ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
Ekolojinin incelediği sistemler, bütünlüğü içinde kavranama-yacak kadar karmaşıktır. Bir canlı topluluğunun genel özelliklerine ilişkin istatistikler oluşturmak için arazide yapılan gözlemleri çoğaltmak gerekir. Elde edilen veriler, daha sonra, bir ekosistemin nasıl çalıştığının belirlenmesini sağlar. Bununla birlikte modeller ve benzerler yaratarak bunlar üzerinde çalışıp bir sonuca ulaşmak zordur; çünkü araştırmacıların karşılaştığı en büyük engel, deney yapma engelidir. Gerçekten de, bir ekosistemi veya biyotopu la-boratuvarda yeniden oluşturmak, son derece zor, hatta bazen olanaksızdır.
Ekoloji, her şeyden önce gözleme dayanan bir bilimdir; ancak çoğu zaman iyi bir gözlemcinin gözleri yeterli değildir. Dürbün gibi aletler, fotoğraf veya sinema ekolojiye yardımcıdır. Başarılı bir inceleme, gözlemlerin, belli bir süre boyunca, bazen yıllarca sürdürülmesine, aynı yerde veya aynı tür üzerinde (çoğunlukla da aynı yerde ve aynı tür üzerinde) yürütülmesine dayanır. Sayım yapmak, özellikle topluluk dinamiğinde çok kullanılan bir araştırma yöntemidir. Çok çeşitli biçimlerde sayım yapılır; çünkü su-pirelerini filleri sayar gibi saymak olanaksızdır. Mesela, herhangi bir kuş çeşitinin sayısına ilişkin değerlendirme, bir yolculuk sırasında karşılaşılan kuş sayısının saptanmasıyla yapılabilir. Bu teknikle «kilometre başına sayı» göstergesi hazırlanır. «Nokta başına sayı» yöntemiyle de «belli bir yerdeki sayı» göstergeleri hazırlanabilir. Havadan fotoğraf çekimiyse, mesela küçük bir adada yaşayan deniz kuşlarının sayımında, çok yararlı olabilir.
Topluluk dinamiğinde çok kullanılan işaretleme yöntemi, incelenen hayvanların yakalanıp işaretlendikten sonra tekrar yakalanmasını gerektirir. Mesela, kuşbilimciler kuşların göç yerlerini öğrenmek amacıyla ayaklarına halka takarlar. İşaretlenen hayvanlar tekrar bulunduğunda, elde edilen veriler matematiksel açıdan incelenir. Bu yöntem, büyük ölçüde eğri ve grafiklerin kullanımına dayanır. Halka takma uzun süredir başvurulan bir yöntemdir, buna karşılık daha yakın zamanlarda geliştirilen biyotelemetri, geyiklerden köpekbalıklarına kadar birçok hayvana uygulanmaktadır. Biyotelemetride, küçük bir verici takılan hayvanı her an izlemek mümkündür. Bu sırada uydulardan da yararlanılabilir.
Ne yazık ki, işaretleme veya biyotelemetri gibi yöntemler, hayvanlara rahatsızlık vermelerinin yanı sıra, bazılarının ölümüne de yol açar. Bu da, ahlak kaygılarının ötesinde, girişilen araştırmayı sıfıra indirir. Dolayısıyla, adı geçen yöntemleri giderek tek amaca yönelik işlemlerle sınırlamak ve deneyimli araştırmacıların ellerine bırakmak eğilimi ortaya çıkmıştır. Genel anlamda, bilimsel çevrecilik, doğa korumacılığının temellerini belirlediği ölçüde, bazı yöntemlerini gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Mesela, midenin içindekilerin incelenmesi için birçok hayvan kurban edilir; oysa, bir türün beslenme biçimini belirlemekte yalnızca gözlem yapmak gibi başka yaklaşımlar düşünülebilir. Biyocoğrafya özellikle haritalardan, herhangi bir türün soyunun tükendiği bölgeleri veya göçmen hayvanların üredikleri, yolculuk yaptıkları ve kışı geçirdikleri bölgeleri ayrı ayrı gösteren haritalardan yararlanır.
Kızıl bir vaşağın boynuna verici takılması. Bu yöntem, yer değiştiren hayvanın izlenmesini sağlar.
İsy Fransa) bir pembe flamingo kolonisi.
:f» =- ‘otoğrafiar, uçuş sırasındaki sayıma raha kesin veriler elde etmeyi sağlar.