerde artacak ve î enerji tüketimi 2000 yılında yaklaşık 10 Gtep’e, 2020’de ,5 ile 13,5 Gtep’e ulaşacaktır.

ıgünkü enerji kaynaklarının geleceği

ıi enerji türleri, giderek daha önemli rol oynamaya başlaya-. Bununla birlikte, bunların sanayide kullanılabilmeleri için en zaman göz önüne alınacak olursa, gelecek yüzyılın ilk yılında bugün yaygın olarak kullanılan temel enerji kaynak-n kuliammı sürecektir. Bu konuda fosil yakıdar piyasasının izliğini de hesaba katmak gerekir.

rol rezervleri giderek azalmakta olduğundan, bunların araş-
tırma ve işletme masrafları hissedilir ölçüde artacaktır. Petrol yataklarının Ortadoğu’da yoğunlaştığı düşünelecek olursa, yeni «petrol şokları»mn yaşanması sürpriz olmayacaktır. Ama petrolün yerini alacak enerjiler, söz konusu sıkıntıları azaltacaktır. Petrolün, yerine başka yakıt kullanma olanağı bulunmayan sektörlerle (taşımacılık, petrokimya) sınırlandırılması gerekmektedir. Bu varsayım açısından bakılacak olursa, petrolün satış fiyatıyla öteki enerjilerin satış fiyatlarının birbirine bağlı olmaktan giderek kurtulacağı, maliyet fiyatına göre değişeceği, rezervlerinin görece zengin, üretiminin de kolay olduğu doğalgazın kullanımı, taşınma maliyetinin yüksek olması, üreticiler ile tüketiciler arasında anlaşmanın da her zaman kolay olmaması nedeniyle sınırlı kalabilir. Sera etkisine çok az katkıda bulunmasına karşılık doğal-gaz, dünya üzerinde daha bol ve daha büyük alanlarda bulunan kömürün yerini zorlukla alacağa benzer. Kömürün enerji üretimindeki yerinin 2000 yılından önce yeniden yüzde 30 oramnı geçeceği ve XXI. yüzyılda da, özellikle, elektrik üretiminde bu oranın giderek artacağı hesaplanmaktadır.

Nükleer kaynaklı elektrik üretiminin, son yıllarda düşünüldüğü kadar büyük bir hızla yaygınlaşmayacağı açıktır. 1980’den beri yeni santral siparişleri pratik olarak durmuştur, süperjeneratör-lerin geliştirilmesi de tehlikeye girmiş gibi görünmektedir.

Geleceğin enerjileri

Nükleer füzyon önemli bir koz oluşturmaktadır: bu yolla elde edilebilecek enerji miktarı dev boyudarda, üretimi sağlayacak hammaddeler (deniz suyunda bulunan döteryum ve lityum) bol ve dünya üzerinde düzenli bir şekilde dağılmış durumdadır. Bu alanda otuz yıldır sürdürülen çabalar, alman deneysel sonuçlar, ilke olarak umut vericidir ve bu enerji kaynağımn sanayi haline gelmesinde varsayımsal olarak başanlı olunacağı umudunu vermektedir.

Bazı uzmanlar, otuz kırk yıl içinde, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi veya nükleer enerji kullanılarak sudan hidrojen elde etme başarısına ulaşılacağını ileri sürmektedirler. Bu alanda, en temiz kaynak kullanılacaktır. Hidrojen, birçok avantaja sahip bir yakıttır. Yüksek ısı verme gücüne sahip bu element (petrolün sağladığı ısının 2,8 katı), yandığı zaman açığa yalnızca su çıkarmakta (en kötü ihtimalle biraz da azot oksit ki, bunun da miktarı sınırlanabilir), ayrıca hem ulaştırma alamnda, hem ısıtma alanında kullanılabilmektedir. Gerçek bir enerji aracı olan hidrojenle üretilen elektrik fazlası «stokla-nabilecek» ve çok ucuza «taşınabilecek» (boruhadarı aracılığıyla), fazla enerji kullanımı gereken yerlerde ve zamanlarda gaz türbinleri veya yakıt pilleri aracılığıyla dağıtılabilecektir.

İnsanlık, yataklarının zenginliği gelecek kuşakların ihtiyacım karşılayamayacak olan fosil yakıtlardan ve uranyumdan vazgeçmeye hazırlanmalıdır. Geleceğin toplumları enerji bakımından bağımsızlıklarını belki de çok ileri teknolojiyle gerçekleştirilmiş düzenler sayesinde koruyabileceklerdir. □
Yarınlarda ener/i nasıl sağlanacak?

Verimi artırmak ve ekolojik zararları azaltmak, enerji alanında vanlması gereken hedeflerdir; ne var ki, fosil enerjilerin yerini alacak ve bütün dünyayı kapsayacak bir çözüm henüz üretilememiştir.
AYRICA BAKINIZ

– Imüe] çevre kirliliği

– IB.ANSU elektrik üretimi

– IB.ANSU elektrik

– [b.anslI enerji

– ib.ansu kömür

– iB.ANSLj nükleer enerji

– ib.ansu petrol ve doğalgaz

– |b.anslI yanma
ENERJİ TÜRLERİ
metan gazı, karbon gazının yol açtığı sera etkisinin altmış katını yaratmaktadır. Bir ton çöpten 75 kilogram petrole eşdeğer miktarda metan sağlayan bir üretim tekniği sayesinde, bu gaz elde edilip evlerde kullanılan gaza ilave edilebilir veya yakıt olarak kullanılabilir. Ne var ki, çöp ayıklama ve doğa kirletici atıkların azaltılma düzenlerinin daha yetkin hale getirilmesi gerekmektedir.

Kömürün daha iyi değerlendirilmesi için yapılan araştırmalar sürdürülmektedir. Bu alanda hedef, taşımanın daha iyi hale getirilmesi ve bu maddenin kullanılabilirliğini (mesela yakıt olarak), gazlaştırma ve sıvılaştırma tekniklerinin iyileştirilmesi sayesinde artırmaktır.

Dünya ölçeğinde uygulamalar

Bunların sadece sanayileşmiş ülkelerin girişimleri olarak kalmaması gerekir; kaldı ki, bu işin teknik ve malî yükü, gelişmekte olan birçok ülkeyi nükleer enerji kullanmaya itmektedir.

Bu ülkelerin, sanayileşmiş ülkelerin desteğinde, enerji tasarrufu sağlayan teknikleri benimsemeleri, enerji kaynaklarını korumaları ve bugün sanayileşmiş ülkelerin vaktiyle tükettikleri enerjiden daha azını tüketerek gelişmelerini gerçekleştirmeleri gerekmektedir.

Yeni enerji türlerinin geliştirilmesi, yüksek araştırma giderlerine neden olmakta, bu enerjilerin sanayileştirilmesi de henüz pahalıya mal olmaktadır. Kimi zaman da gözden çıkarılan malî destek sayesinde, silisyumlu fotopillerde olduğu gibi, belirli bir pazar için kabul edilebilir maliyetlere düşme olanağı doğabilmekte-dir. Bazı tasarılar için, getirilen çözümlerin topluma neye mal olacağının hesaplanması öncelik kazanmaktadır. Doğaya verilen zararları «hafifletici» uygulamalara yönelmek veya doğayı kirleten kaynakların kullanımının yol açacağı sonuçlara katlanmak yerine, temiz enerji kaynaklarını kullanmak daha etkili ve daha ekonomik görünmektedir.

YARININ DÜNYASINDA ENERJİ

Herkesçe kabul edilen nüfus gelişmesi göz önüne alınacak olursa (1990’da 5 milyar olan dünya nüfusu 2000 yılında 6,1 milyar, 2020’de de 7,8 milyar olacaktır),enerji kullanımındaki yoğunluk gelişmiş ülkelerde azalıp gelişmekte olan ülkelerde artacak ve dünya enerji tüketimi 2000 yılında yaklaşık 10 Gtep’e, 2020’de de 11,5 ile 13,5 Gtep’e ulaşacaktır.

Bugünkü enerji kaynaklarının geleceği

Yeni enerji türleri, giderek daha önemli rol oynamaya başlayacaktır. Bununla birlikte, bunların sanayide kullanılabilmeleri için gereken zaman göz önüne almacak olursa, gelecek yüzyılın ilk yirmi yılında bugün yaygın olarak kullanılan temel enerji kaynaklarının kullanımı sürecektir. Bu konuda fosil yakıtlar piyasasının belirsizliğini de hesaba katmak gerekir.

