Mimarlık nasıl ona gereksinim duyulduğu için serpilip gelişmişse, başlangıçtan beri talep duyulan portrecilik de, Amerikan resim sanatının ilk dalı olarak ortaya çıktı. Protestan mezhebinden olanların yerleştiği bir ülkede dini resimler yaygınlık kazanmadı. Manzara, natürmort vb-lresimleri de,sömürgecilere çok boş göründü. Ama yaşayan kişilerin görüntüleri, bir sonraki kuşağa kalacak ata portreleri, yabanıl bir ülkede uygarlaştırıcı bir güç olarak insanoğlunun varlığına tanıklık ediyordu. İngiliz Tudor üslubunun ilkel bir uyarlamasıyla çalışan ilk portrecilere, aydınlanmacılar dendi. Çoğu kendi kendini yetiştirmiş olan aydınlanmacılar, İngiliz gravürcülüğünden hayli kopya çektiler. Ancak, 1729’da,İİskoç John Smibert, Boston’da bir portre ressamı ve öğretmen olarak isim yapmak üzere kalıpları, kopyaları ve gravürleri ile okyanusu geçtiğinde, Amerikalı sanatçılar, taşralılıklarının bir rötuşa gereksinim gösterdiğini giderek daha çok kavramaya başlamışlardı.
AMERİKAN RESM
04
Eyl