ALLAH

ALLAH a. (ar. allah). 1. Tek tanrılı dinlerde tanh süreci içinde ortaya çıkan ve evrenin kurucusu, her şeyin yaratıcısı sayılan yüce, aşkın, tek varlık; Tanrı. —2. Allah ın —ı tamlanan durumundaki sözcüğün anlamını pekiştirir: Allahın güneşinde bütün gün tarlada çalıştı. Allahın soğuğu —3. Allah! Allahım’, Allah Allah!, hayranlık, şaşkınlık, kızgınlık, çaresizlik, korku vb. ünlemleri. Allah bu ne güzellik! Allahım sen yardım et! Allahım bu ıssız yerde ne yaparım ben! Allah Allah bu da nereden çıktı? |j Allah acısını unutturmasın. Allah başka acı göstermesin. Allah ecir sabır versin, ölen bir kimsenin yakınlarına söylenen başsağlığı sözleri. |j Allah adamı, yalan dolan bilmeyen, dünya işlerim önemsemeyip kendini ibadete veren kışı |ı Allah afiyet versin, bir kimseye sağlık, mutluluk dilemek için söylenir. |; Allah akıl fikir, akıllar versin bir ışın akılsızca yapıldığını belirtmek için söylenir.|| Allah Allah, savaşta müslümanların hücuma kalkarken kullandıkları söz. || Allah aratmasın. Allah eksikliğim, yokluğunu göstermesin. vermesin, bir şeye ya da bir şeyin varlığına şükretmek gerektiğini belirten iyi dilek sözleri |j Allah artırsın, bir kimseye kazancının artmasını dilemek için gerçek olarak ya da şaka yollu söylenir. |: Allah aşkına. Allahını seversen, yalvarma. ant verme, usanç, şaşkınlık vb. belirtir: Allah aşkına doğruyu söyle Allahını seversen söyleme. Allahını seversen dır-dırı bırak. Allah aşkına, gerçekten böyle mı yaptın? || Allah baba. Allah’tan söz ederken kullanılır (tkz.). |l Allah (bir kimseyi. bir kimseye) bağışlasın. “Allah ayırmasın, elinden almasın” anlamında söylenir: Allah çocuklarım sana bağışlasın. Allah bağışlasın, pek güzel kızınız var. || Allah bahtından güldürsün, evlenecek çağdaki kız için söylenen mutluluk dileği! Allah bana ben de sana, kendisinden para, mal vb. bir istekte bulunulan bir kimsenin, bu isteği karşılayacak durumda olmadığını belirtmek için söylediği söz. || Allah belasını versin, Allah kahretsin, bir şeyden, ters bir durumdan yakınmayı, onun karşısında duyulan öfkeyi belirtir. || Allah belasını versin. Allah cezasını versin, vermesin, Allah onu kahretsin, Allah canım alsın, Allahından bulsun, Allah layığını, müstahakını versin, vermesin, Allah nasıl bilirse öyle yapsın, bir kimseye duyulan kızgınlık, öfke nefret vb. nedeniyle söyle-
nen ilenme deyimleri. || Allah bereket versin. bir kimseye kazancının artması için söylenen iyi dilek sözü. || Allah (bin bin) bereket versin. Allaha (bin) şükür. Allaha hamd olsun. Allah Halil İbrahim bereketi versin, kazançtan ya da yemekten hoşnutluğu belirten dua sözleri. || Allah beterinden saklasın, bir yıkırrı karşısında söylenen avutma sözü. || Allah bilir, kesin olmayan, kuşkulu bir durumu belirtir. || Allah bilir, biliyor ya. anlatılan şeyi güçlendirmek için söylenir. j| Allah bir, söz bir Allah bir. yemin sözleri. \\Allah bir yastıkta kocatsın, yeni evlilere birlikte geçecek bir ömür dilemek için söylenen söz. ||Allah büyüktür, kadirdir, Allah kerim, Allahın gücüne inanarak yazgıya boyun eğildiğini belirtir. || Allah derim, bir durum ya da bir davranışla ilgili sorulan “ne dersin” sorusuna karşılık olarak “söyleyecek söz yok” ya da “söz söylenemeyecek kadar iyi” anlamında söylenir jj Allah dert verip derman aratmasın, ‘ Allah çaresi olmayan durumlara düşürmesin anlamında söylenen iyi dilek sözü l‘ Allah dört gözden ayırmasın, çocuğun annesiz babasız kalmamasını dilemek tçın söylenen söz. \\AI-lah düşmanıma vermesin, göstermesin, bir durumun kötülüğünü vurgulamak için söylenir |jAİlah emeklerim eline vermesin, çalışmaların boşa gitmemesi dileğiyle söylenen söz. || Allah esirgesin, korusun, saklasın, göstermesin, etmesin, vermesin, kötülüklerden korunmak, uzak kalmak, kötülükleri kovmak için söylenen söz. || Allah evi. Allahın evi, kâbe, camı, mescit. |i Allah geçinden versin, bir kimseden söz ederken “çok yaşa” anlamında söylenen iyi dilek sözü. |j Allah hakkı için, ant içmek ya da ant verdirmek için söylenir: Bildiklerinizi Allah hakkı için söyleyin. |j Allah hayırlı. uğurlu etsin, Allah mübarek etsin, başlanan bir iş, alınan bir şey için söylenen iyi dilek sözü: Demek o evi aldınız, Allah hayırlı uğurlu etsin: uygun görülmeyen bir durum karşısında alay yollu söylenir: Sonunda onunla mı evlenmiş? Allah hayırlı etsin. |[ Allah herkesin gönlüne göre versin, arzuların gerçekleşmesi için söylenen iyi dilek sözü. ||Allah ıslah et-sınkötü yolda olan kimse için söylenir. || Allah için, Allah var, Allahı var, doğrusu, gerçeği söylemek gerekirse: Allah için ilginç bir adam. Allah var. bugüne kadar hiçbir kötülüğünü görmedim. |j Allah iki iyilikten bınsını versin, hasta bir kimseden söz ederken ya iyileşsin ya da ölüp kurtulsun anlamında söylenir. || Allah imdat, yardım eylesin, Allah yardımcın olsun, bir kimseye güç, kuvvet dilemek için söylenen soz.lı Allah (seni, sizi) inandırsın, inanılması güç bir sözün doğruluğunu pekiştirmek için ant yerine söylenir. || Allah insanın aklını alacağına canını alsın, deliliğin ölümden bile kötü bir şey olduğunu belirten söz. )| Allah iyiliğim, layığını, mü s-tahakını versin, hoş olmayan ya da şaşırtıcı bir davranışta bulunan kimseye kızgınlıkla ya da şaka yollu söylenir. || Allah kabul etsin, hayır ya da sevap sayılan bir işi yapan kimseye söylenen iyi dilek sözü. || Allah kavuştursun, yakınından ayrılan bir kimseye yine birlikte olmaları dileğinde bulunmak için söylenir. || Allah kazadan ■beladan esirgesin, saklasın. Allahın bir kimseyi bütün kötülüklerden koruması için söylenen iyi dilek sözü. || Allah kısmet, nasip ederse, Allahın izniyle, Allah isterse, hiçbir engel çıkmazsa. || Allah kolaylık versin, bir iş yapmakta olan bir kimseye söylenen nezaket sözü. || Allah kurtarsın, zor bir durumda olanlar ya da ağır hastalar için söylenir. |j Allah kuru iftiradan saklasın, bir suçlamanın gerçekle ilgisi bulunmadığını belirtmek için söylenir. || Allah manda şilalığı versin, çok yemek yemelerine karşın doymayanlar için şaka yollu söylenir. || Allah (bir şeyi, bir kimseyi) nazardan korusun, esirgesin, saklasın, “Allah o şeyi ya da kimseyi kimi bakışların çarpıcı, öldürücü, yok edici etkisinden uzak tutsun” anlamında söylenir. || Allah ne verdiyse, “yiyecek olarak ne varsa, ne
bulunursa” anlamında söylenir: Bize gideriz. acı tatlı Allah ne verdiyse yeriz. \\ Allah onu başımızdan eksik etmesin, bir kimsenin daha uzun yıllar yaşaması isteğini belirtir. || Allah ömürler versin, saygı gösteren birine yaptığı bir iyilikten ötürü, uzun yaşa” anlamında söylenen teşekkür sözü: Allah ömürler versin, bu yardımınızı unutmayacağız || Allah övmüş de yaratmış, Allah boş vaktinde yaratmış, bir kimsenin güzelliğini vurgulamak için söylenir || Allah rahatlık versin yatmaya giderken söylenen söz. || Allah (gam gani) rahmet etsin, eylesin, Allah takrısatını affetsin. ölen bir kimsenin ardından ya da

