Târihi Müslüman Arapların târihte büyük devletlerden birini kurmaları üzerine Arap kelimesi Arabistan’da yaşayan herkes için kullanılmıştır. Fakat çeşitli etnik grublar bulunduğundan, yarımadada yaşayanlara Arab yerine ArabistanlI demek yerinde olur. İslâmiyetten önce Arabistan: İnsanlık târihinin başlangıcından îtibâren Arabistan’da çok sayıda kabile yaşamıştır. Bunlar bâzan birleşmişler bâzan ayrılmışlardır. Güney Arabistan’da Ma- in, Seba, Kataban ve Hadramut krallıkları kurulmuştur. Yerleşim yerlerinin verimli olmaması sebebiyle bu devletlerin gelir kaynakları daha çok ticârete dayalı idi. M.Ö. 2. asırda kurulan Himyer Devleti ile bölgede çarpışmalar olmuş, sükûnet ancak M.S. 3. asırda sağlanabilmiştir. Altıncı asırda Güney Arabistan’ın idâresi Ebrehe’nin eline geçti. Bu asırda Mekke ve çevresine Kureyş kabilesi hâkimdi. Zulüm ve vahşetler hüküm sürüyordu. Arablar kendi elleriyle yaptıkları putlara tapıyor, bunlara isimler koyuyor ve evlerinde bulunduruyorlardı. Putların en büyüğü Hübel, Mekke’de Kâbe’nin içine konmuştu. Aya, yıldızlara, güneşe tapanlar da çoğunlukta idi. Câhiliyet devri olarak kâbul edilen bu devir; karanlık, kaba ve
vahşetlerle doluydu. Kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü. Kumar, içki, zinâ son derece yaygındı. Bu devir; kötülüklerin en çok olduğu, eşi emsâli görülmemiş suçlar, kötü fiillerin işlendiği kara bir devirdi. İslâmiyetten sonra Arabistan: Hazret-i Mu- hammed 610 yılında İslâm dînini tebliğe başladı ve 13 yıl Mekke’de İslâmiyeti yaydı. 622 yılında Allahü teâlânın izin vermesi ile M edine’ye hicret etti. Orada İslâm dîninin esaslarına göre bir devlet kurdu. 630 yılında Mekke’yi feth etti. Mekke’den sonra Tâif ve diğer bir çok kabilenin müs- lümanlara katılmaları neticesinde, Arap Yarımadasının tamâmına yakını Müslümanların hâkimiyetine girdi. İslâmiyetin gelmesiyle câhiliye dönemi son bularak, kız çocukları diri diri gömülmekten kurtuldu. Kız kardeşle evlenmek kaldırılıp, zinâ, içki, kumar, fâiz gibi cemiyetleri mahveden zararlı işler yasaklandı. Peygamber efendimizin 632 yılında vefâtından sonra, hazret-i Ebû Bekir halîfe oldu. Onun zamânında fetihler devâm ederek; Bahreyn, Irak’ın bir kısmı ve Sûri- ye’nin bir bölümü fethedildi. Hazret-i Ömer devrinde ise Irak. Suriye, Filistin ve Mısır alındı. Devletin bir çok müessese- si tanzim edildi. Hazret-i Osman devrinde de Afrika, Kafkasya, Horasan ve civârı fethedilerek devletin sınırları genişledi. Hazret-i Ali zamânın- da devletin başkenti Kiife’ye nakledildi. Emevîler devrinde İspanya fethedilerek, Fransa içlerine seferler yapıldı. Abbâsîler devrinde ise İslâm memleketleri îmâr edildi ve ilim yayıldı. Abbâsîler- den sonra Arabistan çeşitli İslâm devletlerinin idâresine girdi. Nihâyet 1517 yılında Yavuz Sultan Selim Han; Sûıiye, Mısır ve Arab yarımadasını OsmanlI idâresine dâhil etti. Yüzyıllarca Arap Yarımadası Osmanlı idâıesinde kaldı. On sekizinci asırdan îtibâren İngilizleıin kışkırtmasıyla yer yer
vennaoı aenııen dozuk manışn Kimseıer ı\eca ooı- gesinde isyanlar çıkardılar. Bu isyanlar Mısır vâ- lisi Mehmed Ali Paşa tarafından bastırıldı. Aıab yarımadası 1845 yılında Mısır valiliğine bağlandı. Yirminci asrın başlarında İbn-i Su’ûd, İngilizlerin desteğiyle Osmanlılara karşı ayaklandı ve Arab ya
Yeni Rehber Ansiklopedisi 242
^.eD rau a ıe y m sse ıam ın yoı g ö ste rm e siy le /\ıa ıa ı Ovasında bulu$Kılar. Âdem aleyhisselâm Arafat Ovasının ortasında bulunan Cebel-i rahme Tepesi üzerinde iken, Allahii teâlâdan rahmet ve mağfiret dileyip duâsı kabûl oldu. Onun için bu tepe, Cebel-i rahme diye anıldı.
