“EFENDİME SÖYLEYEYİM.::
- Bilgisayarlar dünyasında sağlanan bunca gelişmeye karşın, bu süper-sistemler niçin hâlâ insan efendilerinin sözlerini doğrudan tam olarak anlayamıyorlar?
Araştırmacılar, bu sorunun çözümünü bulmak için yoğun çaba harcıyorlar.
lenecek olan yüzeyin düzlemindedir (incelenen yüzeyin sü- pürülmesi
ticari amaçlar için kullanılabilen ve birkaç düzine sözcüğü anlayabilen bilgisayarlar üretilebilmiştir. Bugün ise ses tanıyan sistemler, belli komutları uygulayan video oyunlanndan; telefonla banka işlemleri yapılması gibi oldukça geniş kapsamda etkinlik gösterebiliyorlar. Hatta bunlann arasında, sesli komutlarla havayolu bagajlarının varış yerlerine göre ayrılmaları, helikopterlerin pilot sesiyle yönetilmesi gibi, çok ilginç ve yararlı olanları da bulunuyor. Ama bu sistemlerin hepsi de, henüz ‘konuşmalan gerçekten anlayabilmek’özelliğinden çok uzak…
Bu neden böyle? Çünkü bu bilgisayar sistemlerinin anlayabildikleri sözcük sayısı hâlâçok sınırlı; sözcükleri bir arada anlayabilmeleri yeterince gelişmiş değil; ayrıca bu bilgisayarlar, hersözcüğü duyduktan sonra bir süre ara verilmesine ihtiyaç duyuyorlar; en küçük bir gürültüden ‘rahatsız’ oluyorlar, kendi ‘efendilerinin’ sesinden başka sesi anlayamıyorlar. Oysa bu alanda araştırma yapanların istedikleri; doğal tempoda ve kesintisiz bir biçimde konuşan kişinin sesini doğru olarak anlayabilecek bir bilgisayar yapmaktır. Ayrıca bu bilgisayarın sözcük hâzinesinin zengin olması, kişisel ve bölgesel telaffuz farklılıklarından ve lehçelerden etkilenmemesi, gürültüsüz ortama gerek duymaması da isteniyor.
Bu temel amaca ulaşmakta, akustik (ses bilim) ve lengüistik (dilbilim) olarak karşımıza iki ayn problem alanıçıkıyor. Konuşulan dil, kulağımıza ‘fonem’ denilen hece-sesler aracılığı ile gelir. Öyleyse bilgisayarımızı geliştirmek için yapılacak şey, bu ‘akustik’ sinyalleri ‘elektronik’ olarak analiz etmek; sonra da seslerin akustik ‘imzalanm’ aletin belleğindeki verilerle karşılaştırmaktır. Gerçekten de bugüne değin yapılan bilgisayarlarda kullanılan yöntem budur. Ne var ki, bu yöntemin başarısıçok sınırlıdır; çünkü konuşma dediğimiz olgu, sandığımızdan daha karmaşıktır.
İlk olarak sözcük sayısına bakalım: Örneğin iyi düzenlenmiş bir İngilizce sözlükte 400.000 kadar sözcük bulunur.
Arfttıur FISHER