o kimseyi anarken söylenen iyi dilek sözleri. || Allah (senden) razı, hoşnut olsun, yapılan bir iyiliğe karşı, Allah iyiliğini, hoşgörüsünü senden esirgemesin anlamında söylenir. |j Allah rızası ıçm. yalvarma sözü: Allah rızası ıçm birkaç kuruş verin. Allah rızası ıçm şu radyoyu kapat, bir karşılık beklemeden: istemem, ben onu Allah rızası ıçm verdim |i Allah sabır versin, zor durumda olan bir kimseye dayanma gücü dilemek için söylenir || Allah selamet versin, yolculuğa çıkanlara söylenir: Allah selamet versin, güle güle gidin; uzakta bulunan tanıdık bir kimseden söz ederken söylenir: Allah selamet versin, oraya dayımla giderdik; birinden olumsuz bir şekilde söz ederken söylenen giriş sözü: Allah selamet versin son zamanlarda içkiye vurmuştu; “keyfin bilir, gidersen git,” anlamında söylenir: Allah selamet versin, yol önünde. || Allah son günlüğü versin, yaşlılık günlerinin dertsiz, sıkıntısız yaşanması dileğini belirtir. |j Allah sonunu, encamını, akıbetini hayretsin, hayrey-lesin, hayreyleye, sonucundan kuşku duyulan ya da iyi bitmeyecekmiş gibi gözüken işler için söylenir, jj Allah söylese, kesinlikle: Allah söylese yine yapamam. || Allah şaşınmasın, Allah doğru yoldan ayırmasın, nitelikleri, davranışları beğeniyle, övgüyle karşılanan bir kimsenin bu özelliklerim yitirmemesini dilemek için söylenir, |[ Allah şifalar versin, hasta bir kimseye söylenen sağlık dileği. || Allah taksimi, payı, eşitlik düşünülmeden yapılan paylaştırma. || Allah tamamına erdirsin, eriştirsin, bir ış ya da olaydan söz ederken olumlu biçimde sonuçlanması dileğini belirtir. || Allah utandırmasın, bir işe başlama hazırlığı içinde olanlara söylenen başarı dileği sözü. || Allah vere de, dilerim ki. || Allah vergisi, doğuştan gelen yetenek, özellik. || Allah versin, bir kimsenin kazancından, durumundan vb. duyulan sevinci belirtmek için, kimi zaman da takılma yollu söylenir: Allah versin, yazlık da almışsınız; dilenciyi savmak için söylenir: Haydi Allah versin, başka kapıya. \\’Allah yapısı, insan eliyle yapılmayan: Bozuldu işte, Allah yapısı değil ya. || Allah yarattı dememek, acımasızca dövüp hırpalamak, cezalandırmak. || Allah yazdıy-sa bozsun, olması istenmeyen bir durum ya da olay için söylenir. || Allah yıldız barışıklığı versin, iki kişinin iyi geçinmeleri için söylenen iyi dilek sözü. || Allah yolu, Allah’ın buyrukları, dinsel ödevler: Sonunda dünya işlerinden el çekip Allah yoluna döndü. || Allah yürü ya kulum deyince, demiş, kısa zamanda zengin olanlar ya da mesleğinde yükselenler için söylenir. || Allah ziyade etsin, ağırlamadan sonra ev sahibine teşekkür için söylenen iyi dilek sözü. || Allaha bir can borcu var, borçsuz ve kimseden çekinmesi yok. || Allaha emanet, birini överken söylenir: Allaha emanet, çok akıllı bir çocuk. || Allaha emanet ol, olun, esenleme ve vedalaşma sözü. || Allaha yalvar, bir kimsenin, kendi hatası yüzünden zorda kalan ve bundan yakınan bir kimseye, yardım etmeyeceğini belirtmek için söylediği söz. || Allahı çok insanı az bir yer, ıssız, sessiz yer. || Allahın belası, cezası, insanı zor durumda bırakan kimse, şey, durum için söylenir. || Allahın bildiğini kuldan ne saklayayım, bir durumu gizlemeye gerek olmadığını vurgulamak

için söylenir. || Allahın binasını yıkmak, kendini ya da başkasını öldürmek. || Allahın emanetini geri alması, Allahın emri, ölüm için söylenen sözler.\\ Allahın emriyle, peygamberin kavliyle, kız istenirken erkek tarafının söylediği söz. || Allahın günü, bir şeyin bıkkınlık verecek kadar sık olduğunu belirten söz. || Allahın hışmına gelmek, Allahın gazabına uğramak, çok üzüntü ve sıkıntı veren bir duruma düşmek. \\ Allahın hikmeti, nedeni anlaşılıp açıklanamayan, şaşkınlık uyandıran şeyler için söylenir. || Allahın indinde, Allahın yanında, huzurunda. || Allahın işine bak, bir iş ya da olayın gidişinde şaşılacak bir değişme olduğu zaman söylenir: Allahın işine bakın, biz adam ölecek derken o bizden sağlam çıktı. || Allahın işine karışılmaz, yazgıya karşı çıkılamayacağını belirtmek için söylenir. || Allahın kulu, kimse, insan. || Allahın nimeti, Tanrının verdiği yiyecekler. || Allahın takdiri, yazgı, kader,’|| Allahına kavuşmak, Allahın davetine icabet etmek, Allahın rahmetine kavuşmak, ölmek. || Allahından bulsun, bir kimsenin kendisine kötülüğü dokunan birisi için söylediği ilenme sözü. || Allahını seven tutmasın, engel olmayın, bırakın. || Allahtan, doğuştan, yaradılıştan: Saçları Allahtan kıvırcık. || Allahtan (ki), “iyi ki, bereket versin” anlamında hoşnutluk belirtir: Allahtan yanıma bol para almışım, yoksa aç kalacaktım. || Allahtan kork, “yazıktır, utanman gerekir”, anlamında kullanılır: Allahtan kork, bu kış gününde kedicik sokağa atılır mı? || Allahtan korkmaz, acımasız, insafsız: Hey Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz. || Allahtan umut kesilmez, ağır hasta biri için “iyileşebilir” anlamında söylenen iyi dilek sözü.

—Folk. Allah kerim yeri, eski türk kahvelerinde, yoksulların para vermeden oturup yattıkları yer ya da sayvan.

—İsi. huk. Allah haklan — hukukullah.

ALLAH , kendisinin dışındaki tüm varlıkların yaratıcısı, ilk nedeni ve yöneticisinin İslam dinindeki özel adı; bu yaratıcının “güzel adları” (el-esmâ ül-hüsnâ) içinde en kapsamlısı ve en çok kullanılanı.

Kuran’da en çok (2 819 kez) geçen sözcük olan “Allah” adı, yalnız müslümanlarca kullanılır ve Vacib ül

– vücüd(varlığı zorunlu) sayılan Yüce Varlık’ı bütün öteki ad ve sıfatlarıyla belirler. “Allah” adının arapça “ilah” ya da “lah” köklerinden türetilmiş olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi, ibranice, aramca ya da süryaniceden geldiğini öne sürenler de olmuştur. Zümer suresinin 3. ayetinden, Cahiliye (İslam öncesi) Arapları’nın “Allah” adını kullandıkları, O’na inandıkları ve O’na yaklaşmalarına yardımcı olacağı umuduyla putlara taptıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca putperest Araplar’ın, Allah’ın yaratıcılığına ve kudretiyle varlıklara hayat verdiğine inandıklarını, darda kaldıklarında O’na sığındıklarını bildiren daha başka ayetler vardır. Ancak, “Allah” kavramı yaratıcılık, yöneticilik, eşsizlik, varlığının sürekliliği ve sınırsızlığı gibi içerikleri en ileri biçimde İslam dininde kazandı. Kuran, putperest Araplar’a ”müşrikler” (Allah’a ortak koşanlar) diye çıkışırken, hıristiyanları “İsa Allah’ın oğludur”; “Allah üç’ün üçüncçı-Südür”(V, 73 ; IX, 30); yahudileri de “Ü-zeyir Allah’ın oğludur” (IX, 30) dedikleri için eleştirir.

Kuran’da “Allah” kavramı, bilgi ve düşünce düzeyi ne olursa olsun, her insanın kavrayabileceği sadelikte sunulmuştur: “De ki o Allah tek’tir. O, bütün varlıkların kendisine sığındığı Allah’tır. Ne doğurmuş ne de doğurulmuştur. Hiçbir varlık O’nun dengi değildir” (CXII, 1-4). “Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ı teşbih eder. O, şeref ve hikmet sahibidir; göklerin ve yerin hâkimiyeti O’na aittir. O yaşatır ve öldürür; O’nun her şeye gücü yeter, ilk ve son O’dur, gizli ve açık O’ dur. O her şeyi hakkıyla bilir” (LVII.1-3). “Allah her şeyin yaratıcısıdır” (VI,103).
“Doğu da batı da Allah’ındır” (11,155). “Bilin ki Allah her şeyi kuşatmıştır” (XLI,54). “(Ey Muhammet!) kullarım sana beni sorartersa söyle onlara: Ben gerçekten yakınım. Bana dua ettiğinde dua edenin yakarışına karşılık veririm. Bu yüzden, insanlar iyiliğe ulaşmayı umuyorlarsa, benden dilekte bulunsunlar ve bana inansınlar” (11,186). “O gözleri bildiği halde gözler O’na erişemez. O çok cömerttir ve her şeyden haberdardır” (VI,103).

Kuran’ın bu öğretilerine dayanan müs-lümanlar için Allah vardır, bir’dir. Zatı, sıfatları ve fiilleri ile ezeli ve ebedidir. Yaratılmışların hiçbirine benzemez. Başka hiçbir varlıktan güç almaksızın kendiliğinden vardır; buna karşılık her şey O’na muhtaçtır. Cansız ve bilinçsiz bir varlık değildir. Bilgisi her şeyi kuşatmıştır; her şeyi duyar ve görür; harf, sözcük ve sese gereksinme duymaksızın bizim bilmediğimiz bir içerikte konuşur. En güzel ad ve sıfatlar O’nundur; bütün kusurlardan arınmıştır. Rahmeti ve şefkati her şeyi kuşatmıştır; ancak azabı da çok çetindir. Hiç kimseye hiçbir biçimde zulmetmez. O’nun Kuran’da bildirdiği peygamberler, kitaplar ve bunlar aracılığıyla insanlığa duyurmuş olduğu bütün bilgiler haktır, doğrudur. Buyurdukları, iyi ve yararlı; yasakladıkları kötü ve zararlıdır. O’nunla kulları arasına hiçbir varlık giremez.

Allah hakkındaki bu inançlarıyla müslümanlar, yalnızca her türlü inkârcı düşüncelerden ayrılmakla kalmaz, aynı zamanda Allah’ın zat ve sıfatlarının kutsallığını, eşsizliğini ve sürekliliğini zedeleyen bütün dinsel ve felsefi sistemleri reddederler.