Petrol rezervleri giderek azalmakta olduğundan, bunların araş-
tırma ve işletme masrafları hissedilir ölçüde artacaktır. Petrol yataklarının Ortadoğu’da yoğunlaştığı düşünelecek olursa, yeni «petrol şokları»nın yaşanması sürpriz olmayacaktır. Ama petrolün yerini alacak enerjiler, söz konusu sıkıntılan azaltacaktır. Petrolün, yerine başka yakıt kullanma olanağı bulunmayan sektörlerle (taşımacılık, petrokimya) sınırlandırılması gerekmektedir. Bu varsayım açısından bakılacak olursa, petrolün satış fiyatıyla öteki enerjilerin satış fiyatlarının birbirine bağlı olmaktan giderek kurtulacağı, maliyet fiyatına göre değişeceği, rezervlerinin görece zengin, üretiminin de kolay olduğu doğalgazın kullanımı, taşınma maliyetinin yüksek olması, üreticiler ile tüketiciler arasında anlaşmanın da her zaman kolay olmaması nedeniyle sınırlı kalabilir. Sera etkisine çok az katkıda bulunmasına karşılık doğal-gaz, dünya üzerinde daha bol ve daha büyük alanlarda bulunan kömürün yerini zorlukla alacağa benzer. Kömürün enerji üretimindeki yerinin 2000 yılından önce yeniden yüzde 30 oranını geçeceği ve XXI. yüzyılda da, özellikle, elektrik üretiminde bu oranın giderek artacağı hesaplanmaktadır.

Nükleer kaynaklı elektrik üretiminin, son yıllarda düşünüldüğü kadar büyük bir hızla yaygınlaşmayacağı açıktır. 1980’den beri yeni santral siparişleri pratik olarak durmuştur, süperjeneratör-lerin geliştirilmesi de tehlikeye girmiş gibi görünmektedir.

Geleceğin enerjileri

Nükleer füzyon önemli bir koz oluşturmaktadır-, bu yolla elde edilebilecek enerji miktan dev boyutlarda, üretimi sağlayacak hammaddeler (deniz suyunda bulunan döteıyum ve lityum) bol ve dünya üzerinde düzenli bir şekilde dağılmış durumdadır. Bu alanda otuz yıldır sürdürülen çabalar, alınan deneysel sonuçlar, ilke olarak umut vericidir ve bu enerji kaynağının sanayi haline gelmesinde varsayımsal olarak başarılı olunacağı umudunu vermektedir.

Bazı uzmanlar, otuz kırk yıl içinde, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi veya nükleer enerji kullanılarak sudan hidrojen elde etme başarısına ulaşılacağını ileri sürmektedirler. Bu alanda, en temiz kaynak kullanılacaktır. Hidrojen, birçok avantaja sahip bir yakıttır. Yüksek ısı verme gücüne sahip bu element (petrolün sağladığı ısının 2,8 katı), yandığı zaman açığa yalnızca su çıkarmakta (en kötü ihtimalle biraz da azot oksit ki, bunun da miktarı sınırlanabilir), ayrıca hem ulaştırma alanında, hem ısıtma alanında kullanılabilmektedir. Gerçek bir enerji aracı olan hidrojenle üretilen elektrik fazlası «stokla-nabilecek» ve çok ucuza «taşınabilecek» (boruhatları aracılığıyla), fazla enerji kullanımı gereken yerlerde ve zamanlarda gaz türbinleri veya yakıt pilleri aracılığıyla dağıtılabilecektir.

İnsanlık, yataklarının zenginliği gelecek kuşakların ihtiyacını karşılayamayacak olan fosil yakıtlardan ve uranyumdan vazgeçmeye hazırlanmalıdır. Geleceğin toplumları enerji bakımından bağımsızlıklarım belki de çok ileri teknolojiyle gerçekleştirilmiş düzenler sayesinde koruyabileceklerdir. □
Yarınlarda enerji naz sa: ■

Verimi artırma*•,s e-: : -ni’iı azaltmak, enez as~~u ı-gereken hedefe” – ~f. enerjilerin yer – = ;:=• dünyayı kapsa, es* r ‘J— ~ henüz ıırev s~-s~ r ’
AYRICA BAKINIZ

– ıMK, çevre __î.
: kc.-r.r î nuk-esr : ‘

I petr:. e : 1 yarrr-a

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir