ilk kez bir yönetim, kendisinin ve müttefik­lerinin ordularını güçlendirmek amacıyla bir silahın (nötron, ya da gerçeğe daha uygun adıyla derin radyasyon bombasının) seri üretimi­ne geçileceğini duyuruyor. Gerçekte silahın ilke­si 50’li yıllardan beri bilinmekte. Çeşitli proto­tipleriyse A.B.D., Rusya ve Fransa’da denendi. Hiç kuşkusuz, seri halinde üretilen yeni model ler, ordu araştırma labaratuarlarının gizliliğinde oluşturulan en son silahların teknolojisinden ya­rarlanacak. Ama özünde, bilimsel ve teknik düz­lemde nötron bombasının (kısaca böyle adlan­dıralım) ne olduğu çok iyi biliniyor. İşin kötü yanı, lehte ya da aleyhte oluşlarına göre yorum­cular bombanın bazı özelliklerini vurgularken, diğerlerini ya çarpıtıyor, ya saklı tutuyor. Aslı ilgili, bu politik, stratejik saldırılarla karşı kar­şıya kalan kamuoyu ise nesnel bilgi hakkını is­tiyor.

Atom çekirdeğinde saklı enerji, bilindiği gibi iki tür zincirleme tepkimeyle açığa çıkarılabilir: ağır (uranyum ya da plütonyum), ya da tersine hafif, çekirdeklerin (iki hidrojen izotopu olan dö- terium ve tritium) parçalanması. Patlayıcı şe­kilde çekirdeğin parçalanması ile ilk kez Hiro­şima ve Nagazaki’de kullanılan atom bombası elde edilir. Füzyon yoluyla (henüz bombayı ha- rakete geçirmenin başka yolu bilinmiyor) ikinci dünya savaşından sonra gerçekleştirilen hidro­jen bombasının enerjisi açığa çıkarılır.

İster parçalama, ister füzyonla oluşturul sun, patlamayla açığa çıkan nükleer enerji, me­kanik (şok dalgası), termik (ısı) etkilere ve ışımaya (gama ışınları, alfa parçacıkları-helyum çekirdeği-ve nötronlar) yol açar. Bundan başka, atom çekirdeğinin parçalanması atmosfere rüz­garla yayılan çeşitli radyoaktif izotoplar saçar. Füzyon ise kendisi radyoaktif izotoplar oluştur­maz. Hidrojen bombasının “temiz” diye sıfat landırılması bu nedenden ötürüdür. Bilmek ge­rekiyor ki (göreceğimiz gibi bu, ilg’lendiğimiz <onu açısından önem taşımakta) yukarıdaki ad­landırma bir yönden haksızdır. Bakalım neden: 3iraraya gelmiş parçalanacak maddeler kritik bir

değere ulaRONştığında parçalanma tepkimesi “soğuk­ta” başlar. Hafif çekirdeklerin zincirleme füzyo­nu ancak “yakıtın” (bir döterium ve tritium ka­rışımı) birkaç on dereceye çıkarılmasıyla hare kete geçer. Bu nedenle bu enerji kaynağına ter­monükleer de denir. Tepkimeyi başlatmak için küçük bir parçalama bombasından başka birşey olmayan “kibrit” yeterüdir. “Kibritse” kendi rad­yoaktif saçıntılarını doğurur. Saçıntıları kuşkusuz, gücü kendisi gibi elde edilen hidrojen bombası- nınkine eşit atom bombasının saçıntılarından çok daha önemsizdir. Ama sonuç olarak, tekniğin günümüzdeki aşamasında tümden “temiz” bir hidrojen bombası yoktur. (1)

Radyoaktif saçıntılar dışında (yalnızca bir ölçüde) tüm nükleer bombalar aynı etkileri do­ğurur. Bu anlamda hepsine “nötron bombası” adı verilebilir. Ancak enerjinin bütününde etki­lerinin oranı değişiktir. Çe.Jrdeğin parçalan­masıyla elde edilen bombada açığa çıkan ener­jinin % 50’si mekanik, % 35’i termik etkiye, % 51′ ani ışımaya (gama ve nötronlar), geri kalan % 10’uysa radyoaktif saçıntıya dönüşür. Füzyon bombasında açığa çıkan enerjinin % 80’i nötron

Nükleer “kibrit”in kimyasal bir patlayıct, ya da

laser ışınıyla değiştirilmesi düşünüldü. Deneylerin ya­pılıp yapılmadığını: böyle düzenlemelerin bir nötrom bombası olan küçük hidrojen bombasında kullanışsız olacağını bilmek

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*