lerek
kapanmak: Pencereyi açarak parmaklığa
abandı (Nabizade Nâzım). || Bir yere
veya bir kimseye yaslanmak, dayanmak:
Şimdi kürsîye abansın da senin vâlî bey
(Mehmed Âkif). Kadın onun omuzuna abanmıştı
(Sait Faik). || Bir şeyin veya bir
kimsenin üzerine çöküp çullanmak: İk i herif
zavallıya abanıyorlar (Ahmed Rasim).
♦ A b a n d ırm a k ettrg. f. Çökertmek, yüzüstü
düşürmek, yere kapandırmak: Bir elemeyle
rakibini mindere abandırdı. || Deveyi ıhlamak,
yere çöktürmek: Deveyi ancak sahibi
abandırır,
ABANMAK
23
Kas