İslam kelam biliminde Allah’ın, Kuran’ da ve hadislerde bildirilen sıfatları, genellikle. anlama kolaylığı sağlamak için dört kategoride incelenir:

I- Selbi sıfatlar, içerikleri olumsuz olarak da anlatılabilen bu sıfatların bâşlıcaları vücut, kıdem, baka, vahdaniyet, muhale-fetün li’l-havadis ve kıyam bi-nefsih terimleriyle anlatılır. Vücut, Allah’ın varlığını, yok olmadığını dile getiren bir sıfattır. Allah “Vacib ül-vücud”dur (varlığı zorunlu). Bunun karşıtı “mümkin ül-vücud”dur (varlığı zorunsuz) ve Allah’ın dışındaki tüm öteki varlıklar için kullanılır. Varlığı başlangıçsız ve öncesiz olmak anlamına gelen kıdem sıfatı, Allah’ın varlığının tüm öteki şeylerin varlığından önce geldiğini dile getirir. Çünkü O, her şeyin nedeni, yaratıcısıdır. Zaman kavramını oluşturan olayların yaratıcısı olduğu için O, zaman-üstü yani ezelidir. Bu anlamda olmak üzere Kuran’da “O ilktir, sondur, açık O’ dur, gizli O’dur; O, her şeyi çok iyi bilendir” (LVII.1-3) buyurulmuştur. Baka sıfatı, varlığı sonsuz olmak demektir ve Allah’ın yok olacağı bir zamanın düşünülemeyeceğini anlatır. “Tüm dünyadakiler yok olur, ululuk ve ikram sahibi Rabbinin varlığı sürekli kalır” (LV,26-27). Vahdaniyet, Allah’ın birliğini anlatan sıfattır. Allah’ın birliği inancı, İslam dininin en başta gelen ilkesidir ve Kelime-i tevhid (La ilahe illallah) ile bu inanç içten benimsenmedikçe müslüman olunmaz. “De ki Allah birdir” (LXII,1); “Tanrı’nız bir tek Tanrı’dır” (11,163). Sonradan olmuş varlıklara benzememek anlamına gelen muhalefetün li’l-havadis sıfatı, Allah’ın, zat ve sıfatları yönünden başka hiçbir varlığa denk ve eş tutulamayacağını belirtir. “O’na benzeyecek hiçbir şey yoktur; O her şeyi işitendir, görendir” (XLII,11). Kıyam bi-nefsihi ise Allah’ın kendi başına var olması, varlığının başka hiçbir şeye gereksinme duymaması demektir. “Allah sameddir (hiçbir şeye muhtaç olmayan, aksine her şeyin kendisine gereksinme duyduğu)” (CXII,2).

\\-Zati sıfatlar. Allah’ın ezelden sahip bulunduğu bu sıfatların başlıcaları kelam kitaplarında şöyle sıralanır: hayat, ilim, sem’, basar, kudret, kelam, irade. Diri olmak anlamına gelen hayat sıfatı, Kuran’ da geçen “O, diridir, ölmez” (XXV,58)
anlamındaki ayetle gösterilmiştir. Yine Kuran’da “alîm”, “allâm”, “âlim” gibi sözcüklerle sık sık dile getirilen ilim sıfatı, İslam kelam biliminin ağırlıklı konularından biri olmuştur. Bu durum, ilim sıfatının ilahi yetkinliğin bir gereği olmasından, ayrıca Allah-insan ilişkisindeki etkisinden ileri gelir. Kuran’da şöyle denilir: “Gaybın anahtarı O’ndadır; bunları O’ndan başkası bilemez. O, karada ve denizde olanları da bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş kuru her şey açık seçik bir kitapta yazılıdır” (VI.59). Sem’ (işitmek) ve basar (görmek), Kuran’da “semiun basir” (işiten ve gören) biçiminde sık sık geçer. Kudret sıfatı da daha çok “Allah her şeye kadir (gücü yeten)dir” cümlesiyle sık yinelenen bir sıfattır. “Allah Musa’ya apaçık konuştu” (IV,164) anlamındaki ayette Allah, kelam (konuşma) sıfatı ile nitelenmiştir. O, her türlü bilgileri, buyruk ve yasakları dolaylı ya da dolaysız olarak kullarına, peygamberlerine bu sıfatıyla duyurur. Kuran da O’nun kelamıdır (Ke-lamullah). İslam kelam biliminde Kela-mullah’ın (Kuran) mahluk (yaratılmış) olup olmadığı sorunu, en ateşli tartışma konularından birini oluşturmuş; İslam rasyonalistleri diye adlandırılan mutezile Kuran’ın yaratılmış olduğunu ileri sürerken, hanbeli-seiefi bilim adamları Kutsal Kitap’ın, sözcük ve harflerine varıncaya kadar ezeli olduğunu savunmuşlardır. Eklektik (uzlaştırıcı) bir yöntem izleyen Ehl-i sünnete (Eş’ariler ve Matüridiler) göre ise, Kuran “kelam-ı lafzi” (mushaf, yazı, sözcük, harf vb.) olarak yaratılmış; “ke-lam-ı nefsi” (mana ve içerik) olarak kadim ve ezelidir. Bu tartışmalar bir yana, bütün müslümanlar, Kelamullah’ın kutsallığına gölge düşürebilecek ve onurunu kırabilecek her türlü düşünce ve davranışı hem Kelamullah’a hem de Allah’ın kendisine karşı saygısızlık kabul etmiş ve bundan titizlikle kaçınmışlardır, irade (dilemek) ise, Allah’ın, tüm işlerinde kesinlikle bağımsız ve özgür olması biçiminde anlaşılan zati sıfattır. Kuran’da “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz (ya da sizin istemeniz bir sonuç getirmez)” denilerek, insanın bütün yapıp etmeleri O’nun dilemesine bağlanmış; bu ve benzeri ayetler kelam biliminde Allah’ın iradesi (irade-i külliye)/insanın iradesi (irade-i cüz’iyye)ikile-minde ciddi tartışmalara yol açmıştır. Ancak, kuramsal tartışmalar ne yönde gelişirse gelişsin, tarih boyunca müslüman-ların inancında Allah, sınırsız bilgisi, gücü ve iradesiyle bütün âlemin, bu arada insanın bütün eylemlerinin ortaksız yaratıcısıdır.

\\l-Fiilisıfatlar. Allah’ın işlerini, etkilerini belirten sıfatlardır. “O, her an faaliyettedir” (LV.29); “dilediğini yapandır” (LXXXV,16). Kelam kitaplarında yer alan fiili sıfatların başlıcaları şunlardır: halk (yaratma), terzik (rızık verme, barındırma), ihya (yaşatma), imate (öldürme), inşa (ilk yaratma), ibda (eşsiz yaratma), ifna (yok etme), inma (büyütme), tasvir (biçim verme).

N-Haberi sıfatlar. Kuran’ın bazı müte-şabih (ilk bakışta anlamları kavranamayan) ayetlerinde ve hadislerde geçen “yedullah” (Allah’ın eli), “vechullah” (Allah’ın yüzü), “rahmet” (acıma), “gazap” (öfkelenme), “kabza” (yakalama), “cen-bullah” (Allah’ın yanı) gibi sözlük anlamlarıyla maddi ve beşeri nitelikleri hatırlatan sıfatlardır. Bunlar selef denilen ilk İslam bilginlerince, maddi manada anlaşılmamakla birlikte tevil de edilmeyerek;”bu sıfatlarla Allah ve Peygamber ne kasdetti-lerse odur” denilmiştir. Bu arada müces-sime ya da müşebbihe denilen azınlıktaki bazı kelamcılar, bu sıfatlardan hareketle, antropomorfist (insanbiçimci) bir Tanrı anlayışını savunmuşlardır. Daha sonraki kelam bilginleri (müteahhirun) ise, haberi sıfatların yorumu konusundaki suskunluğun halk inancında Allah’ın cisim kabul edilmesi (tecsim) ve yaratılmışlara benzetilmesine (teşbih) yol açabileceği kaygısıyla bu sıfatları, arap dilinin kuralları çerçevesinde tevil etme gereğini duymuşlardır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*