Genel

ABBÂS VESİM EFENDİ

ABBÂS VESİM EFENDİ; Osmanlılar zamanında on sekizinci asırda yetişen, hekim, hattat ve astronomi âlimlerinden. Kambur Vesîm Efendi ve Derviş Abbâs Tabîb isimleriyle de bilinen Abbâs Vesîm Efendi, on yedinci yüzyılın sonlarında doğdu. 1760 (H. 1174) senesinde İstanbul’da
Abbâs Vesîm Efendinin tercüme ettiği, Süleymâniye Kütüphanesi Hamidiye Kısmı 858 numarada kayıtlı Nehc-ül-Bulûğ fi Şerh-i Zîc-i Uluğ adlı eserin ilk sayfası.

vefât etti. Kabri Edirnekapı dışındaki kabristandadır.

Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Abbâs Vesîm Efendi, Bursalı Tabîb-i Sultanî Ali Efendi ile babası Ömer Şifâî Efendiden tıp, Yanyalı Es’ad Efendiden hikmet ve Farsça, Ahmed Mısrî’den astronomi ve astroloji, Kâtibzâde Mehmed Refî Efendiden tıp ve ta’lik yazı, ayrıca Lâtince ve Fransızca öğrendi. Bâzı İtalyanca tıp metinlerini Türkçeye tercüme ettirerek, Avrupa’daki gelişmeleri tâkib etti. Bir ara tahsîl maksadıyla Hicaz, Şam ve Mısır’a gitti. Bir çok İlmî araştırmalarda bulunup tıb alanındaki bilgisini geliştirdi. İstanbul’a dönüşünde Sultan Selîm Câmii civârında ec-zâhâne ve muâyenehâne açtı. İstanbul’da kırk sene müddetle doktorluk yapıp, hem insanlara hizmet etti hem de tıb alanındaki bilgisini arttırdı. Aynı zamanda tasavvufa yönelip Nakşibendiyye yolu büyüklerinden Mehmed Emin Tokadî hazretlerinden tasavvuf bilgilerini öğrendi ve tatbik etti.

Osmanlı tabâbetini (doktorluğunu) olgunluğa götürmekte büyük hizmeti olan Abbâs Vesîm Efendinin şahsî tecrübeleri ve verem hakkında en son keşiflere yakın araştırma ve incelemeleri vardır. Tıbbı iyice anlayabilmek için fizik, mekanik ve tecrübî kimyâyı bilmenin gerekli olduğunu savunurdu. Bu konuda Tıbb-ı Cedîd-i

eser yazdı. Ayrıca deontolojinin (tıp târihi ve tıp ahlâkı) gelişmesine ve uygulama şekline yön verdi. İbn-i Sinâ gibi eski tabiplerin eserlerinden ve kendi hocalarından öğrendiği bilgilerle, İstanbul’a gelen bâzı batılı tabiplerin eserlerinden istifâde ederek Düstûr-ül-Vesîm fî Tıbb-il-Cedîd vel-Kadîm adlı eserini yazdı. Doğu ve batı tıbbini karşılaştıran ve mükemmel bir külliyât olan bu eser tıb târihimiz bakımından önemlidir. İki cild ve 2083 sayfadan ibâret olan bu eserin birinci bölümünde baştan sona kadar organ hastalıkları, ikinci bölümünde kadın ve çocuk hastalıkları, üçüncü bölümünde şişler ve ülserler, dördüncü bölümünde basit ve bileşik ilâçlar anlatılmaktadır. 1748 yılında yazdığı bu eserin üç nüshasından biri Bâ-yezîd, ikisi de Râgıp Paşa Kütüphânesindedir.

Abbâs Vesîm Efendinin ikinci önemli eseri Uluğ Bey Zîci’nin Türkçe şerhi olan Nehc-ül-Bülûğ fi Şerh-i Zîc-i Uluğ’dur. Açık Türkçe ile yazılmış olan bu eser, bütün tatbîkâta âit misalleri, İstanbul arz (enlem) ve tülüne (boylam) göre ter-tib etmiştir. Eski Türk takvimini incelemiş ve metinde olmayan İbrânî ve Rûmî takvimlerini ilâve etmiştir. Bir derecenin sinüsünü bulmakta, Uluğ Beyin târif ettiği Gıyâsüddîn Cemşîd’e âit usûlü çok güzel îzâh etmiştir. Bu eserin yazma nüshaları Bâ-yezîd Kütüphânesi 4646 ve Kandilli Rasadhânesi Kütüphânesi 247/1 numarada kayıtlıdır. Ayrıca astronomi ile ilgili Risâle-i Rü’yet-i Hilâl adlı eseriyle şiirlerinin toplandığı Dîvân’ı ve Risâlet-ül-Vefk adlı eseri yanında Macar Georgios’tan tercüme ettiği Vesîlet-ül-Metâlib fi İlm-it-Terâ-kib adlı bir farmakoloji kitabı vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir