Arayış!

Arayış!

ACIKMAMIZ, YEMEĞİN VAR­LIĞINA DELİLDİR. SUSAMA­MIZ İSE, İÇİLECEK ŞEYLERİN BULUNDUĞU VE SUSUZLUĞU­MUZU GİDERECEK NİMETLE­RİN VARLIĞINI GÖSTERİR.

MUTLAKA HER İNSANDA BULUNAN İNANMA İSTEĞİ DE, İNANILACAK VE İBADET EDİ­LECEK BİR KUDRET SAHİBİ­NİN, YANİ RABBİMİZ’İN VAR­LIĞINI İSBAT EDER.

Dizler, insan olarak yaratılmış ve Allah’a îmân ihtiyacını, doğuştan kazandığımız birtakım ihtiyaçlarla birlikte kazanmışız. Acıkır ve susa­rız. Yâni yeme ve içme ihtiyacını, vazgeçilemeyecek bir şekilde duya­rız. İşte inanma ve ibadet etme ihti­yacı da bunlara benzer ve dışarıya vurulmasa bile, derinden derine hissedilir.

Evet insanlar, inançları ile değer kazanır ve gerçek ilim adamları mutlaka Allah’a inanırlar.

İşte size bunlardan birkaç örnek:

EINSTEIN: Rabbimizi, elbette göremiyoruz. Çünkü sonsuz boyutları bilemiyoruz. Ancak O’ nun varlığı muhakkaktır ve bizleri bir vazifeyle yaratmıştır.

EDISON: Bir keşfiyle ilgili olarak sorulan soru üzerine şöyle demiştir:

  • Hiçbir keşif, otların toprağı yarıp çıkması kadar muhteşem değildir. Çünkü otlar bana göre, Allah’ın en büyük mucizesidir. PASTOR: Mikroplardaki ince sanatı gördükten sonra, sonsuz bir ilim sahibinin varlığına inanmamak mümkün mü?

PROF. FILKENSTEIN: Zekâ, kendini idrak edemez. Son nokta­sındaki idrâki idrâk edecek bir zekâ lâzım ki, bu da ancak Rabbimize ait olabilir.

SOKRAT: Aristo’ya hitaben şun­ları söylemişti:

  • Ey Aristo! Kâinatın yaratılışın­daki hikmeti görmüyor musun? O’ nun her yarattığı eser, sanat ve intizamı haykırıyor.

Sokrat, yine Aristo ile olan bir konuşmasında, insan vücudunun mükemmelliğinden hareketle yüce yaratıcıya işaret etmekte ve şöyle demektedir.

  • Ey Aristo! Eğer biz sonsuz ilim sahibi bir kudretin eseri olmasaydık, belki de ağzımız besinlerin çıkış noktasına yakın olurdu.

KANT: Görülen her varlık, görün­meyen yaratıcımızın bir tür gölgesi­dir. insanlar hakikati görmek zorundadır, fakat nedense böyle bir nimet itilir. Tıpkı güvercinin uçmak için, onu uçuran havayı itmesi gibi.

OSCAR VILDE: Son günlerinde yazdığı gibi bir mektupda şöyle demektedir:

“İnanmak, tam bir teslimiyetle inanmak, meğer ne kadar büyük bir mutlulukmuş. Haya­tımı boş şüphelerle harcadığım için ne kadar akılsızlık etmişim. PASCAL: Şüphesiz ki, Allah var­dır. Ancak insan o küçücük zekâ­sıyla Allah’ın varlığını tam olarak idrâk edemez. Zekânın, mutlak varlığa gidiş yolunda yapacağı en namuslu iş, kendisini tahrip etmek olacaktır.

İNSAN…

İHTİYAÇ ATI (İHTİYAÇLA­RI) ALEMİN HER TARAFINA DAĞILMIŞ, ARZULARI EBE­DE KADAR UZANMIŞ BİR Çİ­ÇEĞİ İSTEDİĞİ GİBİ KOCA BİR BAHARI DA İSTER. BİR BAHÇEYİ ARZU ETTİĞİ GİBİ, EBEDİ CENNETİ DE ARZU EDER.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*