A R A B İS T A N
Tipik Arap köylüsü.
bâzı bitki türlerinin yetişmesini sağlar. İklimi mü- sâit bâzı bölgelerde tarım yapılır. Suudî Arabistan’a düşen yağmur 150 milimetreyi geçmez. Hicaz, Yemen dolaylarında ise yıllık yağmur mikdârı 500 milimetreye yaklaşır. Yazın çöllerde ısı çok yüksektir. Umman’a daha çok yağmur yağar, bâzı kışlar kar yağdığı da olar. Tabii K aynakları Petrol, altın ve inci; Arabistan halkının geçimini sağlayan en önemli gelir kaynaklarıdır. Basra Körfezi kıyılarında 400 km uzunluktaki bir şerit boyunca uzanan topraklardan elde edilen petrol sâyesinde Arabistan, Bahreyn Adaları, Kuveyt ve Katar büyük ölçüde zenginleşmiştir. Basra Körfezinden bol mikdârda inci elde edilir. Dünyânın en değerli incileri burada çıkar. Altın mâdenciliği, Arabistan’ın en büyük endüstrilerinden birisidir. Yabancı şirketlerin yardımıyla fazlaca altın elde edilir. Ekonomi Zirâat sulamayla yapılır. Ekili alanlar azdır. Yetiştirmiş oldukları ürünler ve mahsûller yeterli olmadığı için sebze ve meyva gibi yiyecek maddelerini dışardan satın alırlar. Halkın başlıca gelir kaynağı hurmadır. Büyük alanlarda hurma yetiştirirler ve dışarıya satarlar. Yemen’in yüksek yerlerinde Moka kahvesi yetiştirilir ve ihrâç edilir. Halkın ucuz kahve ihtiyâcı ise, Brezilya’dan satın alınmak suretiyle karşılanır. Tarım ürünlerinden arpa, buğday, darı, susam, soğan, sebze, bakla, tütün, kayısı, bâdem, incir, üzüm gibi mahsûller yetiştirilir. Hayvancılık genellikle bedeviler tarafından yapılmaktadır. Çok sayıda deve beslenir ve büyük bir kısmı dışarıya satılır. Taşımacılıkta yer yer eşek ve katırdan faydalanılır. Sığır, koyun ve
m ıştır. İkinci A bdülham îd H anın, 1902 (H. 1320)de yaptırdığı Hamidiye-Hicaz demiryolu Zerka’ya kadar işledi. Abdülhamîd Han, Adana-Sam-Medîne demiryolunu yaptırdığı zaman, başka memleketlerde bu kadar demiryolu yoktu. Riyad’ı Şam’a bağlayan Hicaz demiryolu, 1908’de OsmanlIlar tarafından tamamlanmış, fakat Birinci Dünyâ Savaşında ağır hasara uğramıştır. Bâzı yerlerinde ulaşım hava yolu ile yapılır. Deniz yolunu kullanan hacılar, Cidde limanından istifâde ederler. Eski meşhur limanlar bugün kumlarla dolmuş ve canlılıklarını kaybetmişlerdir. Nüfus ve Sosyal Hayat Yarımadanın nüfûsu otuz milyon civârındadır. En büyük yerleşim merkezleri; Mekke, Medîne, Riyad ve Cidde’dir. Riyad’da ve Cidde’de nüfus bir milyondan fazladır. Yerli nüfûsu Sâmi boyundan olanlar teşkil eder. Yaşayan ahâlinin en ilgi çekicileri bedevilerdir. Göçebe hayâtı yaşayan, sağlam, dayanıklı insanlar olan Bedeviler çok zor hayat şartları altında bile hayatlarını de- vâm ettirirler. Geçimlerini deve, keçi, koyun gibi hayvanları beslemekle sağlarlar. Bâzıları çadırlarda, bâzıları da otu bol yerlerdeki konaklarda yaşarlar. Bedevi kabilelerini Şeyhler (Reisler) idâre ederler. Bedevilerin kendilerine has bir hayat tarzları olup, yaşantıları gâyet basittir. Giyinişlerine önem vermezler. Entari ve başlarına kefiye giyerler; bâzıları ayaklan çıplak olarak gezerler.
Arab edebiyatında adına en çok rastlanan gözelliği, zerafeti, çevikliği ile şâirlere ilham kaynağı olan Arap Ceylanı.
Arabistan Yarımadasındaki petrol arıtma tesislerinden biri.
Yeni Rehber Ansiklopedis
Sûriye Çölü: Suudî Arabistan’ın 30° kuzey simini kaplar. Batıdaki dağlık bölge sınırından ■zopotaınya’nın batı sınırına kadar uzanır. Sûriye lü çalılıklarla kaplıdır. Hurma ağaçlarının ye- nesine müsâit bâzı sulak yerleri vardır.
Dehna Çölü: Nufud Çölüne bitişiktir. Güne- oğru bir şerit halinde uzanır. Uzunluğu 600 ge- ği ise 50 km kadar olup, kızıl kumlarla kaplı- <um tepelerinin yüksekliği yer yer 100 met- ışmaktadır. ’ub’ul-hâli Çölü: Güneyde büyük kum yırının bulunduğu çöldür. Oldukça ıssız bir \ Buralarda su olmadığı için bitki ve hay- a pek rastlanmaz.
A R A B İS T A İ
Necd Çölü: Çöller arasında en sulak olanıdı Hemen hemen bütün şehirler bu bölge etrâfınd; toplanmıştır. Bu bölgelerde sulama yapılabildiğ için geniş ölçüde hurma yetişir. Topraklan oldukça bereketlidir. Burası aynı zamanda petrol yatağı bakımından da zengindir. Son yıllarda büyük mikdârda petrol bulunmuş ve bunları işlemek için modern tesisler kurulmuştur. Akarsular: Yüksek akışlı akarsuları azdır. Derin oyulmuş vâdilere rağmen yağış güneybatıda fazla olduğu için buralarda zirâat yapılmaktadır. Bâzı yerlerde sağanak yağmurdan dolayı meydana gelen sellerin oyduğu vâdilerde, geçici akarsulara rastlanır. Akarsuları az olmasına rağmen, yeraltı suları boldur. Pekçok yerde kuyular kazılarak su elde edilir. Kuyu suları hafif ılık ve çok az tuzludur. En çok kuyu Tayman vâhasında bulunur. Basra körfezine doğru uzanan vâdiler ise yeraltı sularının bol olduğu yerlerdir. Pekçok kuyu kazılmıştır. İklim İklimi dünyânın en sıcak ve kurak iklimlerinden birisidir. Geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farkı yüksektir. Yağışlar güney kısımlarında nis- beten boldur. Fakat iç kısımlar hemen hemen hiç yağış almaz. Buralara çoğu seneler hiç yağmur düşmez. Bu sebeple düzenli akarsular yoktur. Dağlara düşen yağmurlar vâhalarda yeryüzüne çıkarak
‘■V-J * * » n ; ı * v ‘ ««’ U V O IU IU . r v iy i N. I M 1111 cl ında balıkçılık yapılmaktadır. Ulaşım, A rabistan’da eskiden olduğu gibi evelerle sağlanmaktadır. Yeni yeni düz yollar apılarak otomobille ulaşıma önem verilmekte- ir. Son senelerde demiryollarının önemi art
eni Rehber Ansiklopedisi 240
A R A B t P A Ş A ______________________
hazretlerinin h.1034 olan vefât târihinin miladî karşılığını bulalım. 1034x 3 = 3102 (% 3’ü 31’dir.) 1034- 31 = 1003 1003 + 621 = 1624 (B
A R A B İS T A N
04
Ağu