şekilnded Nötronlar çekirdek parçalaması bom- balırdan çok daha göçlüd’ (3 MeV yerine 12-13 MeV). Nötron bombası, termik ve mekanik etkilere karşılık nötron yayılımını güçlendirmek için yapılan bir küçük hidrojen bombasının özel türünden başka birşey değildir.
Bombanın askeri ve siyasal sahneye bu seyre değer girişinin nedeni nedir Hatırlamak gerek ki yıllar boyu uzmanların en önde gelen çabası tek bir nükleer maddenin yıkıcılık gücünü sürekli olarak arttırmaktı. Gelenekse! olarak bombanın enerjisi bir ton klasik patlayıcı trinitrotoluen-TNT-ile ölçülür.Hiroşima bombası, çeşitli maddelerden (füzyon ya da çekirdeğin parçalanması yoluyla) elde edilen onlarca megatonluk bir canavarlarla karşılaştırıldığında basit bir patlayıcıdan ibaret kalır. Kitlesel yıkıcılığı olan bu silahların devliği, savaş alanlarında kullanımlarının yasaklanmasına,: “terörün dengelenmesi” stratejisine neden olmuştur. Bundan ilk yararlanacak devlet, kendi üstüne yıldırımları çekecektir. Bu noktadan haraketle bazı- lan-belki de erkenden-nükleer savaşın hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği sonucuna vardılar.
Bu koşullar altında, uygulanan strateji an- lamsızlaşacaktır. Sald’rganlığı ertelemek için-sal- dırgan olan her zaman düşmandır anlayışıyla-nük- leer silahtan vazgeçmek mi gerekecektir? Bu durumda Almanya’da üstlenen Amerikan birlikleri yararına “taktik” nükleer silahların yapımına dönüldü. Güçleri ne denli düşük olursa olsun yine de, kara mizahçıların deyişiyle, Avrupa’yı kurtarmak İçin yoketmeye yeterliydl. Fransa, yayılım alanı 120 km ve gücü 10-25 kt olan Plüton misiliyle taktik nükleer silahlanmasını geliştirdi.
Bununla birlikte nükleer silah uzmanlan uzun zamandan beri bir seçenek öneriyorlardı: termik ve mekanik etkileri zayıf, ama küçük bir alan üstündeki nötron dağılımı yoğun ve derin, düşük güçte bir bomba. Nötron bombasının öncülerinin başında Manhattan projesinin (Hiroşima ve Nagazakl bombalarının gerçekleştirildiği proje) eski uzmanlarından fizikçi Samuel Cohen bulunyordu. Fransa’da “Savaşta başarısızlık” (Copernic, 1930) adlı kitabın yazan albay Marc Geneste bu savı destekledi.
Nötron bombasının ilk (gizli) deneyi 1963’de Nevada çölünde yapıldı. Bu dönemde “Davy Crokett” diye adlandırılan, yakın atışlara ve anti-misil misillere karşı nükleer “el bombaları” üretimi söz konusuydu. Bu İki sistemden vazgeçildi, ancak teorik araştırmalar ve deneyler sürdürüldü. 1977’de balkan Carter A.B.D.’- nin, İnsanları öldüren ancak maddeye zarar vermeyen derin daryasyon silahı teknolojisini oi turduğunu bildirdi. İki türün seri üretimi yapıla mektedir: bunlardan biri yaklaşık 2 kt olup A pa’da yerden-yere taktik Lance misillerini d tacak 1 kt dan daha düşük olan diğeri de sik obüsler gibi 155, 175 ve 203 mm.’lik toplar çekilecekti. A.B.D. miltefiklerinin çekimserli ve ülke içinde yükselen karşıt sesler Carter 1978 ilkbaharında bir uzlaşmaya götürdü: Cart nötron bombasının elemanlarının üretimine izi verirken montajını yasaklıyordu. Reagan yöneti
8 Ağustosta bu kuşkulu duruma son verdi: not ron bombası seri halde üretilecek (gerçekteyse üretimine çoktan geçilmişti) ve şimdilik Amerika topraklarında stoklanacaktı. Gerektiği taktirde Avrupalı mütefikierin onayı olsun olmasın silahlar birkaç saat içinde Avrupadaki Ameriken birliklerine İletilecektir.
Ordu sırı, güncel silahın kesin özelliklerini içermekte. Bu silahın üç yıl önce sorun olan silahtan fazla farklılaşmadığı düşünülebilir. Kimi varsayımlara göre gelişmeler çekirdek! patlatıcı “kibritte” s nırlı kalmış olabilir. Kibritte plütonyumla birlikte diğer transüranyen elementler, amerikyumun parçalayıcı izotopları, ferm- yum ya da kaliforniyum kullanılabilir-bunlar diğerlerinden çok daha hafiftir. Ancak şimdiye dek, adı geçen yapay elementler düşük miktarlarda üretiiidi. Bombada kullanımları önemli bir teknoloji gerektirmektedir.
Nötron ışımasının etkisi bir nükleer patlamanın diğer radyasyonlarından (gama ışınları ya da alfa parçacıkları) farklıdır. Yüksüz parçacıklar oldukları için nötronlar, geçtikleri maddenin atomlarıyla elektromanyetik İlişkiye girmezler. Enerjilerini kaybetmenin tek şekil çekirdeklere çarpmaktır. Bu şokların olasılığıysa nispeten düşüktür. Çoğunlukla nötron, çekirdek ve elektronlar arasından atomları durup yavaş- lamaksızın geçer. Bu nedenle diğer radyasyonlardan çok daha fazla derine işler. Yine de sonunda bir çekirdekle karşılaşır.