Genel

ABDULLAH BİN SA’D BİN EBÎ SERH;

ABDULLAH BİN SA’D BİN EBÎ SERH;

Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden ve Afrikiye diye anılan, Kuzeybatı Afrika’nın fatihi, büyük komutan ve vâli. İsmi, Abdullah bin Sa’d bin Ebî Serh bin Hâris bin Hubeyb el-Kureşî el-Âmirî olup, künyesi Ebû Yahyâ’dır. Osman bin Affân’ın (ra-dıyallahü anh) süt kardeşidir. Resûlullah efendimizle (sallallahü aleyhi ve sellem) Medîne’ye hicret etti. Ayrıca, vahy kâtibiydi. Sonra dinden dönerek, müşrik oldu. Mekke’ye geri döndü. Mekke’nin fethinde, Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, Abdullah bin Sa’d’ın ve Abdullah bin Ha-tal’m Kâbe-i muazzamanın altında bulunsalar bile öldürülmelerini emretti. Fakat Abdullah bin Sa’d, Osman bin Affân’ın yanına kaçtı. Hazret-i Osmafı da onu fetih tamamlandıktan ve herkes yatıştıktan sonra Resûlullah’ın huzûruna götürdü. Resûlullah efendimizden onun hakkında emân istedi. Peygamber efendimiz uzun müddet sükût etti. Sonra; “Evet” buyurdular. Abdullah bin Sa’d tövbe ederek, o gün Müslüman oldu. O günden sonra, onda hiç bir uygunsuz hareket görülmedi.

Abdullah bin Sa’d, Kureyş’in ileri gelenleri^’ nidendi. Mısır’ın fethinde Amr bin Âs’ın ordusunun sağ kanadında komutan olarak bulundu. Buranın fethindeki bütün muhârebelere katıldı. Hazret-i Osman, onu, Amr bin As’ın yerine Mısır vâ-lisi yaptı.

Rodos Adasının hazret-i Muâviye tarafından fethedilmesinden sonra, Rum imparatoru Kostan-tin bin Herakliüs, büyük bir kuvvet ve donanmayla, müslümanlarla denizde muhârebe yapmak Ü2;ere yola çıktı. Bunu haber olan Osman bin Af-fân radıyallahü anh, mektuplar yazarak hazret-i Muâviye’ye Şamlılardan, Abdullah bin Sa’d’a da Mısırlılardan meydana gelen bir donanma hazırlamalarını bildirdi. Amr bin Âs’tan da, Abdullah bin Sa’d’ın hazırlığına yardım etmesini, mal ve silâh bakımından gereken yardımı yapmasını istedi.

Şamlılardan ve Mısırlılardan meydana gelen İslâm donanması, bütün ağırlıkları ile Akka sâhi-linde toplandı. Ayrıca Akka’dan içinde pekçok yiyecek, asker ve mühimmât bulunan 500 gemi daha temin edildi.

Rum imparatoru Kostantin ise bin gemi ile Kostantiniyye’den (İstanbul’dan) ayrıldı. İslâm donanmasının hazırlıklar ve manevralar ile meşgûl, olduğu bir sırada, Rum donanması meydana çıktı. Şiddetle geçen savaş sonunda Rum donanması büyük bir hezimete uğradı. Rum İmparatoru yaralı olarak muhârebe meydanından kaçtı.

İslâm donanması zaferden sonra Akka sâhili-ne demirledi. Abdullah bin Sa’d ve hazret-i Muâviye, halîfe hazret-i Osman’a Müslümanların mu-zafferiyetini Rum ordusunun hezimetini bildirdi-
ler. Osman radıyallahü anh, bu haberden çok memnun oldu. Bir süre sonra Abdulah bin Sa’d’ı, Mısır valiliğine ve Afrikiye’nin fethine tâyin etti. Mısır’a gelen Abdullah bin Sa’d 13 bin kişilik bir ordu ile Afrikiye üzerine yürüdü. O sırada Afrikiye’nin Batı Trablus’tan Tanca’ya kadar olan bölgesi, Gregorios isimli bir Rum valisinin idaresi altında idi. İslâm ordusu Batı Trablus’a girdi. Afrikiye’nin içlerine doğru ilerlerken, vâli Gregorios’a elçi gönderilerek İslâma dâvet edildi. Gregorios buna kızarak; “Ben dîninize aslâ girmem.” dedi. Bunun üzerine Abdulah bin Sa’d, ona tekrar elçi gönderdi ve; “Şâyet Müslüman olmak istemiyorsan cizyeni ver.” diye teklifte bulundu. Gregorios; “Bir dirhem bile isteseydiniz, yine vermezdim.” cevâbında bulundu ve Müslümanlarla muhârebe için asker toplamaya başladı. Neticede iki ordu, bölgenin başşehri olan Subaytala yakınlarımda karşılaştı. Gregorios’un ordusu 60.000 kişiydi. Bu arada, hazret-i Osman, Afrikiye fethine çı,kan mücâhidlerden haber alamadığı için, Ab-dullah bin Zübeyr komutasında bir birliği, hem haber getirmek, hem de mücâhidlere yardımcı olmak gâyesiyle Afrikiye’ye gönderdi. Abdullah bin Zübeyr’in kısa zamanda bölgeye gelip İslâm ordusuna katılması Müslümanların cesâretini arttırdı. Günlerce süren çarpışmalar sonunda Rumlara büyük zâyiât verdirildi. Gregorios öldürüldü. Subaytala şehri ele geçirildi. Bundan sonra Abdullah bin Sa’d, mücâhidleri etrâftaki şehirleri fethetmeleri için gönderdi. Şehirlerin bir kısmı sulh yoluyla, bir kısmı da muhârebe yapılarak ele geçti. İslâm ordusu, büyük ganimete kavuştu.

Abdullah bin Sa’d, bu seferi sırasında, bir yıl üç ay süreyle Afrikiye’de kaldı. Bu sefer sırasında yapılan gazâlarda, müslümanlardan sâdece üç kişi şehîd olmuştu. Onlardan biri, şâir Ebû Züeyb idi. Mısır’a döndükten sonra zafer müjdesini ve elde ettiği ganimetlerin beşte birini hazret-i Osman’a gönderdi. Geri kalan ganimeti mücâhidler arasında paylaştırdı.

Abdullah bin Sa’d, 656 (H.36) senesinde, bir rivâyete göre Askalan’da, bir rivâyete göre de Remle’de vefât etti. Vefâtından önce Allahü teâlâya; “Yâ Rabbî! Son amelimi namaz kıl!” diye yalvarmıştı. Bir gün sabah namazında, oturup sağma selâm verdikten sonra, sol tarafına selâm verirken rûhunu teslim etti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir