Genel

Michelson-Morley Deneyi

\ –
Yarı-gümüşlenmiş aynadaki girişim desenlerini görmek için kullanılan mikroskop
aynalar
Işık demetini yansıtan aynalar \ ,

\
Michelson-Morley Deneyi

Demeyin remelindeki ilke oldukça basit. Bir ışık demeti, ikiye ayrılarak, birbirlerine göre dik açılarda yerleştirilen bir dizi aynaya gönderiliyor. Eğer Dünya eter içinde hareket ediyor olsaydı, bu demetler eterin akış doğrultusu yönünde ya da ters yönde normal hızına göre daha hızlı ya da yavaş gidecekti. Bunun anlamı, bu iki demetin eşuyumlu I olmamalarıdır. Bu ışınlar tekrar biraraya geldiklerinde girişim 1 deseni oluşturmalıdır. Dünya ne kadar hızlı hareket ederse dalgalar da o denli uyumsuz olacaktır. Bu, deneyin ne sonuç vereceğini belirliyor. Michelson ve Morley de, iki dalga setindeki en küçük değişiklikte bile önemli sonuçlar verecek bir düzenek tasarladılar.
Aynalar
Mikroskop Başlangıç ışık demi
Işık kaynağı
Taş blok
Hareket Halindeki Işık

Michelson-Morley deneyinde ışık demeti, dönen bir düzeneğe yerleştirilen 1,5 m2’lik beton bir blok üzerinde, 10 m den daha fazla bir yol katediyordu. Bloğun hareketinin sürtünmeden etkilenmemesi için bir cıva havuzunun kullanıldığı düzenekte ölçümler bir mikroskop yardımıyla yapılıyordu.
Uzayda Işık

19.yüzyılda, aralarında Christian Huygens’in de bulunduğu çok sayıda bilim âdâmı, uzayın gerçekte boşluk olmadığını, “eter” adı verilen bir madde ile dolu olduğunu düşünüyordu. Onlara göre, gezegen ve yıldızlar hatta ışık dalgaları eter içinde hareket ediyordu. Bu teoriye göre eter (esir); görünmez, sürtenmesiz ve mutlak olarak durgundu. 1887 yılında Albert Michelson ve Edward Morley isimli iki Amerikalı fizikçi, ışığın girişiminden yararlanarak, Dünya’nın eter içinde ne kadar hızla hareket ettiğini bulmaya çalıştılar. Ancak girişimlerinin çoğu sonuç vermedi; herhangi bir hareket gözleyememişlerdi. Bu şaşırtıcı sonuç, 1905’te Albert Einstein tarafından Işığın Kuantum Teorisi’yle açıklığa kavuşturuldu. Einstein, bütün hareketlerin göreli olduğuna inanıyordu; mutlak harekete sahip bir cisim olamazdı, çünkü referans olarak alınacak ona karşı mutlak durgun bir cisim yoktu. Bu teori, eter inanışının da sonu oldu; bugün bilim adamları, ışığın uzayda hiçbir ortama gereksinim duymadan
Bir Işık Ağı

Michelson-Morley deneyinde, ışık demetleri, durmadan yavaş bir şekilde dönen blok üzerinde ileri ve geri yansıyorlardı. Demet, ilk olarak yarı gümüşlenmiş bir ayna tarafından ikiye ayrılıyordu. Bu iki demet, aynalar tarafından yansıtıldıktan sonra tekrar birleşiyor ve bir mikroskop tarafından algılanıyordu. Blok döndüğünde, gözlemci girişim desenlerinin oluşup oluşmadığını gözleyebilirdi. Ancak bu hiç görülmedi.
Bilim ve Teknoloji Tarihinden

llhami Buğdaycı
Albert Michelson

Albert Michelson (1852-1931), Edward Morley (1838-1923) ile birlikte ışığın girişim etkisini kullanarak Dünya’nın uzaydaki hareketini incelediler.
Gökten Gelen Işık

Ortaçağ’da insanlar, yıldızların gökyüzünde sabit olduklarını ve Dünya’nın da böyle oluşmuş bir evrenin merkezinde olduğuna inanıyorlardı. Astronominin gelişimiyle, yıldızların sanıldığından çok daha uzakta oldukları açıklığa kavuştu. Bugün, yıldızlardan gelen ışığın spektroskop kullanılarak yapılan ölçümleri, büyük yıldız grupları olan galaksilerin hızlı bir şekilde, bizden uzaklaştıklarını gösteriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir